Martin Scorsese, 1976 yapımı filmi Taksi Şoförü'nün (Taxi Driver) sonunu kesmekle tehdit eden bir film stüdyosuna verdiği dengesiz tepkiyi, şaşırtıcı yeni Apple TV+ belgeselinde anlatıyor.

Rebecca Miller'ın, Oscar ödüllü yönetmeni konu alan Mr. Scorsese isimli 5 bölümlük dizisi, dünyanın hayattaki en saygı duyulan sinemacılarından biri hakkında yepyeni açıklamalar içeriyor.

Miller, Scorsese'nin öfke patlaması hakkında The Sunday Times'a, "Aykırı bir dönemde yaşamasından kaynaklanıyordu" dedi.

Gerçekten Vahşi Batı gibiydi, sinemacılar gerçekten anarşik şeyler yapıyordu.

Miller sözlerini "Davranışlarından kesinlikle gurur duymuyor. Utancını görebiliyordum ve bu bana çok sevimli geldi. Ama yönetmenlik onun için bir iş değil. Üstünden çıkarabileceği bir ceket değil. Bu onun kimliği. Yani eğer filmi tehdit ediliyorsa, bizzat o tehdit ediliyordu" diye sürdürdü.

Taksi Şoförü'yle ilgili tartışma, Columbia'nın başkanı Stanley Jaffe'nin Scorsese'ye filmin şiddet içeren sonun yeniden kurgulanması gerektiğini çünkü Amerikan Sinema Filmleri Derneği'nin filme +18 uyarısı koymakla tehdit ettiğini söylemesiyle patlak verdi.

Anlaşıldığı üzere Jaffe, yönetmen bunu reddederse stüdyonun Robert De Niro'nun başrolünde oynadığı filmi bizzat kurgulayacağını söylemiş.

Dizide "İşte o zaman kendimi kaybettim" diyen Scorsese, arkadaşları Steven Spielberg ve senarist John Milius'u nasıl bir araya getirdiğini anlattı. İkili, dairesine vardıklarında yönetmenin bir silah alıp Jaffe'yi tehdit etmek ya da stüdyoya girip filmin kopyasını çalmak istediğini iddia ederken bulmuş.

Belgeselde Spielberg, filmin şiddet içeriğinin azaltması istendiğinde "çok sinirlenen" Scorsese'yle yaptığı sıkıntılı telefon görüşmesini aktardı.

Spielberg, Scorsese'nin telefonda, "Steve, Steve, ben Marty, Steve. Eve gelebilir misin?" dediğini anlattı. 

'Fışkıran kanın tamamını kesmemi istiyorlar, fışkıran kanın tamamını kesmemi istiyorlar, elini kaybeden adamı kesmemi istiyorlar'.

Scorsese o sırada silahı olduğunu inkar etse de bir tane edinme tehdidi savurduğunu itiraf etti.

Scorsese "Bir silah alacaktım" diye anlattı. "Ama gerçekten alamayacaktım, değil mi?" diyen Oscar ödüllü yönetmen şöyle ekledi: 

Öfkeliydim ve onları tehdit edeceğimi, belki de ateş edeceğimi ya da başka bir şey yapacağımı söyledim, hiçbir fikrim yoktu, yani tehdit ediyordum.

Yapmak istediğim şey, silah olmadan içeri girip, kaba kurgunun yerini bulup, camları kırıp filmi götürmekti. Filmi zaten mahvedeceklerdi, biliyorsunuz, bırakın ben mahvedeyim. Mahvedeceğim ama öncesinde çalacağım.

Scorsese, Spielberg ve diğerlerinin araya girerek kendisine "Marty, kes şunu, Marty, bunu yapamazsın" dediklerini belirtti. Nihayetinde Scorsese, sözkonusu sahnenin "renk tonunu yumuşatarak" sorunu çözdü. Spielberg, bu çözümün şiddeti herhangi bir şekilde kesmeden "filmi kurtardığını" söylüyor.

Miller, The Sunday Times'a, "Asla birini öldürmezdi" dedi. Scorsese, hissettiği şiddeti "korkutucu" bulduğunu söylerken, müzisyen Robbie Robertson'la kokain çektiği geceleri de anlattı: 

Sorun şu ki, insan günahtan zevk alıyor. Kötü olduğum zamanlarda bundan çok zevk alıyordum.

Filmin sonundaki açık şiddet sahneleri ve 12 yaşındaki Jodie Foster'ın çocuk hayat kadını rolünde oynaması nedeniyle yarattığı tartışmalara rağmen Taksi Şoförü eleştirmenlerin gözünde ve ticari olarak büyük başarı yakaladı. 

De Niro, Daniel Day-Lewis ve Leonard DiCaprio gibi Scorsese'nin arkadaşları ve işbirliği yaptığı kişilerle ek röportajlar içeren belgesel dizisinin 17 Ekim'de Apple TV+'ta yayımlanması planlanıyor.

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

independent.co.uk/arts-entertainment

Independent Türkçe için çeviren: Büşra Ağaç