AİHM Türkiye'yi Ahmet Şık'a tazminat ödemeye mahkum etti

Mahkeme, Şık'ın ifade ve basın özgürlüğü ile kişi güvenliği ve özgürlüğünün kısıtlandığına karar verdi

Fotoğraf: AA

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Cumhuriyet gazetesi davasında 14 ay tutuklu yargılanan gazeteci Ahmet Şık'ın  11 Mayıs 2017'de yaptığı başvuruyla ilgili kararını açıkladı.

Mahkeme, Şık'ın ifade ve basın özgürlüğü ile kişi güvenliği ve özgürlüğü haklarını kısıtladığı gerekçesiyle Türkiye'yi Şık'a tazminat ödemeye mahkum etti.

AİHM yargılamanın siyasi olduğuyla ilişkin iddiayla ilgili ise hak ihlali tespitinde bulunmadı. Mahkeme, Şık'ın Odatv davası kapsamında tutuklanması nedeniyle Türkiye'yi 2014 yılında da mahkum etmişti.

Türk yargıçtan karşı oy

Diken'den Canan Coşkun'un haberine göre; Türk yargıç Saadet Yüksel'in karşı oy kullandı. Yüksel'in şerhi Şık'ın 31 Mart 2015'te Berkin Elvan soruşturmasını yürüten savcı Mehmet Selim Kiraz'ı makamında rehin alan silahlı eylemcilerle ve KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Cemil Bayık'la yaptığı röportajı ile ilgili.

Yüksel, şerhinde bu röportajların Şık'ın Twitter paylaşımlarının ceza soruşturmasına konu edilebileceğini öne sürdü. Yüksel, gazetecilik faaliyetinin geniş bir ifade özgürlüğü kapsamında olması gerektiğini belirterek bu özgürlükle birlikte sorumlu gazetecilik prensipleri nedeniyle birtakım görev ve sorumlulukların söz konusu olduğunu ifade etti.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Ne olmuştu?

Ahmet Şık 29 Aralık 2016’da haberlerinin suçlama konusu yapılması nedeniyle gözaltına alınarak tutuklanmıştı.

Hakim Atila Öztürk kararında Şık’ın sekiz Twitter paylaşımı, dört haber ve bir de basın özgürlüğü ile ilgili bir panelde söylediği bir cümlenin "PKK/KCK ve FETÖ/PDY propagandası"olduğunu savunarak tutuklama gerekçesi yapmış, ayrıca karara yapılan tüm itirazlar da reddedilmişti.

Dosyası Cumhuriyet gazetesi ana davası ile birleştirilen Şık'a tutuklama kararında yöneltilen suçlamalara ek olarak "DHKP-C örgütünün propagandasını yaptığı"suçlaması da eklenmişti.

Cumhuriyet iddianamesinde Şık’ın 31 Mart 2015’te Berkin Elvan soruşturmasını yürüten savcı Mehmet Selim Kiraz’ı makamında rehin alan silahlı eylemcilerle yaptığı röportajı da suçlama konusu yapılmıştı.

Şık’ın tutukluluğu 9 Mart 2018’e kadar sürdürülmüştü, yargılama sonunda da "terör örgütüne yardım etme"suçlamasıyla 7.5 yıl hapis cezasına mahkum edilmişti. 

Yargıtay, 16 Eylül 2019’da verdiği kararla Şık’ın mahkumiyetini bozdu ancak Şık’a yöneltilen suçlamanın Terörle Mücadele Kanununun 6/2 maddesinde düzenlenen "terör örgütlerinin açıklamalarını basma veya yayınlama’, aynı kanunun 7/2 maddesinde düzenlenen "terör örgütü propagandası"ve Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 301. Maddesinde düzenlenen "Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılama"suçu kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine hükmetmişti. 

AYM ihlal bulmadı

Ahmet Şık’ın tutuklu olduğu sırada bireysel başvuruda bulunduğu Anayasa Mahkemesi (AYM) 2 Mayıs 2019’da kararını açıklamış ve tutuklama kararıyla hak ve özgürlüklerinin kısıtlanmadığını öne sürmüştü. 

Ahmet Şık'tan ilk açıklama

Ahmet Şık kararın ardından yaptığı sosyal medya paylaşımlarında şu ifadeleri kullandı:

İHAM’ın kararlarının hukuki olması siyasi olduğu gerçeğinin üzerini örtemez. İHAM’dan çıkan göstermelik ihlal kararları, kendilerinden olmayanların/düşman bellediklerinin hukuki güvencesini gasp eden Saray Rejimine verilmiş bir güvencedir.

Koca bir ülkenin yurttaşlarına “hukuki güvenceniz olmadan birer rehine olarak yaşamaya devam edeceksiniz” demektir. İç hukuktan üstün olan İHAM kararlarının ilk derece mahkemeleri tarafından dahi tanınmadığı bir ülkeye yaptırıma gitmemeleri bunun kanıtıdır.

Özetle İHAM’ın itibarı, devlete çöreklenmiş bir mafyanın tetikçisi olan Türkiye yargısınınki kadardır.

 

 

Independent Türkçe, Diken

DAHA FAZLA HABER OKU