Kılıçdaroğlu'dan YSK'ya seçimde aday olup kazanan KHK'lı isimler için çağrı

CHP lideri Yüksek Seçim Kurulu'nun mazbataları 2. sıradaki adaylara vermesini "demokrasi ayıbı" olarak niteledi

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu seçim gündeminden ekonomi gündemine geçilmesi gerektiğini söyledi / Fotoğraf: AA

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 31 Mart yerel seçimlerini ve sonrasındaki süreci değerlendirdi. Medyanın Ankara temsilcileriyle bir araya gelen Kılıçdaroğlu seçimlerde aday olmasına izin verilip mazbatası verilmeyen KHK'lı adaylarla ilgili Yüksek Seçim Kurulu'na yüklendi.

Kılıçdaroğlu mazbataların 2. sıradaki adaylara verilmesini "demokrasi ayıbı" olarak niteledi. CHP lideri "YSK’ya sesleniyorum; bunların seçime girmesine siz izin verdiniz, il, ilçe seçim kurulları tarafından bunlar kabul edildi. Seçimi kazananlara mazbataları teslim etmeniz gerekiyor. Bu büyük bir demokrasi ayıbıdır. Ya hiç izin vermeyecektiniz ya da izin verdikten sonra mazbatayı vermemek insan haklarına, demokrasiye aykırıdır" ifadelerini kullandı.

"Bursa içimde bir yaradır"

Kılıçdaroğlu, yerel seçimlerdeki başarının sadece CHP üyelerinin değil, o kentlerde yaşayan bütün yurttaşların ortak başarısı olduğunu vurgulayarak, insanların huzur istediğini, siyasette gerginlik ve kavgayı istemediğini ifade etti.

CHP lideri "Elbette burada bir başarı elde ettik ama Bursa'da, Zonguldak'ta ve Giresun'da beklediğimiz sonuçları elde edemedik. Bursa içimde bir yaradır. Bursa'nın da Nilüfer Belediye Başkanımız tarafından yönetilmesi gerekiyordu. Orada eksiğimiz ya da hatamız var. Nerede hata yaptık, nerede eksiğimiz oldu, nerede başarı beklerken başarı elde edemedik, bunları oturup düşüneceğiz" diye konuştu. 

Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından öne çıkan diğer bölümler şu şekilde:

"Kampanyada olumlu bir dil kullandık"

Seçim kampanyası boyunca olumlu bir dil kullandık.

Başarısını kentte yaşayanların gördüğü, ilçedekilerin gördüğü arkadaşlarımızın başarısının ilde de görünmesini istedik.

Öngördüğümüz stratejimiz büyük ölçüde tuttu. İYİ Parti ile işbirliğimiz, Saadet Partisi ile dirsek temasımız büyük ölçüde tuttu. İki genel başkana da teşekkür ediyorum.

Demokrasi standardımızı yükselten bu seçim sürecinde iki genel başkanın katkılarını ifade etmek benim görevimdir. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Asıl görevimiz bundan sonra başlıyor. Seçilen belediye başkanlarımız artık bütün vatandaşlarımızın belediye başkanıdır.

Belediye yönetimlerinde partizanlığı değil liyakatı esas alacaklardır.

Asgari ücreti 2 bin 200 lira olarak uygulayacaklardır. Bu seçim meydanlarında verilen bir siyasi taahhüt değil, bunun gerçekleşmesi gerekiyor.

Belediye başkanlarımıza 10 temel ilke gönderilecek. Bu, yarın bütün belediye başkanlarımıza gönderilecek ve belediye başkanlarımız bu 10 temel ilkeyi masasının üstünde tutacak. Her hafta mutlaka bir kez okuyacak. Dolayısıyla halka verdiğimiz taahhüdün ne kadar değerli olduğunu ve taahhütlerin tutulmasının da siyaseten ne kadar önemli olduğunu kamuoyuna duyurmak zorundayız.
 

kılıçdaroğlu medya buluşması 3 aa.jpg
Fotoğraf: AA


“Türkiye gerçek gündemine dönmeli”

Ekonomide ciddi bir kriz yaşıyoruz, reel sektör krizi. İşsiz sayımız en geniş anlamda 7 milyonu geçti, son bir yılda 1 milyon 700 bini aştı, enflasyon patladı ve mutfaklarda yangın var. 

Türkiye’nin gerçek gündemine dönmesi gerekiyor. Türkiye bu hale nasıl geldi, bunu sorgulamıyorum şu anda. Türkiye bu krizden nasıl çıkar, şimdi bunu düşünmemiz gerekiyor. 

Günü kurtarma politikaları var. Soğan yok, ‘ithal edelim” nasıl, sıfır gümrükle. İyi de bu sorunu çözmüyor ki. 

Peki siyasal iktidar önündeki bu tabloyu sağlıklı bir şekilde değerlendiriyor mu, hayır. Niçin? Çünkü devletteki liyakatı yok ettiler. 

Saray bürokrasisiyle Türkiye’deki ekonomik kriz çözülmez. 21. yüzyıldayız, Türkiye Cumhuriyeti’nin kalkınma planı yok. Merak ediyorum kalkınma planı olmadan krizi nasıl çözeceksiniz?

Önce hükümetin şuna karar vermesi lazım, ekonomik krizi aşma konusunda alacağımız önlemlerle krizin yükünü toplumun hangi kesimine yükleyeceğiz. Eşit mi dağıtılacak bu yük yoksa bir sınıfın sırtına mı yüklenecek? 

En son bir paket açıkladılar, bu kaçıncı paket bilemiyorum. BES’i zorunlu hale getireceklermiş. BES kişinin iradesine bağlı onu da zorunlu hale getiriyorlarmış. Kıdem tazminatı olayı, Ekonomik ve Sosyal Konsey dediğimiz bir konsey var, bir Anayasal kurum. 3 ayda bir toplanması gerekiyor. Bu kurul en son 5 Şubat 2009’da toplandı. 3 ayda bir toplanması gereken kurul 10 yıldır toplanmıyor. Bu konseyi toplamadan, sosyal tarafları dinlemeden çözüm üretmeye çalışıyorsunuz, neyle birilerinin telkiniyle.

Daha 2 gün önce borcunu ödeyemediği için kendini yakmaya çalışan insanlar var. 

Krize rağmen israf diz boyu. Şu ana kadar devlette nasıl tasarruf yapılacağını dahi belirlemiş değiller. Böyle bir devlet anlayışı olamaz. 

Dış politikada da ciddi sorunlar yaşıyoruz. 

Türkiye’nin gerçek gündemine dönüp bu sorunlara çözüm üretmesi gerekiyor. Biz 13 maddelik çözüm önerimizi sunmuştuk. Bizim çözümlerimizi eksik bulabilirler ama tartışabiliriz. Ama mutfaktaki yangını mutlaka söndürmeleri gerekiyor. 

Yabancı sermaye gelmiyor. Kimsenin can ve mal güvenliği yoksa yabancı sermaye niye gelsin. Her an herkes gözaltına alınabilir, avukatınız bile neden gözaltına alınmadığınızı bilemeyebilir. 
 

Independent Türkçe, Ajanslar

DAHA FAZLA HABER OKU