Suriyeli mezar kazıcı, Almanya'daki davada Nazi suçlarını hatırlatan itiraflarda bulundu

Toplu mezarlara cesetlerin taşınması ve gömülmesi sırasında tanık olduğu anları aktaran mezar kazıcı, Suriye rejimine bağlı tüm güvenlik birimlerinin bu suçlara katıldığına dair kanıtlar sundu

Yıllardır keyfi tutuklamalara ve dayanılmaz işkencelere maruz kaldıktan sonra hayatını kaybeden Suriyelilerin rejim tarafından açılan toplu mezarlara gömüldüğü belirtiliyordu (Reuters)

Almanya'nın Koblenz kentinde Suriyeli yetkililerin savaş suçları nedeniyle yargılandığı davada Suriyeli bir "mezar kazıcının" verdiği ifadeler şok etkisi yarattı. Mahkemede anlatılanlar, Nazilerin işlediği suçların etkisinin sürdüğü ülkede akıllara tanıdık görüntüleri getirdi.

Mahkeme tarafından adı ve kimliği gizli tutulan mezar kazıcı, aralarında 5 eski tutuklunun da bulunduğu çok sayıda tanığın dinlendiği davanın duruşmasına kılık değiştirerek ve yüzünde maskeyle katıldı.

Şarku'l Avsat'ın haberine göre Suriyeli mezar kazıcı verdiği ifadelerde, savaş sırasında gerçekleşen kan dondurucu suçlardan bazılarını ortaya koydu.

"İçlerinden biri nefes alıyordu, üzerinden dozerle geçildi"

Duruşmada, aklından çıkaramadığı anları paylaşan mezar kazıcı, Şam'da bir toplu mezara gömülmek üzere taşıdığı cesetlerin arasında çocuğunun cansız bedenine sarılı bir kadın cesedi gördüğünü söyledi.

Anne-çocuğun o halini hatırlayınca ağlamaya başlayan mezar kazıcı, zihninde yer eden bir diğer görüntünün de yüzlerce, hatta binlerce ceset arasında halen nefes alan bir adama ait olduğunu aktardı.

Mezar kazıcı verdiği ifadede, adamın canlı olduğu anlaşıldığında Suriyeli bir subayın toplu mezar kazmada kullanılan dozerin operatörüne bu kişinin üzerinden geçmesi emrini verdiğini söyledi.

"Soğutmalı kamyonlar ölenleri toplu mezarlara taşıdı"

Mezar kazıcının ifadeleri arasında, cesetlerin tüm güvenlik birimi şubelerinden, askeri hastanelerden, hatta sivil hastanelerden gelen soğutmalı kamyonlara yüklenmesi de yer aldı.

Bir istihbarat görevlisi tarafından 2011'de nasıl "işe alındığını" anlatan mezar kazıcı, bu yetkilinin kendisinden haftada 4 kez toplu mezarlara gidecek ceset yüklü kamyonlara eşlik edecek 10-15 kişilik bir ekip oluşturmasını istediğini söyledi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bunların yanı sıra istihbarat teşkilatının, üzerinde Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'ın fotoğraflarının bulunduğu plakasız küçük bir kamyon temin ettiğini belirten mezar kazıcı, her defasında üst üste yığılmış yüzlerce ceset taşıyan bir ila üç kamyonun toplu mezarlara gittiğini anlattı.

Her defasında cesetlerin geldiği güvenlik merkezlerinden isimlerin bir listesinin de getirildiğini söyleyen mezar kazıcı, bu isimlerin arasında Hatib Gözaltı Merkezi'nin de olduğunu aktardı.

"Tanınmaz halde, tırnakları sökülmüş, kan izleriyle dolu bedenler"

Cesetlerin isimlerinin olmadığını söyleyen mezar kazıcı, içlerinden bazılarının yüzlerinin tanınmaz halde olduğunu, bu insanların belki de asitle bu hale getirilmiş olabileceğini ifade etti.

Cesetlerin üzerinde sadece rakamların olduğunu belirten mezar kazıcı, bu rakamlarla birlikte bazı sembollerin cesetlerin alınlarına ya da göğüs kısımlarına kazındığını kaydetti.

Bazılarının ellerinin halen arkadan bağlı olduğunu vurgulayan mezar kazıcı, hepsinin bedenlerinin morluklar ve kan izleriyle dolu olduğunu, tırnaklarının da sökülmüş olduğunu aktardı.
 

Reuers sergi.jpg

"Sezar" kod adlı eski polisin Suriye'den çıkardığı işkence fotoğrafları yurtdışında sergilenmişti (Reuters) 


Her seferinde toplu mezarlara 300 ila 700 ceset taşıdıkları tahmininde bulunan adam, Tişrin, Harasta ve Mezze'deki askeri hastanelerden, Şam'ın kuzeyindeki Kuteyfe ve Şam'ın güneyindeki Necha'daki iki toplu mezara götürdükleri cesetleri rastgele açılan 6 metre derinliğinde, 100 metre genişliğindeki çukurlara boşalttıklarını ve her çukura 150 sefer gidebildiklerini belirtti.

2011'den 2017'ye kadar bu işte çalışan mezar kazıcının ailesinin halen Suriye'de olması nedeniyle isminin davada gizli tutulduğu kaydedildi.

"Ölen tutukluların cesetleri nerede?" sorusu yanıt buldu

Almanya'daki davada, Suriyeli eski subay Enver Raslan ve yine eski bir asker olan İyad Garib, 2011'deki ayaklanmanın ardından Suriye'de dahil oldukları insanlığa karşı suçlardan yargılanıyor.

23 Nisan'da başlayan ve Beşşar Esad yönetimindeki güvenlik görevlilerinin savaş suçlarından yargılanması açısından bir ilk niteliği taşıyan davada Raslan, Şam'daki Hatib Gözaltı Merkezi'nde yaklaşık 4 bin kişiye işkence yapmak ve 58 kişiyi öldürmekle suçlanıyor. Garib ise göstericileri tutuklayarak onları işkence gördükleri ve kimilerinin de öldürüldüğü Hatib Gözaltı Merkezi'ne teslim etme suçlarıyla yargılanıyor.

Almanlara Auschwitz davalarını hatırlattı

Dava için tanık toplayan ve kendisi de eski bir tutuklu olarak mahkeme karşısında ifade veren Suriyeli avukat Enver Bunni, Şarku'l Avsat'a verdiği röportajda, Alman halkının Suriye'de işlenen suçlar karşısında şok yaşadığını ve birçoğunun bu uygulamaları Nazi suçları ve Auschwitz davalarıyla mukayese ettiğini söyledi.

Bunni, "Yaşanan en büyük şok, bu suçların Suriye'de halen işleniyor olmasından kaynaklanıyor" dedi.

"Ölen tutukluların cesetleri nerede?" sorusu yanıt buldu

Suriye hapishanelerinde bu suçların işlendiğine dair şimdiye kadar bazı kanıtların olduğunu belirten Bunni, mezar kazıcının tanıklığının bunlar arasındaki en önemli "kayıp halka" olan "Ölen tutukluların cesetleri nerede?" sorusuna yanıtını verdiğini vurguladı.

Bunni ayrıca, mezar kazıcının ifadesinde en önemli noktanın, toplu katliam yönteminin Suriye'deki tüm güvenlik birimlerinde uygulandığının ve rejimin tamamen bu işin içinde bulunduğunun doğrulaması olduğunu belirtti.
 

reuters.jpg

Suriyeli sanatçı Halid Bereket işkenceden ölen kişileri temsilen hazırladığı bu enstalasyonu Koblenz'deki mahkeme salonunun dışına yerleştirmişti (Reuters)


Suriyeli bazı kayıpların aileleri, yakınlarının akıbetini "Sezar" kod adlı eski askeri polis tarafından Suriye'den kaçırılan ve üzerlerinde işkence izleri olan cesetlere ait yaklaşık 27 bin yayımlanmamış fotoğrafla öğrenmişti. Rejimin işlediği suçları gösterdiği belirtilen bu fotoğraflar, Koblenz davasında da iddia makamının kullandığı kanıtların bir parçasını oluşturuyor.

Raslan'ın sesi ve yüzü belirleyici olabilir

Öte yandan davada yargılanan Raslan ve Garib haklarındaki suçlamaları reddederken, tutukluların Hatib Gözaltı Merkezi'nde sorgulandıkları sırada gözlerinin bağlı olması dolayısıyla Raslan'ı tanımamasına rağmen bu yetkilinin merkezi bildiği, işkence emrini verdiği ve Şube 251'de sorgulayıcı olduğunu kanıtlayan başka kanıtlar ortaya çıktı.

Mahkemede konuşmayı reddeden ve sadece avukatı aracılığıyla ifade veren sanık Raslan, duruşma başlamadan önce bir Alman müfettişe verdiği ifadede mahkemenin ana tanıklarından biri olan ve Almanya'ya mülteci olarak gelen ünlü Suriyeli müzisyen Vesim Mikdad'ı sorguya çektiğini itiraf etmişti.

Mahkemede ifade veren Mikdad, Hatib Gözaltı Merkezi'nde tutuklu kaldığı süre boyunca kendisini sorgulayan kişinin sesini duyması halinde onu hemen tanıyabileceğini söyleyerek Raslan'ın kendilerine işkence emri veren soruşturmacı olup olmadığını anlamak için bir ses örneği talep etti. Ancak Raslan'ın avukatı bu talebe itiraz etti.

Diğer taraftan tanıklar henüz Raslan'ın yüzünü görmemiş olsa da Bunni, sonraki duruşmalarda Suriye'deki gözaltı merkezinde gördükleri için Raslan'ın yüzünü tanıyan tanıkların ortaya çıkacağına inandığını belirtti. Bunni, Mayıs 2021'e kadar tamamlanması planlanan davanın ihtiyaç duyulması halinde uzatılabileceğini ve daha fazla tanığın dinlenebileceğini aktardı.

 

Independent Türkçe, Şark'ul Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU