"Yolsuzluk ve borç batağında Irak": Her 5 çocuktan 2'si yoksulluğun pençesinde

Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nün 2019 raporuna göre Irak, uzun yıllardır iç savaş yaşayan komşu ülke Suriye'den sonra yolsuzluk algısının en yüksek olduğu ülke

Fotoğraf: AFP

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu'nun (UNICEF) haziran raporuna göre, Kovid-19 döneminden en çok etkilenenler Irak nüfusunun yaklaşık yarısını oluşturan çocuklar oldu.

2018 verilerine oranla yoksulluk sınırının yüzde 20'den, yüzde 31,7'ye yükseldiği belirtilen raporda, yaklaşık 40 milyon nüfusa sahip Irak'ta, 11 milyon 400 bin kişinin yoksulluk sınırına ulaşacağı öngörülmüştü.

Kovid-19'un ortaya çıkmasından önce, her 5 çocuktan biri yoksul iken, mevcut durumda her 5 çocuktan 2'si yoksul.

Irak Planlama Bakanlığı tarafından bu ayın başlarında yapılan açıklamada ise, Kovid-19'un ortaya çıkmasıyla birlikte 4 milyon 500 bin kişi (Irak nüfusunun yaklaşık yüzde 11,7'si), yoksulluk sınırının altına düştü. 

Irak Planlama Bakanı Halit Betal Necim, bu sorunun üstüne daha fazla gidilmesi gerektiğini belirterek, devletin sosyal yardımlara, sağlık, eğitim ve iş istihdamına öncelik vermesi gerektiğine dikkat çekti.
 

Reuters (3).jpg
Fotoğraf: Reuters


Ülkede her iki çocuktan biri (yani yüzde 48,8) eğitim, sağlık ve yetersiz beslenme başta olmak üzere birçok sorunla da karşı karşıya. 

Irak'ta eğitim-öğretim, Kovid-19 tedbirleri kapsamında mart ortasından itibaren durdurulmuştu. 

Bu yılın nisan ayında petrolün varil fiyatı 13 dolara ihraç edilmesiyle, petrol geliri yüzde 72 düştü.


Yolsuzluk algısının en yüksek olduğu ülke 

Uluslararası Şeffaflık Örgütü 2019 raporunda Irak, uzun yıllardır iç savaş yaşayan komşu ülke Suriye'den sonra yolsuzluk algısının en yüksek olduğu ülkedir. 

Siyasetin finansmanına dair şeffaflık ölçümleri ve karar alma süreçlerinin kapsayıcılık ve katılımcılık düzeyine yönelik araştırmalar, 2019 "Yolsuzluk Algı Endeksi" sonuçları ile örtüşürken, siyasetin finansmanı ile ilişkili bir biçimde artan yasa dışı para hareketleri de yine ülkede öne çıkan bulgular arasında.

Yıllara göre Irak; Yolsuzluk Algı Endeksi raporlarında; 2003 yılında 113'üncü, 2016 yılında 166'ıncı, 2017 yılında 169'uncu ve 2018 yılında da 168'inci sırada yer aldı.

Ayrıca 2014 resmi verilerinde, Irak'ta 50 bin kripto güvenlik görevlisi ve memurun mesai yapmadan maaş aldığı ortaya çıkmıştı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)


Yolsuzluk oranı 2003'ten beri 400 milyar doları geçti

Amerikan Ticari Yolsuzlukla Mücadele Ağı "GAN Integrity" haziran ortasında yayımladığı rapora göre, günlük 3 milyon varili aşan ham petrol ihracatında OPEC'te ikinci sırada olan Irak'ın, petrol ihracatında yıllık geliri de 70-80 milyar dolar arasında.

Raporda, ülkenin mevcut yasalarında "yolsuzlukla" mücadeleye yönelik maddeler olmasına rağmen, hiçbir şekilde hayata geçirilmediğine ve yetkililerin "yolsuzlukla mücadele" ve "görevini yapma" konusunda denetime tabii olmadığına işaret edildi. 

