Rusya, Ukrayna'ya silahlı barış teklif ediyor!

"Rusya, nüfuzunu güç kullanarak pekiştirmeye çalışırken acı gerçek şu ki, Ukrayna ve Rusya'da bunun bedelini siviller ödüyor"

Fotoğraf: Reuters

Ender görülen bir göreceli yumuşama anında, Rusya-Ukrayna savaşı, Şubat 2022'de savaş başladığından bu yana en büyük esir takası anlaşmasının uygulanmasıyla temsil edilen dikkate değer bir gelişmeye sahne oldu.

2 yıldan fazla süre önce doğrudan görüşmelerin durmasından bu yana nadir görülen bir koordinasyon ile savunma yetkilileri ve diplomatların yönettiği operasyonla her iki taraftan biner esir serbest bırakıldı.

Uluslararası alanda ihtiyatlı bir memnuniyetle karşılanan anlaşma hakkında en dikkat çekici yorumu ABD Başkanı Donald Trump, Truth Social platformundaki hesabından yaptı:

Her iki tarafı da tebrik ediyorum. Bu büyük bir şeye yol açabilir mi?


Ardından Moskova takasın tamamlanmasının akabinde, Ukrayna'ya “kapsamlı” bir barış anlaşması taslağı sunmaya hazırlandığını duyurduğunda işler hızla yeni bir boyut kazandı.

Ne var ki ilk göstergeler, bu vaat edilen barışın “maksimum” taleplere, özellikle de Ukrayna ordusunun mevcudiyetinin azaltılması, NATO'ya katılma hayalinden vazgeçme ve Rus kuvvetleri tarafından işgal edilen doğu topraklarından vazgeçme taleplerine bağlı olduğunu gösteriyor.

Ukrayna açısından, bu koşullar bir müzakereden çok ültimatom gibi görünüyor ve bu da esir anlaşmasını, Rusya'nın “gerilimi azaltmayı” gerçek bir barış işareti olmaktan ziyade kartlarını yeniden düzenlemenin yolu olarak kullandığı, zehirli bir müzakere sürecinin başlangıcı haline getiriyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Aynı zamanda Rusya'nın anlatısına göre, Ukrayna Rus topraklarının derinliklerine yönelik büyük ölçekli İHA saldırıları düzenledi.

Buna sert bir tepki veren Moskova, Ukrayna savunma ve askeri sanayi tesislerine doğrudan misilleme tehdidinde bulundu.

Rusya Dışişleri Bakanlığı, sadece 20 Mayıs'tan bu yana yapılan saldırıların sayısının 800 İHA ve füzeye ulaştığı, bunların bir kısmının Batı yapımı olduğu değerlendirmesinde bulundu.

Ukrayna resmi olarak sorumluluğu üstlenmemiş olsa da bu gerilimi tırmandırma hamlesi açık bir mesaj olarak anlaşılabilir; boyun eğdiren koşullar altında barış yok.

Ancak ironik bir şekilde, bu gerginlikler Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Rus silah ihracatını canlandırma ihtiyacından bahsetmek için bu anı kullanmasını engellemedi.

Geçen cuma günü yaptığı konuşmada, “Rusya'nın mevcut silah siparişlerinin onlarca milyar dolar olduğu tahmin ediliyor” diyerek, özellikle yapay zeka ile geliştirilmiş modern teknolojilerde silah pazarında genişleme çağrısında bulundu.

Ukrayna'daki Rus ordusuna tedarik sağlamanın bir öncelik olmaya devam edeceğini vurgularken, Moskova'nın uluslararası silah pazarında kaybettiği nüfuzunun bir kısmını geri kazanma umudunu gizlemedi.

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü'ne (SIPRI) göre Rusya'nın küresel silah ihracatındaki payı, önceki dönemde yüzde 21 iken, 2020 ile 2024 arasında yüzde 7,8'e düştü.

Bu düşüş, Batı yaptırımları ve savaş nedeniyle artan iç Rus talebinin yanı sıra, bazı geleneksel müşterilerin Batı ile siyasi çatışmaya girme korkularından kaynaklanıyor.

Bununla birlikte, Rusya’nın özellikle Batı ile güçlü ittifakı olmayan ülkelerle hâlâ canlı bir silah pazarı bulunuyor.

Bu ülkeler arasında öne çıkanlar şunlar:

  • Özellikle havacılık, hava savunma ve denizaltı alanlarında Rus silahları satın almaya devam eden Hindistan.
  • Rusya'yı stratejik bir ortak ve önemli bir silah teknolojisi kaynağı olarak gören Çin.
  • Silah tedarik kaynaklarını Batı hakimiyetinden uzakta çeşitlendirmeyi amaçlayan Mısır.
  • Afrika'da Rus silahlarının en büyük müşterilerinden biri olan Cezayir.
  • Vietnam ve İran da aktif alıcılar listesinde yer almaya devam ediyor.


Putin'in aynı konuşmasında, özellikle yapay zekâya dayalı silahlar konusunda küresel silah pazarında “şiddetli rekabetin” yaşanmaya başladığından bahsetmesi dikkat çekiciydi, zira silahların artık sadece bir savaş aracı değil, daha ziyade bir nüfuz, ekonomi ve uluslararası konumlandırma aracı olduğu yönündeki stratejik anlayışı yansıtıyordu.

Ancak, Rusya'nın silah ihracatını genişletme emelleri gergin jeopolitik gerçeklikten ayrı tutulamaz.

Tüm bu gelişmelerle eşzamanlı olarak, NATO'nun yeni üyesi Finlandiya, tehlikeli bir olayı, ülkenin güneyindeki Porvoo kıyılarında, iki Rus savaş uçağının hava sahasını ihlal ettiğini duyurdu.

Finlandiya Savunma Bakanı Antti Häkkänen, “soruşturmanın ciddi bir şekilde devam ettiğini” vurguladı.

Bu suçlama doğru çıkarsa, Rusya ile NATO arasındaki ilişkide doğrudan bir gerilime yol açabilir ve Kuzey Avrupa'da yeni bir cephe açabilir.

O halde gördüğümüz, basit bir esir takası değil, Rusya'nın güç dengesini yeniden şekillendirme girişimidir.

“Yumuşak” diplomasiden askeri tırmandırma, silah pazarından yapay zeka söylemine kadar, Moskova stratejisini siyasi, askeri ve ekonomik, her düzeyde yeniden kalibre etmeye çalışıyor.

Ancak tarih bize bir şey öğrettiyse o da barışın silah zoruyla dayatılamayacağı ve istikrarlı uluslararası ilişkilerin tek bir tarafın dayatmaları üzerine kurulmadığıdır.

Rusya, nüfuzunu güç kullanarak pekiştirmeye çalışırken acı gerçek şu ki, Ukrayna ve Rusya'da bunun bedelini siviller ödüyor.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU