Gazze'de sahadaki yardım çalışanları da açlıkla mücadele ediyor.

Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) Genel Komiseri Philippe Lazzarini, dünkü açıklamasında Gazze'de İsrail ablukası nedeniyle yaşanan kıtlığın her geçen gün kötüleştiğini belirterek şunları söyledi:

Bu derinleşen kriz, savaşın parçaladığı bölgede hayat kurtarmaya çalışanlar da dahil herkesi etkiliyor. Yardım görevlileri yeterince yiyecek bulamadığında, tüm insani yardım sistemi çöküyor.

Gazze Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre savaşın başından beri 81'i çocuk en az 113 Filistinli açlık nedeniyle hayatını kaybetti. BM, bu kişilerden en az 45'inin son 4 günde öldüğünü bildiriyor.

Lazzarini, Gazze'de çalışan bir meslektaşının Filistinlilerin yaşadığı eziyeti şöyle tanımladığını aktardı:  

Gazze'deki insanlar ne ölü ne de diri, yürüyen cesetlere döndüler.

UNRWA direktörü, 6 bin kamyon dolusu gıda ve tıbbi malzemeye eşdeğer yardımın Mısır ve Ürdün'de bekletildiğini, İsrail'in bölgeye yardım girişini engellemeyi sürdürdüğünü de sözlerine ekledi.

Gazze'de 27 Mayıs'tan bu yana İsrail-ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'nın faaliyetleri de kaosa yol açtı. Vakfa ait erzak dağıtım noktalarında Filistinlilerin hedef alındığı sistematik saldırılar sonucu ölenlerin sayısı bini geçerken, yaralı sayısı da 7 bini aştı.

Gazze'deki açlık krizi derinleşirken, radikal sağcı İsrailli siyasetçiler "Gazze Rivierası" planı üzerinde çalışıyor.

ABD Başkanı Donald Trump'ın ortaya attığı Gazze'yi "Ortadoğu'nun Rivierasına" çevirme planı, Tel Aviv yönetimi tarafından da benimsendi. Trump, Filistinlilerin çevre ülkelere yerleştirilmesiyle bölgenin kontrolünün ABD'ye geçmesini ve Gazze'nin turizm merkezine dönüştürülmesini önermişti. 

Guardian'ın aktardığına göre radikal sağcı yerleşimci ve siyasetçiler, dün Meclis'te bir araya gelerek, Gazze'yi ilhak etme ve "İsrailliler için lüks bir tatil kentine dönüştürme" planını tartıştı.

"Gazze Şeridi'nde yerleşim için ana plan" başlıklı proje kapsamında bölgeye 850 bin konut inşa edilmesi, ve kripto para ticareti yapan yüksek teknolojili "akıllı şehirler" kurulması öngörülüyor. Planın Trump'ın fikrinden ilham aldığına dikkat çekiliyor.

İsrail'e sağlayacağı ekonomik faydaların da ön plana çıkarıldığı proje metninde, "İsrail halkının bu topraklara yerleşme, bu toprakları geliştirme ve koruma hakkı sadece tarihi bir hak değil, aynı zamanda ulusal ve güvenlikle ilgili bir yükümlülüktür" iddialarına yer veriliyor.

İsrail'in önde gelen insan hakları avukatlarından Michael Sfard ise Tel Aviv yönetiminin planına karşı çıkarak şunları söylüyor:

Bu bir etnik temizlik planıdır. Uluslararası hukuka göre bu, insanlığa karşı işlenmiş bir suç anlamına gelecektir çünkü tehcir küçük ölçekte işlendiğinde savaş suçu, büyük ölçekte işlendiğinde ise insanlığa karşı suçtur.

Independent Türkçe, Guardian, AA 

Derleyen: Yasin Sofuoğlu