ABD ve Batı, Suriye'deki savaşta Türkiye'yi yalnız bıraktı

İdlib'de 30'dan fazla Türk askerinin şehit olduğu saldırılarla birlikte Ankara, Batı ve özellikle de ABD’nin olan bitenlere karşı açıkça ilgisiz kalması karşısında hayal kırıklığına uğrad

Suriye'nin İdlib vilayetindeki Türk askerleri / Fotoğraf: AFP

İdlib'de Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ile Suriye rejim güçleri arasında yaşanan çatışmalar geçtiğimiz Perşembe günü Moskova'da yapılan ateşkes anlaşmasıyla sona ererken Türk basınında, Şam ve müttefiki Moskova'ya karşı son zamanlarda yöneltilen eleştirilerin yanı sıra ABD ve Batı'ya yönelik ‘Ankara'ya destek vermemelerinden' ötürü yapılan sert eleştiriler yer aldı.

Ancak Washington'daki araştırmacılar ve siyasi analistler, ABD'nin Türkiye'den gelen Patriot Füze Savunma Sistemleri veya siyasi ya da askeri destek verilmesi talebini pek önemsememesinin birçok nedenini ortaya koydular. Peki, nedir bu nedenler? Türkiye'nin aktif bir NATO üyesi olmasına rağmen, Avrupa neden ABD'ye benzer bir tutum sergiledi?

İdlib'de 30'dan fazla Türk askerinin şehit olduğu saldırılarla birlikte Ankara, Batı ve özellikle de ABD'nin olan bitenlere karşı açıkça ilgisiz kalması karşısında hayal kırıklığına uğradı.

NATO'nun Ankara'yı destekleyeceğine dair açıklamalarına rağmen Türkiye'nin Patriot Füze Savunma Sistemleri tedarik edilmesi talebi göz ardı edildi.

Ankara ve Şam arasındaki çatışmalarla birlikte Türkiye'nin önde gelen siyasi analistleri arasında Batı ve ABD'ye yönelik eleştiriler arttı.

Ünlü analist Sinan Ülgen, Batı'yı Ankara'yı desteklemeye ve müttefiki Türkiye'den vazgeçmemeye çağırırken Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Batı'nın verdiği tepkiyi ‘hayal kırıklığı' olarak niteleyerek, eleştirdi.

Aynı şekilde Türk basını da ABD ve Avrupa'nın sergiledikleri tutumu kınama kampanyası başlattı.

Kaosun Türkiye'ye maliyeti

Bu eleştiri kampanyası, Batı'da yankı uyandırsa da sadece zaman kaybı ve sonuçsuz bir çaba olarak kaldı.

Öte yandan ABD'deki araştırmacılar ve siyasi analistler, Ankara'nın neredeyse on yıldır ABD'nin dış politikasını zayıflatmaya ve engellemeye çalıştığını ve yıllar önce yaşananlardan Batı'nın değil, Türkiye'nin sorumlu olduğunu düşünüyorlar.

ABD ve Türkiye arasında daha önce; Ankara'nın Washington'a yönelik hasmane açıklamaları, Amerikalıları tehdit etmesi ve hatta birkaçını tutuklaması gibi gelişmeler yaşanmıştı.

2011 öncesine kadar Washington'da hiç kimse, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı ya da iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi'ni (Ak Parti) eleştirmemişti. Fakat şimdi işler değişti. Türkiye'nin Amerikan çevrelerinde kendisini savunacak insanlar bulmaya çalışmasına rağmen Ankara'nın Washington'da bir müttefik bulması oldukça zor ve hatta nadir bir hale geldi.

Sonuç olarak, Washington bu günlerde artık Türkiye'nin desteklenmesine ilgi duymuyor. Hatta bazıları Washington'a Erdoğan'ın ‘kendi yarattığı kaosun bedelini' ödemesi için Türkiye'yi yalnız bırakmaya çağırıyorlar.

"Erdoğan, müttefik değildi"

Washington merkezli Dış İlişkiler Konseyi (CFR)'nin Ortadoğu uzmanı Steven Cook yaptığı değerlendirmede, "Erdoğan geçmişte de ABD'nin müttefiki değildi. Bu yüzden Washington Türkiye'ye yardım etmek için neden Suriye'deki çatışmaya girme riskini göze alsın ki? Türkler ABD'den bir takım iyi dileklerden daha fazlasını beklememeliler" diye konuştu.

ABD'nin Türkiye'ye yardım edebileceği olağanüstü askeri yetenekleri ve imkanları olduğu doğrudur. Fakat Türkiye'nin de Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'e bağlı güçlerle ön cephelerde, ağır kayıplarının olmadığı sınırlı çatışmalarda acil bir yardıma ihtiyacı yoktur.

Türk siyasetinin sorunu

Aynı durum Avrupa için de geçerli. Erdoğan'ın mültecileri sınırdan geçmeye teşvik ederek Avrupa ülkelerini zorlamasına bakıldığında yetersiz fon sağladıklarından şikâyet ettiği ülkelerden herhangi birinin askeri yardımda bulunmasını beklemesi oldukça şaşırtıcıydı.

ABD merkezli Foreign Policy dergisi, Türkiye ile olan sorunun Rusya'nın 2015'te kurtarmak için Suriye'ye müdahale ettiği zayıf Esed güçlerine karşı askeri yeterliliğiyle ilgili olmadığına işaret etti. Dergiye göre asıl sorun, Türk yetkililerin buradaki çatışmanın nasıl sona erdirileceği hakkında hiçbir fikrin olmadığı Suriye politikasıyla ilgili. Ayrıca, bu politika, Suriyelilerin çektiği acıları hafifletemiyor. Bu da Türk yetkilileri, Amerikan ve İngiliz meslektaşlarından farklı kılmıyor.

ABD'nin çıkarı yok

Washington'daki politika yapıcılar zaman zaman Suriye'de meydana gelen katliamlar sonucunda üzülseler de ABD, aktif savaş meydanlarında sivillerin korunması veya insani yardımlar sağlanması da dahil olmak üzere Suriye'de askeri güç kullanmakla ilgilenmiyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, çatışmaların ardından Şam yönetiminin hemen değişebileceğini düşündüğünde yanılmıştı. Hatta Suriye'nin kuzeyindeki Kürt sorunu ile uğraşırken bile daha fazla zamana ve sabra ihtiyacı var gibi görünüyordu.

Erdoğan, Ruslar ve İranlılarla Eylül 2018'de, Suriye'deki aşırılık yanlısı grupların silahsızlandırılması gibi özel şartlar öne süren ateşkes anlaşması imzaladı.

Ancak 2019 yılının sonlarında rejim güçleri ve Rus ordusu, rejimin kontrolünün dışında kalan tek vilayet olarak kalan İdlib'in geri alınmasının zamanının geldiğine karar verdi. Bunun sonucunda yanmış toprak stratejisi, boyutları ve ölçeği henüz açığa çıkmamış bir insani trajediye neden olurken yaklaşık bir milyon insan üç ordu arasında sıkışıp kaldı.

Savaş ve yıkımdan kaçmak için milyonlarca Suriyelinin Türk topraklarına girme olasılığının artmasıyla Erdoğan, İdlib'deki Türk askeri varlığını güçlendirmek zorunda kaldı. Bu da savaş içinde başka bir savaşın patlak vermesine yol açtı. Amerikalılar bu savaşa taraf olmak istemediler. Çünkü kendisinin bundan önemli bir çıkarı yoktu.

Türkiye'ye yardım yok

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında 5 Mart'ta ateşkes anlaşmasının imzalanmasıyla Türkiye'nin kısa vadede Washington'a ihtiyacı kalmadı. Ancak uzun vadede Ankara, Türkiye'deki istikrarı bozabilecek, milyonlarca mülteciye bakmak için olası bir krizle karşı karşıya kalacak.

Bununla birlikte, Suriye'de akmaya devam eden kanın yol açtığı acil durumun temel nedenlerine rağmen ABD'nin Türkiye'ye yardım etmeye başlaması öngörülmüyor. Aynı şekilde Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin, Suriyeli ve Suriyeli olmayan mültecilerin, sınırlarından Avrupa kıtasına akışını durdurması için Türkiye'ye her yıl daha fazla ödeme yapması da beklenmiyor.

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Seda Demiröz

independentarabia.com/node/100646

DAHA FAZLA HABER OKU