Lider Haber TV’nin konuğu olan Arınç, ziyarete ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Her iki ismi de "çok sabırlı" olarak niteleyen Bülent Arınç; AİHM kararının mutlaka uygulanması gerektiğini kaydetti.
Arınç'ın değerlendirmeleri özetle şöyle:
"Kararlar uygulanmalı"
Demirtaş'ı ben milletvekilliğinden tanıyorum. Ben başbakan yardımcısıydım. O da hem eş genel başkandı hem de milletvekiliydi. Benimle ilişkisi bir iki defa olmuştu, bir iki konu için gelmişlerdi. Onun dışında hiçbir temasım da olmadı. Ama o dokuz yıldır içeride, 2016'dan bu yana. Kavala çok medeni bir insan, çok güzel insanlar bunlar. İkisiyle de bir saatten fazla görüştüm. Sohbet ettik. Buradan ben cezaevleri genel müdürümüze de Sayın Bakan Yardımcımız Ramazan Can'a da ama çok özellikle cezaevindeki görevli arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Görüştüğüm bütün tutuklular ve hükümlüler cezaevlerinde çok iyi insanların olduğunu kendilerine ve bütün hükümlere aynı şekilde dostça işlem yaptıklarını söylüyorlar. Hatta Osman Kavala onları göstererek bütün bu arkadaşlarımızdan çok razıyız, onları huzurlarınıza teşekkür ediyorum dedi. Onlar da mutlu oldular. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına ve Anayasa Mahkemesi'nin bireysel başvuru üzerine verdiği hak ihlalleri kararlarını ciddiye almamız lazım ve uygulamamız lazım. Kimle ilgili olursa olsun. Ben bu adamı seviyorum, bunu sevmiyorum. Bu bana göre suçlu, bu bana göre masum. Yok böyle bir şey. Hakimler eskiden tamamen siyah cübbe giyerlerdi. Ben de avukatlığa başladığımda cübbemiz tamamen siyah. Bu bizim tarafsız olduğumuzu gösterir. Ben öyle ağır ceza reisleriyle çalıştım, tamamen siyah gözlük kullanırlardı. Nereye baktığı belli olmasın diye.
"Demirtaş biraz zayıflamış"
İkisi de iyi, Demirtaş'ı biraz zayıflamış gördüm. Diğeri zaten bildiğimiz, yani hiç yüz yüze gelmemiştik, burada gördüm. Tabii Kavala açısından ikinci bir üzüntüm de şudur, eşi bir profesör, eski Boğaziçi Üniversitesi'nde çalışmış Ayşe Buğra Han Efendi, onunla da yüz yüze görüşmedik. Ama benim ona saygı duymamın yani eşine bağlılığı yanında, bizim çok değer verdiğimiz Tarık Buğra Han'ın kızı olması. Tarık Buğra yani romanlarıyla bizim gönlümüzde taht kurmuş bir insandır. Düşünce yapısı, şu su, bu su filan bir kenara ki onun en büyük eseri Küçük Ağa. onradan TRT bunu dizi yaptı. Ben bunu herhalde 20 sene evvel izlemişimdir. Yani İstiklal Mücadelesi'nin içinde yaşanan bir olayı anlatıyor. Tarık Buğra Akşehirlidir. Zaman zaman oraya gittiğimde kendisinden daha çok bahsederlerdi. Eşine de selamlarımı gönderdim. Yani eşi bu kadar saygın bir kadınken ve böylesine müstesna bir insanın eşiyken teröristin karısı diye affedersiniz. Çok çirkin bir sözle ona laf söylenmesini ben o günden beri hazmedemiyorum. Ama onlar sabır denen bir şeyi biliyorlar.
"İnşallah evlerinde bir kahvelerini içerim"
Onlar için söyleyeceğim tek şey Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının uygulanmasıdır. Bu konuda bir geçmişte mesajlar verdim ve inşallah ben gidinceye kadar, çünkü ben izni bir ay kadar önce almıştım, tahliye olurlar ve evlerinde onları ziyaret eder, bir kahvelerini içerim demiştim. Bu nasip olmadı ama sanıyorum ki önümüzdeki günlerde artık bu tahliyeler olacaktır. Tahliyeleri bekliyorlar. Hatta "eşim dört gündür burada tahliye bekliyordu" dedi. Artık sen git demiş Selahattin Bey. İnşallah bu gerçekleşirse ondan sonra bir araya geliriz. Ama ikisinde de hiç kimseye karşı bir kin yok. Nefret yok. Ben asıl bunu hayret ettim. Şimdi aynı şeye ben maruz kalsam bir çıksam şuradan bana bunu yapanları filan yani Normal insan böyle düşünür. 12 Eylül'de Diyarbakır cezaevinde o kadar insanlık dışı muamelelere maruz kaldılar ki, kadınıyla erkeğiyle, onların bir kısmı belki daha çıkmayı düşündü. Bu kısmı sabretti, siyasete girdi. Siyasetteki o sert ve sivri dili kullananların çoğu o eziyeti çekenlerdir. Ama onlardan birisi mesela Ahmet Türk, onu unutmaya çalışıyor. Ben bu ülkenin bütünlüğü için sadece barışa odaklandım diyorlar. Çoğu da böyledir.
"Demirtaş, Kobani olaylarından ceza almadı"
Onlara hepimizin saygı duyması lazım. Demirtaş 9 yılını vermiş ki öldürme olayından sonra sorumlu değil. Yani Kobani olayları sırasında 37 canımızı kaybettik. Bunlardan birisi Yasin Börü'dür. Ama Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği karar öldürme olaylarıyla değil, bu iddiadan dolayı hepsinin beraatına karar verdi. Ama halkı kin ve düşmanlığa sevk etmekten falan gibi o da istinafta kesinleşmiş bir ceza yok. Şu andaki statüsü tutuklu statüsüdür. Osman Kavala hakkında kesinleşmiş bir hüküm var ama Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin de ikisi hakkında 18. Sözleşmenin maddesine dayalı olarak esastan tahliye edilmelidir kararı var. Biz buna uyacağız, uymamız lazım. Birilerinin kulakları çınlasın. Bu günlük meselelerle konuşulabilecek iş olmaktan çıktı. Rahmetli Özal zamanında biz bunu kabul ettik. Bizim zamanımızda da anayasaya koyduk bunu. 90. maddeye göre bu kararları uygulamak zorundasınız. Bir şey daha yaptık. Bu kararlara göre yeniden yargılama yapmak zorundasınız. Bir şey daha yaptık.Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının biz tazminata ilişkin parasal kararlarını uyguluyoruz ama insan haklarına geldiği zaman dur bakalım diyoruz, bunu kimse affetmez. Avrupa Konseyinden sizi çıkartırlar, başka tedbirler alırlar. Biz Avrupa ile bütünleşmeyi Avrupa Birliği hedefin önümüze koymuşuz. Bu hedeften şaşmıyorsak bunun gereğini yapacağız.
"İkisi de çok kıymetli insanlar"
İkisine de sabır tavsiye ettim. Onlar da bana tavsiye etti. Yani ikisi de çok kıymetli insan. Ülkenin varlığını, bütünlüğünü düşünüyorlar. Tekrar ülkede bir kucaklaşma olmasını arzu ediyorlar. Ve bize düşen ne yapacaksa biz bunu yapacağız diyorlar.
Independent Türkçe