LeMan davasında karikatürist Doğan Pehlevan hakkında tahliye kararı verildi

“Karikatürdeki Musa figürü Musevi bir Yahudi’yi temsil etmektedir; peygamber değildir”

Fotoğraf: ANKA

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, LeMan Dergisi’nin 26 Haziran tarihli sayısındaki bir karikatürde Hz. Muhammed ve Hz. Musa'nın karikatürize edildiği ve bu çizim ile "halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama" suçunun işlendiği iddiasıyla başlattığı soruşturma kapsamında karikatürün çizeri Doğan Pehlevan, müessese müdürü Ali Yavuz, sorumlu yazı işleri müdürü Zafer Aknar, grafiker Cebrail Okçu, yazıişleri müdürü Aslan Özdemir tutuklanmıştı. Daha sonra Zafer Aknar, Ali Yavuz, Cebrail Okçu,  Aslan Özdemir, yakalama emri bulunan Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Tuncay Akgün hakkında “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik”, Doğan Pehlevan için ise zincirleme şekilde “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik” suçlamasıyla  iddianame düzenlenmişti. İddianamede, söz konusu kişiler hakkında 1 yıl 6’şar aydan 4 yıl 6’şar aya kadar hapis cezası istenmişti.

4’ü tahliye edilmişti

Ayrıca iddianamede, Doğan Pehlevan hakkındaki zincirleme şekilde “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik” suçlamasının Pehlavan’ın X hesabından yaptığı, bir paylaşımı nedeniyle isnat edildiği bilgisi yer almıştı. Pehlevan hakkındaki “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla yürütülen soruşturma hakkında da ayırma kararı verilmişti. Mahkeme, karikatürist Pehlevan hariç 4 sanığın ilk duruşmadan önce tahliyesine karar vermişti.

Bugün ise söz konusu davanın ilk duruşması görüldü. Duruşma saat 10:20’de kimlik tespitiyle başladı. Sanık ve sanık avukatları duruşmada hazır bulundu. Doğan Pehlevan ise duruşmaya tutuklu bulunduğu cezaevinden SEGBİS ile bağlandı.

“Yaklaşık 5 aydır kuyu tipi cezaevinde kalmaktayım”

İlk olarak Pehlevan’ın savunması dinlendi. Pehlevan, savunmasında şunları söyledi:

İddianamede belirtildiği gibi tahrik edici bir kastım olmadı. Tam tersine, bu toplumun ortak ahlak ve değerlerine saygılı biriyim. 10 yaşındaki oğlumu da bu değerlere göre yetiştiriyorum. Olayların bu noktaya gelmesi beni ve çevremi derinden üzmüştür.

Yaklaşık 5 aydır kuyu tipi cezaevinde kalmaktayım. Dosyada benden başka tutuklu da bulunmamaktadır. Kaçma şüphem yoktur; adresim uzun yıllardır sabittir. Yaklaşık 5 aydır mağdur durumdayız.

“İddianamede tweetim de var ama benim hiçbir zaman bir X hesabım olmadı”

İddianamede benimle ilgili bir tweet’e yer verilmiş; ancak benim hiçbir zaman bir X hesabım olmadı. Bu durum beni ayrıca şaşırtmıştır. Eğer bir hesabım olsaydı, bütün bu olaylar yaşandığında gerçeği oradan açıklardım.

“Karikatür okumayı bilen biri orada asla iki peygamber göremez”

Karikatürde peygamberlerin çizildiği iddia edilmektedir; ancak karikatür okumayı bilen biri orada asla iki peygamber göremez. Burada bir bilirkişi olsa, karikatürde iki peygamber çizilmediğini açıkça ifade edecektir. Oğluma bir ödev için ‘ev çiz’ dense ama o ‘ağaç’ çizse, öğretmen bunu kabul etmez. Benim karikatürümde de benzer bir durum söz konusudur.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

“Bu karikatür gerçek bir barış çağrısıdır”

Karikatürdeki Musa figürü Musevi bir Yahudi’yi temsil etmektedir; peygamber değildir. Diğer figürün Hz. Muhammed’i temsil ettiği de söylenemez. Bu topraklarda büyümüş biri olarak Peygamber Efendimizin çizilemeyeceğini çok iyi bilen biriyim. Ben Fransız değilim. Diğer figür ise İstiklal Caddesi’nde görebileceğimiz Arap kökenli herhangi bir kişidir. Peki bu karakterlerin isimlerinin neden Musa ve Muhammed olduğu sorulursa; belki burada bir hata yapmış olabilirim, ancak o anki düşüncem Müslümanı en iyi temsil eden yaygın bir ismin ‘Muhammed’, Yahudi’yi temsil eden ismin ise ‘Musa’ olmasıydı.

Karikatürdeki konuşma balonlarında da tahrik edici bir unsur bulunmamaktadır. Yahudilerin selamı bizimkine benzer. Diyanet TV’de selam üzerine yapılan bir programda da İslam’daki selamın toplumları birleştirici özelliğine vurgu yapılmıştır. Karikatürdeki iki kişi, savaşın anlamsızlığına dikkat çekerek Allah’ın huzurunda birbirine barış selamı vermektedir; çünkü savaş yeryüzünde devam etmektedir. Bu karikatür gerçek bir barış çağrısıdır.

Karikatürlerde ölen insanlar sırtında kanatlarla çizilir. Benim karikatürüm de bu geleneğe uygun olarak çizilmiştir. Amacım hiçbir şekilde toplumun ahlaki ve dini değerleriyle alay etmek değildir; aksine bu değerlere saygılıyım ve bunu korumayı görev bilirim. Olayların bu noktaya gelmiş olmasından dolayı çok üzgünüm.

Aslan Özdemir savunmasında, “Sanat eserleri müşterek halinde yapılmaz. Ben yurt dışında olmama rağmen gelip kendim teslim oldum. Başsavcılığın havalimanında yakalandı algısını kabul etmiyorum. Koltuk numaram bile ilgili kişilere bildirilmiştir. 3 ay boyunca kuyu tipi cezaevinde tutuklu kaldım. Hem maddi hem manevi tedavisi imkansız şeyler yaşadım. Suçlamaları kabul etmiyor ve beraatimi istiyorum” dedi.

“Salı günü tahliye oldum cuma günü camiye gittim”

Cebrail Okçu, “Ben salı günü tahliye oldum hemen akabindeki cuma günü camiye gittim. Orda tek bir tepki almadım. Camidekiler de çevrem de böyle bir suça iştirak etmeyeceğimi bilirdi. Aksine bir bayramlaşma havası yaşandı. Hiçbir içeriği kontrol etme yetkim yok. Benim ordaki görevim sadece sayfaları hazırlamaktır. Ben cuma namazına giden, kurban kesen ve muhafazakar bir ailede büyümüş biriyim. Beraatımı istiyorum” ifadelerini kullandı.

Ali Yavuz, “Derginin mali işleri ile uğraşıyorum. Söyleyeceğim bir şey de yok” derken, Zafer Aknar, “Olayı sosyal medyadan öğrendim. Zaten dergi hazırlanırken ben de yurt dışındaydım. Diyecek bir şeyim yok çünkü olayla ilgim yok. Ben emekli olalı çok oldu ama bazı haklarım korunsun diye adım duruyordu. İki yıldır dergiye uğramıyorum. Bahar geçen karikatürü ilk kez emniyette gördüm” diye konuştu.

“Bu iddianameye dayanarak dava açmanız kanuna aykırıdır”

Sanık avukatlarından Fikret İlkiz ise şunları kaydetti:

“Türkiye’de ilk kez bir grafikere ‘Karikatürü gördün mü?’ diye soruluyor. Böyle bir yaklaşım kabul edilemez. Biz bu Basın Kanunu’nu boşuna mı değiştirdik? ‘Eser sahibi sorumludur’ ilkesini boşuna mı getirdik? En hoşlanmadığım cümleyi kurmak zorunda bırakılıyorum ama bu kanunu hazırlayanlardan biri benim. Bu iddianameyle sanıkları sorguya çekiyorsunuz. Kanuna bakmadan mı iddianame hazırlanıyor? Yazı işleri müdürünün sorumlu olmadığını bilmiyor musunuz?

Basın Kanunu varsa, onu uygulamak zorundasınız. Bu şartlarda soruşturma açamazsınız. Muhasebe müdürünü bile sorumlu tutuyorsunuz, el insaf! Kanunen sanık yapılmaması gereken kişiler hakkında iddianame düzenleyip onları mahkeme karşısına getirdiğiniz andan itibaren insanlara eziyet etmiş oluyorsunuz. Bu iddianameye dayanarak dava açmanız kanuna aykırıdır.”

Savcılık tutukluluğun devamını istedi, hakim tahliye kararı verdi

Savcılık, Pehlavan’ın tutukluluk halinin ve diğer sanıkların adli kontrol hükümlerinin devamına karar verilmesini talep etti. Tüm sanık ve avukatları mütalaaya karşı son sözlerini söyledi.

Aranın ardından hakim, Pehlevan hakkında yurt dışı çıkış yasağı şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanarak tahliye kararı verdi. Ancak, Pehlevan başka bir dosya kapsamında “cumhurbaşkanı hakaret” suçlamasıyla da tutuklu bulunduğu için tahliye edilemeyecek. Diğer 4 sanığın ise adli kontrol tedbirleri kaldırıldı. Duruşma ileri bir tarihe ertelendi.

 

ANKA

DAHA FAZLA HABER OKU