Güneş'e en yakın gezegenden gelen veriler incelendi: Bir zamanlar yaşam barındırmış olabilir

Araştırmacı, “Belki biraz çılgınca olabilir ancak tamamen delice değil” diye konuştu

Messenger uydusunu resmeden bir sanatçı izlenimi (NASA)

Hakemli bilim dergisi Nature Scientific Reports’ta geçen hafta yayımlanan bir makalede imzası bulunan araştırmacılar, Güneş’e en yakın gezegen Merkür’ün bir zamanlar yaşam için gerekli organik molekülleri içerebileceğini ortaya koydu.

Güneş Sistemi’nin bu küçük gezegeni hem düşük yerçekimi hem de Dünya’dan üç kat daha yakın mesafeden maruz kaldığı Güneş rüzgarları nedeniyle neredeyse hiç atmosfer barındırmıyor. Atmosferin olmaması gündüzleri sıcaklığı 430 santigrat dereceye kadar çıkarırken geceleri -180 dereceye kadar düşürebiliyor. Peki, böyle bir gezegende nasıl canlı bulunabilir?

Yeni makalede araştırmacılar, Merkür’ün parçalanmış kayaçlar, uyumsuz tepeler ve çökmüş kraterleri bulunan “kaotik arazi” ismi verilen bölgelerine odaklandı. 

The New York Times’in haberine göre, ABD’deki Gezegen Bilimi Enstitüsü’nden (PSI) araştırmaya katılan Deborah Domingue şöyle açıklıyor:

Bir çocuk bir dizi legoyu fırlattığında yere nasıl düştüklerini düşünün. Kimi yukarı, kimi aşağı bakarken bazıları yana yatmıştır. İşte kaotik arazi bu.

Bilim insanları 50 yılı aşkın süredir gezegenin uzak bir noktasında devasa bir göktaşı çarpmasının etkisinin gezegen boyunca yayıldığını ve yarattığı depremlerle Merkür’ün bu kaos içindeki bölgelerini ortaya çıkardığını düşünüyordu.

Ancak 2011’le 2015 arasında NASA’nın Merkür yörüngesinde bulunan MESSENGER uydusundan toplanan verileri analiz eden yeni araştırmaya göre, bu arazinin çarpışma sonrası depremlerle oluşması mümkün değil. Çünkü araziler çarpışma kraterinin oluşmasından 2 bin yıl sonra meydana geldi.

Bu düzensiz bölgelerin en kolay açıklaması, yüzey altında katıdan veya sıvıdan ya da gaza kolayca hal değiştirebilecek elementlerin bulunması ve bunların yüzeye çıkan magmayla birlikte ısınması. Gaza dönüşerek genişleyen maddeler yukarıdaki araziye kuvvet uygulayarak bu karmaşaya neden olmuş olabilir.

Bu büyük hacim değişikliklerini yaratabilecek, çabuk buharlaşan maddelerin önemli bir adayı da bildiğimiz yaşamın vazgeçilmez molekülü su.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Makalenin başyazarı Dr. Alexis Rodriguezi kabuğun bir bölgesinde “muhtemelen bir çeşit su oluştuğunu” söylüyor. Ancak ekip yüzeyin kırıldığı esnada hangi uçucuların bulunduğunu henüz tam olarak söyleyemiyor.

Gezegenin yüksek yüzey sıcaklığı (400 °C) canlılara uygun görünmese de PSI’dan Jeffrey Kargel, yüzeyin hemen altında sıcakların çok daha düşük ve hatta bazı canlı formları için rahat bile sayılabileceğini dile getiriyor.

“Burada su bulunduğu sürece, bu sıcaklıkların yaşam ve yaşamın kök salması için uygun olması mümkün” diyen Kargel, şöyle devam ediyor:

Jeolojik kanıtları daha fazla deştikçe ve buradaki kimyasal ve fiziksel koşullar hakkında daha fazla düşündükçe, bu fikrin daha çok farkına varıyorum. Belki biraz çılgınca olabilir ancak tamamen delice değil.

Merkür’de su ve yaşam olup olmadığı sorusu, daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyuyor gibi görünüyor. Ancak astronomlar galakside Merkür’e benzer binlerce gezegeni inceliyor. Dr. Rodriguez’e göre “Eğer burada gerçekleşiyorsa, başka bir yerde de gerçekleşebilir.”

The New York Times, Nature Scientific Reports, Space.com

 

Independent Türkçe için derleyen: Umut Can Yıldız

DAHA FAZLA HABER OKU