Kılıçdaroğlu'ndan ABD'ye "1915" mesajı: Tarihçilerin görevi, siyasetçilerin görevi olmamalı

CHP lideri 1915 Olayları için "Geçmişte acılar yaşandı mı? Evet yaşandı, bunu inkar eden yok. Peki bunu incelemesi gereken kim? Tarihçiler. Türkiye bu konuda hazır mı? Evet hazır” dedi

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Tele-1 TV canlı yayınında Merdan Yanardağ’ın sorularını yanıtladı, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Beyaz Saray'dan 1915 olaylarına ilişkin bugün yapılması beklenen açıklamaya ilişkin soru üzerine Kılıçdaroğlu, "Geçmişte acılar yaşandı mı? Evet yaşandı, bunu inkar eden yok. Peki bunu incelemesi gereken kim? Tarihçiler. Türkiye bu konuda hazır mı? Evet hazır. Hatta Ermenistan'a çağrı yapıldı 'Siz de açın arşivlerinizi, bağımsız tarihçiler gelsinler baksınlar olayı incelesinler.' Bunu her seferinde belli çevreler Türkiye'yi sıkıştırmak için kullanıyorlar" değerlendirmesinde bulundu.

“Dış politikadaki yanlışların maliyeti”

Yaşananları, Türkiye'nin izlediği "yanlış dış politikanın maliyeti" olarak yorumlayan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Biz, Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak bütün komşularımızla Azerbaycan'la nasıl dostsak, Irak'la Suriye ile Ermenistan'la da dost olmak zorundayız. Azerbaycan'la Ermenistan arasındaki sorunlar büyük ölçüde çözüldü. Karabağ'da işgal altındaki topraklar alındı. Dolayısıyla Türkiye'nin Ermenistan'la ilişkilerini geliştirmesi gerekiyor bu süreç içerisinde. Bütün dostlarımız, Amerika dahil destek vermesi lazım, ilişkilerin geliştirilmesi lazım. Bu çerçevede olaya bakmak lazım. Ayrıca tarihçilerin görevi, siyasetçilerin görevi olmamalı"

“Dış politikayı kim belirliyor?”

Türkiye'nin izlediği dış politikayı eleştiren Kılıçdaroğlu, şu anda ülkenin bir dış politikası olmadığını savundu. "Türkiye'nin dış politikasının ana ekseni ne?" diye soran Kılıçdaroğlu, "Yurtta barış, dünyada barış" ilkesinden vazgeçildiğini söyledi.

Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Kim Dışişleri Bakanı? İbrahim Kalın mı? Sayın Çavuşoğlu mu? Milli Savunma Bakanı mı veya iletişim Başkanı mı? O kadar karmaşık bir yapı var ki her kafadan bir ses çıkıyor, ana eksen, ana hedef yok, ana strateji yok, günlük olaylar karşısında tepki veren bir dış politika. Dış politika bir ulusal politika olmak zorundadır, iktidarıyla muhalefetiyle. Çünkü dış politika, Türkiye'nin çıkarları üzerine inşa edilir. Siz, Türkiye'nin çıkarlarına değil de bir kişinin çıkarları üzerine dış politikayı inşa ederseniz bir süre sonra bunun hesabını 83 milyon verir. Türkiye'nin geldiği nokta da bu”

Kılıçdaroğlu, “Niçin Mısır'la kavga ettik? Şimdi aracı koyuyoruz, 'gelin bizimle barışın' diye. Bakın dış politikanın maliyeti, Doğu Akdeniz'deki karbon yataklarının çıkarılmasında Türkiye'nin devde dışı bırakılmasıdır. Bu az bir maliyet midir? Bizim hakkımız olan bir alan, biz o alandan hakkımız olmayan bir alana doğru itiliyoruz. Oysa Türkiye'nin orada başat aktör olması gerekirdi" diye konuştu.

“TBMM'ye saygı duymuyor demektir”

Kovid-19 tedbirleri kapsamında 23 Nisan kutlamalarının sınırlandırılması hatırlatılarak, "Sayın Erdoğan, uzun bir süredir ne Meclis ne de Anıtkabir'deki törenlere katılmıyor. Bunu nasıl görüyorsunuz?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Devleti yöneten bir kişinin o devletin tarihine saygı duyması gerekir. TBMM'nin önemini kavraması gerekir. TBMM, 101 yıl önce 23 Nisan 1920'de 115 milletvekiliyle toplanmışsa, o 115 milletvekilinin bu ülke için neler yaptığını biliyorsa o gün o saatte ayrı bir toplantı yapmaz. TBMM kuruluşun 101. yılında özel bir toplantı yapıyor, o özel toplantıda bütün partililerin yetkilileri 5'er 10'ar dakika konuşuyor, o ülkede Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan kişi gidip bir yerde açılış yapıyor. Bu ne demektir, o kişi TBMM'ye saygı duymuyor demektir. TBMM'ye saygı duymayan bir kişinin Türkiye Cumhuriyeti'ni yönetme kabiliyeti yok demektir"

Kavcıoğlu’na tepki: Sen önce o protokolü açıkla bakalım

Merkez Bankası (MB) Başkanı Şahap Kavcıoğlu'nun 128 milyar dolarlık rezervle ilgili dünkü açıklamalarının hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, Merkez Bankasının yeni döviz satmadığını, eskiden beri satış yaptığını anımsattı.

Eskiden MB'nin ihale açtığını ve bunun sonucunda yapılan satışın internet sitesine konulduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, "Ama burada kime kaça satıldığı belli değil bilmiyoruz, arka kapıdan satılıyor. Protokol yapıyorlar, MB'nin yasayla verilen yetkisi bir protokolle Hazine ve Maliye Bakanlığına devrediliyor. Bu 'Ben yasama organının çıkardığı yasaya uymuyorum' demektir. 200 milyar Türk Lirası'nın altında bir kamu zararını kimse söylemiyor şu ana kadar" dedi.

Kavcıoğlu'nun "Rezerv kaybımız yok sadece yer değiştirdi" dediğini de aktaran Kılıçdaroğlu, "Eskiden bu 128 milyar dolar senindi, sen bunu verdin. Sonra bankalardan topladın bu para senin değil ki. Bu para senin değil ki başkasının parası. Rezerv kaybı ne demek ya? Sen mülkiyetini kaybettin bunun. Evin var evini satıyorsun, aynı evde kirada oturuyorsun" dedi.

Kılıçdaroğlu, Kavcıoğlu'nun "Kimsenin burnu kanamadan pandemi krizi atlatıldı" sözlerini de eleştirerek, "Bizim gördüğümüz Türkiye'yi görmüyor bunlar. Adamlar ölüyor, intihar ediyorlar. Mutfakta, sofrada açlık var. Bunlar otursunlar kalksınlar CHP'li belediyelere dua etsinler. Yüzbinlerce kişiye nakdi ve ayni yardım yapıldı, yoksa bu ülkede kıyamet kopardı. Sen önce o protokolü açıkla bakalım" diye konuştu.

Kripto para yolsuzluğuna yönelik iddialar

"Bir gazetede, 'Kripto para yolsuzluğu yapan kişiyle görüşüp görüşmediğinizi sormuşlar.' Görüştünüz mü?" sorusuna Kılıçdaroğlu, şöyle yanıt verdi:

"Bu adam bu vurgunu vururken, bu ülkenin Milli İstihbarat Teşkilatı, polis istihbarat var mı, hakimi, savcısı, jandarması, polisi, ekonomiyle ilgili birimleri var mı? Var. Bu adam Türkiye'de bu vurgunu vururken niye hiç ses çıkarmadılar da adam kaçtıktan sonra konuşmaya başladılar? Bu soru çok önemli. Arkadaş sen 2 milyar dolar vuracaksın, bu ülkede devleti yöneten hiçbir birim bunu görmeyecek. Bu adam Arnavutluk'a gittikten sonra göreceksin. Neden? Çünkü kendisini izleyen kişileri de büyük bir ihtimalle besledi bu adam. Ben vurgunu vuracağım sizin de hakkınızı, paranızı vereceğim. Benim görüşüp görüşmediğimi soruyorlar. Bu adam Dışişleri Bakanlığıyla görüşüyor. Pasaportu kim veriyor? Dışişleri Bakanlığı. İçişleri Bakanı ile görüşüyor, sosyal medyada yayınlıyor. Herhalde benimle de görüşse havuz medyası bunu manşetlere taşır, diğerlerini tamamen yok ederdi. Yok, bizim öyle bir şeyimiz yok"

"Bu adam, bu vurgunu yaparken bu hükümet neredeydi?" diye soran Kılıçdaroğlu, "Bu adam Türkiye'de yaşıyordu. Bakanlarla beraberdi. Pasaport veren bakanlarla beraberdi. Kendisini izlemesi gereken bakanlarla beraberdi. Bu fotoğrafı verdiği zaman kim bu çocukla ilgilenecek. Başım belaya girmesin diye kimse görmeyecek, o da vurgunu vuracak yurt dışına gidecek. Bunlar Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni yönetemiyorlar, yönetmekten acizler. Bunlar vurgunculara teslim olmuş insanlar" değerlendirmesinde bulundu.

“Vatandaşa güveniyorsan sandığı getir”

CHP lideri Kılıçdaroğlu, Merdan Yanardağ’ın  “Darbe paranoyasını Erdoğan’ın yönetim yetisini kaybetmesinden mi ortaya attılar?” sorusuna şöyle yanıt verdi:

“Milletin dikkatini nereye çekebilirim diye düşünüyorlar. Açlıktan sefaletten darbe paranoyasına çektiler. Demokratik yöntemlerle indireceğiz, vatandaşın oylarıyla yapacağız. İstanbul seçimlerini iptal ettiler 800 bin fark attık. Bu millete güveniyorum. Sandığı getirmemekte direniyorlar. Vatandaşa güveniyorsan sandığı getir”

“Bu tanımı yapan kişi ülkeyi sevmeyen kişidir”

Cumhuraşkanı Erdoğan’ın Çamlıca Tepesi’ndeki bayrak direği açılışı sırasında söylediği "Toprak zaten kan dökülmemişse o zaten vatan olmaz. Ben bunu şuna benzetiyorum; arsa var, arazi var. Araziyi arsaya dönüştürmek için belli bedel ödemek gerekiyor" şeklindeki sözleri hatırlatılan Kılıçdaroğlu, “Bu tanımı yapan kişi ülkeyi sevmeyen kişidir. Süleyman Şah Türbesi’ni kaçıran kimdi? Tek kum tanesine herkes canını vermeye hazırdır. Soyulacak bir organ olarak görüyorsanız insanlar açlıktan ölürken bu beyler ve beslemeleri 5 yerden maaş alırken vatandaş bunları görmüyor mu?” dedi.

“Koşullar Türkiye’yi erken seçime götürecek”

CHP lideri, “Erken seçim olacak mı?” ve  “Cumhurbaşkanı adayı olacak mısınız?” sorularına da yanıt verdi.

“Koşullar Türkiye’yi erken seçime götürecek. Sonbaharda erken seçim olabilir” diyen Kılıçdaroğlu, adaylık konusunda ise şöyle konuştu:

“Bizim ittifakımız eşitlikler üzerine kurulu bir ittifaktır. Dolayısıyla biz seçimler sırasında oturup konuşmak zorundayız.  Vatandaşa neyi vaat ediyoruz bunu konuşacağız. Birinci ilkemiz bu. Adayı beraber oturup konuşacağız. Bizim kültürümüzde demokrasi var. Cumhur ittifakında ise tek adam var. Biz bunu kabul etmiyoruz. Cumhurbaşkanlığı adaylığı onurlu bir görev. Ama buna ben değil Millet İttifakı karar verecek”

“Türkiye’yi yönetmek için en nitelikli kadroya biz sahibiz” diyen CHP lideri, Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nun isimlerinin cumhurbaşkanı adaylığı için geçmesi hakkında ise, “İki arkadaşımız da başarılı bu başarıları hazmedemiyorlar. Biz bu adayı belirlerken ittifakla belirleyeceğiz önce yöntemi belirleyeceğiz sonra ittifakı belirleyeceğiz. İttifakı olan her bir parti seçim olacakmış gibi çalışıyor. DEVA ve Gelecek Partisi de güçlendirilmiş parlamenter sistemi dillendiriyorlar. Seçimler gelince ittifak konusuna da bakılacak” diye konuştu.

 “Millet 19 yılda bıktı bunlardan”

CHP’ye karşı kumpaslar kurulmaya çalışıldığını ancak bunların tutmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu,  “Millet 19 yılda bıktı bunlardan. 10 milyondan fazla işsiz var. Emekliler geçinemiyor. Üniversite mezunları işsiz.  Gençler umudunu yitirdi. Ama bunları aşacağız. Bu ülkede hepimizin kazanacağı yerler var. Bu ülkenin başka İstanbul dışında illeri yok mu? Üreten Türkiye büyür. Almanya’ya belediyeler aracılığıyla insan kaçakçılığı yapılıyor. Şeytanın aklına gelmeyen bunların aklına geliyor” dedi.

 “Devlet kin ile yönetilmez”

 Güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüş için iki buçuk yıldır çalışma sürdürdüklerini ve bu çalışmayı Parti Meclisi’ne sunduktan sonra kamuoyu ve diğer partilerle de paylaşacaklarını söyleyen Kemal Kılıçdaroğlu, “İktidar değişikliği olursa geçmiş döneme dair hesap soracak mısınız?” sorusuna ise şöyle yanıt verdi:

“Devleti yöneten kişi kinle hareket etmez. Böyle hareket ederseniz bunlar gibi olursunuz. Gençlere kaybettiklerini geri vereceğiz. KYK’lı gençler okumak için kredi almışlar ama  iş yok. Çiftçi kredilerini nasıl ödeyecek. 5li çetenin borçlarını silerken öğrencinin parasını nasıl alacaksınız?”

 

Tele1, Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU