Özgür Özel: Kasımda erken seçim istiyoruz

CHP Lideri Özgür Özel, Halk TV’de İsmail Küçükkaya’nın sunduğu Yeni Bir Sabah programında konuştu

Fotoğraf: CHP X Hesabı

Programda gündeme dair değerlendirmeler yapan Özel; "Seçim ne zaman olacak?" sorusunu da yanıtladı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Özel şunları söyledi:

Kasımda olmasını ümit ediyoruz. En geç önümüzdeki Nisan'da yapılacak olan bir seçim için tarih verilirse erken seçim kararını destekleriz. Bakın biz bu Kasım'ı istiyoruz ama bu Kasım'a kadar bize gelecek sene Nisan onu geçmemek üzere bir tarih verip seçim kararını şimdiden mecliste alırsak erken seçim kararına destek veririz. Onun dışında biz Erdoğan'ın aday olabilmesi için istiyorsa şimdi gelsin aday olsun. "Ama seçimlere 6 ay kala, bir yıl kala seçimleri birazcık öne alalım. Erdoğan'ı aday edelim" gibi bir yaklaşımın karşısındayız. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak tabii her zaman son kararı partinin yetkili organları veriyor, konjonktürü o değerlendiriyor. Hani ben böyle söylüyorum olacak diye değil ama biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bir an önce adayımızı yanımızda, sandığı önümüzde istiyoruz. Bir an önce.

Biz önümüzdeki pazar 6.30'ta kaldırıp sandığa yollayacak 180.000 kişiyi bulmuş durumdayız. Şu anda var. Toplam 191.000 kişi olacak. İsim şöyle şunu kabul etmiyoruz artık. Yoksa söyle oraya isim yazarlar sana. İsmi yazılan kişiyi arıyoruz. Göreve hazır olup olmadığını soruyoruz. Bazı sorularla eğitimini tamamlamış mı, bu konuda bilgi birikimi tamam mı onları yokluyoruz. Biz sandık güvenliği ordumuzu geçen seferki geçen sefer ondan önceki sefer hep vatandaşın kaygı ettiği sandıklara sahip çıkacak mısınız o meseleyi seçime doğru değil şimdiden. Çünkü erken bizdeki temel mantık şu. Erken seçim istiyorsan o seçime önce kendin hazır olacaksın. Biz bakın Eylül'de Ekim'de Kasım'da değil. Bu pazar yapılacak seçime sandığa yollayacak arkadaşlarımızı hazırladık. Ama bu arkadaşlar sırf seçim günü değil, sırf sandıkta değil, o sandıkta oy kullanacak 300-350 kişi için bugünden seçime kadar mahallelerde çalışacaklar.

"İmza kampanyası 20 milyon sınırında"

İmamoğlu'nun adaylığına ilişkin süren imza kampanyasına dair de konuşan Özel, şu ifadeleri kullandı:

20 milyon sınırındayız. Tabii ilk başlarda çok yoğun bir yani çok hızlı, çok yoğun ve yetişilmesi zor bir talep. Şu anda imza verebilecek 27 milyon kişiden 20 milyona ulaştığınızda o 7 milyon kişi için daha büyük bir emek vermek gerekiyor. Bunun için 180.000'in üzerindeki sandık bölgesi sorumlusu, biraz önce söylediğimiz sandık sorumlusu arkadaşlarımız kendi bölgelerindeki 350'şer seçmeni tarayarak imzaları topluyorlar. 20 milyon sınırındayız. 20 milyonda imzaları bir saydırtıp 20 milyonuncu imzayı tescil edeceğiz ki 20 milyon kişinin erken seçim istediği bir ülkede yaşıyoruz.

Bunu görmek lazım. Bizim hedefimiz Erdoğan'ın aldığı oy kadar imzayla ona bir güvensizlik oyu söylemek. 27 milyonu hedefliyoruz. Bundan sonra geriye doğru sayacağız ve mahalle mahalle, kapı kapı sokak sokak geziyoruz ve imza topluyoruz. Şimdi ismini yanlış söylemeyeyim diye yani yanlış ilçe söylerim olur ama dün Tekirdağ'da arkadaşlarımızın yanına birini getirmişler. Önceki ilçe başkanımız bir ilçenin. Almış eline föyleri Tekirdağ'ın bütün köylerini gezerek bireysel 10.000 imza toplamış. 10.000. Akıl almaz. Dedim ki o imzaları genel merkeze getirsin. Tetkik edelim. Ben bunu bir grup toplantısında bu imzaları ben teslim alayım. Bir kişi 10.000 imza toplamış. Yani inanan bir partilinin neler yapabileceğini kendi arabasına binmiş 3 arkadaşını, 4 arkadaşını almış. Tekirdağ'ın bütün köylerini gezerek 10.000 imza toplamış.

