İhracatçılardan “rekabetçi kur” yorumu: TL değer kaybettikçe, yurt dışı indirim istiyor; TL ucuzlasa da girdilerimiz ithal, maliyetleri yüksek

Otomotiv, kimya, hazır giyim, demir ve çelik sektörü ihracatçıları, Türk Lirası’nın kaybettiği değer kadar ihracatın artmadığını söyleyerek kurda rekabetçilik değil öngörülebilirlik istediklerini söylüyorlar

Fotoğraf: Unsplash.com/@odiin

Türk Lirası’nın dolar ve euro karşısında tarihi kaybını yaşaması, hatta TL’nin 2008’den bu yana yarı yarıya değer kaybetmesinin ardından Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Bloomberg’e verdiği röportajda “Cari dengeyi rekabetçi kur politikası ile sağlayacağız” demişti. 

TL’nin ucuzlamasıyla Türkiye’deki ürünlere talebin artabileceği ve bu durumun ihracatı destekleyebileceği anlamına gelen bu açıklamayla ilgili sektör temsilcileri, ihracatın 12 yılda yalnızca yüzde 36 arttığını söylüyor. 

Dünya Gazetesi’nden Yener Karadeniz’e konuşan sektör temsilcileri, yüksek ithal girdi, döviz cinsi borçluluk ve enerji ithalatını bu durumun en önemli nedenleri arasında gösteriyor. 

2019’da 90 milyar dolar ile en fazla ihracat yapan otomotiv, kimya, hazır giyim, demir ve çelik sektörü temsilcileri, yüksek kurdan ziyade dengeli kurun önemine dikkat çekiyor. 

“TL’nin değer kaybı ile yurt dışından indirim talepleri geliyor” 

2019’da 8,1 milyar dolarlık ihracata imza atan demir ve demir dışı metaller sektörü de kurda istikrardan yana. 

İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB) Başkanı Tahsin Öztiryaki, TL’deki değer kaybının ihracatçı açısından avantajının sınırlı olduğunu savundu. 

Öztiryaki, “TL, 2008'den beri yarı yarıya değer kaybederken aynı dönemde ihracatımız sadece yüzde 36 arttı. Yani TL’nin değeri tek faktör değil” diye konuştu. 

Bunun en önemli nedenlerinden birinin yüksek ithal girdi oranı olduğuna dikkat çeken Öztiryaki, “Rekabetçi kur önemli ama bu da dengeli bir noktada olmalı. Yarı yarıya gerileyen kur, ithalatı da o ölçüde kısabilmiş değil. Çünkü dönüp dolaşıp yine zorunlu ithal ham madde, aramalı ve ithal enerji noktasına gelip tıkanıyoruz. Geçen 10 yılda birim ihraç fiyatımızda rekabetçi kura rağmen arzu edilen noktaya gelinemediğini gözlemledik” diye konuştu. 

Öztiryaki, “TL’nin aşırı değer kaybı, ülkemizin döviz cinsinden borçluluğunun yüksek olması nedeniyle de riskler barındırıyor”dedi.

Dolar /TL’nin 6,5-7,0 aralığında olduğu bir kur düzeyinin şu an için rekabetçi olduğu görüşünü savunan Öztiryaki, sıcak paranın etkisiyle TL’nin aşırı değerlendiği dönemlerin de yaşandığını belirterek, gereksiz ithalatı körükleyecek bu aşırı değerlenmeye de tekrar imkan verilmemesi gerektiğini vurguladı.

 Öztiryaki, “TL’nin değer kaybı ile yurt dışından indirim talepleri geliyor. O nedenle rekabetçi kur ihracata bire bir olumlu yansımıyor” şeklinde konuştu.

“Kurdaki artış, yurt içindeki TL gelirleri ile dövize bağlı hammadde tedariki arasında dengesizlik yaratıyor”

2019’u 13,8 milyar dolar ihracat ile kapatan çelik sektöründen Çelik İhracatçıları Birliği (ÇİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Aslan da rekabetçiliğin sadece döviz kuru ile sağlanamayacağını belirtti. 

Yapısal adımlar, teşvikler, güven gibi daha birçok faktörün de göz ardı edilmemesi gerektiğine dikkat çeken Aslan, “Artışa geçen kur sayesinde çelik ürünlerinin dünya çelik piyasasında dönemsel olarak avantajlı hale gelmesini sağladı, bu durum sektörün rekabet gücünü artırdı. Ancak kurdaki artış, yurt içinde elde edilen TL gelirleri ile dövize bağlı hammadde tedariki arasında dengesizlik yaratmakta. Satış ve hammadde tedariki arasında geçen sürede yükselen kur, maliyet dezavantajına yol açıyor” dedi.

Sipariş aldığımız kur ile teslimattaki kur arasındaki makas açıldığında sorun oluyor

Hazır giyim sektörü ise geçen yılı 17,7 milyar dolar ihracat ile kapatmıştı. 

İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Mustafa Gültepe, kurda sert ve ani dalgalanmaların olduğu dönemlerde ihracatçının önünü görmesinin zorlaştığını vurguladı ve ekledi:
 

Uzun vadeli plan yapabilme imkanı kalmıyor. Örneğin sipariş aldığımızdaki kurun seviyesi ile üç ay sonra teslimat tarihindeki seviye arasındaki makas açıldığında sorun olabiliyor. 

Kur teslimat tarihinde aşağıya doğru gidiyorsa bu da ihracatçı için zarar anlamına geliyor. Kur aşırı yükseldiğinde ise alıcıların indirim baskısı ile karşı karşıya kalıyoruz. 


İhracatın yarıdan fazlasının da euro ile yapıldığını, euro/dolar paritesinin de bugün için hazır giyim ihracatçıları açısından ideal seviyede bulunduğunu söyleyen Gültepe, “Doların geldiği seviye salgına rağmen sekiz ayda ihracatımızı yüzde 19 artırdığımız ABD pazarında rekabet gücümüzü artırıyor” diye konuştu.

Kimya sektöründe ithal girdi oranı yüzde 70’e çıkıyor 

Ocak-ağustos döneminde 11,4, 2019’un tamamında ise 20,5 milyar dolarlık ihracata imza atan kimya sektörü, reel efektif döviz kurunun tek başına özel sektörün rekabet gücünü belirleyen bir etken olmadığı görüşünde. 

İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Başkanı Adil Pelister, kurun aşırı yükselmesinin ihracatı olumlu etkileyebildiğini ancak diğer taraftan girdi maliyetlerini de aynı oranda artırdığını söyledi. 

Kimya sektöründe ithal girdi oranının yüzde 70’lere çıkması, bu sektörün rekabetçi kurdan faydalanmasının önündeki en büyük engel.

Adil Pelister’e göre ithal girdilerdeki artışı ihracat kalemlerine derhal yansıtmak çoğu zaman mümkün olmuyor. 

Pelister, “İhracat pazarlarımızda tüketim eski değerlerine ulaşırsa ihracatımız daha fazla artacaktır. İşte o zaman düşük değerli para birimimiz için rekabetçi kur avantajından bahsedilebilir” diyor. 

Diğer yandan ihracat anlaşmaları nedeniyle uzun süre aynı kur seviyesinden satış yapıldığına dikkat çeken Pelister, “Başka bir etki de para birimimizin değer kaybı enflasyonumuzu da olumsuz etkileyebildiğinden, enerji, taşımacılık, işçilik gibi başlıca gider kalemlerimizi de yükseltiyor bu ise ürün maliyetlerimize direkt olarak olumsuz yönde etki ediyor” diye konuştu.

“Otomotivciler öngörülebilirlik istiyor”

Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) Başkanı Baran Çelik, döviz kurlarında makul düzeyde yükselmenin rekabetçilik açısından olumlu olduğunu söyledi.

Ancak bu durumun dezavantajlarının da bulunduğuna dikkat çeken Çelik, “Sürekli yüksek seyreden döviz kurları ihracat yapan firmalarımızın girdi maliyetlerini artırıyor, bu da ihracatçılarımıza yük olarak yansıyor. Yüksek döviz kurları, yüksek ithalat maliyeti anlamına geliyor. Bizim üzerinde durduğumuz konu öngörülebilirlik. Döviz kurlarında yaşanan yüksek oranlı dalgalanmalar ihracatçılarımızı zor durumda bırakıyor. Bu nedenle rekabetçi, istikrarlı ve mümkün olduğunca öngörülebilir bir kur politikası sürdürülebilir ihracat için önem taşıyor” dedi.


Independent Türkçe 

DAHA FAZLA HABER OKU