Batı medyası, Minneapolis'te yaşananlar başka bir ülkede olsaydı nasıl aktarırdı?

Minneapolis'te olup bitenlerle ilgili yabancı bir ülkedeki olaylar hakkında konuştuğumuz gibi konuşsaydık Batı medyası yaşananları şöyle anlatırdı (Bu metindeki alıntılar ve "alıntı yapılan" kişiler kurgusaldır)

George Floyd'un öldürüldüğü Minneapolis kentinde göstericiler bazı işyerlerini ateşe vermişti (AP)

Son yıllarda uluslararası toplum, Donald Trump rejimi tarafından yönetilen Amerika Birleşik Devletleri'nde siyasi hakların ve insan haklarının kötüye gidişine dair alarm veriyor. Koronavirüs pandemisindeki ölümlerin 100 bine ulaştığı (22 Haziran itibarıyla can kaybı 122 bini aştı -ed.n.) bu eski Britanya sömürgesi ülke, şimdi de kendisini etnik şiddet açısından sürekli daha aşağıya düşer bir vaziyette buldu. Amerika uzmanları, içinde bulundukları sessizliğe bakıldığında uluslararası toplumun bitkin ve felce uğramış bir halde olduğunun ayan beyan görüldüğünü söylüyor.

Devlete bağlı güvenlik güçlerinin siyahi etnik azınlıklara yönelik yargısız infazını gösteren birçok videonun viral olmasıyla birlikte ülke sarsılmaya başladı. Siyahi George Floyd'un bir emniyet mensubunun saldırısı sonucu öldürülmesiyle ilgili videonun internette yayılmasının ardından ülkenin kuzeyinde yer alan Minneapolis şehrinde ayaklanmalar patlak verdi. Meseleyi Twitter'a taşıyan Trump, siyahi protestoculardan "HAYDUTLAR" diye bahsetti ve askeri kuvvetleri bölgeye gönderme tehditleri savurdu. Trump, "Yağma başlarsa ateş açma da başlar!" sözlerini sarf etti.

Minnesota'dan beyaz etnik çoğunluk mensubu G. Scott Fitz, "Siyahi halkın, onlarca yıldır süren suiistimallerden ve işlenen suçların cezasız kalmasından dolayı öfkeli olmasını elbette ki anlıyoruz. Ama bir Target mağazasının peşine düşmek çizgiyi aşmak demektir. Sessizlik içinde diz çökmek gibi daha barışçıl bir yol bulamazlar mı?" dedi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Nesiller boyunca ülkenin başına bela olan etnik şiddet onlarca yıl önce dünyanın da dikkatini çekmişti ancak yaşanan zulüm yakında sona erecek gibi görünmezken bu konudaki haberler ve endişeler de son zamanlarda azalıyor. Amerikan İngilizcesi bilgisi, üniversitede bir dönem aldığı dersler ve zaman zaman Duolingo uygulamasında geçirdiği vakit sayesinde gelişen dış haber muhabiri Andreja Dulic, "Nedeni anlaşılmayan kadim düşmanlıklar, etnik çatışmaları ve eşitsizliği körüklüyor" dedi. Amerika Birleşik Devletleri'nin sadece birkaç yüz yaşında olduğu söylendiğinde omuz silken Dulic, "Benim ülkemde Roma İmparatorluğu'ndan kalma yapılar var. Amerikalılar kendi kültürlerine bakınca 150 yıllık bir binanın tarihi eser olduğunu düşünüyor" diye konuştu.

Eski sömürgesinin sorunlarına genelde had safhada ilgi duyan Britanya ise yeni koronavirüsün de etkisi altında. Londra merkezli Amerika uzmanı Andrew Darcy Morthington, "Virüsle birlikte bazı gerilemeler yaşanmış olsa da bazı Britanyalılar ABD'de artan hastalığı, sarsıcı işsizliği ve şiddeti görüyor; Amerika kendini düzgün bir şekilde yönetmeye hiçbir zaman hazır değilmiş gibi, bu ülke kabile siyasetine dönecekmiş gibi hissediyor" dedi. Röportajımız sırasıda gelen son dakika haberine göre Birleşik Krallık'taki 40 bin civarı koronavirüs kaybında yitirilen sağlık çalışanlarının yüzde 61'inin siyahi ve/veya Ortadoğu kökenli olduğu bildirildi. Morthington fark etmemiş gibi görünüyordu.

Dediğim gibi, burada Amerika'dakine benzer ırkçılık meseleleri yok.

Eski bir reality şov sunucusu, güzellik yarışması organizatörü ve iş insanı olan Trump, bir zamanlar Afrika uluslarına "bok çukuru ülkeler" demişti. Ne var ki şimdilerde Trump, AIDS'i muzlarla ve bitkisel iksirlerle tedavi edebileceğini iddia eden ve tedavi yöntemlerini halkına zorla uygulayarak insanların ölmesine yol açan Gambiya'nın eski Devlet Başkanı Yahya Jammeh'nin yaptığı gibi sağlıkla ilgili sahte çareler dağıtan Afrikalı diktatörleri taklit ediyor. Görünüşe bakılırsa Trump, koronavirüsü öldürmek için çamaşır suyu zerk etmeyi ve güneş ışığı kullanmayı öneriyor. Trump ayrıca uzun zamandır sıtmanın ormandaki devası olarak bilinen kininden üretilmiş hidroksiklorokin ilacını aldığını da söyledi. Doktorlarsa koronavirüsü tedavi etmek ya da hastalıktan korunmak için bu ilacın kullanılmamasını tavsiye etti.

Bu sırada koronavirüsün ve etnik gerginliklerin yanlış yönetiminin kendilerini istenmeyen ziyaretçiler haline getirmesinden dolayı ülkeden kaçmak isteyen Amerikalılar sınırı geçerken aşması güç zorluklarla karşı karşıya kalacak. Ancak Neiman Marcus gibi zorluk içindeki bazı Amerikalı perakendeciler, "Modern Safari" koleksiyonunun bir parçası olarak hafif bej rengi pantolonlar ve kargo şortlarla yaratılan 19. yüzyıla özgü geleneksel sömürgeye seyahat hayalleri sayesinde alışveriş tutkunlarını cezbetmeyi umuyor. Katalogda yer alan beyaz bir kadının fotoğrafının altında "Kullanışlı detaylar ve yumuşak renk tonları klasik feminenlikle buluşuyor" ifadesi yer alıyor. Kolonyal şapkalarsa aksesuar serisine dahil değil.
 


Bazı ülkeler siyahi Amerikalılar için hususi iltica teklifinde bulunmayı düşünüyor. Nairobi merkezli antropolog Mustafa Okango, "Beyaz etnik çoğunluğun üyeleri, işçiler için büyük risk teşkil etmesine rağmen, bu kesimi 'insan sermayesi yığını' olarak gören servet sahibi sınıf adına çalışmak için işe geri dönme özgürlüklerini talep eden silahlı milis gruplar oluşturuyor" dedi.

Köleliğin Amerikan ekonomisinin bel kemiği olduğu günlere dönüş yaşanıyor. Siyahi köleler başlıca işçilerdi ve insan olmayan yığın muamelesi görüyorlardı.

Bazı Afrika ülkelerinin erkenden sert önlemler alarak ve test kitlerinde yenilikler yaparak koronavirüs salgınını kontrol altına almayı başardığı göz önünde bulundurulursa Afrika ideal bir iltica güzergahı olabilir. 16 milyonluk Senegal'de sadece 41 can kaybı yaşandı. (22 Haziran itibarıyla bu ülkede ölü sayısı 86'ya çıktı -ed.n.) Okango, "Herkes Afrika'nın kaosa sürükleneceğini düşünmüştü. Bu durum, dünyada siyahi olmanın sizi öldürmeyeceğini ama Amerika'da siyahi olmanın sizi basbayağı öldürebileceğini kanıtlıyor” dedi.

 Afrika Birliği konuyla ilgili yorum talebine cevap vermedi ancak "Amerikan sorunlarının Amerikan çözümlerinin olduğuna inanıyoruz" ifadelerini kullandığı bir açıklama yaptı.

Dünyanın dört bir yanında halk tabanlı örgütler, ünlüler, insan hakları aktivistleri ve hatta öğrenciler, Amerika'daki korkunç durum karşısında para toplamak ve farkındalık yaratmak için ellerinden geleni yapıyor.

Ebola pandemisinden kurtulan 18 yaşındaki Liberyalı aktivist öğrenci Charlotte Johnson ise şöyle konuştu:

Amerikalıların koronavirüs testi yaptıracak ya da ailelerini geçindirmeleri için kendilerine aylık çek dağıtacak bir hükümete dahi sahip olmaması üzücü. 100 bin kişi öldü, şehirler yanıyor ve ülkede bir gün bile yas ilan edilmedi, değil mi? İnsanların hayatı önemli değil, özellikle de siyahilerin hayatı. Sanki çöken bir devlet yönetiminde yaşıyor gibiler.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

https://www.washingtonpost.com

Independent Türkçe için çeviren: Ata Türkoğlu

DAHA FAZLA HABER OKU