Ülkede, özellikle bürokrasinin işleyişinde "rüşvetin" hakim olduğu ve 2003 yılından beri yaklaşık 300 milyar doların israf edildiği belirtilen raporda, Irak Ticaret ve Sanayi Bakanlığı'na kayıtlı 250 fabrikanın çoğunun aktif olmadığı, yolsuzluğun ise 2003'ten itibaren 400 milyar doları aştığı kaydedildi.

Irak'taki elektrik sıkıntısı, siyasi istikrarsızlık, yolsuzluk ve mali kaynaklara ulaşmada yaşanan sıkıntılar, ülkenin gelişimi önündeki en bariz engellerdir.


Protestolarda yolsuzluğa tepki 

Irak'ın orta ve güney kesiminde, geçen yılın 1 Ekim'inde işsizlik, yolsuzluk hizmet eksikliği gerekçesiyle başlayan gösteriler, geçen zaman içinde hükümetin lav edilmesi, yönetim sisteminin değiştirilmesi erken seçim taleplerine dönüştü.

Gösterilerde şimdiye kadar 600 kişi yaşamını yitirdi, yüzlerce kişi yaralandı. 
 

Reuters (2).jpg
Fotoğraf: Reuters


Ülkenin yeni Başbakanı Mustafa Kazimi, göreve başladığından beri öncelikli görevlerinin yolsuzlukla mücadele olacağını sık sık dillendiriyor.

OPEC verilerine göre, yaklaşık 40 milyon nüfuslu ülkede, petrolün yanı sıra 3 milyar 744 milyar metreküp doğal gaz rezervi de mevcut.

Uluslararası Para Fonunu'nun (IMF) 2018 verilerinde, Irak, petrole dayalı olmayan ekonomi çeşitliliği, yetersiz güvenlik ve zorlu iş atmosferi nedeniyle yeterli gelişme kaydedemedi.

Petrol ihracatından elde edilen gelirlerin yaklaşık yüzde 80'i, ağırlıklı olarak maaşlar için harcanıyor.


1980'den itibaren borçlarla çekişiyor

Irak-İran arasında 1980 yılında başlayan ve yaklaşık 8 yıl süren savaşta, 500 binden fazla insan hayatını kaybederken Irak, ciddi ekonomik krizin içine de girdi.

Savaştan önce 35 milyar dolarlık nakdi para ile kredi veren ülkeler arasında olan Irak ekonomisi, savaşın ağır maliyeti, o dönemde petrol fiyatlarındaki ciddi düşüş, Bağdat'ın elini ciddi şekilde zayıflattı.

Dönemin devrik lideri Saddam Hüseyin, yaklaşık 20 güçlü ülkenin üye olduğu Paris Kulübü'nden aldığı 21 milyar dolar, 2003 yılına kadar faiziyle birlikte 40 milyar dolara ulaşarak bir borçlanma içine girdi.

Aynı dönemde devrik lider, bu borcun yanı sıra farklı banka ve kredi verenlere de, katlanan faizle birlikte 41 milyar dolar daha borçlandı.

Savaşta 35 milyar dolar zarar eden Irak, Körfez ülkeleri başta olmak üzere uluslararası kreditörler ve Paris Kulubü'ne olan toplam borcu da 1990 yılına kadar 80 milyar dolara ulaştı.

Dönemin Irak yönetimi, 1990'da Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekterliğine gönderdiği mektupta ödemesi gereken toplam dış borcunun 42 milyar dolar civarında olduğunu beyan etmişti.

IMF ise savaş tazminatlarıyla birlikte Irak'ın 2003 yılına kadar toplam borcunun yaklaşık 120 milyar dolara ulaştığını duyurmuştu.

Paris Kulübü, 2013 yılından sonra Saddam'a ait ülke borcunun yaklaşık yüzde 80'ini sildi ancak kalan borçlar faiziyle 2003 yılından sonra katlandı.
 

Reuters (1).jpg
Fotoğraf: Reuters


"Irak'ın yıllara göre iç ve dış borcu arasında çelişki"

Dış borçları 4 kısımdan oluşan Irak'ın, 2018 yılı verilerine göre, İran-Irak savaşı sırasında Saddam'a borç veren Körfez ülkeleri, yaklaşık 41 milyar dolarla alacaklıların başında yer alıyor.

2006 ve 2017 yıllarında üç aşamada Eurobond'dan alınan 4 milyar 700 milyon dolar. Ülkenin 4'üncü ve son dış borcu ise, 2014 yılından sonra çoğunlukta IMF, Dünya Bankası ve diğer kredi açanlardan alınan 22 milyar dolar.

2014 yılında IŞİD'in ortaya çıkmasıyla Irak ekonomisi ciddi bir darbe yedi. 

Resmi verilere göre, 2013'te Irak'ın toplam iç ve dış borcu faizleriyle 74 milyar dolarken, 2017 sonunda yaklaşık 122 milyar dolara yaklaştı.

Ancak bu yılın mayıs ayında Irak Parlamentosu Finans Komitesi'nin, parlamentoya sunduğu raporda ülkedeki dış borcun 25 milyar 444 milyon dolar, iç borcun ise en az 35 milyar dolar olduğu belirtildi. 

Bu rakamlara göre, yaklaşık 60 milyar 500 milyon dolar olan ülkenin toplam borcu, 2019 verilerini kapsıyor.

Irak Parlamentosu Maliye Komisyonu Başkanı Ahmed Haci Reşid, Independent Türkçe'ye, son veriler ile 2018 yılı verileri arasında ciddi farka açıklık getirerek, şöyle anlattı:

Bilindiği gibi Irak'ın dış borçlanması Paris Kulübü'nün de içinde bulunduğu 4 bölümden oluşuyor. İç borçlanmayı ise resmi kurumlar ve özel sektörler olmak üzere ikiye ayırıyoruz.

Özellikle iç borçlanmada geçen yıl emeklilik sandığından ve başka bir kuruma da başvuruldu. Bu borçlar siyasi ittifakla alındı. Borçların bir kısmı Saddam Hüseyin döneminde Paris Kulubü'nden 51 milyar dolar idi.

2004 yılında Adil Abdulmehdi başkanlığında Cumhurbaşkanlık'tan bir heyetle kulüp ile yaptığı bir görüşmede borcun yüzde 80'i affedildi ve 7 milyar 800 milyon kaldı. Ancak Irak bu süreçten sonra tekrar borç almasıyla mevcut dış borç 16 milyar dolardır.


Bu borcun 9 milyar dolarının Paris Kulübü'ne, bir bölümünün Kuveyt savaşı sürecine ait olduğunu belirten Reşid, burada kalan 2 milyar 400 milyon dolar borcun da Irak'ın içinde bulunduğu kriz nedeniyle 3 yıllığına ertelendiğini aktardı.
 

Ahmed Haci Reşid.jpg
Irak Parlamentosu Maliye Komisyonu Başkanı Ahmed Haci Reşid


Maliye Bakanlığı'ndan talep ettiği borçlanmaya dair son verilerin ise toplam 64 milyar dolar olduğu bilgisini paylaşan Reşid, "Peki neden 121 milyar dolardan söz ediliyor? Borçlanmaya yönelik yapılan farklı bir tanımlama var. Bunun nedeni Saddam döneminde yapılan borçlanmaların bir kısmında yazılı mutabakat söz konusu değil. Irak, Arap ülkelerinden para, lojistik talep etmiştir, söz konusu ülkeler de karşılamıştır ve bu ülkeler şu anda verdikleri paraları talep etmiyor, ya da askıya aldı" dedi.

Reşid, sözlerine şunları ekledi:

Örneğin; Suudi Arabistan'ın 15 milyar dolar Irak'tan alacağı var ve bunu talep etmiyor. BAE'nin 7 milyar dolar Irak'tan alacağı var talep etmiyor. Bu borçlar toplam 41 milyar doları buluyor. Son verilerde 64 milyar olduğu ortaya çıktı. Toplam da ise 105 milyar dolar. Şimdiye kadar söz konusu borçların ödenmesine yönelik bir talepte gelmiş değil. Ayrıca şu ana kadar da Arap ülkelerinin büyük bölümü Avrupa ülkelerinin Paris Kulübü'nde yaptığı gibi borçlarından feragât etmiş değiller. Bu durum da sonuçta Irak'ın sorumluluğundadır.


Ahmed Haci Reşid, ayrıca uluslararası kuruluşların 2018 raporlarında Irak'ın toplam borcunun belirtildiği gibi 121 milyar dolar değil, 125 milyar dolar olduğunu ve bu borçların bir bölümünün de ödendiğini söyledi.


"Yolsuzluk söylemlerle çözülemez"

Ülkedeki yolsuzluğun söylemlerle çözülemeyeceğine işaret eden Ahmed Haci Reşid, “Öncellikle yolsuzluğa dair yasaların hayata geçirilmesi gerekiyor. Kamu kurum ve kuruluşlarında yaşanan yolsuzluklar ciddi boyutta. En basit örnek; kuruma alınacak araç -gereçler kurumun hizmetine sunulması gerekirken, kara pazarda satılıyor. En çok yolsuzluk ise yapı projelerinde yaşanıyor. 6 binden fazla proje farklı gerekçelerle hayata geçirilmedi. Siyasi ve mali yolsuzluklar yine fazladır. Ve bu denli çok olan yolsuzluklar söylemlerle çözülemez. Yasalar nezdinden ciddi yaptırımları olması gerekiyor” ifadelerini kullandı. 
 

Reuters (4).jpg
Fotoğraf: Reuters


Kişi başına düşen milli gelir her geçen yıl düşüyor

BM verilerine göre, IŞİD'in saldırılarıyla birlikte yaklaşık 5 milyon Iraklı, iç göçmen statüsüne düşerken, ülkede yardıma muhtaç insanların sayısı da en az 11 milyona yükseldi.

Ülkenin, gayrisafi yurt içi hasılası (GSYİH) 2013 yılında yaklaşık 234 milyar dolar iken, 2014'te IŞİD saldırıları ve petrol fiyatlarındaki düşüşle GSYİH, 2017 yılına kadar 192 milyar dolara geriledi.

2013'te 7 bin dolar olan kişi başına düşen milli gelir de 2018'e kadar yaklaşık 5 bin dolara düşerken, yıl geçtikçe de bu oran geriledi.
 

petrol
Fotoğraf: Reuters


Irak'ın orta ve güney kesiminde, geçen yılın 1 Ekim'inde işsizlik, yolsuzluk hizmet eksikliği gerekçesiyle başlayan gösteriler, geçen zaman içinde hükümetin lav edilmesi, yönetim sisteminin değiştirilmesi erken seçim taleplerine dönüştü.

Gösterilerde şimdiye kadar 600 kişi yaşamını yitirdi, yüzlerce kişi yaralandı. 

Ülkenin yeni Başbakanı Mustafa Kazimi, göreve başladığından beri öncelikli görevlerinin yolsuzlukla mücadele olacağını sık sık dillendiriyor.


"Petrol zengini ülkenin petrolü, yolsuzlukla satılıyor"

Independent Türkçe'ye konuşan Selahaddin Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Ekonomist Dr. Erşad Taha Othman (Arshad Taha Othman) Irak'ın gelirinin yüzde 97'sinin petrole dayandığını ve 2014 yılından itibaren petrol varil fiyatının ciddi bir şekilde düşerek, Kovid-19'un ortaya çıkmasıyla ülkedeki ekonomik krizin ayyuka çıktığını söyledi.

Suudi Arabistan ve Rusya arasında yaşanan petrol savaşının dünya petrol piyasasını da etkilediğini kaydeden Dr. Othman, sözlerine şöyle devam etti: 

Irak, ciddi borçlanma içerisinde, petrolün varil fiyatının 16 dolara kadar düşmesi de yaşanan krizi daha çok tetikledi. Ülkede yarım kalan projelerin hayata geçirilmemesi, eğitim ve sağlık alanlarına yatırım yapılmamasının yanı sıra Kovid -19 ile de mevcut durum daha da kötüye gitti.
 

Dr. Erşad Taha Othman.jpg
Dr. Erşad Taha Othman / Fotoğraf: Independent Türkçe


"Yoksulluk sınırının yüzde 40'a ulaşması bekleniyor" 

Petrol zengini ülkenin, kaynağının büyük bölümünün yolsuzluk yapılarak, satıldığını vurgulayan Dr. Erşad Taha Othman, sözlerine şunları ekledi:

Dünya Şeffaflık Örgütü'nün verilerine göre Irak, dünyanın en fazla yolsuzluk yapılan ülkesidir. Ülkenin kaynakları hizmete değil, yolsuzluk yoluyla aklanıyor. Kovid döneminde yetersiz sağlık hizmeti, virüsün yayılmasına neden oldu. Gençler de işsizlik oranı her geçen gün yükseliyor. Yapılan araştırmalarda Irak'ın yüzde 40'a kadar yoksulluk sınırını bulacağı öngörülüyor. Bununla birlikte azımsanmayacak bir oran da var ki yoksulluk sınırının çok altında ve bunlar birer insanlık dramıdır. 


"Silahlı grupların güçlenmesinin öncelikli nedeni gençlerin işsizlik bataklığının içinde olması"

Ülkenin yolsuzluk, adam kayırmacılık ve şeffaflıktan uzak oluşunun, bir projenin başlama sürecinde, yönetimdekilerin özel sektörden rüşvet talep etmesi söz konusu projelerin hayata geçirmesine engel olduğuna dikkat çeken Dr. Othman, şunları söyledi:

Genç ve çocuk nüfusun en fazla bulunduğu ülkelerden biri olan Irak, istihdam yetersizliği, sağlık ve eğitim eksikliğinden dolayı gasp, toplumsal sorunlar artarken, gençlerin silahlı gruplara katılmasına neden oluyor. Kaldı ki bu durum ülkede yaşanan gösterilerin de öncelikli nedenidir. Ülkedeki silahlı gruplar her geçen gün daha çok güçlenmesinin öncelikli nedeni de gençlerin işsizlik bataklığının içinde olmasıdır. Gençler, başka alternatifi olmamasından dolayı bu gruplara katılıyor.
 

Alan D. Monyelle.jpg
Fotoğraf: Alan D. Monyelle


Ülkedeki birbirinden farklı yüzlerce silahlı grup hakkında konuşan Dr. Erşad Taha Othman, "Şu anda onlar baskın durumda bugüne kadar gelen hiçbir başkan ya da başbakan bu grupları ortadan kaldıracak güce sahip olamadı" dedi.

"Şu anda başbakanlık koltuğunda bulunan Kazım Kazimi, ABD'nin desteğiyle bu silahlı grupları ortadan kaldırmasına yönelik siyasi partilere baskı yapması halinde ülke daha iyi bir duruma gelebilir" diyen Othman, sözlerini şöyle sonlandırdı:

Aksi durumda şu anda Şii partilere bağlı çok güçlü 4-5 silahlı grup Bağdat'ta var. Her grup, bir gümrük noktası, havayolları ve petrol rezervi sınırına hâkim olmuş durumdadır. Bu sorun ancak ABD'nin Kazimi'ye vereceği tam destekle kaldırılabilir. Süreç içerisinde güvenlik, yasal, siyasi işleyiş ve ekonomi iyileştirilebilir, aksi durumda hiçbir zaman mevcut durumdan çıkılamayacak ve daha da kötüye gidecektir.

 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU