Trump'ın Suudi Arabistan'daki konuşmasına dair bir okuma

"Korkular ise İran'ın nükleer programını sonlandırmayı, Netanyahu'nun da Trump'ın barış girişimlerini reddetmesidir"

Fotoğraf: Reuters

Görev süresinin 1'üncü gününde, hâlâ dünyayı şaşırtmaya devam ediyor, yarın ne yapacağının tahmin edilemeyeceğini her seferinde kanıtlıyor.

13 Mayıs Salı günü, ikinci dönemindeki ilk yurtdışı ziyaretini Suudi Arabistan Krallığı'na gerçekleştiren Başkan Trump, Suudi Arabistan-ABD Yatırım Forumu'nda yaptığı konuşmada üç büyük sürpriz açıkladı:

  • Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırılması,
  • İran'a tuzaklı bir teklif
  • Ortadoğu vizyonu.

Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırılmasının Suudi Arabistan Veliaht Prensi'nin talebi üzerine gerçekleştiğini söyledi.

Bu kararı stratejik olarak gerekçelendirmedi, bilakis sadece Veliaht Prens'e ve Suriye halkına bir hediye olarak sundu.

Ama bu, Trump'ın sağı solu belli olmayan biri olduğu anlamına gelmiyor; aksine onun yaklaşımının kurumlardan çok kişisel ilişkilere öncelik verdiği anlamına geliyor.

Kişisel ilişkilere liderlerle hızlı iletişim, güçlü güven ve hızlı sorun çözümü damga vururken, kurumsal müzakereler karmaşık ve zaman alıcıdır.

Yine de bu kararı alması kolay değildi; zira Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara, ABD tarafından aranıyordu ve Netanyahu hükümetini aşırılıkçı olarak niteliyor; Suriye topraklarını işgal ederek ve belirli Suriyeli grupları destekleyerek onu devirmeye çalışıyor.

Trump, Veliaht Prens ile yaptığı görüşmelerin ardından Suriye'deki durumun ciddiyeti ve bölgesel güvenliğe yönelik tehdidi, ayrıca, Şam rejimine destek verilmesinin Suriye'nin çöküşünü ve terörün geri dönüşünü önleyeceği konusunda ikna olmuş görünüyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bu, Trump'ın tam bir realist olduğunu kanıtlıyor.

Eski Çin devlet başkanı Deng Şiaoping'in dediği gibi, kedinin siyah mı beyaz mı olduğu onun için önemli değil, önemli olan fare yakalayıp yakalamadığı.

Trump, İsrail hariç, müttefikleri gibi Şara’nın Suriye’deki durumu kontrol edebileceğine inanıyor.

Trump'ın dostlarına olan güveni, onu kurumları devre dışı bırakarak, İsrail lobisini ve Netanyahu hükümetini hiçe saymaya yöneltti.

Bunların yerine Suudi Arabistan Veliaht Prensi'nin eşliğinde Şara ile şahsen görüşerek onları şaşırttı.


İkinci sürpriz ise, İran konusundaki barış yaklaşımıydı.

Barışın düşmanla yapıldığını, kendisinin de düşmanla konuşup barış yapmayı sevdiğini söyledi.

İran halkının paralarının milislere harcanmasını hak etmediğine inandığını belirtti.

İran büyük ve etkili olabilir, ancak komşularını ve bölgenin güvenliğini tehdit edecek bir nükleer cephanelik inşa ederek değil.

İran'ın nükleer programını sonlandırmayı reddetmesi durumunda, İran'ın tek bir varil bile petrol satmasını engelleyeceğini, hatta güç kullanmak zorunda kalabileceğini söyledi.

Bu yaklaşım İran liderliğine iki seçenek bırakıyor: Kapalı bir rejim için başlı başına bir tehlike olan barışı kabul etmek, ya da nükleer programını sonlandırıp, geçmiş on yıllarda yaşadığı tüm acıları feda etmek ki, her iki durumda da sonuç İran rejiminin çöküşü olacaktır.

Dolayısıyla İran'ın bu yaklaşımı kabul etme ihtimali çok zor ama reddetmesi de Trump’a meydan okumak olacak. Bu durumda ya onunla yüzleşmeli ya da teslim olmalı.

Yüzleşmeyi seçmesi halinde tüm bölge ve belki de dünya ekonomisi açısından yıkıcı sonuçları olacak bir çatışma kaçınılmaz hale gelecek.

Trump ve İranlı liderler bu ikilemi kavrayabilir ve uçurumun kenarından geri çekilmek herkes için bir çıkış yolu olabilir; ancak bunun için Rusya, Çin ve Arap dünyasının önemli çabaları gerekiyor.
 


Üçüncü sürpriz ise Ortadoğu'nun küresel bir ticaret ve yatırım merkezi olması ve orada barışın mutlak bir gereklilik olduğu vizyonuydu.

Ne var ki, nükleer dosya çözülmeden ve ardından Filistin dosyası çözüme kavuşturulmadan bu vizyon gerçekleştirilemez.

Trump, Filistin sorununun, İsrail'i iki devletli çözümü veya İsrail için güvenliğini, Filistinliler için bir özyönetimi garanti altına aldığı sürece iki devletli çözüme eşdeğer bir çözümü benimsemeye zorlayarak çözülebileceğine inanıyor.

Ancak sorun şu ki, İsrail, Filistin halkının varlığını bile tanımıyor, hatta onun komşu Arap ülkelerinde yaşamasını istiyor.

Trump, İsrail'in bu yaklaşımından hoşlanmıyor, bu yüzden Netanyahu'yu hiçe sayarak Hamas ile görüştüğünü, İran konusunda da onu görmezden geldiğini gördük.

Beyaz Saray'da kendisini ziyaret ettiğinde ona gümrük vergilerini kaldırma ayrıcalığını bile tanımadı. Trump, Kennedy'den Biden'a kadar tüm Amerikan başkanları gibi, ülkelerinin çıkarlarına zarar vermediği sürece İsrail'in eylemlerine karşı çıkmıyor.

Ancak Trump'ın onlardan farkı, Washington'daki İsrail lobisinin baskılarına boyun eğmemesi ve muhalif basını umursamaması.

Netanyahu, Başkan Obama'ya yaptığı gibi, onu devre dışı bırakıp doğrudan Kongre'ye giderek ona karşı kışkırtmayı bir an bile düşünemez, zira bu Trump'ın öfkelenmesine ve Netanyahu'nun siyasi hayatının bitmesine yol açacaktır.

Kongre'deki hiçbir Cumhuriyetçi Trump'a karşı çıkmaya cesaret edemez; danışmanları veya kabine üyeleri de öyle; hepsi ABD’nin çıkarlarının her şeyden önce geldiğine inanıyor.

Trump, İsrail'e uğramadan Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri'ni ziyaret ederek, Netanyahu'ya ve İsrail'deki akıllı insanlara başka güvenilir müttefiklerinin de olduğunu, Netanyahu’nun gerçeği anlaması ve ülkesinin en büyük müttefikini kaybetmeden önce harekete geçmesi gerektiğini gösterdi.

Yukarıdaki üç sürpriz beraberinde hem iyi haberler hem de korkular taşıyor; iyi haberler Trump’ın barışı sağlayabilmesi, bölgedeki askeri varlığını azaltabilmesi ve kendini Doğu ve Güney Asya'daki tehditlere adayabilmesidir.

Korkular ise İran'ın nükleer programını sonlandırmayı, Netanyahu'nun da Trump'ın barış girişimlerini reddetmesidir.

Soru şu: Bu durumda Trump, İran ve Netanyahu'ya nasıl cevap verecek?

Kimse bilmiyor, bunun için bir sonraki sürprizi bekleyelim!

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU