Yeni Şafak yazarı: İstanbul Sözleşmesi kurşun geçirmiyor mu?

“Öyle anlatıyorlar ki dersiniz milyonlarca erkek, İstanbul Sözleşmesi var diye kendini tutuyor da sözleşmenin iptal edildiğini duyunca hemen saldırıya geçecek”

Fotoğraf: Serra Akcan / csgorselarsiv.org
 

Yeni Şafak gazetesi yazarı Hüseyin Likoğlu, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesiyle ilgili bir yazı kaleme aldı. Likoğlu, sözleşmeden çekilmesine yönelik tepkiler için “Öyle anlatıyorlar ki dersiniz milyonlarca erkek, İstanbul Sözleşmesi var diye kendini tutuyor da sözleşmenin iptal edildiğini duyunca hemen saldırıya geçecek” yorumunu yaptı.

Likoğlu, “İstanbul Sözleşmesi kurşun geçirmiyor mu?” başlıklı köşe yazısında sözleşme hakkında “Sözleşme ile ilgili uzun yıllardır çeşitli tartışmalar yaşanıyordu. Görünürde kadın ve aile içi şiddeti önleme amacıyla hazırlanan sözleşme, gün geçtikçe sapkınları koruma ve aileye zarar verme özelliği ile tezahür etti” iddiasını dile getirdi.

Likoğlu, yazısında şu görüşleri savundu:

Hepimizin gözleri önünde cereyan eden olaylar yaşandı. Ne yazık ki sözleşmenin onaylanmasıyla kadınlara yönelik şiddet azalmadı. Bu konuda yapılan yasal düzenlemelerle önemli mesafeler alındı, şiddet uygulayanlar ağır cezalara çarptırıldı ancak şiddetin önlenmesi konusunda da istenilen noktaya ne yazık ki gelinemedi.

Sözleşmeye ideolojik anlam yükleyenler, kadın şiddetinden çok farklı bir ajanda ile hareket etti. Toplumsal cinsiyet eşitliği adı altında maalesef sapkın azınlıkların meşrulaştırılması ve alenileşmesine hizmet edildi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Sözleşmeden çıkılmasının ardından toplumda yükselen eleştiriler konusunda da düşüncelerini dile getiren Likoğlu, şu ifadeleri kullandı:

İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesinin ardından ortaya çıkan tablo ve eleştirilere bakınca bu çarpık anlayışı çok daha net bir şekilde görmüş olduk. Sözleşmenin iptal edilmesiyle çok daha fazla kadın şiddete ve tacize maruz kalacakmış.

Öyle anlatıyorlar ki dersiniz milyonlarca erkek, İstanbul Sözleşmesi var diye kendini tutuyor da sözleşmenin iptal edildiğini duyunca hemen saldırıya geçecek. Hâlbuki bu cinayetleri işleyen veya tacizlerde bulunanlar, sözleşme olmadan önce de, sözleşme yürürlükteyken de vardı ve ne yazık ki sözleşme feshedildikten sonra da var olacaklar.

Bütün mesele caydırıcılık ve bu suçu işleyenlere hak ettikleri cezayı vermektir. Nitekim bu konuda gerekli yasal düzenlemeler yapılmıştır. Bundan sonra da ihtiyaç varsa yapılmalıdır ve yapılacaktır.

Bu konuda iyi niyetli eleştiri ve yaklaşımı olanlar varsa buyursunlar tekliflerini sunsunlar. İstanbul Sözleşmesi ile bu konuda bir ilerlemenin sağlanmasının mümkün olmadığını 10 yıllık tecrübe göstermiştir. Eğer kadın ve aile içi şiddeti önlemeye yönelik bir arayış varsa bunun İstanbul Sözleşmesi’nin dışında aranması gerekir.

Sözleşmenin iptali üzerinden feveran edenlerin büyük kısmının kimler olduğunu hangi sâiklerle hareket ettiğini ve daha önce hangi sebeplerle meydana döküldüklerini biliyoruz. İyi niyetli yaklaşım içinde olanları istisna tutarak, şu hususu hatırlatmak istiyorum. Bu sözleşmenin arkasına sığınarak milyon dolarlarla niye finanse edildiğinizi de biliyoruz.

Öte yandan İstanbul Sözleşmesi kalktı diye her şeyin süt liman olacağını düşünenler de yanılıyor. Toplumsal olaylar ve sosyolojik olgular sözleşmelerle ortadan kaldırılacak veya düzeltilecek hususlar değildir. Sözleşme feshedildi diye sapkınlık ve ahlaksızlığın yok olmayacağını herkesin bilmesi lazım.

Kimsenin İstanbul Sözleşmesi’ne çelik yelek muamelesi yapmasına gerek yok. Sözleşmenin bir çözüm getirmediği ve getirmeyeceği gün gibi ortaya çıkmıştı. Çekilmek en doğru karardı ama asıl iş şimdi başlıyor.

 

Yeni Şafak, Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU