Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş, ABB'ye yönelik "konser" soruşturmasına ilişkin, "Bu siyasi bir operasyondur ve düpedüz Mansur Yavaş'ı yıpratma operasyonudur. Ben 10 yıl belediye başkanlığı yaptım. Bir gün yolsuzluk soruşturması geçirmedim. Arkadaşlar, yolsuzluğu bütün dünyaya yayılmış bir aileden bu belediyeyi teslim aldık. Dolayısıyla Ankara halkı bize güvendiği için onların hakkını korumak adına ne yolsuzluk yapacağız, ne yiyeceğiz, ne yedireceğiz ama yolsuzluk yapanlardan da sonuna kadar hesap sorduk. Umuyorum ki bunların da hesabı sorulacağı, adaletin gerçekten herkese eşit uygulanacağı bir gün mutlaka gelecek" dedi.
ABB'ye yönelik 'konser" soruşturmasında 5 kişinin tutuklanmasına ilişkin bir soru üzerine Yavaş, şunları kaydetti:
Hukukun genel prensipleri var. Bu ben sadece Cumhuriyet Halk Partili belediyeler için değil, Türkiye'deki bütün uygulamalarda bu şekilde yapılması gerektiği kanaatindeyim. Şöyle ki, bu iktidar döneminde yasa çıktı. Kimse gece yarısı sabaha karşı evi basılıp evinden alınmayacak. Kendisine davetiye çıkarılacak. Hangi konuda çağrıldığı da o tebligatta yazılı olacaktı. Ama bunların artık hiçbirisi yok. Dolayısıyla evlerin aranıp yaka paça götürülmesini son derece yanlış buluyorum. Bu insanların hepsi uzun yıllardır kamu görevi yapan insanlar. Çağırdığınız zaman zaten ifadeye gelecekler. Kaldı ki, mülkiye müfettişleri bu konuları incelemişlerdi. Ankara'da ailesinin tümü yolsuzluklarla anılan Melih Gökçek gece vakti operasyon tweet’te bildiriyor. Şimdi operasyonu Ankara Adliyesi mi yapıyor, Emniyet mi yapıyor, Gökçek ailesi mi yapıyor? Nereden haberi oluyor? Daha sonra, 'yok falan filan' dedi ama operasyona dahil oldukları belli. Burada önemli olan mülkiye müfettişi bir tespit yapmış.
"Bu kamu zararı nereden çıkmış?"
Bizim buradaki itirazımız sıradan bürokratlara büyük bir organizasyonla ilgili sorular soruluyor. O organizasyonda kullanılan makinelerin, araçların birçoğunun ne modelini, ne adını ben de bilmiyorum. Onların hiçbirisinin bilmesi mümkün değil. Şunu söyledik biz: 'Gidin, aynı işi yapan, aynı model arabayla, aynı model aracın fiyatını kıyaslayın'. Pahalı alıp alınmadığı oradan belli olur. Varsa pahalı herkes cezasını çekecektir. Ama, 'Bu konudan hiç anlamayan birisinin bilirkişi ifadesine dayanarak bu iş yanlış olmuştur' dedik. Ankara Başsavcılığı da aynı mülkiye müfettişleri soruşturması üzerinden geçen basın toplantısında adı geçen bilirkişileri çağırarak aynı şekilde rapor verilmiş ve 153 milyon kamu zararı bulmuş. Bu kamu zararı nereden çıkmış? Kimsenin bildiği yok. Neye dayanarak çıkmış?
Bu arada yakın zamanda Atatürk Orman Çiftliği’nde 1,5 ay önce yapılan o tarihteki Tarkan konserinin fiyatlarına bakın, Jennifer Lopez konserinin fiyatlarına bakın gibi dilekçelere hiçbir zaman cevap verilmedi maalesef. Bu da ayrıca savcının lehe olan delilleri toplama yetkisini kullanmadığını ortaya çıkarıyor. Şimdi asıl problem nerede? Bu rapor ortaya çıktıktan sonra gözaltılar yapıldı ve ifadeler alınmaya başladı. Sanık sayısı burada 13’tü 14 oldu, daha doğrusu şüpheli sayısı. Niye 14 oldu? Mülkiye müfettişi 9 kişi hakkında soruşturma izni istemiş, 6’sına vermişti. Bunların içerisinde etkin pişmanlıktan yararlanan insanın adı falan yok yni bu şahıs şüpheli falan değil.
"Osman Gökçek’e gidip 'bu dosyanın şikayetçisi bu' diye Beyaz TV’de etkin pişmanlık dilekçesi veriyor"
Ancak bugün anladığımız kadarıyla dosyada bulunan MASAK raporunda bizim bürokratlarımızın tersine o çalışanın bu şirketlerden para aldığı ortaya çıkıyor. Tabii bunu hiç kimse bilmiyor. Kendisinin de bilme ihtimali yok. Ama birdenbire sanki aklı başına gelmiş, başına taş düşmüş gibi bu raporu piyasaya açıklanmadan 10 gün önce Osman Gökçek’e gidip 'bu dosyanın şikayetçisi bu' diye Beyaz TV’de etkin pişmanlık dilekçesi veriyor. Bu da operasyonu kimin yönettiğini gösteriyor. Etkin pişmanlık dilekçesi verecekse götür bunu savcılığa vermesi lazım.
Dolayısıyla kendisinin yaptığı yolsuzluklar ortaya çıkınca diğer çalışanları suçlamak suretiyle onların tutuklanmalarına sebep olmuştur. Adalet herkese eşit yürütülmelidir arkadaşlar. Benim yaptığım önceki şikayette içerisinde 1,5-2 milyarlık kamu zararları, yolsuzluklar var. Bırakın gözaltına almayı, bırakın adli kontrol uygulamayı, bunların ifadesi dahi alınmadı 6 yıldır. Böyle adalet olmaz. Asıl kamu zararı orada. Bile bile ihaleler birilerine verilmiş, işler yapılmamış ve ifade alınmıyor. İfade alınmayınca da suç zaman aşımına uğruyor. Dolayısıyla biz adaletin herkese eşit uygulanmasını istiyoruz. Yazık. Yani insanların lekelenmeme hakkı var. Çağırın ifadesini alın. Açın davayı, yargılayın. Eğer suçlularsa cezasını çeksin. Hiç kimse zaten adaletten kaçmıyor, kaçmak da istemiyor.
"MASAK raporunda haklarında hiçbir şey bulunmayan insanlar tutuklu"
ABB "konser" soruşturması kapsamında ifadesi alınan şüphelilerden birinin "Bu davanın muhbiri Osman Gökçek'tir" dediği iddiasına ilişkin de Yavaş, şöyle konuştu:
Şüpheli listesinde olmayan birisi. 10 gün önce birden bire gidip Osman Gökçek'e 'etkin pişmanlık, ben suç işledim' diyerek dilekçe veriyor. Kendini kurtarmak istiyor ve bu şahıs şu anda adli kontrolle serbest. Yani suç işlediği MASAK raporuyla tespit edilen insan serbest. MASAK raporunda haklarında hiçbir şey bulunmayan insanlar tutuklu. Böyle adalet olmaz.
"Gökçek ailesinin çenesi durmuyor"
Şimdi söylenen şu: Bir de bu Gökçek ailesinin çenesi durmuyor. Yaptıklarını bir zafer gibi sağda solda anlatıyorlar. Yeni söyledikleri şu: Yakında ikinci dalga başlayacak. 'Başta Mansur Yavaş'ın özel kalemi olmak üzere 30'un üzerinde toplam şüpheli sayısı çıkacak' diye sağda solda konuşuyorlar. Görelim bakalım böyle bir operasyon olacak mı? Olursa bu operasyonu kimin yönettiği de ortaya çıkmış olacak.
Siyasilerin adliyeyle ilgisi olmaması lazım. Adamlar öyle enteresan ki halkın, belediyenin malına çökmüş, evden çıkmıyorlar ama adliyeden de çıkmıyorlar. Gökçek'in attığı tweetlere bakın tamamı soruşturmalarla ilgili. E peki bunlar hakkında bizim verdiğimiz şikayetler... Onlarla ilgili hiçbir şey yok. Bunların yaptıklarıyla ülkedeki hukuka, adalete zarar vermekten başka bir şey değil. Yaparsınız; soruşturmanızı iddianameye tanzim edilir ve yargılanır, varsa cezasını çeker herkes. Apar topar peşlerinden suçlu gibi yapmak ve buna siyasilerin karışması demek ne anlama gelir?
"Biz yolsuzluğu bütün dünyaya yayılmış bir aileden bu belediyeyi teslim aldık"
Bu siyasi bir operasyondur ve düpedüz Mansur Yavaş'ı yıpratma operasyonudur. Ben 10 yıl belediye başkanlığı yaptım. Bir gün yolsuzluk soruşturması geçirmedim. Arkadaşlar, biz yolsuzluğu bütün dünyaya yayılmış bir aileden bu belediyeyi teslim aldık. Dolayısıyla Ankara halkı bize güvendiği için onların hakkını korumak adına ne yolsuzluk yapacağız, ne yiyeceğiz, ne yedireceğiz ama yolsuzluk yapanlardan da sonuna kadar hesap sorduk. Umuyorum ki bunların da hesabı sorulacağı, adaletin gerçekten herkese eşit uygulanacağı bir gün mutlaka gelecek.
Yavaş, Melih Gökçek hakkında yayınladığı belgelerin devamının gelip gelmeyeceğin ilişkin soruya şu yanıtı verdi:
Daha açıklayacağımız çok şey olacak. Çünkü yeni elde ettiğimiz deliller var, veriler var. Bunların daha birçoğu zaman aşımına uğramadı. Sonuna kadar biz bunlarla uğraşacağız. Bu takipsizlik kararlarının kaldırılması için de başvurduk. Bu kadar anlatımdan sonra Adalet Bakanlığı devreye girer ve takipsizlik kararları kaldırılır. Onlar da normal herkesin yargılandığı gibi yargılanırlar. Suç işlemedilerse beraat ederler. Bu şahısların mal varlıklarını nereye sakladıklarından tutun kimlerle işbirliği yaptıklarına kadar o verileri toplamaya çalışıyoruz. Bir de aynı şekilde şimdiye kadar yaptıkları ihalelerle kendi oğullarına verdikleri, televizyon ve spor kulübüne yaptıkları harcamaları, finans şirketlerindeki işbirliklerini ortaya koyup, suç işlemek için teşekkül kurduklarına dair şikayet dilekçemiz de hazır.
"Türkiye'nin yüz karası olan bu ailenin her şeyini ifşa edeceğiz"
Benim mal varlığım dahil bütün harcamalarımı inceledikleri muhakkak. Bir şey bulsalardı şimdiye kadar duman ederlerdi. Bunda hemfikir miyiz? Peki, siyasetçiler şeffaf olmak zorundadırlar. Mal varlıklarını açıklamak zorundadırlar. Bu şahıs 600 milyonluk villayı hangi parayla yapıyor? Kaç kişi çalıştırdınız? Şimdiye kadar ne kadar vergi verdiniz? Bunu açıklamaya davet ediyorum.
Evden de çıkmıyorlar. Belediyeye ait her şeyi sahiplenmişler. Sanki Ankara bizimmiş gibi belediyenin mallarını şahsi malımız gibi kullanmışlar şimdiye kadar. Daha ayrıntılı çok şey ispat edeceğimiz. Kamuoyuna serip bu ailenin, Türkiye'nin yüz karası olan bu ailenin her şeyini ifşa edeceğiz. Görsün insanlar, görsün ki suç işleyenin yanına kar kalmıyor. Eninde sonunda bu açıklanıyor. Bu Gökçek'in başına gelenleri bize ders olsun deyip bundan sonra da iş başına gelen bürokratlar ileride bir gün kendilerinden hesap sorulacağını düşünerek inşallah onların yolunu takip etmezler. Bizim bu şekilde örnek olmak gibi de bir görevimiz var.
ANKA