Artık online zayıflıyoruz

İki yıla yakın bir süredir hayatımızda olan Kovid-19 virüsü pek çok şey gibi beslenme alışkanlarımızı da değiştirdi. Evlerde geçen hayatlar bedenimize fazladan kilolar ekleyince, online yaşantımıza yeni bir kavram girdi: Online diyetler

Kolaj: Independent Türkçe

Diyetisyen Fatma Demirok, pandemiyle başlayan bu yeni süreci şöyle anlatıyor:

"Biz beslenme uzmanları işin aynı zamanda psikolojik boyutuna da bakıyoruz.  İlk başta herkes eve kapandığı için, hastalıktan korkup bağışıklığı güçlendirmek için neler yapabileceğini düşünmeye başladı. Sürecin başında epey bir bilgi kirliliği vardı. Ancak işin doğrusu herkes bir rüyada olduğunu zannederek, hastalık da henüz yakınlarına gelmediği için çok olumsuz etkilenmedi. Evlerde yemekler yapılmaya başlandı, başlarda dışarıdan yemek istemekten herkes çekindi. Pandemi kısa sürse, dışarıdan yemek alışkanlığını azalttığı için hayatımıza kattığı bir artı olacaktı. Özellikle büyük şehirlerde. Ancak daha sonra evde ekmek yapan, pizza yapan, lahmacun yapan, tatlı yapanlarla karşılaşmaya başladık."

Demirok, pandeminin ortalarında ise ‘sağlıklı beslenme’ modasının başladığını ancak bunun çok da sağlıklı olmadığını belirterek sözlerini şöyle sürdürüyor:

"Pandeminin biteceğini düşünerek; hadi sağlıklı beslenelim, spor yapalım, internetten, bloglardan diyetler indirip yapalım diye düşünüldü. Ünlülerin diyetlerini uygulamaya başladılar ve tam orada pandeminin bitmeyeceği gerçeğiyle yüzleştiler. Ve burada işin içine duygusal açlık var girdi. Bizde zaten obezite problemi olanların yüzde 80’inden fazlası duygusal açlık yüzünden obez oluyor. Duygusal açlığın sadece üzülme ya da sinirlenme ile de ilgisi yok, çocukluktaki travmalar dahil, milyonlarca sebebi var. Bazen mutluyken yersin, bazen çok başarılıyken yersin. Bunların hepsi duygusal açlık."

diyetisyen fatma demirok.jpeg
Fatma Demirok / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

Duygusal açlığın en önemli nedeninin çocukluğumuzdan beri yemeğin ödül olarak öğretilmesi olduğunu söyleyen Fatma Demirok sözlerini şöyle sürdürüyor:

"Pandeminin bitmeyeceği anlaşılınca insanlar artık dayanamaz hale geldiler ve ne buldularsa yemeye başladılar. Ve ikinci olarak da artık eskisi gibi kendilerine dikkat etmemeye başladılar. Çünkü fiziklerine dikkat edecekleri bir ortam ve motivasyon artık yoktu, özellikle de kadınların. Bu aşamada da tekrar fast fooda, hazır yemeklere dönüldü, dışarıdan yemek getirmek normalleşti. Ve sağlıksız, kötü beslenme yaygınlaştı."

Bu süreçte diyetisyenlerin biraz da koşulların zorlamasıyla online diyete yöneldiğini anlatan Demirok, kendisinin önceleri online yöntemlere çok itibar etmediğini, bunun nedeninin danışanının duygu durumunu yakından görme tercihi olduğunu belirterek devam ediyor:

"Ancak koşullar değişince tıpkı yüz yüze görüşmelerde olduğu gibi danışanlarımın duygularını, haftayı nasıl geçirdiklerini, mutlu mu mutsuz mu olduklarını görüntülü görüşmelerle takip ederek planlamaya başladım. Online diyette disiplin çok önemli. Hem diyetisyen hem danışan bir disiplin ve düzen içinde bu ilişkiyi kurmalı. Bunu oturtunca her hafta diyet listelerini planlayıp, kilolarını takip etmek daha kolay ve sürdürülebilir oldu. Danışanlar da ofise gelir gibi aynı dikkati gösterdiler ve başarılı sonuçlar elde ettik."

10 yıldır İstanbul’da diyetisyenlik yapan Fatma Demirok özellikle pandemi sürecinde pek çok sosyal medya mecrasında online diyet ya da diyet paketlerinin reklamlarının yapıldığını da hatırlatarak bazı uyarılar da yapıyor:

"Sosyal medya artık bir güç. Ancak bu özellikle diyetisyenliğin değerini düşüren bir rol oynamaya başladı. Çünkü bizim ülkemizde bir denetim yok. Hiçbir hastane tecrübesi olmayan ve kendilerine uzman diyen pek çok isim, bu mecralarda diyet paketleri satmaya başladı. Ancak bu isimlerin çoğu mesela hastalıklarda beslenmeyi bilmiyor, mesela bir böbrek hastası, bir şeker hastası, bir yoğun bakım hastasında nasıl bir diyet uygulanacağına dair fikri yok. Öyle durumlar oluyor ki bazı hastalarda damardan beslenmesini dahi ayarlamamız gerekiyor. Ben sosyal medya üzerinden diyetisyenlik yapmayı doğru bulmuyorum. Nasıl ki avukatların en az bir yıl bir avukatın yanında staj yapması gerekiyor, doktorların bir internlük süreci var, diyetisyenliğin de böyle bir süreci olmalı. Ülkemizde de insanların araştırma yapmak ya da okumak gibi bir alışkanlığı olmadığı için kendilerine yaşam koçu diyen, blogger diyen insanlardan etkileniyorlar. İnternette 100 farklı diyet türevi türedi ve sosyal medyada takipçisi olan insanlar bunları yapıyor ve satıyor. Üstelik bir cezası da yok."

Bu türden kişiye özel olmayan diyetisyenlerin çok zararlı olduğunu ve insanların bu türden şok diyetlerle verdikleri kiloları kat be kat geri aldıklarını söyleyen Demirok, bu yöntemlerle zayıflayanların pek çok hastalığa da kapı araladıkları uyarısını yapıyor:

"Bu diyetleri yapanların vücutlarına ne kadar zarar verdikleriyle ilgili hiçbir fikirleri yok maalesef. Diyetisyene bile gitmeden zayıflama çayları, mamalarla zayıflamak mümkün değil. Tersine metabolizmanızın dengesini bozuyorsunuz. Yani bu yüzden sosyal medyadan gördüğünüz ucuz yollu diyetleri lütfen yapmayın."

Demirok, sağlıklı bir diyet süreci hakkında da şu ipuçlarını veriyor:

"Ben sürdüremeyeceğiniz hiçbir şeyi yapmanızdan yana değilim. Hiçbir danışanıma zorlanacağı kadar spor önermiyorum ama bu pandemi sürecinde hayatımıza hareketi katmamız gerek, bu şart. İkinci olarak su hayatımızın en önemli öznesi olmalı. Üçüncü olarak iyi bir diyet süreci, bir düzen ve sistem gerektiriyor. Yani beslenme saatlerinin bir sisteme oturması şart. Bu üç koşulu yerine getiren hiç kimsenin diyette başarısız olma ihtimalleri yok."

Müge Yanık pandemi sürecinde online diyetle zayıflayanlardan. Bir lojistik şirketinde masa başında çalışan 35 yaşındaki Yanık, 15 kilo fazlasını 6 ay içinde vermiş. İnsülin direnci teşhisi sonrası ilaç kullanmamak için diyete başladığını söyleyen Yanık, öncelikle düzenli beslenmeye başladığını anlatıyor, daha sonra da su tüketimini artırdığını: "Aslında bilinçli bir insandım, dikkat ettiğimi sanıyordum ancak tatlıları çok kaçırıyordum ve insülin direncim had safhaya ulaşmıştı." Diyet yapmanın ilk koşulunun zayıflamaya karar vermek olduğunu söyleyen Yanık, online diyetle de hedefe ulaşmanın sanıldığı kadar zor olmadığının altını çiziyor:

"Hedefe odaklanmıştım, vakit kaybetmeden başladım ve hiç pes etmedim. Şu anda insülin direncim yüzde 50 oranında geriledi. Artık hayatımda daha fazla yeşil yapraklı bitkiler, su ve spor var. Ve kendimi çok iyi hissediyorum."

muge yanik.jpeg
Müge Yanık

 

Kübra Akın, Batman’da diyetisyenlik yapıyor ama Türkiye’nin hatta dünyanın dört bir yanında danışanları var. İzmir, İstanbul, Ankara, Fransa, Hollanda, Suudi Arabistan gibi pek çok yerden insanlarla online görüşüyor ve onları zayıflatıyor. Şu ana kadar 50 kilo verdirdiği danışanları bile olmuş. Akın da öncelikle pandemi sürecine dair gözlemlerini paylaşarak sözlerine başlıyor:

"Pandemi gerçekten beslenme alışkanlıkları noktasında insanları çok zorladı. Zaten toplumsal olarak duygusal açlık gibi bir sorunumuz vardı, evlere kapanınca bu daha çok arttı. Evde mutlu olmak için yemek yapmaya başlandı, böylelikle de hem yanlış bir beslenme hem de kilolar beraberinde geldi. İkinci olarak insanlar daha çok yemenin virüse karşı dirence artırdığını düşündü ki bu çok büyük yanılgıydı. Beyaz un, basit karbonhidratlar, fazla yağ ve kalori alımı metabolizmayı güçlendirmez tersine zayıflatır. Hatta diyetler virüse karşı daha fazla dayanıklılık sağlar, çünkü bir diyet planlamasında sebze, meyve, karbonhidrat her şey dengelidir. Daha fazlasına da ihtiyaç yoktur."

diyetisyen kubra akin.jpeg
Diyetisyen Kübra Akın

 

Pandemi sürecinden önce zayıflattığı, pek çok danışanının bu süreçte kilo aldığını ve yeniden kendisine geldiklerini anlatan Akın, erkekler pandemiye rağmen daha çok sokakta oldukları, işe gidip geldikleri için kadınların kilo konusunda daha fazla etkilendiğini de anlatıyor:

"Çünkü kadınlar daha çok evde ve kendileri yemeseler bile evdekileri doyurmak zorunda olan kadınlar."

Kübra Akın, pandemiden önce de online diyet hizmeti veren bir diyetisyen ama pandemi sonrası kimi danışanların zorunluluklar kimi danışanların da çekindikleri için, online görüşmeyi tercih ettiğini anlatarak sözlerini şöyle sürdürüyor:

"Danışanlarım online süreçlere kolayca uyum sağladılar. Hedefimiz kişilerin sağlıklı beslenme alışkanları kazanmasını sağlamak, o yüzden bazen bir-iki yılı bulan seanslarımız olabiliyor. Batman’da yaşamama rağmen İstanbul, Ankara, İzmir, bazı İç Anadolu kentleri, Fransa, Hollanda, Cidde’den danışanlarım var. Hepsiyle uzun uzun görüşüyorum, alışkanlıklarına uygun kişiye özel diyet listeleri hazırlayıp paylaşıyorum. Sonra da kilo kontrolleri ve liste değişimleriyle devam ediyoruz. Bizim diyetisyen olarak elle muayene ya da temas gerektiren bir durumumuz olmadığı için, online diyet sağlıklı zayıflamak isteyenler için aslında kolayca hayata geçirebilecekleri bir yöntem. Haftalık görüntülü görüşmelerle ve takiplerle sistemi oturtmak çok zor değil. Tek dezavantaj bizim ayrıntılı yağ, kas, ödem ölçen tartılarımızla ölçüm yapamıyor olmamız. Ancak danışan kilo problemini çözmekte kararlıysa, daha önce yaptığı hataları yapmıyorsa birlikte ortak çözümler bularak rahatça ilerliyoruz."

Şu ana kadar obezite ameliyatı olmadan sadece diyetle dokuz-on ay gibi sürelerde 45 kilo, 50 kilo veren danışanlarının olduğunu söyleyen Kübra Akın, "Ancak" diyor "Benim için önemli olan kaç kilo verdikleri değil, sağlıklı beslenmeyi öğrenip öğrenmedikleri. Mesela tiroit bozukluğu olan danışanım vardı, doktora gitmişti ve doktor senin kilo vermen imkânsız demişti. Biz o danışanla birlikte 10 kilo verdik. Mesela bence bu da bir başarıdır, çünkü hipotiroidi hastaları çok zor kilo verir. Bu yüzden önemli olan kişilerin gerçek gerçekten istikrarlı ve istekli olması."

Kübra Akın önemli bir diyet yanılgısının da altını çiziyor:

"Diyet yapmak aç kalmak demek değildir. Aç kalınca kilo verilmez. Her şeyi tümden kesmek, metabolizmayı yavaşlatır ve kilo verimi durur, vücut bunu bir kıtlık durumu olarak algılar ve kendini kapatır. Tıpkı bir makinayı çalıştırmak için ona yakıt vermek gerektiği gibi, insan metabolizmasını da çalıştırmak için onu doğru şekilde beslemek gerekir. Ki, o da yağ yakabilsin. Ayrıca yağ yakmak için bir önemli detay da sudur. Bunun için detoks sularına ihtiyaç yok. Su içmek parçalanan yağları vücuttan atmayı sağlar. Bunun da püf noktası kilo başına 30 cc sudur."

Akın da, Fatma Demirok gibi evden yapılabilecek sporlar olduğunu, hareketin de önemli olduğunu belirterek devam ediyor:

"Benim diyet anlayışımda yasak yoktur. Diyet yapan insan lahmacun da yiyebilir ama ne kadar yiyeceğini bilmelidir. Doğru diyet kişiye özel, kişinin neleri sevdiğini, yaşam tarzını gözeterek yapılan diyettir ki, sürdürülebilir olsun."

Kübra Akın online mecralardaki sponsorlu diyetisyen ya da diyet paketi reklamlarına dair de sağlık uyarısı yapıyor:

"Rekabet nedeniyle etik değerler maalesef yere serildi diyebilirim. Daha fazla kişi çekebilmek, daha fazla para kazanmak için yapılıyor. Zayıflamak isteyen insanlar da istismara açık olduğu için bir umut diye uyguluyorlar. Sağlıklı mı, bana bir zararı olur mu diye düşünmüyorlar. Ancak şunu bilmeleri lazım, bu tür ortalığa düşen diyet listeleri saç dökülmelerinden tutun da, karaciğer, böbrek, kalp kası zayıflaması ve kalp krizine kadar pek çok hastalığa davetiye çıkarıyor."

Kübra Akın’ın bu uyarılarından sonra söz Fatma Demirok’un danışanlarından diş hekimi Sibel Çelik’te:

"72 kilo iken Fatma Hanım ile tanışma fırsatım oldu. Hayatımın son yıllarında birçok diyetisyen ile çalışmıştım. Birçok diyetisyende başarısız olma sebeplerimden en önemlisi bağırsak ve mide problemlerinden dolayı birçok besini tüketemememdi. Fatma Hanım listelerimi sabırla, bilimle, tecrübeleri ile hep değiştirdi ve bana iyi gelecek şekilde düzenledi. Kilo verme sürecinde sporun önemini tabii ki hepimiz biliyoruz. Ancak ben bir diş hekimiyim ve özel sektörde çalışıyorum. Bu yüzden çok yoğun bir iş temposu içerisindeyim ve geç saatlerde işten çıkmaktayım. Birkaç kere spora başlamayı denemiş olsam da bu tempo yüzünden her daim bırakmak zorunda kaldım.  Özetle, 72 kilo ile başladığım yolculuğu sağlıkla 57 kilo olarak sonlandırdım. Ayrıca bu sürede lezzetli, sağlıklı besinlerden oluşan listelere göre beslenirken yıllardır çektiğim bazı problemlerin ortadan kalkmaya başladığını gördüm. Bu fırsattan faydalanarak çok iyi bir mide doktoru ile tedaviye başladım ve yıllardır kullandığım mide ilaçlarından kurtuldum. Bu diyet sürecinde hangi besinlerin vücuduma iyi gelmediğini iyice tespit ettim."

Kübra Akbulut da, online diyetle zayıflayanlardan. Onun tecrübeleri ise şöyle:

"Ben 76 kilogram iken başladı diyet yolculuğum. Doktora tezini yazma sürecinde olan bir araştırma görevlisiyim. Yani sürekli bilgisayar başında, düşük bir tempoda yaşamaktayım. Özellikle bu tempo pandemi sürecinden dolayı da oldukça düştü. Bu yüzden günlük hareketim neredeyse sıfırdı. Bu durum herkesi olduğu gibi beni de psikolojik ve fiziksel olarak kötü etkiledi. Hem de bir diyet sürecine daha yeni başlamışken.

kubra akbulut.jpeg
Kübra Akbulut

 

Ancak bu arada diyetisyenim Fatma Hanım’ın önerdiği spor videolarını ve uygulamalarını kullandım ve yaptım. Böylece önce zihinsel olarak sonra da fiziksel olarak çok rahatladım. Ayrıca evde spor yapmanın ne kadar güzel ve devam edilebilir bir şey olduğunu fark ettim. Çünkü geçmişimde profesyonel olarak birçok spor dalı ile uğraştım. Kilo alma sebebim de çok tempolu bu sporları bırakmam oldu. Son olarak şunu eklemek istiyorum. Diyete başlamadan önce Fatma Hanım’ın bizden istediği tahlilleri yaptırdık. Diyet bittikten sonra da kontrol amaçlı yaptırdığımız tahlilleri tekrarlattık. Son tahlillerdeki durumu konuşmak için doktorumuzun yanına gittiğimizde doktorumuz bize "Bunlar nasıl değerler, bir insanda ideal değerler şunlardır diye kalemle yazsak bu kadar olmazdı!" dedi. Özetle diyet yolculuğum, 58 kiloda bitti."

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU