Sina'daki terör saldırılarının dinamikleri

Sina Yarımadasında zaman zaman şiddet olaylarına ve silahlı çatışmalara tanık olunuyor

Sina'daki Hamada köyü (AFP)

Sina Yarımadasında zaman zaman şiddet olaylarına ve silahlı çatışmalara tanık olunuyor. Bu saldırıların sonuncusu, mayıs ayı başlarında Sina'nın kuzeyinde yer alan Bir’u el-Abid bölgesinde zırhlı bir araca yönelik gerçekleştirildi ve saldırıyı IŞİD üstlendi. Örgütün bir yandan Mısır polis güçlerine saldırıları ve diğer yandan Sina'daki kabile topluluklarını ve bileşenlerini kışkırtmaya yönelik faaliyetleri bölgenin istikrarsızlaşmasına yol açtı. Son yıllarda tekrarlanan saldırının niteliği belirsizliğini korumakla birlikte Mısır ordusu ve polisi, Sina Eyaleti adı altında IŞİD’e bağlılığını ilan eden örgütün silahlı unsurlarını etkisiz hale getirmek için geniş çaplı bir güvenlik operasyonu yürütüyor.

Saldırılar silsilesi

1990'ların sonunda Mısır silahlı şiddetle olan mücadelesinde başarılı oldu. Çok sayıda saldırı düzenleyen örgütün üyeleri kendileri için güvenlik bir sığına olan Sina Yarımadasına kaçtılar. Buraya kaçmalarının sebebi bölgenin engebeli bir yapıya sahip olmasıyla birlikte burada bulunan askeri güçlerin sınırlı sayıda olmasıydı. Yıllar sonra bu silahlı radikal fenomen yeni bir aşamaya evrildi. Militan örgütler Mısır'daki Ekim kutlamaları sırasında Taba Hilton oteline ve Nuveyba şehrindeki iki tatil köyüne bombalı saldırılar düzenlendi. Bunu Temmuz 2005'te intihar bombalamaları izledi. Sina’nın güneyinde yer alan Şarm eş-Şeyh beldesinde düzenlenen saldırıda yaklaşık 100 kişi öldü ve 200 kişi yaralandı.

25 Nisan 2006'da Sina'nın kurtuluşunun yıldönümünde Dahab tatil beldesinde tekrar turistlere yönelik bir saldırı düzenlendi ve onlarca yabancı turistin yanı sıra bir o kadar Mısırlı hayatını kaybetti. Abdullah Azzam Tugayları, bu saldırıları üstlendi. Ardından küçük gruplar, Ensar Beyt el-Makdis - Sina Eyaleti adı altında bir araya gelene kadar saldırılarına devam ettiler. 2011 Devrimini takip eden yıllarda Sina’da tansiyonun yükselmesine sebep olan bir dizi saldırı gerçekleştirdiler. 2013 ve 2014 yılları arasında hepsi de el-Kaide’ye mensup olan aşırılık yanlısı gruplara atfedilen yaklaşık 300 terör saldırısı düzenlendi.

Sina Yarımadasındaki gerginliğin fitili, kabile bileşenleri içerisindeki sosyal etkileşimlerle ateşlendi. Bu gruplar, ‘küresel cihat’ fikrini uygulamak adına ülkelerindeki çatışmalardan kaçan bölgesel savaşçılarla şekillendi. Bu kimseler arasında Cundu’l Ensarullah ve Ecnadu Beyt el-Makdis gibi Afganistan’da bulunan örgütlerdeki militanların yanı sıra el-Kaide’ye mensup olan Yemenli militanlar bulunuyordu. Bununla birlikte tasavvufla karışık tekfiri hareket içerisinden gelen ve küresel cihat ideolojisini benimseyen militanlar olmak üzere yerel unsurlar da bu gruplar içerisinde yer alıyor.

Sina’daki Ensar Beyt el-Makdis, IŞİD lideri Ebubekir Bağdadi’nin konuşmasından kısa bir süre sonra 10 Kasım 2014 tarihinde adını “Sina Eyaleti” olarak değiştirdiğini duyurdu. Bağdadi bu konuşmasında, birçok Arap ülkesindeki aşırılık yanlısı örgütlerin biatını memnuniyetler karşıladı ve bağlılığını duyuran bu örgütlere ‘devlet içerisindeki emirlik’ gibi isimlerle örgüt adlarını değiştirmeleri çağrısında bulundu. Bundan sonra örgüt, Temmuz 2015 başında ‘Şeyh Zuveyd’ adını verdiği operasyonlarla Raeah-Ariş Uluslararası Yolu üzerindeki güvenlik ve askeri kontrol noktalarını hedef aldı. Bunu birkaç kilit noktayı işgal etme girişimi izledi. Resmi güçler tarafından bu gruplara karşı verilen mücadele yaklaşık 150 kişi hayatını kaybetti.


Müslüman Kardeşler (İhvan)

Kuzey Sina Valiliği’nin yönetim merkezi olan Ariş şehri, nüfus çeşitliliği, kabile ve dini güçlerin yanı sıra Ticaniye ve Aleviyye gibi sufi tarikatları da içeriyor. Bununla birlikte şehirde Müslüman Kardeşler’in liderlerinden oluşan bir de siyasal İslamcı yapılanma var. Bu liderler 1948 savaşında gönüllü olmalarından bu yana Bir’u el-Abid şehrini odak noktası olarak belirlediler.

Bir’u el-Abid şehri ve Sina Yarımadası'nın kuzeybatısındaki Bardawil Gölü’nün kıyılarına kadar uzanan çevresi, Müslüman Kardeşler ve aşırılık yanlıları arasında bölünür. Şehir Müslüman Kardeşler’in Kuzey Sina’daki en önemli seçim kalesiyken, Refah ve Şeyh Zuveyd de ise herhangi bir etkileri yoktu. El Ariş, bu iki şehir arasında yer alıyor ve büyük bir nüfus çeşitliliği ile ön plana çıkıyor. Burada, tüm ideolojik akımların yanı sıra Kahire ve İskenderiye merkezli genç, ideolojik ve liberal hareketlerin bir uzantısı da bulunuyor.

Son saldırılar, Sina'daki şiddet dalgasının 7 Eylül 2013’te geniş çaplı askeri operasyonların başlamasıyla birlikte Mısır'daki siyasi krizle bağlantılı olduğunu gösteriyor. Nitekim Sina'daki Müslüman Kardeşler liderleri ile silahlı gruplar arasında koordinasyon olduğunu ve Rabiatul Adeviyye Meydanı ile Nahda Meydanı olaylarını takip eden haftalarda Müslüman Kardeşler’in bir dizi liderinin tutuklandığı gösteren haberler geliyordu. Ardından bir dizi örgüt lideri Hamas ile koordineli olarak operasyonlar yürüttükleri söylenen gruplara sığınmak için Sina’ya gittiler. Müslüman Kardeşler yönetiminin ve cumhurbaşkanları Muhammed Mursi’nin 3 Temmuz 2013 tarihinde darbe sonucu devrilmesinin İslam'a karşı savaş olduğu yönündeki söylemler bu dönemdeki şiddeti artırdı.

Resmin diğer bir parçası

Sina Yarımadası meselesi jeopolitik stratejik bir durumla da ilgilidir. Bu mesele İsrail, Mısır, Ürdün ve Suriye arasında gerçekleşen Haziran 1967'deki Altı Gün Savaşı'na dek uzanıyor. İsrail bu savaşta Sina Yarımadası, Gazze Şeridi, Golan Tepeleri, Batı Şeria ve Kudüs'ü kontrolü altına aldı. O zamandan beri bölge birden fazla dinamikle boğuşuyor. Bunlar arasından en önemlisi, Sina'daki tekfir çağrılarıdır.

Tekfircilerin talepleri, Filistinlileri Sina'ya yerleştirme planından buradaki terör operasyonlarına kadar uzanıyor. Bu bizi, 2018'de Filistinlilerin devletlerini kurmaları için en iyi yerin Sina olduğunu söyleyen İsrail Sosyal Eşitlik Bakanı Gila Gamliel'in konuşmasına getiriyor. Bakanın açıklaması sadece İsrail'in Batı Şeria'daki varlığını desteklemekle ilgili değil, aynı zamanda Filistinlileri tamamen saf dışı bırakmak ve onları Sina Yarımadası'na sürmekle ilgilidir. Ayrıca bakanın açıklaması da tamamen yeni bir durum değildi. Nitekim ondan önce sağcı İsrail sesleri, Filistin'deki Arap azınlığın Yahudi çoğunluğun çıkarına olacak şekilde ülkeyi terk etmeleri çağrısında bulundular. Sina ülkenin iç meseledir ve silahlı grupların beslediği iç dalgalanmalarla kıvranmaktadır. Bu durum İsrail'in Sina'yı çevresini saracak bir kemer gibi görmesine yol açıyor.

Sina halkı şayet kabile ile ilgili eski anlayışlarını aşsa bile söz konusu grupların oluşumu, ‘bu grupların bağlılık kartlarıyla oynamasının çatışmayı genişletmek için yatırım yapmayı mümkün kıldığını’ açıkça gösteriyor. Sina'daki aşırılık yanlısı gruplar ile sufi tarikatlar arasında zaman zaman ortaya çıkan uyum ve düşmanlığa rağmen IŞİD’in saldırının sorumluluğunu üstlenmesi, Müslüman Kardeşler başta olmak üzere diğer dini gruplara altın tabakta ‘kendilerini temize çıkarma’ gerekçesi sunuyor. Bu grupların daha büyük ve daha etkili örgütler olarak bir araya gelmeleri, Sina'daki risk düzeyini artıracaktır.

Bunun yanı sıra saldırıların çoğalması ve eylem alanının genişlemesi ile birlikte irili ufaklı bu örgütlerin tek bir örgüt çatısı altında birleşmeleri de olasıdır.

El Kaide’nin temel stratejileri arasında yer alan “küçük grupları birleştirip toplumun saldırılardan kurtulma umudunu tüketme” stratejisi yer almaktadır.

Bu stratejiye göre toplumun militarize edilmesi ve şiddetin halk tabanını tümüyle kuşatması sivilleri yıldırma ve örgüte boyun eğdirmeyi beraberinde getirir.

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Adem İpekyüz

https://www.independentarabia.com/node/118641

DAHA FAZLA HABER OKU