Sudan'da devrim ve karşı devrim

Sudan’da geçtiğimiz Ağustos ayında siyasi ve anayasal bir anlaşmaya varılmasıyla, karşı devrim güçlerinin savaşta bir raunt kaybettiği açık

12 Eylül'de Hartum'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı önünde yapılan Sudanlıların gösterilerinden bir kare / Fotoğraf: AFP

Bugün karşı devrim güçlerinin yaptığı açıklamalar, gazetecilerin, siyasetçilerin, din adamlarının ve çeşitli çıkar sahiplerinin zaman çarkını geriye doğru çevirme amacıyla ortaya koydukları birçok eğilimi yansıtıyor. Elbette iktidar koalisyonu olarak Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG), ‘Ulusal Kurtuluş Devrimi’ mirasının tasfiyesi konusundaki tepkilerinin karşı ‘bir tepki’ olamayacağını biliyor. Tıpkı 1989 yılında eski Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir’in Sudan’daki tüm sivil hayat kurumlarını vuran demokrasiyi devirerek iktidarı ele geçirdiği Kurtuluş Devrimi darbesinde yaptığı gibi. Sonuç olarak 30 yıllık darbe yönetiminin ardından Sudan'ın tüm sivil kamu kuruluşları harabeye döndü.

Yasalara uymak

ÖDBG’nin iktidar koalisyonu, Beşir döneminde işlenen suçları soruşturmanın bir yolu olarak Kurtuluş Devrimi tasfiye projesinde yine Kurtuluş Devrimi yargısının standartlarına uyuyor. Elbette yasalara uyulması gerekmektedir. Ancak bazı çevreler bu durumu Kurtuluş Devrimi’nin simge isimlerine saygı göstermek olarak görürken birçokları özellikle gazeteciler, ülkedeki demokrasi atmosferinden yararlanarak  (Abdullah Hamduk başbakanlığındaki) geçici hükümeti eleştirmeye devam ediyor.

Aynı zamanda sosyal medyadan da ülkedeki atmosferi bulandırmak için yanlış bilgiler yayan sesler yükseliyor. Belki de sosyal medya aracılığıyla yükselen bu seslerin en belirgini WhatsApp aracılığıyla yayılan ses kayıtlarıdır. Ancak bu kayıtlar da gerçekleri es geçiyor.

Hakaret içerikli kayıtlar

WhatsApp’ta dolaşan ve sahibinin adının baş harfleri ‘S.B.’ olan ses kayıtları sanki bir uyarıda bulunuyormuş havası verse de dinleyen herkesin bildiği üzere bunlar parça parça bilgilere dayanan turta analizlerdir ve devrime ilişkin yanıltıcı alıntılarla doludur.

Ses kaydının sahibi 19 Aralık Devrimi'nin bir komplo sonucu gerçekleştiğini söylerken Sudan halkının aklıyla alay edip devrimi gerçekleştirmek için yaptığı büyük fedakarlıklara hakaret ediyor. Kurtuluş Devrimi rejiminin gerçek suçlarına değinilmeyen ses kaydında verilen mücadeleyi siyasi güçler arasındaki sıradan bir çatışma olarak resmettikten sonra Ulusal Kongre Partisi'nden (Beşir’in partisi)  sadece siyasi bir partiymiş gibi bahsediliyor. Sudan halkına karşı işlediği büyük suç ve günahın ötesine geçen ses kaydının sahibi, halkın aklıyla alay etmeye devam ediyor.

Ses kaydının sahibi Güney’in ayrılmasından ABD ve Batı ülkelerinin bir komplosu olarak bahsederken Güneylileri kendi ülkelerinde üçüncü sınıf vatandaşa dönüştüren Beşir rejiminin utanç verici tarihine ise asla değinmiyor. Böylece yine Sudan halkının aklıyla alay ediyor.

Bazı politikacılardan ise ‘laikler’ olarak bahseden ses kaydının sahibi, bu politikacılara karşı olumsuz bir tavır sergilenmesini tavsiye ederek bir kez daha Sudan halkının aklıyla alay ediyor.

Ses kayıtlarında geçici hükümetin siyasi kararlarının veya iktidar ile devrimci siyasi güçler arasındaki siyasi çatışmalarda denge gücünün arka planlarında bazı lobilerin olduğuna işaret eden sesin sahibi sanırım tekerleği yeniden icat ettiğini düşünüyor.

Bu korsan sesleri kaydedenleri kör eden gerçek, 30 yıllık sessizliğin ardından devrimci güçlerin harekete geçtiğini anlamaları ve büyük ayaklanmadan bu yana Sudan halkının artık uyandığının farkına varılmalarıdır.

İnsanların bilinci üzerine oynanan bahis

Peki bu, devrime karşı herhangi bir komplo kurulmadığı anlamına mı geliyor? Elbette her devrim sonrası karşı bir devrim olur. Ancak iki devrim arasındaki çatışma seviyesini, en karanlık anlarda bile devrimin siyasi kaderini görme ve zorlukların üstesinden gelme yeteneğinin doğası belirler.

Geçtiğimiz aylarda Sudan halkı, özellikle 3 Haziran’da Hartum’daki Genelkurmay Başkanlığı binasının önündeki meydanda eylemcilerin şiddet kullanılarak uzaklaştırılması gibi devrimlerini hedef alan büyük badireler atlattı. Bu nedenle, devrimi bozmak için özgürlüklerin ikliminden yararlanan bu ses kayıtlarındaki söylemlerde iki boşluk bulunuyor. Birincisi, Sudan halkının devriminde halkın rolü görmezden gelinerek devrimin siyasi partiler arasındaki bir çatışmaya indirgenmesidir. Böylece herhangi bir devrimin olmadığı söylenmiş oluyor. İkinci boşluk ise Ulusal Kongre Partisi’nden normal bir siyasi partiymiş gibi bahsederek, Kurtuluş Devrimi rejiminin işlediği suçlar ve halka karşı işlediği büyük günahlara sessiz kalınmasıdır.

Buna karşın Sudan halkı, kimsenin tahmin edemeyeceği bir şekilde devrimi güçlendirme yeteneğine sahip. Siyasi gerçeklik meselelerinden bahseden ve Sudan’a siyasi kaderi hakkında farkındalık getirerek gerçekleşen devrimin yarattığı büyük farktan soyutlanmış analizler yapan herkes, boş sözler sarf edecektir.

Sudan'daki devrimci hareketi uyanık bir şekilde analiz edebilme yeteneğini, Sudan halkını bir satranç oyunun piyonu olarak gören ses kayıtlarıyla başlatmak mümkün değildir. Bazıları bunu düşünüp bunun üzerine kaybedeceği bir bahse girse bile!

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Seda Demiröz

https://www.independentarabia.com/node/68531

DAHA FAZLA HABER OKU