34 kişinin öldürüldüğü Roboski'de 9 yıl geride kaldı… Oğlunu kaybeden baba Alma: Adalet yerini bulmadı ki acımız dinsin

Roboski'de 34 canın kara toprağa düştüğünün üzerinden 9 yıl geçti. Olayla ilgili açılan soruşturmalar kapatıldı. Avukatlar yeni deliller ışığında tekrar soruşturma açılmasını talep etti ama dosya tozlu raflardan indirilmiyor

Fotoğraf: Roboski Aileleri Facebook sayfası

Medya, katliamı 12 saat boyunca görmezden geldi. Bunun amacı katliamı örtbas etmekti. Biz bu devleti iyi tanıyoruz. 90 yıldır bu katliamları yapıyor ve üstünü örtüyor. Kürt halkı kendi öz gücüyle bu katliam politikalarına karşı kendisini savunmasını bilmiştir. Kürt halkı yalnız ve sahipsiz değildir.

Bu sözler dönemin Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'a ait.

Demirtaş, bu sözleri Şırnak'ın Uludere İlçesi'nde Irak sınırında düzenlenen hava operasyonunda ölen 34 kişi için 2012'de okutulan mevlitte söyledi.

 

Selahattin Demirtaş Roboskili Ailelelerle
Selahattin Demirtaş Roboskili Ailelelerle / Fotoğraf: Twitter

 

Çoğunluğu akraba 34 kişi yaşamını yitirdi

28 Aralık 2011'de gece saat 21.39 ile 22.24 saatleri arası Roboski (Ortasu) ve Bujeh (Gülyazı) köylerinden Irak'a geçen bir grup kaçakçı, PKK'lı zannedilerek, F-16 savaş uçakları ile bombalandı.

Grupta 18 yaşından küçüklerin de olduğu 38 köylü bulunuyordu. Hava operasyonunda yarısından fazlası Encü ailesi ve çoğunluğu akraba olmak üzere 34 kişi yaşamını yitirdi.

Gruptan sadece dört kişi sağ kurtulabildi. Yaşamını yitirenlerin 19'u henüz reşit bile değildi.

Ölenlerin bedenleri yanık ve parçalanmış haldeydi. Yakınları cenazeleri kendi imkanları ile bir araya getirdi. 

"Yardım gitmedi, bazı yaralılar kan kaybı ve donarak öldü"

Cenazeler battaniyelere sarılıp katır sırtında kilometrelerce taşındı.

 

Roboski
Fotoğraf: Twitter

 

İnsan Hakları Derneği (İHD) ile İnsan Hakları ve Mazlumlar için Dayanışma Derneği'nin  (MAZLUMDER) olaydan hemen sonra hazırladığı raporda dikkat çeken bir detay öne çıktı.

Raporda, olaydan sonra hiçbir resmi kurumun yaralıları ve cenazeleri almak için harekete geçmediği, gecikmeden kaynaklı bazı yaralıların kan kaybından veya donarak ölmelerine yol açtığı bilgisi yer aldı. 

Öte yandan yaşanan hadise, gece boyunca ve sabah saatlerinde haber kanallarında yer almadı.

Ana akım medya, ertesi gün Genelkurmay Başkanlığı'nın resmi internet sitesinde yapılan açıklamaya kadar konuya yer vermedi.

Hayatını kaybeden Muhammed (13), Erkan (13), Bedran (13), Şıvan (13), Savaş (14), Serhat (15), Celal (15), Salih (16), Bilal (16), Karker (16), Cemal (17), Mahsum (17), Aslan (17), Vedat (18), Şerafettin (18), Nevzat (19), Cihan (19), Şervan (19), Hüseyin (20), Hüsnü (20) Fadıl (20), Seyithan (21), Hamza (21), Orhan (21), Selam (22), Zeydan (25) ve Selim Encü (39) ile Salih (18) ve Yüksel Ürek (21), Adem Ant (19), Mehmet Ali Tosun (24), Osman Kaplan (31), Özcan Uysal (18) ve Nadir Alma (26) 34 Roboskili yan yana toprağa verildi.  

Açılan soruşturmalar ve yapılan başvurular sonuç vermedi

Konuyla ilgili soruşturma başlatan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Haziran 2013'te "görevsizlik kararı" vererek, dosyayı Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı'na sevk etti.

Genelkurmay savcılığı da kovuşturmaya yer olmadığını belirterek takipsizlik kararı verdi.

Mağdur aileler, Genelkurmay savcılığının takipsizlik kararına karşı Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi'ne itirazda bulundular. 

Askeri mahkeme yapılan itirazı 1'e karşı 2 oyla reddetti.

Bu sefer aileler, 2014'de yaşam hakkı ihlali ve insan haysiyeti ile bağdaşmayan muamele yasağının ihlali gerekçeleriyle Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) bireysel başvuruda bulundu.

 

Roboski
Fotoğraf: Roboskili Aileler Facebook sayfası

 

AYM, eksik belgelerin verilen süre içerisinde yerine getirilmediği gerekçesiyle başvuru davasının usulen reddine karar verdi.

İç hukuk yollarının tükenmesi üzerine aileler, Ağustos 2016'da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) bireysel başvuru yaptı.

AİHM'de bir anlamda AYM'nin kararının doğru olduğunu belirterek, iç hukuk yolları tüketilmediği için başvuruyu reddetti.

Ayrıca ailelerin yarısı verilen tazminatı alırken geriye kalan diğer yarısı "Kan parası değil, katillerin cezalandırılmasını istiyoruz" diyerek tazminatı reddediyorlar.

"Yeni delillerin varlığı sebebiyle tekrar soruşturma talep edildi"

Roboskili mağdur ailelerin avukatlarından Neşet Girasun, olayın son hukuki sürecine ilişkin Independent Türkçe'ye değerlendirmelerde bulundu.

Kanuna göre kapanan soruşturmanın tekrar açılabilmesinin yeni delillerin elde edilmesiyle mümkün olacağını belirten Girasun, Haziran 2019'da Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na yeni delillerin varlığı sebebiyle soruşturmanın tekrar açılması için talepte bulunduklarını söyledi.

Avukat Girasun, yeni soruşturmanın açılmasını şu delillere dayandırdı:

Birincisi, dönemin Enerji Bakanı Berat Albayrak'ın darbe girişimi ile ilgili yaptığı açıklamada, ‘FETÖ'nün her kuruma sızdığını, Uludere bombalaması dahil birçok olayın yeniden incelenecek' demesi, ikincisi, Genelkurmay'da kovuşturmaya yer olmadığı kararını veren askeri savcının FETÖ kapsamında tutuklanması ve üçüncüsü de Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nde itiraz eden 2 kişiden birinin FETÖ'den firari sanık olması bir diğerinin de görevden alınmasını gerekçe göstererek Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na yeni soruşturma talebinde bulunduk.

 

Roboski
Roboskili Ailelerin adalet bekleyişi sürüyor / Fotoğraf: Twitter

 

"Yeni soruşturma dosyası Uludere Cumhuriyet Başsavcılığı'nda bekletiliyor"

Diyarbakır savcılığının yetkisiz olduğunu belirterek dosyayı Uludere Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdiği bilgisini paylaşan Girasun, dosyanın hiçbir işlem yapılmadan öylece bekletildiğini kaydetti.

Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nin ret yönünde verdiği kararın kanun yararına bozulması talebiyle Temmuz 2019'da Adalet Bakanlığı'na da başvuruda bulunduklarını ifade eden Girasun, "Bir buçuk yıllık bir zaman geçti ancak herhangi bir geri dönüş almadık" dedi.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde kamu gücüyle gerçekleşmiş en büyük yaşam ihlallerinden biri olduğunu hatırlatan Girasun, sözlerini şöyle tamamladı:

Dosyanın bu şekilde kapanmış olması başta yakınlarını kaybeden aileler olmak üzere kamuoyunun vicdanında çok ciddi yaralar açmıştır. Mağdurların adalet duyguları tatmin edilmemiştir. Bu sebeple hem savcılığa hem de Adalet Bakanlığı'na yaptığımız başvuruların dikkat ve ciddiye alınmasını, yeniden soruşturma açılması gerektiğini düşünüyoruz. Adli mercilerin soruşturma için hızlı bir şekilde hareket etmesini talep ediyoruz.

"Adaletin tecelli etmesini bekliyoruz"

Gülyazı Köyü eski muhtarı ve hava saldırısında yaşamını yitiren Nadir Alma'nın babası Sadık Alma da yaşananı "katliam" olarak niteliyor. 

Can kayıplarının olduğu günden bugüne kadar hukuki anlamda hiçbir şeyin değişmediğini söyledi Alma.

"Olayın üzerinden 9 yıl geçti, acılarınız dindi mi?" sorusuna Alma, "Adalet yerini bulmadı ki acımız dinsin. Hala adaletin tecelli edilmesini bekliyoruz" diye cevap verdi ve şöyle devam etti:

"Her şey açık ve ortadadır. Dünya da olayın nasıl yaşandığını biliyor. Roboski'yi unutturmak istiyorlar ancak biz bu davanın peşini bırakmayacağız. Verilen tazminatı da kabul etmedik. Tazminat yerine adalet talebinde bulunduk. Suçluların yargılanmasını istiyoruz. Kesinlikle adalet yerini bulmadan tazminatı kabul etmeyeceğimizi söyledik."

 

Roboski
Fotoğraf: Roboskili Aileler Facebook sayfası

 

Bazı mağdur ailelerin maddi imkansızlıktan ötürü verilen tazminatı aldıklarını belirten Alma, "Sınır köylerinde, dağ köylerinde yaşam ve geçim çok zor. Ailelerden 17 tanesi verilen tazminatı kabul etti. Çünkü çoğu mağdur ve ekonomik imkansızlık yaşıyorlar. Yetimleri olan kimi aileler vardı. O ailelerden birer kişiyi de kadroya aldılar. Ancak biz geriye kalan aileler adaletin yerini bulması için hukuki mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz" diye konuştu.

Yaşanan olaydan kısa bir süre sonra kaçakçılığın tamamen durduğunu aktaran Alma, sınırın öte tarafına kurulan askeri noktalar nedeniyle köylülerin kaçağa gitmediğini sözlerine ekledi.

"Roboski bilinçli ve planlı yapılmış bir katliamdır"

Roboski'deki hava saldırısında kardeşi Serhat ile birlikte 10'larca akrabasını kaybeden Eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Şırnak Milletvekili Ferhat Encü de dokuz yıllık süreçte adalet beklentisinin darbe aldığını belirtti. 

Eski vekil Encü'ye göre aileler, yaşadıkları travmayı hala üzerlerinden atabilmiş değiller. 

Olayının ardından her bir kişinin yakınlarına sus payı olarak 123 bin TL'lik tazminat teklifinin yapıldığını ancak ailelerin bunu ‘kan parası değil adalet istiyoruz' diyerek reddettiğini aktaran Encü, "Bu sürede çalmadığımız kapı, denemediğimiz yargı mekanizması kalmadı. Ama hepsi yüzümüze kapandı" dedi.

Birkaç ailenin maddi imkansızlık nedeniyle devletin teklif ettiğini tazminatı aldığını belirten Encü, geride kalan ailelerin tazminatı almayacağı ve hukuki olarak sonuna kadar mücadelelerini sürdürmekte kararlı olduğunu belirtti.

2002'de AKP'nin iktidar olması, olağanüstü halin kaldırılması ve fiili çatışmasızlık ortamının oluşmasıyla kaçakçılığının açık bir şekilde yapılmaya başlandığını kaydeden Encü, devamında şunları söyledi:

"O tarihlerde ben İstanbul'daydım. Sınır ticareti başlayınca ailem 'orada çalışacağınıza gelin burada çalışın' diye haber gönderdi. Binlerce insan bu işi yaptı. Katliam olayına kadar ara ara duraksa da, kimi zaman askerlerle kovalamacanın yaşandığı ve bazen mallara el konulsa da 1-2 metre karın olduğu kış aylarında bile devam etti. Bu herkes tarafından bilinen bir şeydi. Katliamdan sonra bir süre daha devam etti ama çözüm sürecinin bitiminden itibaren tamamen durdu."

 

Roboski
Fotoğraf: Twitter

 

"Sorumluların yerine Roboskili mağdur aileler yargılanıyor"

Dava sürecine ilişkin değerlendirmede bulunan Encü, "Aslında olayın başından beri yargısal anlamda bir süreç yaşanmadı, dosya savcılık aşamasında kaldı" diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yeni delillerin ortaya çıkması sebebiyle yeni bir soruşturma talebinde bulunuldu. Dosyamız hala Şırnak'ta bekliyor. AİHM'in ret kararından sonra üç yol izlemeye karar verdik. Birincisi, yeni soruşturmanın açılması için savcılığa başvurma, ikincisi, idari yargıyı kullanma ve üçüncüsü de Birlemiş Milletler komisyonuna başvurma. İlkini geçekleştirdik, geriye kalan iki yolu da kısa zamanda gerçekleştireceğiz."

"Roboski bilinçli ve planlı yapılmış bir katliamdır, failler yargılanıp cezalandırılmalı" diyen Encü, sözlerini şöyle tamamladı:

"Biz aileler, özür dilenmesi gerektiğini düşünüyoruz. AKP iktidarı katliamın olduğu günden beri sürekli aileleri oyaladı. Dünyanın gözü önünde işlenen katliamı Ankara'nın dehlizlerine gömdü. Aileler her adalet talebini dile getirdiğinde yargısal saldırılarla karşı karşıya kaldık. Bende dahil 16 kişi, Roboski anma etkinliğine katıldığımız için ‘terör örgütü propagandası' gerekçesiyle hakkımızda dava açıldı. Sorumluların yargılanması gerekirken biz mağdur aileler yargılanıyoruz. İşte böyle bir iktidar anlayışı ile karşı karşıyayız."

"Kaymakamlıktan anma programı ile ilgili herhangi bir tebligat almadık"

Olayın yaşandığı gün Şırnak dışında olduğu için yaşananlara birebir şahitlik edemediğini anlatan Ortasu Köyü Muhtarı Suat Encü, üzüntü verici olayın benzerinin bir daha yaşanmamasını umdukları söyledi.
Muhtar Encü de olaydan sonra kaçakçılığın tamamen bittiğini ifade etti.

Geçen sene olduğu gibi bu senede olayın yıldönümünde bir anma programı düzenleneceğini söyleyen Encü, şunları kaydetti:

"Pandemi sürecinin de olması nedeniyle fazla bir kalabalığın olmayacağını düşünüyorum. Geçen sene olduğu gibi dualar okunur ve belki bir basın açıklaması yapılır. Şu ana kadar anmanın nasıl yapılacağına ve kimlerin katılacağına dair kaymakamlıktan bize gönderilmiş herhangi bir tebligat söz konusu değildir. Geçen seneki anma programına sadece aileler katılmıştı."

 

Roboski
Fotoğraf: Roboskili Aileler Facebook sayfası

 

"Katledildikleri yere bakan köyün tepesindeki mezarlıkta defnedildiler" 

29 Aralık gece 02.00 sıralarında Şırnak İl Başkanı'nın aramasıyla acı olaydan haberdar olduğunu kaydeden Şırnak eski milletvekili ve dönemin BDP Grup Başkanvekili Hasip Kaplan, gece geç saatlerde gelen çoğu telefonun acı olayların habercisi olduğunu bildiğinden endişe ile telefona cevap verdiğini aktardı.

Haberi alır almaz il ve ilçe örgütleri ile belediyelerdeki ambulansları olay yerine seferber ettiklerini hatırlatan Kaplan, "İlerleyen saatlerde maalesef 30'ü aşkın ölünün olduğu haberi geldi. Ulusal kanalların hiçbiri haberi geçmiyordu. Başbakan, Adalet ve İçişleri Bakanlarını aradım ama Özel Kalem Müdürlerinin verdiği yanıt ‘istirahatteler' oldu. Bir daha da dönmediler. Maalesef ne güvenlik görevlisi ne de 112 ambulansları yardıma gitmedi. Sabah ilk uçakla bölgeye gittim. Uludere'ye varışımız öğlen saatini buldu. Görüşmeler sonucu cenazelerin otopsisi için Uludere merkez seçildi" diye konuştu.

Olayın üzerinden saatlerce zaman geçmesine rağmen Genelkurmay Başkanlığı'nın açıklamasına kadar ana akım medyanın olayla ilgili habere yer vermemesini eleştiren Kaplan, o gün yaşananları şöyle anlattı:

Bölge halkının akın akın Uludere'ye gitmesi üzerine yollara tanklar konulup kontroller arttırıldı. Bir müddet sonra geçişler tamamen yasaklandı. Otopsinin ardından 34 cenazeyi aldık ve en yakın camide cenaze namazlarını kılarak konvoy halinde Roboski mezarlığına doğru yola koyulduk. Yağan kar ve soğuk havaya rağmen konvoya 10 binlerce insan eşlik ediyordu. Köyün tepesinde katledildikleri yere bakan mezarlıkta 34 mezar yeri açılmıştı. Acı ve hüzün dolu ağlayışların ardından cenazeler defin edildi.

 

Roboski
Fotoğraf: Roboskili Aileler Facebook sayfası

 

"Kaymakamı linçten kurtardım ama medya beni hedef gösterdi"

Yaşananları anlatırken duygulanan ve konuşmakta zorluk çeken Kaplan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Defin işleminin ardından Roboski halkı köye gelen misafirleri 10'ar, 20'şer kişilik gruplarla evlerine yemeğe götürdüler. Ölenlerin çoğu çocuktu. Kimisi geçim derdi, kimisi defter ve kalem almak, kimisi de 50-100 TL para kazanmak için sefere çıkmış ama günün sonunda cenazeleri geri gelmişti. Cesetler parçalandığı için bazı aileler ayakkabı gibi eşyalardan çocuklarının cesetlerini teşhis etmişler. Çok acı veren bir durumdu. Bazı bakanlar helikopterlerle yakın askeri birliklere gelmişlerdi. Bakanlara gençlerin çok öfkeli olduğunu ve buraya gelmeniz durumunda çok vahim olayların yaşanabileceğini söyledim."

Taziye ziyaretinde bulunduğu sırada saldırıya uğrayan Uludere Kaymakamı Naif Yavuz'un Hasip Kaplan tarafından hedef gösterildiğine ilişkin medyada yer alan iddialara cevap veren Kaplan, şunları kaydetti:

"Saldırı olayının yaşandığı anda ben misafir uğurluyordum. Kaymakam, üstünde 'Dün 33, bugün 34' yazılı pankartın indirilmesini istemiş. Bir anda halk arasında bir dalgalanma oldu ve kaymakamı vuruyorlar denildi. Grup başkanvekili olduğum için yanımda resmi araç vardı ve aracın içinde megafon bulunuyordu. Hem Kürtçe hem de Türkçe halktan durmalarını ve taziye yerine gitmelerini söyledim. Kaymakama ulaştığımda hafif yaralı ve titriyordu. Ambulansa bindirdik ve güvenlik güçlerine teslim ettik. Onlarca basın mensubu vardı. Bakanlar gelecek diye bazı kanallar canlı yayın yapıyordu. Kaymakamı linçten kurtardık o kadar medyanın gözü önünde ama yandaş medya beni hedef gösterdi. Saldırı emrinin benim tarafımdan verildiğini söyledi. Daha sonra dava açtım ve açtığım tüm davaları kazandım." 

"Erdoğan, Demirtaş'tan aracı olmasını istedi"

Şırnak Şerafettin Elçi Havaalanı'nın açılış töreni için Şırnak'a gelen Erdoğan'ın Roboskili aileler ile görüşmek için Selahattin Demirtaş'tan aracı olmasını istediğini belirten Kaplan, "Bölge milletvekili olduğum için açılış için bende gitmiştim. Erdoğan aileler ile görüşmek istiyordu ancak aileler kabul etmiyordu. Erdoğan, Demirtaş'tan aracı olmasını istedi. Başta aileler kabul etmedi. Ancak Demirtaş rica edip ‘hiç olmazsa sembolik olarak birkaç aile gitse iyi olur' dedi. 5-6 aile gece 22.00'ye kadar Erdoğan ile teke tek görüştü" bilgisini paylaştı. 

 

Roboskili Aileler
Roboskili Aileler / Fotoğraf: Twitter

 

Yaşanan olayın aydınlanması ve sorumluların cezalandırılması için birçok defa Meclis başta olmak üzere değişik platformlarda konuyu gündeme getirdiklerini dile getiren Kaplan, sözlerini şöyle tamamladı:

Ancak her seferinde AKP tarafından örtbas edildi. Bir trafik kazasında bile dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu insanın yaşamına zarar geldiğinde dava açılır. 34 insan ve topluca F-16'larla vurulup paramparça oldu. Emri veren ve uygulayan dahil hiç kimse hakkında dava açılmadı. Ama Roboskili aileler hakkında defalarca soruşturma açıldı. Fail yerine mağdurlara dava açtılar. Bu olay AK Parti'nin en büyük adaletsizliklerinden biri olarak tarihe geçecektir. Olayın kapanması için çok uğraştılar ama aileler mücadeleye devam ediyor. 34 can toprağa verildi. Sorumlular kimse hesap vermeli ve adalet yerini bulmalıdır. Adalet, adalet ve adalet diyorum.

Olayın üzerinden 9 yıl geçmesine rağmen Roboski'de yakınlarını kaybedenleri yaraları kabuk bağlamış değil, bağlayacak gibi de gözükmüyor. 

Hadisenin her yıldönümünde görüşleri için arananlar, yaralarının tazeliğini koruduğunu dile getiriyor. 

Hadiseyi anlatırken kelimeler boğazlarına düğümleniyor, göz pınarlarında yaşlar akıyor. 

Dile kolay tam 34 can kaybı… Katır sırtlarında taşınan parçalanmış cenazeler ve bunların daha sonra köy mezarlığa giden virajlı yolda oluşturduğu tabutlu görüntü hafızalardaki yerini hala koruyor. 

Kayıp yakınlarına göre, hata kabul edilip özür dilense ve sorumlulardan hesap sorulsaydı yara kabuk bağlayabilirdi. 

Ancak bu da yaranın kabuk bağlaması da güç gözüküyor.  

Her yıldönümünde Roboski'de anma etkinliğinde öfke ve acı birbirine karışmaya devam edecek gibi. 

Bunu acılı baba, "Adalet yerini bulmadı ki acımız dinsin" sözleriyle dile getirdi.
 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU