"Düşkün" kime denir? Alevi temsilcileri, inançlarının en önemli yaptırımı "düşkün" ilan etmeyi anlattı

Alevi inancında yüz kızartıcı suç işleyen ve inanca bağlı kalmayanların toplum dışı edilmesiyle sonuçlanan "yol düşkünü" ya da diğer tabiriyle "düşkün ilan etme" yaptırımı farklı bir konu altında gündeme geldi. Peki düşkünlük nedir?

Düşkün ilan edilen kişi geçmişte Alevi cemlerine kabul edilmezdi / Fotoğraf: Cumhuriyet

İnançsal farklılıklarından dolayı Selçuklu ve Osmanlı döneminde içine kapalı bir yaşam süren ve bunu Cumhuriyet'in ilanından sonra da köyden kente göçlerin başladığı 1950-1960'lı yıllara kadar sürdüren Aleviler, kendi toplumsal düzenlerini bir iç disiplinle yaşatmayı başardılar.

Her biri, bir Alevi ocağını temsil eden dedeler, bu toplumsal kuralların gözeticisi ve uygulayıcısı oldu.

Yetişkinliğe ulaşan her Alevi birey, Aleviliğin inançlarına, kurallarına bağlı kalacağına dair "ikrar"ını yani sözünü katıldığı cem ibadetinde dedesinin huzurunda ve şahitlerin önünde veriyordu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)


Bu arada ikrar kelimesinin Arapçada "karar" anlamına geldiğini de eklemek gerekiyor.

İkrar vermeyen biri, cemlere kabul edilmiyor. Yani Alevi yoluna girmiş kabul edilmiyor.

Ancak yaşamın işleyişi içinde yüz kızartıcı bir suça bulaşan ya da Alevi inancıyla ters düşen biri, şikayet halinde bağlı olduğu dedenin huzurunda cem ibadetinde "dara çekilir" yani hesap verir. İkrarını (sözünü) bozduğuna kanaat getirilirse o kişi "düşkün", bilindiği şekliyle "yol düşkünü" ilan edilirdi.

Bir kişinin düşkün ilan edilmesi toplumdan dışlanması anlamındaydı.

Dara çekilme ve düşkünlük yaptırımı yüzyıllarca Alevi toplumunda suça bulaşmama, temel insani kurallara uyma noktasında belirleyici bir etki yaratmış, otokontrol sağlamıştı.

Bugün kimi Alevilerin dahi haberdar olmadığı "düşkünlük" yaptırımı Türkiye'de bir süreden beri devam eden bir polemik içerisinde geçti.

Alevi kökenli bir gazeteci için kullanılan bu söz Twitter'da bile tag oldu.

- Peki yüzyıllarca Alevi inancının en önemli yaptırımlarından olan "düşkünlük" tam olarak nedir?

- Hangi durumlarda insanlar "düşkün" ilan edilirdi?

-  Günümüzde de uygulanıyor mu?

Bu soruları Alevi kamuoyunda bilinen isimlere yönelttik.

celal.jpg
Celal Fırat / Fotoğraf: istanbulalevitoplumu.com

 

"Suç işleyene, yoluna bağlı kalmayana düşkün denir"

Garip Dede Cemevi Dedesi ve Alevi Dernekleri Federasyonu Başkanı Celal Fırat, düşkünlüğü şöyle anlatarak sözlerine başladı:

Düşkünlük: Alevilik inancının yaşamsal yasasıdır. Bu yasaya karşı suç işleyene düşkün denir. Yani yoluna bağlı kalmayan, ikrarından dönen veya ahdına aykırı davranan kişi düşkün ilan edilir. İkrar vermek, ikrarında durmak; toplumsal adaletin temelidir. Bireyin tutum ve davranışları üzerinde etkilidir. Doğru, tutarlı, tarafsız düzeltilebilir her eyleme ikrar formuyla bakılır yani inancımız açısından yaptırım gücü olan sosyal bir yapıdır.

"Eline, diline, beline hakim olma şartı"

Fırat, kendi içinde organize bir toplum olan Alevilerin tek sırrının "ikrar" olduğunu belirterek, bunun da temel olarak yaşam boyu düzgün insan olma sözü vererek, "Hak-Muhammed-Ali bağlılığı, eline, diline, beline hakim olma anlamına geldiğini söyledi.

Fırat, bu sözleri veren kişinin pirin yani dedenin huzurunda şahitlerin önünde ikrarını verdiğini hatırlattı.

Bu yapı sayesinde geçmişte Alevi aile ve toplum yapısı içerisinde yüz kızartıcı suçların yok denecek kadar az yaşandığını öne süren Fırat, "Çünkü bize göre şahidi olan yalan söylemez, zina etmez, hırsızlık yapmaz, kusur ve ayıpları arayıp teşhir etmez" dedi.

doğan bermek.jpg
Doğan Bermek / Fotoğraf: aleviocagi.org

 

"Aleviliğin kurallarını kabul etmemiş biri düşkün ilan edilemez"

Alevi Düşünce Ocağı Başkanı Doğan Bermek ise öncelikle Aleviliği kabul etmeyen birinin düşkün ilan edilemeyeceğini belirtti.

Bermek, bir kişinin düşkün olması için öncellikle ikrar verip, Aleviliğin kurallarını kabul etmiş olmasının gerektiğini anımsatarak, bu kişinin sonradan kurallara uymaması halinde düşkün ilan edilebileceğini söyledi.  

"Bir kişi diğer bir kişiyi durduk yere düşkün ilan edemez"

Düşkün ilan edilen kişilerin sonrada Aleviliğe dönmek istemeleri halinde "Düşkün Ocağı" olarak bilinen bir Alevi Ocağı'nın dedelerine başvurabileceğini kaydeden Bermek, "Hatalarını anlar, düzeltmek için çabalar, gayret gösterir ise Düşkün Ocağı'nın da onay vermesi halinde tekrar topluma dönebilir" diye konuştu.

Bermek, şöyle devam etti:

Bir kişinin Alevi kökenli olması, Alevi olduğu anlamına gelmez.  Önce ikrar vermesi gerekir. Ayrıca isteyen istediğini düşkün ilan edemez. Kişinin bağlı olduğu dedenin huzurunda bir kişinin şikayeti halinde, dede, ikrarını bozduğuna kanaat getirirse o kişi düşkün ilan edilebilir.

"Haksız şekilde boşanmak düşkünlük sebebi olabilir"

Bermek, ayrıca bir Alevi'nin farklı bir inançtan bir kişiyle evlenmesinin düşkünlük olmayacağını ancak karşısındakine zarar verecek şekilde, haksız boşanmanın düşkünlük sebebi sayılabileceğini kaydetti.

aliyıldırım.jpg
Ali Yıldırım / Fotoğraf: Twitter

 

"Düşkünlük yaptırımının toplumsal zeminde anlamı kalmamıştır"

"Alevi Hukuku" kitabında düşkünlüğü de anlatan yazar Ali Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

Aleviler, yüzlerce yıl askere, polise, kadıya ihtiyaç duymadan varlıklarını sürdürmüştür. Burada toplumsal düzeni sürdüren vermiş oldukları ikrara bağlılıktır. Bireyler üzerinde düşkünlük yaptırımının gerçekleşmesi için bireyin öncelikle yola girmiş olması, Alevi hukukunu kabul etmesi gerekir. Ancak geldiğimiz noktada Alevi toplumunun kendi kapalı yapılarında değil kentlerde kapitalizm koşullarında yaşamaya başlamasıyla ikrar vermiş insanların sayısı toplum içinde neredeyse yok aşamasına gelmiştir. Dolayısıyla Alevi toplumunun kendi hukukunu, kendi yaptırımlarını uygulama imkanı kalmamış, düşkünlük gibi yaptırımların toplumsal zeminde anlamı kalmamıştır.

alevihukuku.jpg
Yıldırım, Alevi Hukuku kitabında düşkünlüğü de anlattı 

 

"Artık kişi vicdanında yaşayacağı hesaplaşmayla kendini düşkün ilan edebilir"

Yıldırım, günümüzde Alevi hukukunun, etiğine döndüğünü belirterek, düşkünlük yaptırımının artık ancak şu şekilde sürdürülebileceğini söyledi:

Bir başkasının onun üzerinde uyguladığı yaptırımdan ziyade Alevi bireyin vicdanı etiği olmuştur. Alevi hukuku, artık Alevi bireyin vicdanındadır. O anlamda her 'Aleviyim' diyen kendi öğretisinin gereğine uygun olarak insani ve bireysel davranışlarına dikkat etmekle, kendini sorgulamakla vicdani olarak yükümlüdür. Kısaca kendi vicdanında yaşayacağı hesaplaşmayla kendini düşkün ilan edebilir, kendi vicdanında düşkün olur.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU