İmralı tutanakları komisyonda ilk kez okundu: Öcalan “Verdiğim tüm sözlerin arkasındayım”

TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, İmralı ziyareti sonrasında hazırlanan Öcalan görüşme tutanaklarını ilk kez resmi olarak okudu; toplantıda ayrıca sürecin işleyişine ilişkin parti raporlarının ele alınacağı açıklandı

Fotoğraf: AA

TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, 19’uncu toplantısını TBMM Tören Salonu’nda gerçekleştirdi. AK Parti, MHP ve DEM Parti temsilcilerinden oluşan heyetin İmralı ziyareti sonrasında düzenlenen toplantıda, Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmeye ait tutanaklar ilk kez komisyonda okundu.

Toplantının açılışında konuşan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, sürecin “son derece hassas bir aşamaya” girdiğini belirterek şu ifadeleri kullandı:

“Söylenen her sözün olağan dönemlere kıyasla çok daha büyük etkiler doğurduğu bir süreçteyiz. Bu nedenle herkesin bin düşünüp bir konuşması gereken günlerdeyiz. Hiç kimsenin bu kritik aşamayı kendi siyasi pozisyonunun aracı haline getirmemesi gerekir.”

Kurtulmuş’un koordinatör üyelerle yaptığı değerlendirme nedeniyle 35 dakika gecikmeyle başlayan toplantıda, ilk olarak siyasi partilerin süreçle ilgili hazırladığı raporların ele alınacağı duyuruldu.

İmralı’ya gidiş kararı ve heyetin oluşumu

Komisyonun 21 Kasım 2025 tarihli 18’inci toplantısında, Komisyonda temsil edilen beş siyasi parti grubundan birer üyeden oluşacak heyetin İmralı Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu’na gitmesi teklifi nitelikli çoğunlukla kabul edildi. CHP ve Yeni Yol Partisi heyete üye bildirmedi.

Bu doğrultuda, Hüseyin Yayman, Feti Yıldız ve Gülüstan Kılıç Koçyiğit, 24 Kasım 2025’te Adalet Bakanlığından alınan izinle Abdullah Öcalan’ın beyanlarını almak üzere İmralı’ya gitti.

Öcalan: Silahlı yöntemden ayrıldım, siyasi yöntemi benimsedim

Komisyonda okunan tutanaklara göre Abdullah Öcalan, görüşmede yüzyıllık Türk-Kürt ilişki sistematiğine Devlet Bahçeli’nin sözleriyle büyük katkı sağladığını söyledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a süreçteki cesareti için teşekkür etti.

Sürecin başından beri verdiği tüm sözlerin arkasında olduğunu ifade eden Öcalan, koşullar elverirse teorik ve pratik imkânlarının bunları gerçekleştirmeye uygun olduğunu dile getirdi. Ziya Gökalp’e atıfla Türk-Kürt kardeşliğinin tarihsel önemine vurgu yaptı.

Silahlı yöntemden ayrıldığını belirten Öcalan, 27 Şubat 2025 çağrısı doğrultusunda PKK’nın tüm bileşenlerinin örgütsel varlıklarını dağıtması ve silah bırakmasının toplumda olumlu karşılandığını söyledi. Suriye ve Irak’ta da etkili olduğunu aktardı.

Heyetin Lozan ve 1924 Anayasası öncesi dile yapılan vurguya ilişkin uyarıları üzerine Öcalan, “Sadece eldeki silahların değil, zihinsel olarak da silahların bırakılması gerektiğini” ifade etti.

“Her asker kaybı benim için trajedi”

Feti Yıldız’ın şehit ailelerinin avukatı olduğunu hatırlatması üzerine Öcalan, “Devlet beyin el sıkması ile başlayan süreçte verdiğim tüm sözlerin arkasındayım” dedi.

Hüseyin Yayman’ın şehit ailelerinin hassasiyetine dikkat çekmesi üzerine ise her asker kaybının kendisi için trajedi olduğunu, hiçbir zaman sevinmediğini, TUSAŞ eylemine üzüldüğünü belirtti.

Heyet üyeleri ayrıca Zap Bölgesi’nin boşaltılmasında örgüt mensuplarının silahlı görüntülerinin kamuoyunda infial yarattığını ve örgütün Irak’tan çektiği güçleri Suriye’ye yönlendirmesinin çelişki doğurduğunu aktardı. Öcalan, iki halk arasında tarihsel bir kardeşlik bulunduğunu ifade etti.

Feti Yıldız da tüm acılara karşın Türk-Kürt düşmanlığının oluşmadığını söyledi. Öcalan, şehit ailelerine saygı duyduğunu ve Devlet Bahçeli’ye atıfla “devlete hizmet etmeye hazırım” sözlerinin arkasında olduğunu yineledi.

“PKK’yı 1993’te feshetmeliydim, süreç hep sabote edildi”

27 Şubat çağrısının ardından geçen bir yılı “başarılı” olarak değerlendiren Öcalan, çatışma yaşanmadığını ve kamuoyu desteğinin arttığını söyledi. Terörsüz Türkiye için pozitif adımların önemine vurgu yaptı.

Örgütün merkezinin Kandil’den Suriye’ye taşınmasının sorunu çözmediği ifade edilince, her saha için kesin talimat vermesi gerektiğini ve bu talimatların yeni bir iklim yaratacağını dile getirdi.

Suriye konusunda SDG’nin 10 Mart mutabakatını esas aldıklarını belirten Öcalan, üniter yapıyı ve yerel demokrasiyi benimsediğini, savunma gücü değil “polis gibi” asayiş birimleri öngördüğünü ifade etti.

Türk ve Kürtlerin birbirinden ayrı yaşayamayacağını savunarak Sultan Sencer’e referansla tarihsel birliktelik anlatımında bulundu. Reel sosyalizmi 1995’te terk ettiğini, PKK’yı 1993’te feshetmesi gerekirken “bir elin” her seferinde süreci sabote ettiğini öne sürdü.

“Ferhat Abdi Şahin’i tanıyor musunuz?” sorusuna ise “Kendisine bağlıdır” yanıtını verdi.

Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in kadın hareketine ilişkin sorusu üzerine Öcalan selamlarını iletti ve görüşme sona erdi.

Komisyon toplantısı, siyasi partilerin değerlendirmeleri ve sürece ilişkin hazırlanan raporların ele alınmasıyla devam etti.

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU