Abdurrahman Dilipak: Portakal ağacında karanfil kokulu sarımsak yetiştirmek gibi bir şeyden söz ediyorum

Dilipak, bugünkü yazısında "Adım adım siber köleliğe, siber diktatörlüğe sürükleniyoruz." dedi ve koronavirüs salgını nedeniyle başlatılan HES kodu uygulamasının başka yönlere evrildiğini iddia etti

Görsel: Pxhere

Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, bugünkü köşesinde "Bazıları büyük oyunu görmüyor" dedi ve çok sayıda iddia sıraladı. 

İnsanın mutanta dönüştürülmek istendiğini ileri süren Dilipak, iddiasını "Portakal ağacında karanfil kokulu sarımsak yetiştirmek gibi bir şeyden söz ediyorum." ifadesiyle destekledi.

"Adım adım siber köleliğe, siber diktatörlüğe sürükleniyoruz." diyen Dilipak, koronavirüs salgını nedeniyle başlatılan HES kodu uygulamasının başka yönlere evrildiğini söyledi.

Abdurrahman Dilipak'ın bugünkü yazısından bir bölüm şöyle:

Size ölümü gösterdiler ve korkuttular.. Bu korku pandemisi üzerinden sizi bazı davranışlara mecbur tutmaya çalışıyorlar.
Bazıları büyük oyunu görmüyor ya da görmek istemiyor. Yaşama içgüdüsü harekete geçirilerek hayatta kalma çabası ile her türlü müdahaleye insanları razı etmeye çalışıyorlar.

Konu trans hümanizm. Çözüm insanı mutasyona uğratmak. Yani sizi “Mutant”a dönüştürmek. Nasıl şeftali ile eriki birleştirip nektarin diye bir şey yaptılarsa işte öyle. Yani portakal ağacında karanfil kokulu sarımsak yetiştirmek gibi bir şeyden söz ediyorum.
Bu insanın Allah’a meydan okumasıdır ve fıtrata müdahaledir. Bilim din değildir. Bilimsel ve teknik anlamda yapılabilecek, mümkün olan her şeyi yapmak, o şeyi meşru kılmaz. Cinsiyet değiştiren, çift cinsiyetli, bizde “Ünsa” denilen insan tipleri de üretilebilir. Diyanet’in belki acil olarak, öncelikle bu konuya eğilmesi gerek.

Maske, aşı, sosyal mesafe, kolonya, hayat eve sığar kampanyaları ile aslında, gözümüz kulağımız, aldığımız nefes bile baskılandı. Adım adım siber köleliğe, siber diktatörlüğe sürükleniyoruz. Cep telefonlarımız dinleniyor, evlerimize yerleştiren radarlı cihazlarla herkes izlenebiliyor artık. Bizim kardeşlerimiz eli ile HES kodu ile başlayan süreç, başka yönlere evriliyor. Zaten cep telefonu ile izleniyoruz, bir de bileklik takılsa ne olur. Sonra Chip takacaklar. Global bir pass.’a da gerek kalmayacak zaten Chip takınca. Zaten iş işten geçmiş olacak o zaman. Siz artık bir insan değil “nesne”siniz. Siz biyonik bir robota dönüştürüldükten sonra sizin yeni adınız Siborg olacak. O zaman bazı şeyler için çok geç kalmış olacağız.

Ben Deccal nasıl ortaya çıkacak diyordum. Belki de işte sözü edilen Deccal böyle bir şey. Onun sesini duymayan, yüzünü görmeyen, onun dokunmadığı kimse kalmayacak diyorlardı. Bugün “Deccal tabakta”, ilaç kutusunda, ekrandan bize el sallıyor ve insanların nefislerine taht kurmuş oturuyor. Bazan bir politikacı, bazan bir bürokrat, bazan bir akademisyen, bazan bir gazeteci, STK temsilcisinin ağzından bize sesleniyor, bazan bir sanatçı kılığına girip bize şarkılar söylüyor. Bazan bir STK temsilcisi, bir kanaat önderi kılığına giriyor, bazan da bir ilahiyatçı kılığına bürünüp “insanların aşılanmasına engel olup, onların hastalanmaları ve hatta ölümlerine sebeb olursanız, öbür dünyada bunun hesabını nasıl vereceksiniz diye biliyor” bu ses. Sakınalım ki Şeytan bizi Allah’la aldatmasın. Bu bozguncu Şeytan ve onun avaneleri, biz ıslah edicileriz diyecekler. Bize yeryüzünde bir cennet ve ebedi bir hayat vaad edecekler. İyi bilin ki onlar bozguncuların tâ kendileridirler. 

 

 

Independent Türkçe, Yeni Akit

DAHA FAZLA HABER OKU