CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınıp tutuklanmasının ardından başlayan protesto süreci, ülke genelinde devam ediyor. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in çağrısıyla her hafta farklı bir şehirde düzenlenen “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitinglerinin bu haftaki adresi İzmir oldu.
CHP Lideri Özgür Özel, miting öncesinde Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın anıt mezarını ziyaret etti. Ardından, Bostanlı İskelesi’nden “Atatürk 1881” adlı Bandırma Vapuru temalı gemiyle miting alanına geçti. Özel’e bu yolculukta İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, CHP Sözcüsü Deniz Yücel, CHP Gençlik Kolları Başkanı Cem Aydın, CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu ve Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Ekrem İmamoğlu’nun eşi Dilek İmamoğlu ile partili heyet eşlik etti.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, 19 Mayıs’ın simgesel önemi doğrultusunda saat 19.19’da Gündoğdu Meydanı’nda halka hitap etmesi bekleniyor.
Atanmayan öğretmenler ve gençler konuştu: Bu politika büyük bir soruna dönüştü
Miting kürsüsüne ilk olarak atanamayan öğretmen Gamze Karateke çıktı. Karateke, öğretmen atamalarındaki plansızlığa vurgu yaparak, "Burada birçok öğretmenimiz mağdur edilmiştir. Bu iktidar ülkeyi yönetmeye başladığında atanmayan öğretmen sayısı 68 bindi. Hiçbir planlama yapılmadan Eğitim Fakültelerinin sayısı artırıldı. Fakülte dışı formasyon eğitimi verildi ve bu sayı bugün 1 milyona yaklaştı. İktidarın bu politikası her gün binlerce gencin yaşamını etkileyen, onları mağdur eden büyük bir soruna dönüştü" dedi.
Karateke’nin ardından kürsüye mülakatlarda elenen bir genç çıktı. Konuşmasında gençlerin yaşadığı umutsuzluğa dikkat çeken genç, “Yabancı ülkeleri bizlere çıkış yolu kıldınız ama biz gitmeyeceğiz! İşsizliğe mahkum ettiğiniz gençler ve gençlerin yanında duranları attığınız zindanlar sizin sonunuz olacak” ifadelerini kullandı.
İmamoğlu'nun mektubu okundu
CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gönderdiği mesajı mitingde okudu
“Güzel İzmir’in güzel insanları, Gündoğdu Meydanı’nı Ege’nin tüm renkleriyle dolduran kıymetli yurttaşlarım, geleceğimizin umudu sevgili gençler; 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun.
Tam 106 yıl önce, 1919’un o karanlık günlerinde, bir milletin makûs talihini değiştiren bir adım atıldı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Samsun’a çıkarak, bir ulusun kurtuluş ve haysiyet yürüyüşünü başlattı. O gün Samsun’da başlayan yürüyüş, Amasya’da kararlılıkla şekillendi, Sivas ve Erzurum’da halkın desteğiyle taçlandı, Ankara’da Meclis’le milletin iradesi oldu, kurtuluşun ve kuruluşun şehri İzmir’de ise milletin zaferi olarak tarihe geçti. Bugün burada, onun başlattığı kurtuluş mücadelesinin izinden giden bizler, yeni bir uyanışın, yeni bir direnişin, yeni bir kurtuluşun adımını İzmir’den atıyoruz. O gün, emperyalizme karşı ayağa kalkan bir millet vardı. Bugün de adaletsizliğe, eşitsizliğe, ayrımcılığa, halkı yoksulluğa mahkûm eden düzene karşı ayağa kalkan bir millet var.
O gün Samsun’dan yola çıkan umut, 19 Mart’tan bu yana, her gün başka bir meydandan başka bir şehirden yükseliyor. Milletin sesi, bugün de İzmir’den yükseliyor. İzmir; bu ülkenin ilk kurşunu sıktığı, son kalenin hep ayakta kaldığı yerdir. Bugün bu şehirden yükselen ses, sadece bir bölgenin değil, bütün Türkiye’nin kaderini değiştirecek güce sahiptir. Türkiye’nin kaderini değiştirmek gözünüze zor mu görünüyor? Türkiye’nin istikbalini yeniden inşa etmek imkansız mı görünüyor? Umutsuzluğa düştüğünüz anlarda; yorgun, kırgın ve yoksul halde vatan savunmasına kendini adayan Türk milletini hatırlayın. Ahval ve şeraitin en karanlık zamanlarında, bu topraklarda yeni güneşler doğacağına inanıp, canını dişine takan milli mücadele kahramanlarını hatırlayın. Bu ülkenin kaderi ya değişecek ya da değişecek. Artık yeter! Bu millet, imkanlara, kaynaklara sadece bir avuç kişinin ulaştığı, diğer herkesin ekonomik, hukuki ve toplumsal eşitsizliklere maruz kaldığı bir düzende yaşamak zorunda değildir. Bu topraklar, ayrımcılığa, kayırmacılığa mahkûm değildir. O nedenle, her meydanda ‘Kurtuluş yok tek başına’ diye haykırıyoruz. Kurtuluş yok tek başına, yok.
Herkesin özgür, adil ve müreffeh bir hayat süreceği günlere hep birlikte mücadele ederek kavuşacağız. Güçlü, demokratik devlet anlayışıyla ekonomimizi ayağa kaldıracağız. İzmir’i ve Ege’yi yeniden üretimin, tasarımın, ihracatın, tarımın ve teknolojinin merkezi yapacağız. Herkese iş, her haneye huzur, her çocuğa gelecek sunacağız. Bu sadece bir seçim mücadelesi değil, bu yeni bir kurtuluş mücadelesidir. Biz, milletin iktidarını kurmaya geliyoruz. Biz, milletiyle barışık, halkına hesap veren bir yönetimi inşa etmeye geliyoruz. Biz, yeniden eşitlik, yeniden adalet, yeniden kardeşlik için geliyoruz. Gençliğin vicdanıyla, gençliğin enerjisiyle, gençliğin cesaretiyle geliyoruz. Gençler, düşledikleri hayatı burada, kendi vatanlarında, kendi elleriyle kursunlar diye geliyoruz. Biz kazanacağız. 86 milyon vicdanlı yurtsever kazanacak. Hak yemekten korkan, ama asla hakkını yedirmeyenler kazanacak. Adalet, haysiyet ve cesaret kazanacak. Haydi İzmir; kurtuluş yok tek başına, hep birlikte görev başına…
Ekrem İmamoğlu. Silivri Cezaevi.”
CHP lideri Özgür Özel, Nazım Hikmet'in 'Davet' şiirini okuyarak kürsüye çıktı
Özgür Özel'in açıklamasından satır başları:
"Canım İzmir, hep sevdiğim, ilk kurşunu da son kurşunu da atan canım İzmir. Denizin mavi yüreklerin kırmızı-beyaz olduğu İzmir. Merhaba İzmir, merhaba... Bugün çocuk yaşta geldiğim büyüdüğüm, okuduğum kentteyiz. Bugün bu meydanda milyonlar bir aradayız. Bugün 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı. 106 yıl önce bugün Anadolu'nun en karanlık günlerinde Mustafa Kemal bu milletin İstiklal Mücadelesini Samsun'dan başlattı. Biz de 19 Mart dabesiyle mücadelemizi Samsun'dan başlatmıştık. O gün de küresel güçlerin himayesinde bir sakınca görmüyorlardı bugün de öyle. Mustafa Kemal o gün İngiliz esiri saraya nasıl savaş açtıysa biz de bugün emperyalizme memur olmuş azınlık hükümetine karşı demokrasi bayrağını Gündoğdu'dan açıyoruz.
Cumhuriyet Halk Partisi, Sevri'i yırtanların, Lozan'ı yapanların yedi düvele bu ülkenin tapu senedini kabul ettirenlerin partisidir. Lozan bu milletin hiçbir güce boyun eğmeyeceğinin belgesidir. Milli Mücadelede, Türklerin, Kürtlerin, Alevilerin yani bu ülkenin tüm renkleri vardı. Bugün de Türkiye'nin teüm demokratlarıyla bir aradayız.
Ekrem İmamoğlu'nun da Selahattin Demirtaş'ın da Ümit Özdağ'ın da hakkını savunabilme, hepsine birden özgürlük isteme cesareti demokratların yapabileceği bir cesarettir. Hepe birlikte yükselen bir ses varsa otokratlar korkar, diktatörler korkar. Burada olanlara selam olsun, sosyal demokratlar, liberal demokratlar, muhafazakar demokratlar, Kürt demokratlara selam olsun, helal olsun.
Bu ülkeyi sandık olmadan yönetmek isteyenlere karşı demokrasiyi kurup sandıkta yarışmak için bir aradayız. 19 Mayıs'ta başlayan mücadele bir halk hareketidir. 19 Mart darbesine karşı direniş de bir halk hareketidir. Bu topraklar celladına dua eden kulların değil, zalime diz çökmeyen özgür bir milletin topraklarıdır. Ey Erdoğan Gündoğdu Meydanı'nı görüyor musun? Biz korkuyu evde bıraktık. Çünkü bu Cumhuriyet'i kormayanlar kurdu, onlar koruyor.
"Artık devletin de milletin de itimat etmediği bir iktidarla karşı karşı karşıyayız"
Birileri nasıl söylerse söylesin, İzmir CHP'nin değil Cumhuriyetin ta kendisinin kalesidir. Şehirleri birilerinin kalesi olarak görenlere, kale siyaseti, kavgadan medet umma siyaseti bitmiştir. Kaleler bitmiştir, kaleler milletindir. Cumhuriyetindir. Tüm kalelerimiz bu milletin istikbaline feda olsun. Artık arkasında bu milletin desteği olmayan bir iktidar var. Artık devletin de milletin de itimat etmediği bir iktidarla karşı karşı karşıyayız. Artık sıcak salonlardan çıkamayan, yaşlanmış, yorgun bir iktidar var. Milletin gözünden düşmüş. Artık 2. parti olmuş, 5. partiyle kol kola girmiş bir iktidar var. Milletin rızasını alamayanlar ülkeyi vesayetle yönetmeye çalışıyorlar.
"CHP vatan ve millet mücadelesini devam ettiren gençlerin partisidir"
İstanbul işgal edilediğinde ilk eylemler Dârülfünûn'da İstanbul Üniversitesinin öğrencileriyle başladı. Meşrutiyet'i ilan edenler Jön Türklerdi. Kurtuluş Savaşını veren 38 yaşında Samsun'a çıkan boynunda idam fermanıyla yola çıkanlardı. Emperyalizme karşı duran gencecik Denizler ve arkadaşlarıydı. O mücadele halen devam ediyor. Bugün CHP vatan ve millet mücadelesini devam ettiren gençlerin partisidir. Nasıl ki 106 yıl önce başlayan mücadelenin meşalesini CHP taşıdıysa, bugün de taşıyor. Bugün Berkay'ların, Esila'ların, Muhammed'lerin, elinde Namık Kemal'lerin, Deniz Gezmiş'lerin, Hasan Tahsin'lerin, Ali İsmail Korkmaz'ların hürriyet meşalesi vardır. O gün Hasan Tahsin'ler o hürriyet meşalesini taşımasalardı bugün Cumhuriyet yoktu. yine bugün o gençler Daraçhane'de hürriyet meşalesini almasalardı İBB'nin başında kayyum vardı. Atatürk'ün partisinin başında kayyum vardı.
Bugün yapılan konuşamlarda gençlerin geleceğimiz olduğu söylenir, eksik gençler aynı zamanda bugünümüzdür. Geçmişte cürret etmeselerdir, 15 Mayıs günü İzmir işgal edildiğinde ilk kurşunu sıkmasalardı esaret altındaydık. 19 Mart darbesine karşı 23 Mart günü büyük devrimi yapmak üzere 15 buçuk milyon insanın oy kullanmaya gitmesi, 19 Mart gecesi, her yaştan gençlerin ama en başta üniversiteli gençlerinin önünde saygıyla eğiliyorum.
Gençler bugün ağır sorunlarla boğuşmaktadır. Barınma meselesi, eğitim sorundur. Hayat pahalılığı sorundur. İfade özgürlüğü sorundur. Bugün 10 gencimizden 7'sinin yurt dışında hayat kurmak istemesi sorundur. Dünyanın gelişmiş ülkelerinin bu ülkede hesap yapması bekaa sorunu değildir. Onu bir kez denediler sonunu gördüler. Ama gençlerimizin fırsatını bulursam dönmem demesi bekaa sorundur. Gençlerimize bu güzel memlkette hayal kurdurmak zorundayız.
"Yasaksız ve vizesiz Türkiye'yi iktidarımızın ilk yıllarında hayata geçireceğiz"
Bugün ne eğitimde ne istihdamda görünen gençlerin oranı yüzde 25. Onuncu Yıl Marşı'mızda on yılda 15 milyon genç yaratmakla övünüyorlardı. Bu iktidar 3 buçuk milyon genci eve kapattı. İkitdar olduğumuzda gençlerle birlikte yöeneteciğiz. YÖK'ü kapatacağız. Liseyi bitiren herkes çok iyi İngilizce bilecek. Kayımacılığı bitireceğiz, kamuda mülakatı kaldıracağız. Bursları artıracağız. Gençlerin hepsine Avrupa standarlarında internet teknolojilerine ulaşma sözü vereceğiz. Vize sorununu kaldıracağız. Yasaksız ve vizesiz Türkiye'yi iktidarımızın ilk yıllarında hayata geçireceğiz. Bugün 19 Mayıs. Bir başka tekerrürle 19 Mart darbesinin 60. günü.
19 Mart Erdoğan'ın seçimi kaybettiğinin itirafıdır. Biz bu ülkeyi senden daha iyi yönetiriz diyen rakibiyle baş etmeyince onu hapse atmıştır. Demokrasiyi tramvay olarak görenler, yenilgiyi ilk kez tattıklarında inmeyi tercih etmişlerdir. İki tür darbe var. sivil ve askeri. Türkiye'de yaşanan darbenin merkezi Beştepe'dir, silahı yargıdır. Darbeciler bu sefer cübbeyle gelmiştir. İmamoğlu'nun diplomasını iptal ettiler, tutukladılar. Ama 60 gündür hiçbir şeyi ispat edemediler. Ergenekon ve Balyoz kumpaslarında olduğu gibi bu millete yine kumpas kurdular. Erdoğan kurmaca videolarla milleti kandırmaya çalışıyor ya biz onun gibi yapmayalım.
"Ekrem Başkan suçsuzdur. Kaybedeceğin için yarışmaktan korkuyorsun"
Biz doğruları izletelim, bu Erdoğan'a inancak bir taraf var mıymış yok muymuş? 19 Mart darbesinden 60 gün sonra 1 aya kalmaz ortalığa belgeler dökülünce birbirlerinin yüzüne bakamayacaklar diyen Erdoğan'a sesleniyorum. Burada 2 milyonun üzerinde İzmirlinin gözünün içine baka baka söylüyorum, Ekrem Başkan suçsuzdur. Kaybedeceğin için yarışmaktan korkuyorsun. Ey Erdoğan ahtapot diyorsun suç örgütü diyorsun, kul hakkına girmekten çekinmiyorsun.
O zaman sana meydan okuyorum gel bu yargılamayı TRT'den canlı yayınlayalım. Kim masum bu aziz millet görsün. TRT bu meydanı görmez, TRT bu meydandan vergiyi toplar, bu meydanı görmez. Burada TRT'nin emekçilerini selamlıyorum ama TRT'yi Erdoğan'a kul eden yöneticile söylüyorum gün gelecek devran dönecek, bunu yapanlar millete hesap verecek. Erdoğan bir savcıya çok güveniyordu ama boşa düştü. Oysa biz birbirmize güveniyoruz.
"O hapishaneleri rakiplerin atıldığı kuyular olarak görenler bilsin ki biz o kuyulardan Yusuf'lar gibi çıkacağız"
Bak Erdoğan burada milyonlar kefalet koyuyor, oysa senin güvenebileceğin 2 kişi olmadığını, herkesin senden sonrasını konuştuğunu, AKP'de hesapların başka türlü yapıldığını biliyoruz. Buradan sana sesleniyorum darbeden dön, çok güveniyorsan yargılamaları TRT'den yap artık köşene çekil. Artık kumpasçılar gidiyor, vatanın namuslu evlatları iktidara yürüyor. İktidar Silivri'yi toplama kampına dönüştürmüştür. Hitler’in Stadelheim Hapishanesi neyse, Esad’ın Sednaya’sı neyse, Erdoğan’ın Silivri’si de odur, muhalifler için toplama kampıdır! O hapishaneleri rakiplerin atıldığı kuyular olarak görenler bilsin ki biz o kuyulardan Yusuf'lar gibi çıkacağız. O kuyuları demir duvarı nasıl erittiysek öyle çıkacağız. Gazi Mustafa Kemal Atatürk vatanı nasıl savunduysa öyle çıkacağız.
19 Mart darbesiyle bu milletin ekonomisine neler yaptılar. Dün akşam yeni doğan, ölüm döşeğindeki hastanın cebinden 27'şer bini çaldılar. O parayla bütün emeklilerimize en düşük emekli maaşını 30 bin yapabilirdik. Ekrem Başkan korkusuna yaktıkları rezervle 1 milyon öğretmeni atardık. Sosyal yardıma ihtiyacı olan 5 milyon haneye ayda 40 bin lira destek verebilirdik. Biz herkes için eşit yurttaşlığı kimsenin ötekileştirilmemesini savunmuş, koşulsuz demokrasiyi savunmuşuzdur.
"Terörsüz ve demokratik bir Türkiye komisyonu kurulmalıdır"
Bize saldıranlar, dün komisyon teklifi açıklıyorlar. Bir kişinin dediği gibi olmayacak, bir siyasi lider koskoca gazi Meclis'e istikamet dayatmayacak! Terörsüz ve demokratik bir Türkiye komisyonu kurulmalıdır. Antidemokratik uygulamalardan dönülmelidir!
İmamoğlu ve arkadaşlarımız tutuksuz yargılanmalı; Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Ümit Özdağ, üç genel başkan bir an önce serbest bırakılmalı! Can Atalay, Tayfun Kahraman, Buğra Gökce ve tüm arkadaşlarımız tüm arkadaşlarımız serbest bırakılmalıdır! Yoksulluğa değil adalete uyanmak isteyen milyonların umuduna yenileceksiniz. Türkiye'nin geleceği için eylem yaparak geliyoruz. Artık birleştik Türkiye ittifakıyla birlikte yürüyoruz. Tarihin akışı önünde barajlar duramaz, illa ki iktidar illa ki iktidar! Diyorlar ki duracak mısınız? Asla durmaycağız, Ekrem Başkan ve siyasi tutsaklar çıkana kadar durmaycağız.
Independent Türkçe