Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, Yunanistan Başbakanı Kyriakos Mitçotakis’in 19 Mayıs’ta yaptığı, “Avrupa Parlamentosu aracılığıyla, İsrail ve Ermenistan işbirliğiyle ‘Pontus soykırımını’ uluslararası kamuoyunun gündemine getireceği" açıklamasına tepki gösterdi.
Destici "Türkiye, bölgesel bir liderdir ve gerektiğinde güç kullanarak haklarını koruyacaktır. Yunanistan’ın bunu engellemek için bulabildiği şeyin 'Pontus soykırımı' palavrası olması, acınacak durumlarının özeti olmuş. Yunanistan, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de uluslararası hukuktan doğan haklarını kullanmasını engellemek için kendisine verilen görevi yerine getiriyor. Yunanistan’a bugün için verilen görev, Türkiye’ye problem çıkartmak ve Türkiye’yi itibarsızlaştırmak" dedi. Destici, şunları kaydetti:
Dün, terör örgütünün şehir kadrosunun, Gazi Meclis’te grup toplantısı vardı. Toplantı, PKK’nın partisinin eş başkanının ‘Yarım asırdır şiddet ve kanla yazılan sayfaları kapatmanın tam da vaktidir’ cümlesiyle haber oldu. Hala ayağımıza basmaya ve çığlık atmaya devam ediyorlar. PKK’nın, Türkiye’deki yasal boşluklardan faydalanarak, Türkiye’ye yeni bir cephe açmak için siyasi parti kurdurması, hep terörle mücadelenin ve Türkiye’nin yumuşak karnı oldu. Sürekli isim ve şekil değiştiren sözde siyasi partiler, örgüt tarafından planlandığı ve talimat verildiği gibi terör örgütünün propagandasını yaptılar, kazandıkları belediyeleri terör örgütünün hizmetine sundular, uluslararası alanda Türkiye’nin yaşadığı her problemde muarızlarının yanında yer aldılar.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
PKK’yla ilişkilerini ise hiçbir zaman inkar etmediler. 40 bin insanın hayatına ve Türkiye’nin 2 trilyon dolarlık kaynağına mal olan; uluslararası alanda Türkiye’ye uygulanan sayısız yaptırımın öznesi olan; yöneticileri, söylemleri, politikaları, adayları, her dönemde PKK tarafından belirlenen bir topluluk, ayağımıza basmaya devam ediyor. Bu iğrenç suç örgütünün elebaşı, Meclis kürsüsünden, milletimizle, terör mağdurlarıyla, terörle mücadele eden güvenlik güçlerimizin mensuplarıyla ve en çok da terörün hedef aldığı bölgelerde yaşayan ve devletinin yanında yer alan Kürt kökenli vatan evlatlarıyla alay edercesine, bir ‘kahramanmış’ gibi takdim ediliyor. Bir kez daha aynı senaryoyu sahneye koyuyorlar. Teröristbaşı Öcalan üzerinden meşruiyet üretmeye çalışıyor, İmralı’nın kapılarını açma çağrılarıyla Türk milletinin aklıyla alay ediyorlar. Baş müzakereci söylemi artık sadece bir siyasi ajitasyon değil; aleni bir milli güvenlik tehdidi ve toplumsal provokasyon girişimidir.
Bu kadarla da kalmıyor. Yıllar süren terörle mücadelede binlerce şehit vermiş bu milletin, bu kadar kolay ajite edileceğini zannedenler ya tarihi bilmiyorlar ya da bilip görmezden geliyorlar. Barış kelimesini ağzına alıp, arka planda örgüt propagandası yapanlar ne halkın vicdanında yer bulabilir ne de devletin meşru zemininde tutunabilir. ‘Çözüm’ adı altında yürütülen bu söylem mühendisliği, aslında çözülmenin başka bir adıdır. Milletin birlik duygusunu zedeleyecek, hukuku hiçe sayacak ve şehitlerin hatırasını kirletecek hiçbir proje ne barıştır ne çözüm. Gerçek barış, terörü lanetle başlar, teröristlere mikrofon uzatarak değil, adaletin hüküm sürdüğü bir düzenle sağlanır. Bu millet teröre karşı bedel ödemiştir, fakat bu bedelin sonunda teslim olmayı değil, dik durmayı seçmiştir. Bugün de aynı kararlılık sürmektedir. Ve her kim ki bu kararlılığı zayıflatma gayretine girerse, karşısında sadece devleti değil, bu milletin tamamını bulacaktır.
“Devlet, hiçbir vatandaşını, hukukunu korurken çaresiz durumda bırakmamalıdır”
Destici, "Hukuk sistemimizle ilgili bir revizyona ihtiyacımız olduğu konusunda, zaman içinde sayısız açıklama yaptık. Maalesef zaman içinde karşılaştığımız her gelişme, yeni acılara neden oldu ve her seferinde bizi doğruladı. Son olarak, milletçe hepimizi çok üzen Ahmet Minguzzi cinayetinde, mağdur aile, avukatları aracılığıyla 'güvenlik kamerası kaydının zaman aşımına uğradığı' ve cinayette kullanılan bıçağın suç aleti sayılmadığı yönünde bir açıklama yaptı. Devlet, hiçbir vatandaşını, hukukunu korurken çaresiz durumda bırakmamalıdır. Acilen, hukuk sistemimizi revize etmek, bunu milletimizi ve geleceğimizi korumak için yapmak mecburiyetindeyiz" ifadesini kullandı.
ANKA