Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yeni Yol grup toplantısında konuştu.
Arıkan, yürüttükleri "Uyuşturucu ile Mücadele Kampanyası" projesi ile çok önemli bir çalışmaya imza attıklarını, yaptıkları saha çalışmaları, görüştükleri uzmanlar, aldıkları raporların, acı gerçeği bir kez daha gösterdiğini söyledi. Türkiye’de bağımlılığın, önemli sorunlardan biri haline geldiğini ifade eden Arıkan, şöyle devam etti:
Üç başlıkta konuyu özetleyecek olursak, Türkiye’de bağımlı sayısı her geçen gün artıyor, Türkiye’de bulunan uyuşturucu madde miktarı her geçen gün artıyor. Türkiye, 'uyuşturucu trafiğinde' artık sadece bir güzergah değil, bir merkez haline de geldi. İktidar neden uyuşturucu tacirlerine, her türlü rezilliğin reklamını yapan TV kanallarına, sanal platformlara, çetelere, mafyaya, rüşvet ve yolsuzluk çarkına, kumar baronlarına güç yetiremiyor? Kontrolünüzdeki medyayı, STK’ları seferber edin. Valilere, Emniyet Müdürlerine, Jandarma Komutanlarına, Başsavcılara bu iş kökten çözülene kadar uykuyu yasaklayın. İktidar yöneticiler, iktidar olduğunuzu biliyoruz! Zira akademisyene, öğrenciye, gazeteciye, siyasetçiye, KHK’lıya yeten o gücünüzü defalarca gördük. Ama ne gariptir ki o kudret, bir türlü uyuşturucu tacirlerine, çetelere, mafyaya, sanal kumar baronlarına yetmiyor! Gazetecilerin değil baronların peşine düşmelisiniz. Zehir tacirlerine arkalarında kim olursa olsun, bedeli ne olursa olsun adalet önüne çıkarıp gerekli cezaları vermelisiniz. Vakit kaybetmeden ‘Bağımlılıkla Mücadele Kurumu’ kurmalısınız.
"İktidara sesleniyorum, bugün Büyük Ortadoğu Projesine 'one minute' deme vaktidir"
İsrail'in ve ABD'nin, İran'a yönelik saldırılarına ilişkin de konuşan Mahmut Arıkan, "Tarihin kırılma eşiğindeyiz. Bu kırılmanın nedeni, ABD ve İsrail’in hukuku değil, haydutluğu esas alınmasındandır" dedi.
Amerika'nın, İran’ı, "nükleer silah üretebilir" iddiasıyla vurduğunu, halbuki, dünyada en fazla nükleer silaha sahip ülkelerden birisinin Amerika diğerinin de İsrail olduğunu söyleyen Arıkan, şöyle devam etti:
'Rejim değişikliği' cümleleri boş yere ağızlardan çıkmıyor. İstikrarsız bir İran amaçlanıyor, parçalanmış bir coğrafya amaçlanıyor, Siyonizm’e, emperyalizme boyun eğmiş bir Ortadoğu amaçlanıyor. Kısaca yıllardır hayalini kurdukları Büyük Ortadoğu Projesi planlanıyorlar. Bölgede kalıcı bir istikrar için Türkiye, İran, Mısır ve Pakistan arasında savunma paktı oluşturalım. Bu birliktelikle caydırıcı gücü hızlıca geliştirelim ve genişletelim. İktidara sesleniyorum, asıl bugün Büyük Ortadoğu Projesine 'one minute' deme vaktidir. Nihayet geçtiğimiz günlerde Dışişleri Bakanlığı da yaptığı açıklamada, ‘endişe duymaya başladığını’ ifade etti. Tehlike bu kadar kapımıza dayanmışken, bizim Dışişleri Bakanlığımızın daha yeni ‘endişe’ etmeye başlaması ülkemiz için ‘endişe’ vericidir. Endişe etmekte geç kalmadınız mı? Biz endişe edip, Kürecik’i, İncirlik’i kapatın derken neredeydiniz? Yıllar önce sıra İran’da dediğimizde neredeydiniz? Biz, ‘Mesele Suriye’yse hedef Türkiye’dir’ dediğimizde neredeydiniz? Arkadaşlar, endişe etmekte çok ama çok geç kaldınız.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
"Nasıl oluyor da füzelerin düştüğü Tel Aviv Borsası yükselirken, İstanbul Borsası düşüyor?"
Saadet Genel Başkanı Arıkan, Türkiye’nin her zamankinden daha dikkatli olması, özellikle de ekonomik anlamda daha güçlü, daha dirençli hale gelmesi gerektiğini beliterek, "Evet, savaşın küresel piyasalar üzerinde petrol fiyatlarında, altında, dolarda, borsada etkisi elbette olacaktır. Önemli olan bunlardan, hasar almadan çıkabilmektir. Merak ediyoruz, nasıl oluyor da füzelerin düştüğü Tel Aviv Borsası yükselirken, İstanbul Borsası düşüyor? Nasıl oluyor da, füzeler savaşan ülkelere, zamlar Ankara’ya yağıyor. Nasıl oluyor da, savaşın tam göbeğindeki ülkelerin ekonomisi bile, bizimki kadar sarsılmıyor" sorularını sordu.
Zamlardan, asgari ücretli, emekli, memur, öğrenci, çiftçi, esnaf, engelli kim varsa etkilendiğini ama "kaymak tabakası"nın etkilenmediğini söyleyen Arıkan, "İsviçre merkezli bir şirketin 56 ülkeyi kapsayan raporuna göre, 2024 yılında dolar milyoneri sayısının en çok arttığı ülke Türkiye. Evet, yanlış duymadınız Türkiye. Dünyada dolar milyoneri sayısındaki artış yüzde 1,2 iken, Türkiye’de bu oran yüzde 8,4 artmış. Vatandaşımız hayatta kalmaya çalışırken, evine alacağı bir avuç kıymanın hesabını yaparken, kaymak tabakası servetine servet katıyor. Bu zalim düzen vatandaşlarını simit-çaya mahkum ederken, yandaşlarını dolar milyoneri yapıyor. Bu düzen adil olmayan bir düzendir. Bu düzen haksızlığın, adaletsizliğin, eşitsizliğin düzenidir" dedi.
"Beslenme çantasında bir kuru ekmekle okula gitmek zorunda kalanlara da çözüm bulacak mısınız?"
Milli Eğitim Bakanlığı'nın okullarda gelir eşitsizliğinin en bariz örneklerinden biri olan serbest kıyafet uygulamasına son vererek, okul üniformasını geri getirdiğini belirten Arıkan, "Biz bu adımı sonuna kadar destekliyoruz. Ayrıca bu hatadan geri dönüldüğü için de tebrik ediyoruz. Fırsat eşitsizliği sadece kıyafette değil tabiki! Beslenme çantasında bir kuru ekmekle okula gitmek zorunda kalanlara da çözüm bulacak mısınız? Montsuz ve yırtık ayakkabıyla okula gidenlere çözüm bulacak mısınız? Kalem, defter, çanta bile almaya parası olmayan yavrularımıza çözüm bulacak mısınız?" diye konuştu.
"Tüm arkadaşlarımızla beraber kanuna ret oyu vereceğiz."
TBMM'de görüşülen İklim Kanunu Teklifi'ne yönelik eleştirilerini sıralayan Arıkan, şunları kaydetti:
Bölgemiz yanıyor, coğrafyamız yanıyor, ekonomi yanıyor, çiftçimiz, asgari ücretlimiz, emekçimiz, emeklimiz yanıyor. Ama iktidarın işçiymiş, emekliymiş, çiftçiymiş böyle bir gündemi yok. Türkiye’de bütün sorunlar çözülmüş gibi, yangından mal kaçırırcasına; dün Meclis’in gündemine iklim kanununu getirdiler. Üç ay önce, aziz milletimizin tepkisi üzerine çekmek zorunda kaldıkları iklim kanununu, tek bir virgülüne dokunmadan geri getirdiler. Bu kanunun Meclis tatile girmeden önce çıkmasını sermaye grupları istiyor, enerji baronları istiyor, para babaları istiyor, küresel şirketler istiyor. Arkadaşlar getirilen ‘iklim kanunun’ iklimle doğayla çevreyle falan alakası yok. İklim düzenlemesini dert ettikleri için değil, piyasa düzenlemesini dert ettikleri için getirdiler. Çevre kaygısıyla değil, baronlara söz verdikleri getirdiler. Türkiye’yi fosil yakıt bağımlılığından kurtarmak için değil; Türkiye’nin enerji lobilerine bağımlılığını artırmak için getirdiler. Asıl amaç çevreyi doğayı korumak da değil, asıl amaç küresel şirketlerin ve sanayileşmiş devletlerin menfaatini korumaktır. Kısacası biz bu iklim kanununda yokuz. Biz bu dayatmaya bu oldubittiye karşıyız. Sonuna kadar da karşı çıkacağız. Tüm arkadaşlarımızla beraber kanuna ret oyu vereceğiz.
ANKA