Lübnan: Dürzi lider Canbolad Sünnileri birleştirmek için aracı oluyor

İlgili kaynakların Independent Arabia’ya aktardığına göre zamanlama bakımından dikkat çekici olan toplantı, özellikle de Canbolad’ın isteği üzerine gerçekleşmesi dolayısıyla Lübnan siyasi hayatında bir ayrıntı değil

Körfez’in Lübnan siyaset günlüklerinden, endişelerinden ve sorunlarından, ayrıca Hizbullah’ın anayasal kurumlar içerisindeki rolünün gelişmesiyle yaşanan tırmanıştan yüz çevirmesine dair söylentiler ortasında Lübnan arenası ikiye bölündü. Öyle ki geçen hafta Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Kuveyt Büyükelçilerini bir araya getiren Dürzi lider Velid Canbolad’ın evinde bir toplantı düzenlendi.

İlgili kaynakların Independent Arabia’ya aktardığına göre zamanlama bakımından dikkat çekici olan toplantı, özellikle de Canbolad’ın isteği üzerine gerçekleşmesi dolayısıyla Lübnan siyasi hayatında bir ayrıntı değil.

Bölgesel gelişmelerden, özellikle de Suriye’de Dürzilere yönelik devlet terörünün artması ve Lübnan’a yansımaları hususunda bölgesel gelişmelerden endişe duyan Canbolad, Lübnan’ın çağlar boyunca etkilendiği krizlerde alışık olduğu Arap ve Körfez varlığının önemine vurgu yaparak, dost ülkelerin nabzını yeni bir koordinasyon olasılığına dair test etmek istedi. Velid Canbolad, Körfez ülkelere yönelirken, Lübnan’daki Büyükelçilere de ‘Sünni ortak çatısını’ kucaklama çağrısı yaptı. Zira Canbolad, Sünniler arasındaki bölünmenin, bir yandan Türkiye ve Katar tarafından finanse edilen İslamcıların, diğer yandan da Hizbullah’ın elinde bir araç olarak kullanılmalarına izin vereceğinden endişe ediyor.

Velid Canbolad, diğer siyasi güçlerin yanı sıra Suriye’deki gelişmelerin Lübnan’a doğrudan yansımalarına da değindi. Birçok kesim, Lübnan’ın iç kısmındaki finansal ekonomik krizin kötüleşmesi çerçevesinde, özellikle de Suriye üzerinden İran’a Hizbullah finansmanı geçişlerini kesecek olan, Ceaser Yasası’nın yürürlüğe girmesinin ardından Hizbullah üzerindeki baskının gelecek 3 ay içerisinde artmasını bekliyor. Tüm bunlar, Hizbullah’ı huysuzluğa iterken, Hristiyan çoğunluklu Ayn er-Remmaneh bölgeye motosikletliler tarafından baskın yapılarak gözdağı vermeye yöneltti. Ancak mesaj, Lübnan güçlerinin yandaşlarının karşı çıkmasıyla daha katı bir mesajla karşılaştı. Ardından Hizbullah, uyarı mesajlarına devam etti. ‘Disiplinsiz’ gruplar, Lübnan ordusunun ve güvenlik güçlerinin yokluğu ortasında başkent sokaklarına akın etti.

İktidara yönelik Körfez mesajı

Clemenceau caddesindeki Dürzi liderin evinde düzenlenen toplantı ve öncesinde Suudi Arabistan, BAE ve Kuveyt Büyükelçilerinin Hükümet Sarayı’na (Beytul Vasat / eski Başbakan Saad Hariri’nin konutu) ziyareti, ‘açık siyasi anlayışlarla bağlantılı dostlukları sürdürme karşılığında, Körfez’in mevcut siyasi iktidara olan ilgisinin azaldığı’ mesajıyla karşılaştı. Mesaj aslında, iktidar otoritesiyle yaşanan Arap kopuşunun açık bir göstergesiydi.

Körfez’den üst düzey bir diplomatik kaynak, Canbolad’ın evinin bulunduğu Clemenceau caddesindeki toplantıdan saatler önce yaptığı açıklamada Suudi tavrını yumuşatamayan her hükümetin başarısızlığa mahkum olacağını söyledi. Kaynak, egemen siyasi kararı olmayan bir hükümetin, ülke için bir kurtarma projesi sağlayamayacağını da hatırlattı.

Siyasi kaynaklar, Suudi Arabistan’ın Körfez ülkeleriyle birlikte İran’ın genişlemesi ve kararlarını empoze etmeye çalışması karşısında Lübnan’ı yalnız bıraktığı iddialarını yalanladı. Suudi Arabistan, Humeyni rejimine (İran) ve doğuya doğru genişlemesine karşı bölgesel bir savaşta ana oyuncu sayılıyor.

Suç, Körfez’e değil, Lübnan’a ait

Suçun, Arap çabalarını yerine getirme girişiminde bulunan ulusal egemen güçlere ait olduğuna dair bazı sesler mevcut. Diplomatik kaynağın belirttiği gibi bu ılımlı güçler, şu an Lübnan’ı, Arap meşruiyetine ve uluslararası meşruiyete kavuşturma fırsatına da sahip. Nitekim Lübnan’dan vazgeçenler Körfez ülkeleri değil. Bu çerçevede diplomatik kaynak, Lübnan’ın kendi tarihsel kimliğinden vazgeçtiğini belirtti.

Arap dostlarıyla ortaklığını sürdürüyor olsaydı Lübnan, daha hafif bir ekonomik ve finansal krize tanık olabilir miydi? Mevcut iktidarın muhalifleri ‘Tabi ki evet’ ifadesiyle yanıt verdi. Bu çerçevede bazı taraflar da örneğin, Maruni Patriği Beşara er-Rai’nin 2017 tarihinde gerçekleşen tarihi bir ziyarette kurulan ve Krallığın halka ve yetkililere Patrik pozisyonuna ne ölçüde saygı gösterdiğini yansıtan Maruni Kilisesi’ni Suudi Arabistan’a açma politikasını sürdürürken, Bkerki de bugün, ekonomik kriz nedeniyle kapanma tehdidi altındaki Katolik eğitim kurumlarının karşı karşıya kaldığı finansal sıkıntıya bir çözüm hakkında mı konuşuyor?

Öte yandan 2005 yılında ‘Sedir Devrimi’nin öncüsü olan Lübnan siyasi güçleri, kendilerine yöneltilen egemen mücadelelerinden vazgeçme ve Hizbullah’ın iradesine boyun eğme suçlamalarını yalanladı.

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Kübra Şahin

https://www.independentarabia.com/node/127846

DAHA FAZLA HABER OKU