CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhuriyet’in gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Özel, DEM Parti’nin, “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu Abdullah Öcalan’ı dinlesin” önerisi hakkında şunları söyledi:
Komisyon bunu oturur, tartışır. Karar alma mekanizmaları belli. CHP olarak, komisyonun somut gündem önerilerinde konu komisyon üyesi arkadaşların karar verme sınırlarını aşarsa bunu bize getirmeleri lazım. Bize henüz böyle bir şey gelmedi. Komisyon adına kimler gidecek, ne olacak, ne amaçla gidilecek bunları bilmiyoruz. Ama bu zamana kadar bana ‘İmralı’ya gidecek misiniz?’ diye de sordular. Bizim gündemimizde öyle bir şey yok. Komisyonun gündemine bu geldiğinde arkadaşlar neyin ne amaçla geldiğini getirdiklerinde oturacağız, konuşacağız, tartışacağız, bakacağız.
Özel, “Komisyonda iktidar ortakları arasında bir kırılganlık hissediyor musunuz?” sorusuna ise şu yanıtı verdi:
Samimi cevabım, hissediyorum. Ama Devlet Bahçeli bunu söylediğimizde kendisine hakaret olarak kabul edip, bize hakaret etmeye başlıyor. O yüzden hissetmiyorum. Çok iyi geçindiklerini hissediyorum. Birlikte geçinsinler. Hiçbir çatlak hissetmiyorum. Devlet Bey de bize hakaret etmesin. Ama şunu görmek lazım. Başlarken başta bazı temel noktalar söylemişlerdi. Mesela hiçbir pazarlık olmayacaktı. Kayıtsız şartsız silah bırakılacaktı. Bir çağrı olacak, Avrupa, Türkiye, Suriye, İran’ı, Irak’ı etkileyecekti. Sanki YPG de silah bırakacaktı. Bunun doğru olmadığını hepimiz biliyorduk da söyleyene hakaret ediyorlardı. Şimdi Suriye’de yaşananlara, restleşmelere; ABD’nin SDG konusundaki yaklaşımına bakınca komisyonda zamana yayma meselesi var.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
“Komisyonu Türkiye’yi demokratikleştirme adına birkaç güven artırıcı adım atmaya davet edeceğiz”
“Komisyonda bir şey olsun suçu CHP’ye yıkalım. Ya da bir şey yapalım, CHP komisyondan ayrılsın. Komisyonu CHP bozmuş olsun, şu sorunlu gündemden kurtulalım” diyorlar. Masayı devirmemizi bekliyorlar. Ama onlara böyle bir konfor alanı bırakacak değilim” diyen Özel şu ifadeleri kullandı:
Ülkeye bir sürü şey taahhüt ettiler. Şimdi başka bir tablo var. Burada sorunu çözmek için demokratikleşme adımları atmaya ayak sürüyorlar. Sonra “CHP kalksın” diyorlar. Ama ben 18 Mart günü gelseler de “Komisyon kuralım” derdim, son operasyon dalgaları ve partimize kayyum meselelerinden sonra da derdim. Bizi zulmederek ne ıslah edebilirler ne de kızdırıp olduğumuzdan başka bir yere çekebilirler. Masadan kalkıp kalkmama meselesini ilk başta belirlediğimiz kriterlere endeksli söylüyoruz. O masada anayasa konuşmayız. Şehit ailelerinin yüzüne bakamadığımız bir iş yapmayız. Ama demokratikleşme yoluyla Kürt sorununun çözülmesi için her şeyi yaparız. Elimizi taşın altına koyarız. Arkadaşlarımız bu hafta da ilerleyen haftalarda da hasta tutukluları, kayyum meselesini gündeme getirecek. Komisyondan kalkmak yerine komisyonu Türkiye’yi demokratikleştirme adına birkaç güven artırıcı adım atmaya davet edeceğiz. İlk adım hasta tutuklu ve yükümlüler. Ardından da kayyum düzenlemesinin üzerine komisyon konuşsun. Herkesin samimiyetini görelim.
“Motivasyon en üst noktada”
Özel 15 Eylül’de görülecek Kurultay davası için ise şu değerlendirmeyi yaptı:
Partimizin hukukçularıyla bütün ihtimalleri çalıştık. Aylardır çalışıyoruz. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararını hukuki bulmamak ayrı bir şey buna karşı tedbir almamak başka bir şey. Meydanı onlara bırakacak halimiz yok. Meselenin kritik bir yere gittiğini fark ettiğimizde delegelerimiz olağanüstü kongre imzası verdi. Bir buçuk gün içinde delegelerimiz bine yakın imza verdi. Bir kayyum ya da butlan kararı sonrasına İstanbul kongrelerinin olmadığı; Parti Meclisi ve genel başkanın da çağrıcısı olmadığı, delegelerin çağırdığı bir olağanüstü kurultayı teknik ve hukuken planladık. Onu uyguladık. O kurultayı kimse durduramıyor. Çünkü bu yönetime rağmen kurultay yapılıyor demektir. Ben zaten 6 Nisan’da olağanüstü kurultayı çağırmıştım. Ama diyorlar ya “Genel başkan son kongrede seçildiği için, o karar etkili olmaz” diye… Şimdi İstanbul delegeleri ve genel merkez hariç olağanüstü kurultay topluyor. Burada en memnun olduğum konu, parti tarihinin en büyük saldırılarından biriyle karşı karşıya ve saldıranlar partiyi yıldırmayı düşünürken öyle bir birliktelik var ki… Delegeler notere gitti, iki bin lirayı bulan bir masrafı var, imzaları verdiler. Bir buçuk günde başvuruda bulunduk. Tüylerim diken diken oldu, gırtlağım düğümlendi. Delege o kadar farkında ki meselenin, motivasyon en üst noktada. Tarihte bu görülmemiş. İstanbul il kongresini de olağanüstü topluyoruz. 540 imza toplandı. Özgür Çelik, 300 küsür oyla seçilmişti. Yani kendisine oy vermeyenler, destek için imza verdi. Bu CHP’yi bölmeye çalışanların yaptıklarının delegede, üyede, kamuoyunda çok geri teptiğinin en önemli göstergesi.
“Onlar neyi göze alırsa, fazlasını göze alırız”
Öyle bir noktadayız ki 15,5 milyon insanın adayı Ekrem İmamoğlu, Silivri’de. Ben milletin adayının üzerine Silivri’de beton dökülmesine izin verir miyim? Oturduğumuz koltuk, Atatürk’ün koltuğu. Onun koltuğuna kayyum dadanmış. İstanbul’a kayyum dadanmış. Biz oraları bırakamayız. Orduyu, polisi harekete geçirirler. Bizi buradan döve döve atarlar. O ayrı bir şey. Biz bu olmadan bu koltukları bırakmayız. Hukuk içinde her şeyi yapıyoruz. Onlar hukukun dışında neyi göze alıyorlarsa fazlasını göze alıyorum. Bu sokakları terörize etmek anlamında değil. Onlar neyi göze alırsa, fazlasını göze alırız. Çünkü bir kelime az konuşursak milleti sustururlar. O yüzden bize yakışmaz. Her şeyi göze aldık. 100 yıl önce verilen mücadele bundan kolay bir mücadele değildi.
“Erdoğan’ın dolduramadığı meydanları dolduruyoruz”
CHP Genel Başkanı partisinin düzenlediği mitingler için ise şunları söyledi:
İnsanlar mücadelenin bir parçası olmak istiyor, bunu da kendi şehirlerinde göstermek istiyorlar. Şartlar ne zamana kadar gerektirirse o zamana kadar miting yapacağımızı söyledik. Gittiğimiz her şehirde rekor kırıyoruz. Erdoğan’ın dolduramadığı, artık kaçtığı meydanları dolduruyoruz. Konya’da miting yapmaya kaçındığı meydanı doldurduk. Yozgat’ta dolduramadığı meydanı doldurduk. Bayburt’ta 800 küsür oy aldık ama 20 bin kişiyle miting yaptık. Bu açıdan kıymetli. Giderek güçleniyoruz ve oraya moral oluyoruz. Sadece miting de yapmıyoruz. Gittiğimiz yerde ölçümler yapıyoruz. Seçmen analizi ve miting sonrası anketler yapıyoruz. Mesela AKP, Sinop’ta 42,7 oy almış. Bu pazar seçim olsa 36,7’ye inmiş. CHP yüzde 25 oy almış. Bu pazar seçim olsa 42,5’e çıkmış.
Söyleşinin tamamına buradan ulaşabilirsiniz
Cumhuriyet