AK Parti, İstanbul Sözleşmesi’ni masaya yatırdı… Erdoğan, “tek taraflı fesih”in çalışılmasını istedi

İstanbul Sözleşmesi kadına karşı şiddet ve aile içi şiddet konularında temel standartları ve devletlerin bu konudaki yükümlülüklerini belirliyor

Kadın cinayetlerine dikkati çekmek için 2018 yılında öldürülen 440 kadını temsilen 440 çift kadın ayakkabısı Kabataş'ta bir duvara asılmıştı. (Fotoğraf: AA)

Türkiye'de her gün onlarca kadın, erkek şiddeti dolayısıyla emniyete veya yargıya başvuruyor. Kadınlara yönelik şiddeti önlemek amacıyla imzalanan İstanbul Sözleşmesi ise AK Parti cephesinde tartışma yaratıyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısında da sözleşmeye dair görüşler ele aldındı. Erdoğan'ın da sözleşmenin tek taraflı feshi ya da tartışmalı maddelere çekince konulmasının sonuçları üzerinde çalışma yapılması talimatı verdiği öğrenildi.

Milliyet gazetesinin AK Partili kaynaklara dayandırdığı habere göre toplantıda İstanbul Sözleşmesi’nin “toplumsal cinsiyet” ve “cinsel yönelime dayalı ayrımcılığa” karşı teminat getiren hükümleri, eleştirilerin odak noktasını oluşturdu.

“Kadına şiddeti olumsuz etkilemez” iddiası

Bu hükümlerin LGBTİ bireylerin “marjinal faaliyetlerine” alan açacağı iddia edilirken, sözleşmeden ayrılmasının Türkiye’deki kadına şiddet vakalarına olumsuz bir etkide bulunmayacağı öne sürüldü.

“’Kadının beyanı’ esas alınarak erkekler için verilen evden uzaklaştırma kararlarının ‘aileleri parçaladığı’ kadının beyanının erkeği ‘potansiyel suçlu’ gösterdiği” de iddia edildi. Ancak iddianın aksine Türkiye'de hükümler kadının beyanına esas olarak verilmiyor, sadece soruşturma açılmasını sağlıyor.

Kadınların şiddet görmese bile eşlerine bu sözleşme hükümlerinin verdiği teminat kapsamında yaptırımda bulundukları bu yönüyle sözleşmenin, “aileye zarar verdiği” görüşünün ileri sürüldüğü toplantıda bazı üyeler, sözleşmenin, “toplumsal cinsiyet eşitliğini” düzenleyen maddelerinin, “eşcinsel birliktelikleri yasal teminat altına aldığı ve bu durumun ‘toplum yapısını bozduğu’nu” savundu. Sözleşmeye göre çocuk yaşta evliliklerin, “çocuğun cinsel istismarı” olarak değerlendirilmesi de şikâyet olarak Erdoğan’a iletildi.

Değerlendirmelerin ardından Erdoğan, “tartışmalı maddelere çekince konulması” ya da “sözleşmenin tek taraflı feshi”nin hukuki ve toplumsal sonuçlarının çalışılmasını istedi.

İstanbul Sözleşmesi hakkında

2011 yılında İstanbul’da yapılan Avrupa Konseyi toplantısıda imzaya açılan bu sözleşmenin tam adı "Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele Hakkındaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi". Türkiye, sözleşmeyi imzalayan ilk devlet.

Sözleşmenin ana çerçevesini kadına ve ev içi şiddete karşı mücadele oluşturuyor. Sözleşenin amacını ifade eden 1. maddenin ilk bendinde amaç şu ifadelerle anlatılıyor:

Kadınları her türlü şiddetten korumak, kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak.

Sözleşmenin herhangi bir maddesinde aile kurumuna yönelik bir ifade geçmiyor.

Sözleşmenin 80. maddesine göre taraflardan herhangi birinin Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne yapacağı bir bildirimle herhangi bir zamanda bu sözleşmeyi feshedebileceği belirtiliyor. Fesih, bildirimin genel sekreterliğe ulaştırıldığı tarihten 3 ay sonra yürürlüğe giriyor. 

Kadın örgütleri, barolar, insan hakları kuruluşları ve bazı siyasi partiler İstanbul Sözleşmesi’ni gerekli buluyor ve sözleşme hükümlerinin uygulanmasını istiyor.

Muhafazakar sivil toplum örgütleri ve bazı medya kuruluşları  sözleşmeye şiddetle karşı çıkıyor.

 

Independent Türkçe, Milliyet

 

DAHA FAZLA HABER OKU