Biz bu imzalar konusunda meclis tatile girdikten sonra milletvekillerimizle birlikte özellikle şimdi yüzdesel olarak yayıyoruz. Oralara da özel çalışmalar yapacağız. 20 milyonu zorladığımız bir noktadayız. 27 milyona doğru kararlılıkla gidiyoruz. Bir de bu imza meselesinin şöyle bir güzel tarafı var. Elde imza gidiyorsun. Atmak isteyen görür görmez çağırıyor atıyor. Tereddütü olan neden tereddütü var diye dinliyorsun. Diyor ki benim torun polis. Oğlum gelecekte mülakata girecek. Şuyum var kendim devlet memuruyum. Onlara imzaların Tayyip Bey'in eline geçmeyeceğinin garantisini veriyoruz. İmza alabiliyoruz. Bir de imza istediğinizde soranlar var. Ya iyi de mesela adam diyecek ki iyi de bu KİPTAŞ'tan 100 tane ev mevzuu varmış. Ne oldu? Orada da onu anlatma imkanı buluyorsunuz.

Adalet Bakanı'na seslendi

Adalet Bakanı'nın askerlik arkadaşı olduğunu dile getiren Özgür Özel; Fatih Altaylı'nın tutuklanmasına ilişkin de şu değerlendirmeleri yaptı:

Her fırsatta Adalet Bakanı benim asker arkadaşım. Ege Deniz Bölge Komutanlığı'nda birlikte askerlik yaptık. Benim Soma Komisyonu arkadaşım. Adalet Bakanı benim Grup Başkan vekilliği yaparken birlikte mevkidaşlık yaptık. Adalet Bakanı'na soruyorum. Ben Adalet Bakanı'nın kötü niyetli olmadığını ama bu yaşananlar da maalesef maalesef sistemin onu seyirci ve etkisiz bir pozisyona ittiğini, işin başka bir tarafta döndüğünü de biliyorum. Ama zaman zaman tweetler atarak Türkiye'de yargı bağımsızdır. Sürekli Adalet Bakanı yargı bağımsızdır diyor.

Yargı bağımsızsa Fatih Altaylı o cümleleri kurana kadar kurduktan sonra hiçbir şey yokken saraydan birisi çıkıp da suyun ısınıyor. Ne demek suyun ısınıyor? Yakında senin başına bir şey getireceğiz demek. Yazdıktan sonra öğleden sonra Resen soruşturma, öbür gün gözaltı, öbür akşam tutuklama. Nasıl inanacağız biz Türkiye'de yargının bağımsızlığına? Sayın Adalet Bakanım. Nasıl inanacağız? Türkiye'de ifade özgürlüğü var. Fatih Altaylı'nın söylediği sözleri ifade özgürlüğünün neresine koyacağız? Fatih Altaylı bu lafları edemeyecekse kim edecek? Hiç üstünüze alınmayın ama o tutuklama aslında size göz. Tabii. O tutuklama her bir gazeteci. YouTube'da konuşan herkese, köşe yazan herkese, canlı yayında konuşan herkese ki Olur kardeşim. Ağzından bir laf çıkar. Cümleyi tersten kurarsın. Yanlış anlaşılır. Pardon dersin.

Niyetim o değildi dersin. Tabii. Bugün bugün öyle bir sistem kuruyor ki güya Türkiye'nin en büyük çıkar için suç örgütünü oluşturmuş Aziz İhsan Aktaş en tepede Ben suçluyum ve şu suçları işledim deyince salıyorlar. Adam diyor ki Ben bu suçları işledim. İtiraf ediyor salıyorlar. Fatih Altaylı dün ben okudum. Niyetim o değildi diyor. Benim söylediğim cümle ankete atıf yaptım ben diyor. Benim niyetim böyle bir şey değil. Ben Cumhurbaşkanı tehdit etmedim. Böyle bir şeyi de yapmam diyor. Yıllardır da yapmadım diyor. Ağzından söylüyor tutanak altında. Aziz İhsan Aktaş Ben bunları yaptım deyince Tamam Silivri'den evine yolluyorsun. Ben yapmadım böyle bir şeyi diyor. Niyetim o değil diyor. Cümle ortada. O cümleden onu savcıdan başka öyle anlayan kimse yok.

Bir daha söylüyorum. Nasıl Cafer Mahiroğlu'na yapılan tutuklama kararı Halk TV, gazetecilik ve haber alma hakkına karşıysa, gözaltı kararı, yakalama kararı. Fatih Altaylı'nın tutukluluğu da bütün aktif gazetecilere, yazana, çizene, hatta sosyal medyada yorum yapan herkesedir. Fatih Altaylı bu hale geldiyse sen kendini düşün diyorlar herkese.

Her fırsatta Adalet Bakanı benim asker arkadaşım. Ege Deniz Bölge Komutanlığı'nda birlikte askerlik yaptık. Benim Soma Komisyonu arkadaşım. Adalet Bakanı benim Grup Başkan vekilliği yaparken birlikte mevkidaşlık yaptık. Adalet Bakanı'na soruyorum. Ben Adalet Bakanı'nın kötü niyetli olmadığını ama bu yaşananlar da maalesef maalesef sistemin onu seyirci ve etkisiz bir pozisyona ittiğini, işin başka bir tarafta döndüğünü de biliyorum. Ama zaman zaman tweetler atarak Türkiye'de yargı bağımsızdır. Sürekli Adalet Bakanı yargı bağımsızdır diyor.

Yargı bağımsızsa Fatih Altaylı o cümleleri kurana kadar kurduktan sonra hiçbir şey yokken saraydan birisi çıkıp da suyun ısınıyor. Ne demek suyun ısınıyor? Yakında senin başına bir şey getireceğiz demek. Yazdıktan sonra öğleden sonra Resen soruşturma, öbür gün gözaltı, öbür akşam tutuklama. Nasıl inanacağız biz Türkiye'de yargının bağımsızlığına? Sayın Adalet Bakanım. Nasıl inanacağız? Türkiye'de ifade özgürlüğü var. Fatih Altaylı'nın söylediği sözleri ifade özgürlüğünün neresine koyacağız? Fatih Altaylı bu lafları edemeyecekse kim edecek? Hiç üstünüze alınmayın ama o tutuklama aslında size göz. Tabii. O tutuklama her bir gazeteci. YouTube'da konuşan herkese, köşe yazan herkese, canlı yayında konuşan herkese ki Olur kardeşim. Ağzından bir laf çıkar. Cümleyi tersten kurarsın. Yanlış anlaşılır. Pardon dersin.

Niyetim o değildi dersin. Tabii. Bugün bugün öyle bir sistem kuruyor ki güya Türkiye'nin en büyük çıkar için suç örgütünü oluşturmuş Aziz İhsan Aktaş en tepede Ben suçluyum ve şu suçları işledim deyince salıyorlar. Adam diyor ki Ben bu suçları işledim. İtiraf ediyor salıyorlar. Fatih Altaylı dün ben okudum. Niyetim o değildi diyor. Benim söylediğim cümle ankete atıf yaptım ben diyor. Benim niyetim böyle bir şey değil. Ben Cumhurbaşkanı tehdit etmedim. Böyle bir şeyi de yapmam diyor. Yıllardır da yapmadım diyor. Ağzından söylüyor tutanak altında. Aziz İhsan Aktaş Ben bunları yaptım deyince Tamam Silivri'den evine yolluyorsun. Ben yapmadım böyle bir şeyi diyor. Niyetim o değil diyor. Cümle ortada. O cümleden onu savcıdan başka öyle anlayan kimse yok.

Bir daha söylüyorum. Nasıl Cafer Mahiroğlu'na yapılan tutuklama kararı Halk TV, gazetecilik ve haber alma hakkına karşıysa, gözaltı kararı, yakalama kararı. Fatih Altaylı'nın tutukluluğu da bütün aktif gazetecilere, yazana, çizene, hatta sosyal medyada yorum yapan herkesedir. Fatih Altaylı bu hale geldiyse sen kendini düşün diyorlar herkese.

"TRT'den canlı yayın istiyoruz"

Ekrem İmamoğlu davasının canlı yayınlanmasını talebini yineleyen Özel, sözlerine şöyle devam etti:

Bizim talebimiz şu. Bir an önce iddianameyi yazsınlar. Ha efendim işte daha başka delil toplayacaksa, daha başka bir şey yapacaksa onu da ek iddianame yapsın. Ama bir an önce bu iddianameyi yazsınlar. Yazsınlar. Yargılama başlasın. Çünkü silahların eşitliğine ihtiyaç var. Şu anda yok. Niye yok? Soruşturma gizli diyor. İşine gelen ifade tutanağını kendince piyasaya sürüyor. Veriyor Sabah gazetesine oraya buraya. İşine gelmeyen gizli diyor.

