İzmir Büyükşehir Belediyesi iştirakleri İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir’de altı aydır yürütülen toplu iş sözleşmesinde uzlaşı sağlanamaması ile başlayan grev 5. gününe girdi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Yaklaşık 23 bin işçinin iş bıraktığı grev süresince Genel-İş İzmir 1,2,3 ve 9 Nolu Şube ile belediye yetkilileri arasında yapılan toplantılarda da uzlaşı sağlanamazken belediye ve sendika arasındaki ipler gerildi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, şunları söyledi:
"En çok rahatsızlık duyulan konu, temizlik konusu”
Bugün burada CHP’li ilçe belediye başkanları ve büyükşehir meclis üyeleriyle birlikte toplandık. Toplanmamızın nedenlerinden biri, grevle ilgili durum değerlendirmesi yapmak. Süreci konuştuk, görüş alışverişinde bulunduk. Bundan sonrasında ne yapmamız gerektiği konusunda önerilerde bulunduk. Ikinzci konumuz da... Bu grevin neden olduğu ve rahatsızlık yaratan konular. En çok rahatsızlık duyulan konu, temizlik konusu. Bayram arifesindeyiz Önümüzde kurban bayramı var. Kurban bayramı döneminde de özel olarka yapılması gereken bazı çalışmalar var. Bunlarla beraber ilaçlama çalışmasının da yapılması lazım. Bunların hepsi belediyelerin görevi. Biz, belediyeler olarak insanlarımızın bu hizmetlerin akmasından kaynaklı mağduriyet yaşamaması için nasıl önlemler alabilirizi konuştuk.
“Sendika kimsenin babasının çiftliği değildir”
Devam eden grev sürecinde ''tehdit'' iddiasını gündeme getiren Tugay, şöyle devam etti:
Dün akşam, plansız bir saha temizlik çalışması oldu. Bu planlanmış bir şey değildi. Oradaki görüntünün çok kötü olduğunu görünce bireysel olarak benim hareketim oldu. O esnada şube başkanı ve yanındaki kişiler, gelip ‘bunu yapmazsınız’ deyince bazı hatırlatmalarda bulundum. O da şu: Çalışmama kararı alma hakkı, bütün işçilerde var. Sendika böyle bir karar alabilir. Siz de buna uyabilir ya da uymayabilirsiniz. Sendika grev kararı aldığında buna katılıp katılmama hakkı özgürce kullanılan bir haktır. Eğer ‘ben grev hakkımı kullanıyorum, çalışmayacağım’ derseniz o andan itibaren maaşınız ve sigortanız duruyor. İş yerini terk ediyorsunuz. İş yerini terk etmeniz gerekiyor. Hukuken durum budur. Bu arada da greve katılmama kararı almış çalışanlara da saygı göstermeniz gerekiyor. Onları zorlayamazsınız, sendikadan atmakla tehdit edemezsiniz. Bunların hiçbiri hukuki değil. Hatta çalışmak ve işini yapmak isteyene engel olursanız bu bir suçtur. Bununla ilgili hukuki sonuç işinizi kaybetmeye kadar gidebilir. Ancak bir süredir iyice ortaya çıktı ki burada bir hata yapıyor İnsanların greve katılma hakkı var, ama katılmama hakkı olduğunu da herkesin kabul etmesi lazım ama herhangi bir sendikanın ‘Greve katılmayanları sendikadan atacağım’ deme hakkı yok. Sendika kimsenin babasının çiftliği değildir. Canlarının istemediğini oradan atamazlar. Yasalarla sendikal hak teminat altıdadır. Eğer bunu diyen varsa bilsin ki olay yargıya gittiğinde karar, çalışanın yanında çıkar. Ancak grev kararı alındığından beri İzmir’de Genel-İş Sendikasının şube yöneticileri ve Ege Bölge Temsilcisi, çalışanları aleni bir şekilde sürekli tehdit ediyorlar. Sizler, yürüyüşlerde toplantılarda insanları görünce yürekten bir katılım var diyorsunuz. Ama bize gelen bilgi öyle değil. Çalışanlar, 'Neredeyse 2-3 saatte bir yoklama alınıyor. Gelmeseniz sendikal haklardan maruz bırakırız, sizi sendikadan atarız' diye tehdit ediliyoruz' diyorlar.
"Çalışanın işini yapmasına engel oluyorlar''
Sendika üyelerinin ilçe belediyelerinin hizmetlerinin yapılmasını engellediğini kaydeden Tugay, ''Kötü bir diğer alışkanlık.. Bunu hak görüyorlar. Çalışanın işini yapmasına engel oluyorlar. Birkaç gün önce park Bahçeler şantiyesini girişine bir sendika yöneticisi sandalye koydu ve orada geçişi engelledi. Bildiğiniz girişi kapattılar. Yol kapattılar. İlçe belediye başkanlarımızdan bazıları, yapmak istedikleri işlere engel olunduğunu anlattılar. Dün akşam bana yönelik olan o muamelenin açıklaması şuydu: ‘Bu çöpü toplayamazsınız, bu bizim ekmeğimizle oynamaktır’ dediler. Ben de ‘Bu çöpleri toplamamak halkın sağlığıyla oynamak değil midir’ dedim. Ben belediye başkanı olarak bu çöpleri toplamaya kendim geldim. Grev yapan hiç kimseyi çağırmadım, zorlamadım. Grevde olmayan birkaç arkadaşımızla beraber çalışmaya başladık. Ama bu duyulunca gelen destekle konu büyüdü. Şunu da gördük: İzmir halkı, bu olayda haklılığımızı anlamış bulunuyor. Yaptığımızı anladılar ve destek oluyorlar'' diye konuştu.
''Türkiye’de hiçbir yerde daha yüksek bir rakam teklif edilmemiştir''
''Tekliflerinin ülke genelinde belediyelerde verilen en yüksek maaş olduğunu'' beliten Tugay, şu ifadeleri kullandı:
Dün de bugün de ondan önceki gün de yarın da... Her zaman görüşme masamız açık. Arkadaşlarımız her türlü görüşme talebine olumlu yanıt veriyorlar. Dün de evvelsi gün de görüşüldü. Biz o masada 6 aydır anlatmaya çalıştığımız şeyi anlatıyoruz. Şu anda Büyükşehir’in masada ortaya koyduğu rakamlar, Türkiye’de belediye çalışanlarına verilen en yüksek rakamlardır. Türkiye’de ilçe ya da büyükşehir belediyeleri dahil hiçbir yerde daha yüksek bir rakam teklif edilmemiştir. Buna rağmen eşit işe eşit ücret söylemiyle referans aldıkları şey... Ben göreve gelmeden önce diğer belediye başkanın başka bir sendikayla yaptığı ölçüsüz anlaşmadır. Biz de onu isteriz diye talepte bulunuyorlar. Oların hakları bizim garantimiz altında. Onların haklarını en üst düzeyde vermek bizi sadece mutlu eder. Ama 23 bin kişiyi kapsayan bir TİS’te biz istedikleri rakamları verirsek, bunu İZBB’nin bütçesinin kaldırması mümkün değil. Aradaki farkın düzeltileceğini ve nasıl yapılacağını defalarca söyledim.
''Ne ücret verdiklerini sordum ve en az 20-25 bin altı olduğunu söylediler''
Konuşmadıkları ya da söyledikleri yalanlar var. Ben göreve geldikten sonra aradaki farkı kapatalım diye TİS’te olmayan yüzde 7’lik bir artış yaptık biz. Bunun nedeni şuydu: Diğer sendikayla Genel-İş üyelerinin arasındaki fark kapansındı. Onu yaparken de şunu söyledik ‘Bu yüzde 7’lik artışı gelecek yılın artışına sayın’ dedik. Yani önerilen yüzde 30’luk artış, o yüzde 7 ile birlikte yüzde 37’ye denk geliyor. İki tane büyükşehir belediye başkanımızla görüştüm. Ne ücret verdiklerini sordum ve en az 20-25 bin altı olduğunu söylediler. Türkiye’de en iyi teklifi vermiş bulunmaktayız. Bizim görüşmeler ve uzlaşma açısından kapımız açık. Verebildiğimiz en iyi teklifi verdik. Bundan ötesinde gitmemizin adı sorumsuzluk olur. Bu, İzmir halkına hizmet etmemek, belediyeyi ödeyemeyeceği borçların altına sokmak anlamına gelir. Bunun tamiri kolay kolay. Bu nedenle insanlarımızın yaşayacağı mağduriyet bizim ayıbımız olur. O nedenle bütçemize göre hareket etmemiz gerekiyor. Sendikanın bunu anlaması gerekiyor. Çalışanlar üzerinde baskı kurmayı bırakıp bize gelmesi gerekiyor.''
"Bütçe yetmediğinde nereden kısacağız?"
''Siyasi fırsatçılık'' sözleriyle tepki gösteren Başkan Tugay, şunları söyledi:
“Üzülerek izliyorum. Bu maalesef bazılarının siyasi fırsatçılığı durumuna dönüşmüş durumda. İZBB’yi ve beni sendikal haklara karşı olan insanlar olarak göstermeye çalışıyorlar. Siz, CHP’li olmayan belediyelerde olanları görmeyeceksiniz. Türkiye’nin genel ekonomisiyle ilgili, belediyelerimize yapılan ekonomik baskıları kaileye almayacaksınız. Sizin için önemli olmayacak. Türkiye’de herkesin umudu olmuş durumda olan CHP’nin kalesi gibi yıllardır yönettiği İzmir’de CHP’li belediyeyi hedef alacaksınız. Sadece CHP yönettiği için örgütlenebildiğiniz İzmir’de belediyeyi hedef alacaksınız. Halka yalan söylemesinler. Onlar ve bunu siyasi fırsatçılığa dönüştürme çabası içinde olanlara sesleniyorum. Türkiye’de İzmir dışında 80 il var. Milyonlarca haksızlığa uğramış insan var. İzmir’de belediyeler dışında çalışan milyonlarca insan ve memur var. Profesörler, doktorlar, öğretmenler, polisler, ‘Biz bu kadar maaş almıyoruz’ diyorlar. Emekliler, aldıkları maaşla hiçbir şey hayal edemez durumdalar. Ve İZBB, bu bayramda da insanlara sosyal destek sağlamak için mücadele ediyor. Belediyeler kamu kaynağı kullanıyor. O da halkın vergilerinden geliyor. Belediyenin kasasına halkın parası geliyor. Halkın parasını kullanırken şunu mu yapmamızı istiyorlar: Çalışanlarımıza yüksek ücretler verelim ve diğer hizmetleri yapmayalım? Siyaset fırsatçılarına soruyorum. Bütçe yetmediğinde nereden kısacağız? Siyasi fırsatçı durumundalar.
“Küçük bir azınlık olarak kalmaya devam edecekler”
Sendika yöneticileri yalan söylüyorlar. Çok fazla yalan söylüyorlar, yalan söylemeye devam ediyorlar. Ama yalan söyleyerek uzlaşmaya varılmaz. ‘Ücretlerimizi açıklayıp bizi zor durumda bırakıyorsunuz deyip kendileri basına bordro paylaşıyorlar. Bulabildikleri en düşük rakamlı bordroları paylaşıyorlar. Ama diğer bordroları paylaşırsak insanlar kimin yalan söylediğini anlayacak. Ama bizim işimiz insanlarla işçileri karşı karşıya getirmek değil. Ama şunu unutmasınlar!Burası bir fabrika değil. Geliri sabit, vatandaşın vergisinden belediyeye düşen pay. Ama hizmet edeceği insanlar bütün İzmir halkı. 4,5 milyon insan. Bunların sadece bir grubunu memnun etmek olmaz, tamamına hizmet götürmek lazım. Bir sürü konuda İzmir’in 30 ilçesine hizmet götürüyoruz. İZBB’yi bu hizmetlerden alıkoymayı öneremezsiniz. Biz bu hizmetleri yapmak zorundayız. Bu anlayış, sendikal haklara karşı çıkmak olarak değerlendirilebilir mi? Birileri işçi düşmanlığı diyor. Lanet olsun onlara. Bunun adı işçi düşmanlığı olabilir mi! Bu kentin insanlarına hizmet etmek için üzerimize düşen neyse yapacağız, çalışanlarımıza hakkını zamanında ödemek için de üzerimize düşeni yapacağız. Böyle bir ortamda, Türkiye’nin siyasi ve ekonomik olarak burhan yaşadığı bir ortamda İzmir gibi bir şehirde CHP’li belediyeler üzerinde siyaset fırsatçılığı yapanlar halkı ikna edememeye ve küçük bir azınlık olarak kalmaya devam edecekler. Biz iktidara talibiz, bu ülkeyi yönetmek istiyoruz. Onun için ilkemizi, ahlakımızı hem TİS masasında hem de kalktığımız zaman çöpü toplarken göstereceğiz. CHP örgütünden kimse başka bir şey beklemesin. Vatandaşlarımızdan rica ediyorum. İşçileri kışkırtmaya çalışanlara, işçilerin hakları konusunda duyarlı olanları kışkırtmaya çalışanlara dikkat etsinler. Onlara şu soruyu sorsunlar. Neden İzmir? Bu ülkede bunca adaletsizlik ve haksızlık varken dut yemiş bülbül gibisiniz. Ama burada toplu ulaşımı, temizliği aksatmak, çalışmak isteyen işçinin üzerinde baskı kurmak, onları tehdit etmek kimin yaptığı şey, amaçları kime hizmet etmektir buna dikkat etsinler.
“Sorumsuz hiçbir kararın altına imza atmayacağız”
Sendikaya, belediyenin önerdiği teklifin artmayacağı mesajını veren Tugay, şöyle devam etti:
'Ben oyumu Hamza Dağ'a verseydim sen seçilemezdin’ diyorlar. Bu cümle bile işçiye nasıl baktıklarını göstergesidir. Çalışmak isteyene engel olamazsın. Hele hele çöp toplamak istemiş bir belediye başkanına engel olma hadsizliğini gösteremezsin. Yalan söylemeyi bırakın. Biz kimseyi tehdit etmiyoruz. Tehdit eden sizsiniz. Lütfen şehrimiz ve insanlarımız baksın. Bu yalanları herkesin duyması lazım. Bütün yalanlara, şantajlara, iftiralara, her türlü fırsatçılığa karşı biz arkadaşlarımızla dimdik ayaktayız. Bu şehre sahip çıkmaya devam edeceğiz. Şehrimizi ve halkımızı bizimle dayanışma içinde olmaya davet ediyoruz. Bu, yürekten bir çağrıdır. Belediyenin yaptığı çağrı olarak görülmemelidir. Biz, İzmirli olmaktan gurur duyuyoruz. Bu duruşumuzu devam edecek. Mantıksız, ahlaksız, tutarsız hiçbir tutumun içinde olmayacağız. Sorumsuz hiçbir kararın altına imza atmayacağız. Sorumluluk sendikadadır. Şunu da kimse unutmasın. Bir çözümsüzlük noktasına götürmeye çalışan olursa onu hukuk içerisinde çözmek boynumun borcudur.
''Net 59 binden başlayan 76 bine kadar artan bir teklifte bulunduk''
Ben kurban pazarlığı yapabilen biri değilim. Arkadaşlarımıza yaptığımız net ölçümlerde net 59 binden başlayan 76 bine kadar artan bir teklifte bulunduk. Dediler ki bu yetmez daha fazla… Arkadaşlarla uzun uzun çalıştık ve çözelim bu işi dedik. Gelebildiğimiz en yüksek rakam net 65 binden başlayan ve 80 bin liraya çıkan ücret oldu. Bundan daha fazlasını bizden kimse istemesin. Valilerin 73 bin lira arası maaş aldığını söyledik. Belediye başkanı arkadaşlarımız bu civarda maaş alıyorlar. Bazı belediye başkanlarımız şu durumda; Şoför neredeyse belediye başkanından daha fazla maaş alıyor. Bunu bir etik sınırı olacak. Bu Genel-İş izBB’Ye gelince aslan kaplan da diğer belediyelere karşı neden böyle değil. Neye imza attığına baksın insanlar. Bu siyaset fırsatçılığı, siyaset fırsatçılığını neden İzmir’de yapıyorlar. CHP’ye burada zarar vererek neyi amaçlıyorlar. Bu sadece İzmir’e değil Türkiye’ye zarar vermektir. Neyin peşindesiniz? Böyle bir dönemde bu mu sizin yapacağınız? Başka yerlerde ağzınızı açmamak, belediye başkanlarının beşi birden hapse atıldığı gün DİSK’in genel başkanıyla Genel-İş’in genel başkanıyla miting yapıp ücret pazarlığı yapmak mı? Bu mu sizin bu ülkeye sahip çıkışınız? Bataklığı böyle mi kurutacaksınız? Sadece bizim belediye çalışanlarımızın iyi ücret alması ile Türkiye’nin sorunu çözülmeyecek. İzmir’in çöpe boğulmasıyla, sağlığının bozulmasıyla Türkiye’nin sorunu çözülemeyecek. Mücadelenizi doğru yöne doğru yapın. Biz sizin dostunuzuz. Bizim sayemizde burada örgütlendiniz. Bunu nasıl istismar edip bu haksızlığı yaparsınız. Bu bana değil, CHP’ye de değil, İzmir’eyaptığınız büyük bir haksızlık ve ayıptır. Siyaset fırsatçılığına sesleniyorum. Anlaşamadık diye sanki siyasi olarak halkta karşılıkları varmış gibi açıklama yapmanızın ne anlamı var niye işçimizle aramıza girmeye çalışıyorsunuz Bu kışkırtmanız ayıp değil mi? Utanmıyor musunuz? İzmir’i de İzBB’yi de önünüze diz çöktürmeyeceğim.'
Sendikalar Cemil Tugay'ı "grev kırıcılığı" yapmakla suçladı
İZELMAN, İZENERJİ ve EGEŞEHİR şirketlerinde çalışan Genel-İş'e üye binlerce işçi, Konak Pier önünde bir araya geldi. Beyaz kıyafetler giyen işçilere, eşleri ve çocukları da eşlik etti. Slogan atan işçiler, Cumhuriyet Meydanı'na kadar yürüdü.
Sendika başkanları, alanda yaptıkları konuşmada kordon boyu ve Kıbrıs Şehitleri Caddesi'nde grev nedeniyle birikmiş çöpleri toplayan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay'a tepki gösterdi.
İşçiler adına açıklama yapan Genel-İş İzmir 2 No'lu Şube Başkanı Ercan Gül, işçilerin taleplerini sözleşme masasında dile getirdiklerini ancak yöneticilerin kulaklarını tıkadığını söyledi.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tugay'ın dün gece çöp topladığını ifade eden Gül, şunları kaydetti:
Gerçekten beklemediğimiz bir durum. Cemil başkan, daire başkanı, şefler, avukatları, bizim formen arkadaşlarımız ve hiç tanımadıklarımız bizim çöpümüzü topluyor. Dışardan getirdiği, 'halk' diye hitap ettiği kişileri tanımıyoruz. Bu greve zarar vermeye çalışıyorlar. Bizi oyuna getirmeye, esnafla karşı karşıya getirmeye çalışıyorlar. Biz sabırlı, sakin olacağız. Öfkemize yenilmeyeceğiz. Birkaç belediye başkanıyla gelmişler, bizim çöpümüzü topluyorlar.
Gül, çöp toplama sırasında bir kadının Tugay'a "grev kırıcılığı yapıyorsunuz" demesi üzerine bir kişinin elindeki sopayla kadına "Senin kafanı patlatırım" dediğini iddia etti.
Tugay'ın "grev kırıcı" olduğunu savunan Gül, şöyle devam etti:
Allah var yukarıda, iyi temizlik yapıyor, iyi çalışıyor. Vatandaş hemşehri iletişim merkezini arıyor, orası da bizim sendikamızın telefonumuz vermiş. 'Şurada çöp var, gelin alın' diyor vatandaş. Bir gün bir çöp görürsem burada arayacağım Başkanı, 'Başkanım gel burada çöp var, temizle diyeceğim' bundan sonra. Bir yılda parmak sallamaya başladılar. 'İzmir'i iflas ettirmeye müsaade etmeyeceğiz' diye parmak sallamaya başladılar. Bir yılda böyle olan, 4 yılda nasıl olur hep birlikte göreceğiz. O parmaklar bir gün tam tersine sallanacak arkadaşlar.
Gül, hala görüşme yapmayı beklediklerini ifade ederek, "Umarız çöp toplama işi bitmiştir. Toplu sözleşme masasına otururuz. Üzülüyoruz. Koskoca 6 milyonluk bir şehrin Belediye Başkanı'nın çöp toplamasına üzülüyoruz. Orada çok şeyi neden söylemedik biliyor musunuz, utandık. Onlar utanmaz ama biz utandık arkadaşlar." dedi.
Genel-İş İzmir 1 No'lu Şube Başkanı Engin Topal da kent tarihinde hiçbir Büyükşehir Belediye Başkanı'nın Alsancak'ta çöp toplamadığını, bu durumun ne İzmir Büyükşehir Belediyesine ne de Tugay'a yakışmadığını söyledi.
Tugay'a seslenen Topal, "Sevgili Belediye Başkanımız, biz senin bireysel çalışanların değiliz. Biz senin işçin değiliz. Biz, İzmir Büyükşehir Belediyesinin çalışanlarıyız. Alsancak'a inip sanki bu şehrin patronu gibi davranmaya hakkınız yok. Biz bu ülkede aykırı bir şey yapmıyoruz. Anayasal hakkımızı kullanıyoruz. Siz bu davranışla Anayasal hakkımızı çiğniyorsunuz. Sayın Belediye Başkanımız suç işliyorsunuz." diye konuştu.
ANKA, AA