CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Halk TV yayınında yaptığı açıklamada, "İstanbul'u kazandık, şimdi sıra Türkiye'yi kazanmaya geldi. Ekrem İmamoğlu'nun neden hapiste olduğunun cevabı basit: O İstanbul'u kazandı, Türkiye'yi de o kazanacak. Erdoğan'ın tek umudu ise bizim birbirimize düşmemiz. Sadece benimle Ekrem Bey değil, Ekrem Bey ile Mansur Bey'in de arasını açmaya çalışıyor. CHP olarak hedefimiz, İmamoğlu'nu hapisten çıkarıp cumhurbaşkanı adayı yapmak ve ülkeye yeniden demokrasiyi getirmektir. Hepimiz en yüksek sorumluluğu üstlenip, en iyi mücadeleyi vererek, gerekli fedakarlıkları yapacağız ve bu iktidarı değiştireceğiz" dedi.
Özel, CHP Kurultayı'na açılan davaya ilişkin ise, "Bu dava sonuç değil, süreç odaklı bir dava. Amaç CHP'yi tartışmalı hale getirip, kendilerine negatif gündem yaratmak. Asliye Hukuk Mahkemesi kurultaya kadar olan süreçle ilgilenir, kurultay sonrası ise Seçim Kurulu devreye girer. Biz davaya katılmıyoruz, yalnızca yanlışlıkla bir arkadaşımız Mahmut Tanal gitmiş; o da enerjisiyle davaya katılmış" ifadelerini kullandı.
Özel, şunları kaydetti:
"CHP dimdik ayakta"
"Bu davanın bir reytingi yok. Ama parti içinde bir tartışma, bir kavga arayan varsa ben AK Parti'yi tavsiye ederim. Yeni Şafak'tan takip etsinler. CHP'de şöyle bir algı yaratmaya çalışmışlardı: 'Birlik yok, bütünlük yok, şu var, bu var.' Biz o delegeyi bir kez daha çağırdık. O delegeye dedim ki 'Bana güveniyor musun?' O delege geçerli oyların tümünü vererek, 'Genel Başkanımla bir sorunum yok' dedi. O delegeye dedim ki, 'Yönetimle ilgili anahtar listemi onaylar mısınız?' Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir genel başkanın önerdiği anahtar liste delinmeden geçti. Bu tartışma bitti, buradan kimseye ekmek çıkmaz. CHP dimdik ayakta. Derdimiz tasamız Ekrem Başkanımızın, belediye başkanlarımızın, belediye meclis üyelerimizin bir an önce özgürlüklerine kavuşması. Sandığın gelmesi ve yaşanan bu sıkıntıların sona ermesi.
"Kemal Bey hakkında kötü şey söylemem"
Kemal Bey hakkında hiç kötü bir şey söylemem. Mevcut genel başkanın en önemli sorumluluğu, önceki genel başkanlarına en üst düzeyde saygıyı göstermek, onları kıracak, üzecek bir şey yapmamak. Önceki genel başkanların beni eleştirme özgürlüğü vardır ama benim önceki genel başkanlarımı eleştirme özgürlüğüm yok, benim parti ahlakım, parti kültürüm bunu gerektirir.
"Kolay kolay CHP'den çivi sökemezler"
Biz aldığımız kurultay kararıyla kayyumu partinin karşısından çevirdik. Böyle bir şey yapmaya kalkarlarsa, bir kez bunun bizi yıpratmak yerine kendilerini yıpratacağını hesap ediyor olmaları lazım. Bu CHP, böyle bir mücadele sürecinde genel başkanıyla, yöneticileriyle, milletvekilleriyle, delegeleriyle, üyeleriyle bu kadar birlik beraberlik içerisinde ilerliyorken, bu partiyi karıştırmaya çalışanlara en iyi cevabı bu partililer verir zaten. Ben üstüme ne düşüyorsa onu yaparım. CHP'yi kimse MHP'yle karıştırmasın. İçindeki siyasi rekabetten kurtulmak için kendisini düne kadar en ağır lafları söylediği AK Parti'nin baş destekçisi yapacak, iradelerini ona teslim edecek bir noktaya geldi MHP. Biz CHP'yiz. 47 yıl ikinci parti olmuşuz, gidip de kimseye yanaşmamışız. O yüzden bu parti, kurucusundan gelen, İsmet Paşa'nın dürüstlüğünden, dirayetinden gelen, Bülent Ecevit'in cesaretinden gelen bir gelenekten geliyoruz. 47 yıl sonra Ecevit'in bıraktığı yerden CHP yeniden Türkiye'nin birinci partisi. Atatürk'ün kurduğu gün de birinci partisiydik, bugün de Türkiye'nin birinci partisiyiz. O yüzden öyle kolay kolay CHP'den çivi sökemezler. Öyle hele hele böyle bir süreçten sonra hiç tavsiye etmem. Denemesi bedava.
"Erdoğan'ın çizdiği çerçevenin içinde siyaset yapmak mecburiyetinde değilim"
Pedro Sanchez'le 45-50 dakikalık baş başa görüşmemiz oldu. Solcuların, sosyalistlerin tutumunda herhangi bir sıkıntı yok İngiltere İşçi Partisi hariç. Sorun, demokratik ülkelerin demokratik liderlerinden çok, demokratik ülkelerin antidemokratik liderleriyle bazı antidemokratik ülkelerin tutumundan kaynaklanıyor. Sabahın 8'inde başlıyorum, gecenin 12'sine kadar kime neyi anlatmam gerekiyorsa bunları anlatıyoruz. Geçen ay yüzde 28 İmamoğlu'nun tutuklanmasını doğru bulanlar bu ay yüzde 26,3'e düşmüş. Yüzde 70 oranında insanlar bu iddialara inanmıyor. Tamamen yalan olduğunu, tamamen kumpas olduğunu düşünüyorlar. Biz hem yurt içinde mücadelemizi sürdürüyoruz hem dünyaya anlatıyoruz. Otokratların ördüğü korku duvarlarını yıkacağız. Bize çerçeve çiziyorlar, asla o sınırların içinde kalmayacağız. Ben, Erdoğan'ın çizdiği çerçevenin içinde siyaset yapmak mecburiyetinde değilim.
İstanbul'un seçilmiş belediye başkanına, 15,5 milyon kişinin oy verip adaylaştırdığı cumhurbaşkanı adayıma, milletim takdir ederse geleceğin bir sonraki cumhurbaşkanına darbeye kalkacaksın sonra 'sus, kol kırılır yen içinde kalır'. Kırılıp da yenin içinde kalacak kol benimse keserim önüne atarım, yine minnet etmem. Demokratik dünyada bir ülkedeki darbe, bir ülkedeki hak ihlalleri bütün insanlığın sorunudur. Elden gelen bütün imkanlar kurulacak. Bu, Türkiye'ye düşmanlık değil, dostluk. Onların yaptıklarıyla 60 milyar dolar rezerv gitti. Bıraksalar biz yönetsek 30 bin liralık emekli maaşıyla, en az 35 bin liralık bir asgari ücretle muhatap olacağız. Benim yolum halkın yolu, milletin yolu, doğru yol. Ülkeyi yanlış bir yola götürüp de açlığa, yoksulluğa ve kendi içinde çatışmaya götürenlerin yolu yanlış olur. Bunu bütün dünyaya da Türkiye'ye de anlatmak benim görevim.
"Duvara tosladılar"
19 Mart'ta başladıkları işte, hiç hedefledikleri tempoda gitmiyorlar. Bir iddianame lazım. Birinci evre, ilk operasyonların yapılıp toplumda 'ne büyük işler varmış'ın yerleştirilmeye çalışıldığı salt mutlak iftira evresi. Bu iftiraları püskürtme evresi oldu bizim tarafımızdan. Bizim sandık kurduğumuz gün alıyor Silivri'ye koyuyor. Bu kadar sert ve net. Bunun karşısında dik bir duruşla büyük bir öz güvenle durduk. Bu evre bitti. Sonra gizli tanıkların yalanlarını hiçbirini kanıta kavuşturamadılar. İçeridekileri itirafçı yapmak üzere baskı kurma evresi geldi. Devamında bu evrelerde bir tane iki tane yapmaya çalıştılar ama o kadar çok insan bu teklifi alıp bunları ifşa etti ki orada duvara tosladılar. Şimdi yenilerini alalım, aynı teklifi yenilerine yapalım diyorlar. Bütün arkadaşları farklı farklı cezaevlerine gönderiyorlar. Bir kadını evladıyla tehdit etmeye, bir çocuğu anasından 600 kilometre uzağa göndermeye dosyası delillerle dolu bir savcının ne ihtiyacı var? Hukuk önünde güçlü olsalar psikolojik savaşa girerler mi?
"Onun tek umudu bizim birbirimize düşmemiz"
Biz İstanbul'u kazandık, Türkiye'yi de kazanacağız. İmamoğlu neden hapiste sorusunun cevabı çünkü o İstanbul'u kazandı, Türkiye'yi de o kazanacak. Erdoğan, benim bu yaptığım ziyaretlerin bana zararı olduğunu düşünse bu ziyaretlerden şikayet eder mi? Onun tek umudu bizim birbirimize düşmemiz. Sadece benle Ekrem Bey'in değil. Ekrem Bey ile Mansur Bey'in de arasını açmak istiyor. CHP'deki bütün etkin figürlerin... CHP'de benim Ekrem İmamoğlu'nu hapisten çıkarmak, aday yapmak ve onu cumhurbaşkanı yapmak suretiyle ülkeye yeniden demokrasi getirmek gibi bir hedefim var. Kendime ilişkin bir tek makam talebim, hesabım yok. Erdoğan ise bunlar birbirlerine düşsünler, biz buradan CHP'yi bir kez daha yenelim, bir kez daha bu milleti açlığa, yoksulluğa, işsizliğe rağmen bizim iktidarımızdan başka alternatif olmadığına ikna edelim diyor. Ben, bu fikrin panzehiriyim. Hepimiz en yüksek sorumluluğu üstlenip, en iyi mücadeleyi vereceğiz, gerekli fedakarlığı yapacağız, bu iktidarı değiştireceğiz.
"Mansur Bey benim gözümde her göreve layık son derece başarılı bir yönetici"
Mansur Bey'i kimsenin yedeği gibi koymam doğru değil. O gün geldiğinde en iyi aday, en doğru aday kimse o adayla seçime gitmek lazım. Bunda hiçbir tereddüdüm olmaz. Mansur Bey'e şimdiden yedek aday muamelesi yapmak doğru olmaz. Mansur Bey benim gözümde her göreve layık son derece başarılı bir yönetici, milletin gönlünde yeri olan birisi. Bu birliktelik Türkiye'nin umudu. Kendini düşünen ortak menfaatleri yeterince gözetemez. Kesin kazanacak, en yüksek kimse onu aday yapmakta bir dakika tereddüt etmem. Yine onu tek başına yapmam. Ne olacak bir pazar günü kurarız bir sandık daha, cümbür cemaat hep beraber arkasına geçeriz, kimi aday göstereceğimize karar verir, yürür gideriz."
ANKA