Erkan Baş: Erdoğan ve avanesi yaptıklarının bedelini hukuki olarak da siyasi olarak da ödeyecek

TİP Genel Başkanı Erkan Baş "Ayrımcılık ve nefret gibi suçlar için zaman aşımı olmayacak. Akademiye savaş açmanın, gençlere savaş açmanın bedelini ödeyeceksiniz" diye konuştu

Fotoğraf: AA

TİP Genel Başkanı Erkan Baş, Boğaziçili öğrencilere saldırılara ilişkin “İktidar bu tehlikeli oyundan vazgeçmelidir. Beştepe’de oturup sırf kendi koltuğu için Türkiye’yi büyük bir tehlikeye atan o zat ve avanesi yaptıklarının bedelini siyasi olarak da hukuki olarak da ödeyecektir" dedi.

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, partisinin haftalık basın açıklamasında konuştu.  Konuşmasına yurttaşları selamlayarak başlayan TİP Genel Başkanı, bugün Ankara’da öğrencilere yapılan saldırıya değindi.

“Kızılay’da ülkenin geleceği işkenceyle gözaltına alınmak istendi. Not düşülsün; Ankara’nın göbeğinde bir siyasi partinin genel merkezinde öğrenciler orada olduğu için saldırı düzenlendi" diyen Baş, "Ne yaparlarsa yapsınlar öğrencilerin bu haklı direnişi devam edecek. Biz de tereddütsüz biçimde yanlarında yer alacağız" ifadelerini kullandı.

"Sözde rektör özde AKP militanı"

Baş, basın açıklamasında şu sözleri sarf etti:        

Dün kapkara bir gündü. Bir utanç günüydü. Türkiye tarihine geçecek en acı günlerden birini yaşadık. Boğaziçi Üniversitesi, kolluk kuvvetleri tarafından kuşatıldı.  Okulun çevresindeki binaların çatılarına uzun namlulu silahlarıyla özel harekatçılar yerleştirildi. Okuldan kilometrelerce uzaktaki öğrenciler toplu halde yürüdükleri için saldırıya uğradı, gözaltına alındı.  Okulun içindeki, sözde rektör özde AKP militanıyla görüşmek isteyen öğrenciler gece geç saatlerde 100’lerce polis tarafından saldırı düzenlendi.  Polis, okulun öğrencisini okuldan çıkarttı.  Resmi rakamlarla 159 akademisyen ve öğrenci gözaltına alındı.

İktidar tüm olanaklarıyla bu öğrencilere saldırıyor. Biz öğrencileri dinlemeye çağırıyoruz. Gelin hep birlikte yakından bakalım, bakalım bu öğrenciler, bu gençler ne istemiş? Demişler ki, biz üniversitemizi hak edip kazanmışız, bu yaşa kadar gelmişiz. Bundan sonra da bir zahmet, kendi üniversitemizi yönetecek kişiyi biz hocalarımızla birlikte seçebiliriz. Buna AKP’nin ve onun piyonu Melih Bulu’nun cevabı ne olmuş peki? Gözaltı, tutuklama, şafak baskını… Bu ülkede kadınları sokak ortasında katledenlere takım elbise giyip duruşmaya geldi diye iyi hal indirimi var, bu ülkede mafya liderleri çakarlı araçlarla elini kolunu sallayarak geziyor ama öğrencilere verilen cevap bu.

Bulu hakkındaki intihal iddialarını hatırlattı

Baş, Melih Bulu hakkındaki intihal iddialarını da hatırlatak "Türkiye’nin bilimsel üretime en çok katkı sunan okullarından birine, uluslararası çapta en çok bilinen okullarından birine bir adamı rektör atıyorsunuz, adamın tezinde intihal yapmış olduğu ortaya çıkıyor ve çeşitli kurumlarca doğrulanıyor. Bu yaptığınız atamanın, bir bankanın başına bir hırsızı getirmekten ne farkı var? Gerçi siz öyle şeyleri de seversiniz ama…" diye konuştu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Baş şu ifadelerle devam etti:

Bu süreçte Öğrenci Sendikası’nın, Boğaziçi Dayanışması’nın ve çeşitli diğer öğrenci topluluklarının/örgütlerinin direnişi takdire şayan ve bizim için umut tazeleyici. Bu öğrenciler, bu gençler ülkede en ufak bir muhalif sese hemen trollerce, yandaş medya elince saldırılar düzenlenirken en ön saflardan bir adım geriye atmıyorlar. Direniyorlar, çünkü bu direniş onların aynı zamanda geleceğini tayin edecek biliyorlar. Bugün direnmezlerse, yarın başlarına gelebilecek her şeyi kabul etmek zorunda kalacaklarını biliyorlar. Bu ülkeyi yaşanabilecek bir ülke haline getirmek için direniyorlar.

"Padişah piyonunu geri çağırsın"

TİP'in gençlik örgütü Sosyalist Devrimci Gençlik aracılığıyla protesto eylemlerinin içinde olduğunu kaydeden Baş "Biz bu direnişleri ve gençleri, Türkiye’nin geleceğini güvence altına alabilmek adına sonuna kadar destekliyoruz" dedi.

Baş şöyle devam etti:

Bu Melih Bulu’yu öğrenci istemiyor, hoca istemiyor, temizlik işçisi istemiyor, kantinci istemiyor, öğrenci işleri görevlisi istemiyor, kampüsün kedisi bile istemiyor. Bu Melih Bulu’yu kim istiyor biliyor musunuz? Saray’daki istiyor, Saray’daki… Bu alçak saldırılar da ondan. Nasıl olur da binlerce genç Saray’daki padişah hazretlerinin kararını sorgular, ona çıldırıyorlar. Ama durum buysa daha çok çıldırırlar, benden söylemesi. Öğrenciler “aşağı bakmayacağız" dediler, o söz dün akşam yeri göğü inletti. Daha da inletir. O yüzden iyisi mi padişah piyonunu geri çağırsın, Melih Bulu istifa etsin.

"Ayrımcılık suçu" vurgusu

TİP Genel Başkanı Baş; Bakan Soylu, İletişim Başkanı Altun ve Melih Bulu gibi isimlerin öğrencileri hedef gösterdiğini bunun ise suç olduğunu belirtti. Baş, "Bizim öyle amamız, fakatımız yok. Oy hesabımız yok. Olanı, düşüncemizi açıkça söyleriz, bunu da devrimciliğin gereğinden sayarız. AKP’nin LGBTİ+ öğrencilere yönelik yürüttüğü karalama kampanyası, üstelik küçük ortağını ve tüm devlet imkanlarını da kullanarak yürüttüğü karalama kampanyası açık bir provokasyondur. Hiç kimse, hiçbir öğrenci cinsel yöneliminden ötürü terörist falan olmaz. Gökkuşağı bayrağı suç unsuru değildir. Ama mesela Soylu’nun, Fahrettin Altun’un, Melih Bulu’nun gençleri açıkça hedef göstermesi, ortada suç unsuru yokken bu öğrencilerin evinin şafak baskınıyla basılması açık bir suçtur. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı, İçişleri Bakanı, İstanbul Valiliği ve kayyum rektör yaptıkları açıklama ve uygulamalarıyla LGBTİ yurttaşlarımıza karşı açıkça ayrımcılık suçu işledi. LGBTİ Çalışmaları Kulübü kapatıldı. Cinsel yönelimi nedeniyle bir kesim yurttaşımız sapkın ilan edildi ve onlara “izin verilmeyeceği" söylendi. Bu söylem bizzat hayata geçirildi" " ifadelerini kullandı.

Baş açıklamalarına şu ifadelerle devam etti:

Renklerden korkuyorlar. Gökkuşağı bayrağını bir suç aleti olarak gösteren iktidara karşı, henüz bir saat kadar önce bir yurttaşımız bize gökkuşağı bayrağı gönderdi. Bu bayrağa TBMM kapısında el konuldu. Bir milletvekiline gelen pakete çeşitli gerekçeler uydurarak el konuldu. Şu anda Meclis İdare Amirliği tarafından soruşturma delili olarak tutuluyor. TBMM’nin artık bir gökkuşağı bayrağı var. Umarım bunu eşitliğin, özgürlüğün, kardeşçe bir yaşamın simgesi olarak asarlar.

Yukarıda özetlediğim durumu ülke ve üniversite adlarını vermeden anlatsam, bu dünyanın herhangi bir yerindeki herhangi bir kişi için “faşizm" demektir.
Buna Güney Afrika’da ‘apartheid’ yani ayrımcı rejim adı veriliyordu. Buna İsrail’de ayrımcı rejim adı veriliyor. Belçika’da ten rengi nedeniyle aşağılanan, köle olarak kullanılan insanlar bir tür “insan hayvanat bahçesinde" sergileniyordu. Nazi Rejimi Yahudileri, sırf dini inanışları nedeniyle gaz odalarına göndermişti.
ABD’de bundan 70 yıl önce kimi otobüslerin, kimi mağazaların kapılarına “Siyahlar ve Köpekler giremez" yazıyordu. Bugün bu ülkeyi aynı zihniyet yönetmektedir. Bunu “ahlaksızlık" olarak nitelendirenler kim diye baktığımızda, doğrudan milletin ırzına göz diken müteahhitlerle ortaklık yapanlardır. Memleketteki her tür hırsızlığa, yolsuzluğa göz yumanlardır. Alın teri için direnen işçinin emeğine el koyanlardır. Asıl ahlaksızlık bunlardır.

"Yaptıklarının bedelini ödeyecektir"

Baş AK Parti'ye oy veren seçmenlere seslenerek "İktidarın yolu, yol değildir. Bu tehlikeli oyundan vazgeçmelidir. Beştepe’de oturup sırf kendi koltuğu için Türkiye’yi büyük bir tehlikeye atan o zat ve avanesi yaptıklarının bedelini siyasi olarak da hukuki olarak da ödeyecektir. Ayrımcılık ve nefret gibi suçlar için zaman aşımı olmayacak.  Akademiye savaş açmanın, gençlere savaş açmanın bedelini ödeyeceksiniz. İktidar bu ayrımcı dili terk etmelidir" dedi.

CHP'ye tepki gösterdi

Baş, CHP Sözcüsü Faik Öztrak'ın Kabe göreselinin bir afişte kullanılması ve iki öğrencinin tutuklanmasına giden süreçte kamuoyunda tepki çeken paylaşımına da tepki gösterdi.

Öztrak söz konusu paylaşımında "İnsanlığın mukaddes değerlerine yönelik hiçbir saldırıyı ve aşağılamayı kabul edemeyiz. Bu alçak provokasyonu şiddetle kınıyoruz. Görünen ve görünmeyen sorumlulularının bir an önce ortaya çıkarılmasını bekliyoruz" ifadelerini kullanmıştı.

Baş, "Bir çift söz de anamuhalefet partisine söylemek istiyoruz. Onun kimi vekillerinin ve parti sözcüsünün son derece talihsiz, yanlış, korkakça, iktidara malzeme sunan, bu iktidarın zaten her malzemeyi dini duyguları istismar etmek için kullanacak kadar alçak bir iktidar olduğunu görmeyen yaklaşımını kınıyoruz.
Muhalefet gençlerin sözünü dinlemeli, işçilerin sözünü dinlemeli,  halkın sözünün taşıyıcısı olduğu görevini yerine getirmelidir" diye konuştu.

 

 

Independent Türkçe
 

DAHA FAZLA HABER OKU