Avukatlar o ifadeleri alıp hazırlık yapmak istediğinde avukatı alıp içeriye koyuyor avukatlık yaptığı için. Ama iddianamenin yazılması ve kabulüyle birlikte bu iş bitecek ortaya çıkacak. Savcıyla avukatın eşit güçte olduğu delilleri birlikte tartıştıkları bir ortam gelecek. Delillerin tartışılması. O zaman göreceğiz. İşte o zaman çıkar kardeşim bakayım şu 100 daireyi diyebileceksin. Şimdi adam 100 daire dağıtılmış diyor. O kadar bırakıyor ve millet bunu konuşuyor. Bütün gün televizyonlar, gazeteler bunu konuşuyor. Biz bir an önce yargılamayı söz ve samimiyetle söylüyoruz.

Bakın meclis kapanmadan yasal düzenleme gerekiyorsa bir madde yazılacak. Tarafların kabulü halinde yargılamalar televizyondan canlı yayınlanabilir. Taraflardan biri istemiyorsa veya televizyon vermeye değer görmüyorsa yapmaz. Biz davalıyız. Ben istiyorum. Siz istemiyorsanız yayınlanmasın. İki taraf da istiyorsa yazalım ve biz TRT'den canlı yayın istiyoruz. Halk TV'den canlı yayın. Bir frekans verecek. İsteyen televizyon verir, istemeyen vermez.

Mesela İmamoğlu davası böyle olsun mu diyorsunuz? İmamoğlu davasının canlı yayınlanmasını sorulan bütün soruların açıklıkla sorulmasını bütün cevapların da millet tarafından duyulmasını istiyoruz. Bu olduğunda CHP ile AKP arasındaki fark 20 puana çıkacak. Niye biliyor musunuz? Şu anda bu işe inanan %25 de kandırıldığını anlayacak. Ya bu kadar yalan olur mu diyecek. Haysiyetle bu kadar oynanılır mı diyecek.

"Duraksamadan çalışmaya devam edeceğiz"

Parti olarak yaz tatili yapmayacaklarını ve çalışmalarını aynı yoğunlukla sürdüreceklerini söyleyen Özel; şunları kaydetti:

Program şöyle. Pazartesi MYK. Salı Grup. Çarşamba miting. Perşembe Silivri. Cuma Ankara. Cumartesi il mitingi. Pazar Ankara'ya dönüş. Şimdi fakat bu tabii tabi ki insan üstü bir şey.

(Tabii ki biz sizi tanıyoruz hani böyle çok hareketlisiniz enerji hep böyleydiniz ama bu ne kadar dayanılabilir ne kadar sürdürülebilir?) Şu ana kadar 28 tane miting yaptık büyük. Ankara'da yaptığımız hani 19 Mayıs 23 Nisan Kurultay sonrası kapı önlerini falan saymıyoruz. Bu temalı 28 tane miting yaptık. Bütün yaz boyunca iddianame çıkana arkadaşlarımız serbest kalana kadar bu miting programını durdurmayı, ertelemeyi yavaşlatmayı düşünmüyoruz.

Yazın da devam edecek. YZaten şöyle yani aslında şimdi hani say deseniz şey saymam ama Temmuz sonuna kadar nerede miting yapacağımız belli zaten. İller biliyor. Talep ediyorlar. Şu anda oraya gittin bize gelmedin tartışmalarıyla uğraşıyoruz. Trakya'da 3 il var mesela. Dün Tekirdağ'a gittik. Bu sefer haklı olarak Kırklareli diyor bizimki ne zaman. Edirne diyor bizimki ne zaman. Bu işle meşgulüz. Durmadan duraksamadan bu mitinglere devam edeceğiz. Ayrıca bunun yanına Cumhurbaşkanlığı aday ofisinin çalışmalarıyla milletvekillerimizi sahaya Parti programını ve Cumhurbaşkanlığı aday ofisinin çalışmalarını anlatmaya devamında da sorunları nasıl çözecek Cumhuriyet Halk Partisi, bunları anlatacak saha çalışmalarıyla hızlı bir şekilde devam edeceğiz. Bunun yazık işi yok. Yani tatil yok. Yazda duraksamak yok. Elbette arkadaşlarımız belki aileleriyle birkaç huzurlu gün geçirmek isteyecekler. 3 gün 5 gün dinlenmelerine izin vereceğiz. Onun dışında Cumhuriyet Halk Partisi en yeni üyesinden genel başkanına kadar tam kadro sahada çalışmaya devam edecek.

 

Halk TV, Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU