Özel güvenlikten sonra şimdi de özel itfaiyecilik… Ölümcül yangınlar için eğitiliyorlar, görevleri felaket gelmeden müdahale etmek

Yangınlar küçük bir kıvılcımla başlar, sonra büyüyerek felakete dönüşür. Bu yüzden yangında erken müdahale önemli. Bu noktada özel itfaiyeciler devreye giriyor. Görevleri yangın riskini baştan engellemek ya da anında müdahale etmek

Türkiye 21 Ocak’ta kara bir güne uyandı.

Bolu’daki Grand Kartal Otel’de çıkan yangın 36’sı çocuk 78 kişinin hayatına mal oldu.

İhmaller ve denetim eksiklikleri çokça tartışılsa da yangından sonra ortaya çıkan görüntüler gösterdi ki aslında bu felaket kolay bir şekilde önlenebilirmiş. Otel personeli eğer yangına erken ve doğru şekilde müdahale etseydi, kaybettiğimiz insanlar bugün aramızda olabilirdi

İhmallerden biri de bölgede itfaiyenin bulunmaması. Şehir merkezindeki ekiplerin bölgeye ulaşması yaklaşık 1 saat sürdü

Yangına karşı tedbir ve eğitim konusunda çok iyi durumda olmadığımız açık. Geçen yıl İstanbul Beşiktaş’taki bir gece kulübünde çıkan yangında da ihmaller yüzünden 29 işçi hayatını kaybetmişti

İtfaiye yangın yerine ulaşsa bile bazen her şey için çok geç olabiliyor, çünkü yangında erken müdahale hayat kurtarıyor.

Tabii bunun için de Türkiye'de kurulmuş özel itfaiye ekipleri var.

Peki bu ekipler nasıl çalışıyor, nasıl eğitimler alıyor, nasıl seçiliyor ve en önemlisi yangına karşı ne kadar sürede erken müdahale ediyorlar?

Independent Türkçe olarak bu soruların cevaplarını onlara sorduk.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Özel itfaiyecilik riskleri önceden tespit etmek

Endüstri tesisleri için itfaiyecilik hizmeti veren Falckon’un Genel Müdürü Anıl Yamaner, “özel itfaiyecilik” kavramının ne olduğunu anlattı.

Yamaner, özel itfaiyeciliğin temelde, bir tesis ve işletme için özel hazırlanan hizmet olduğunu belirterek, “Özellikle çok tehlikeli, yüksek tehlikeli tesislerin korunması için çalışıyoruz” dedi.

Yaptıkları işin belediye itfaiyeciliğinden farklarını anlatan Yamaner, “Belediyeler yangından korunma veya yangına müdahale işini gerçekleştirir. Ama bizim müdahale bilgimiz çok daha özel, spesifiktir, belli bir noktaya konsantredir. Belediyeler, kamu itfaiyesi geniş bir alana hizmet vermek zorundadır. Dolayısıyla bilgileri itfaiye anlamında veya itfaiyecilik anlamında tesise özel olamaz. Bizimki tesise özeldir. Bu ne demek? O tesiste ne gibi riskler var? Bu riskler ne gibi tehlikeler yaratırlar? Bu tehlikelerin sonucunda yangınlar ne şekilde büyür ne şekilde gelişir? Kimler ne şekilde tehdit altında kalır? Biz bunlara özel çalışırız” dedi.

Yamaner şöyle devam etti:

Belediyenin veya kamu itfaiyesinin birinci önceliği can kaybını engellemektir. İkinci önceliği de çevreye olacak zararları minimize etmektir veya ortadan kaldırmaktır. Özel itfaiyede bunlara ilave olarak bir ek daha vardır. O da iş devamlılığını sağlayabilmek. Bu sanayi kuruluşları için özellikle duraksamadan ilerleyebilmek, üretimin sürekli devam edebilmesi çok kritik anlam taşır. Yangınlar çoğu zaman işletmelerin hayatlarının sonlanmasıyla, yani işletmelerin devam edemez hale gelmesiyle sonuçlanır. Dolayısıyla işletmelere özel olarak bu planlamayı doğru yaparsanız, çok kısa bir sürede, çok doğru müdahaleyle işin neredeyse hiç aksamamasını, hiç hasar oluşmamasını, işin devam edebilmesini sağlarsınız. Bizim de hedefimiz budur.

Ekipler 7/24 sahada hazır bekliyor, riskleri önceden tespit ediyor

Özel itfaiyecilerin yaptığı iş bir anlamda özel güvenlik ile benzer. Fakat tek fark burada tesis yangın ve benzeri felaketlere karşı korunuyor. Riskler önceden tespit ediliyor ve önlem alınması sağlanıyor.

Yamaner de bu ekiplerin nasıl çalıştığını şu sözlerle anlatıyor:

Tabi ki 7/24 sahada duran bir ekipten bahsediyoruz. Yani bu işin bir parçası 7/24 orada hazır duran ama nöbet bekleyen değil de yangını önlemek ve tesis yangını hazır hale getirmek için sürekli çalışan bir ekipten bahsediyoruz. Yani biz evet itfaiyeciyiz ama belki yangına gerçekten müdahale ettiğimiz süre günlük işimizin yüzde 5'idir. Yüzde 95'inde tesisi o noktaya hazırlamakla uğraşırız.

Özel itfaiyeciler personelleri kimlerden seçiyor ve nasıl eğitiyor?

Yamaner, özel itfaiye ekiplerinin nasıl ve kimlerden seçildiğini ve nasıl eğitimler aldığı ile ilgili soruya ise şu yanıtı verdi:

Bu işin yüksek okulları var. İtfaiyecilik üniversiteleri var. Biz de itfaiyecilik üniversitelerinden mezun olan personellere çalışıyoruz. Kimi yerde tecrübeli personellerle çalışırız ihtiyaca göre. Kimi yerde itfaiyecilik okulu mezunlarıyla çalışırız. Ama öyle veya böyle, Falckon’un kendi bir eğitim makinesi var. Makinenin bir ucundan bir kişi girer, öbür tarafından o tesise özel endüstri itfaiyecisi çıkar.

Bunun bir prosedürü ve bir eylem planı var. Hangi eğitimleri alarak başlamalı, hangi eğitimlerle devam etmeli? Sahaya gittiğinde almaya devam etmesi gereken hangi eğitimler var? Falckon’da bir itfaiyeci yılda 200 tane eğitim kartını tamamlamak zorundadır.

İnsan ölümlerinde en büyük oranlar endüstriyel yangınlarda

Endüstri yangınlarının en tehlikeli ve felaket derecesine çıkan yangınlar olduğunu söyleyen Yamaner, “Geçtiğimiz 5 sene içerisinde birçok dünyada olay yaşandı. Rusya-Ukrayna Savaşı bunlardan bir tanesi. Süveyş Kanalı tedarik zinciri krizleri bunlardan bir tanesi. Kovid-19 bunlardan bir tanesi. Bu süreçte dünyayı en çok etkileyen, dünya ticaretini en çok etkileyen şey neydi? Endüstriyel yangınlardı” dedi.

Yamaner, dünyanın farklı yerlerinde yaşanmış endüstriyel yangınların sanayiyi ciddi anlamda durdurduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:

Geri dönüşü de çok uzun olur. Bunun dünya ekonomisinden maliyeti çok büyüktür. Ayrıca bu tür endüstriyel yangınların, felaketlerin can kaybı oranları çok daha yüksektir. Yani bir orman yangında çok fazla can kaybı yaşanmaz. En azından insanlar açısından söylüyorum. Yani başka canları evet çok tehdit eder ama insan ölümlerinde en büyük oranlar endüstriyel yangınlardadır maalesef.

“Yangın hiçbir zaman büyük bir alev topu olarak başlamaz”

Yamaner, yangınların çok küçük bir şekilde başlayıp sonra büyük bir felakete dönüştüğüne vurgu yaptı.

Doğru müdahalenin öneminin altını çizen Yamaner, “Sürekli yangın başlangıçlarıyla, ramak kalalarla, küçük alevlenmelerle uğraşırsınız. Bunların her biri müdahale edilmediğinde veya yanlış müdahale edildiğinde büyüyecek ve felaketle sonuçlanacak olaylardır. Kartalkaya olayı böyle değil miydi? Çok küçük bir mutfak yangını ile başlamadı mı her şey? Yangınlar zaten böyledir. Hiçbir zaman bir yangın büyük bir alev topu olarak başlamaz. Bir koku ile başlar, bir duman çıkar, arkasından küçük bir alev vardır ve doğru müdahale edilmezse; bu büyük bir alev topuna, büyük bir felakete dönüşür” ifadelerini kullandı.

"Kartalkaya yangınında can kayıpları engellenebilirdi"

Yamaner, Bolu Grand Kartal Oteli’nde yaşanan ve 78 kişinin hayatını kaybettiği yangınla ile ilgili de yorumlardan bulundu.

"Otelde özel itfaiye ekiplerinin olması durumunda yangın önlenebilir miydi, can kayıpları engellenebilir miydi?" sorusuna Yamaner şu yanıtı verdi:

Kesinlikle engellenirdi sorunun doğru cevabı. Normalde oteller çok tehlikeli diyeceğimiz sınıflandırmaya giren işletmeler değildir. Otellerin mutfakları tehlikelidir, evet. Ama bunları birkaç önlemle çözmek çok kolaydır. Arka arkaya birçok hatanın gerçekleşmesi, bir hatalar silsilesi sonucunda böyle bir felakete gitti otel. Mutfaklarda yaşanabilir zaman zaman alevlenmeler ama algılama sistemi çalışmadı. Bir ihbar sistemini temin edebilecek ekip eğitimleri yoktu. Yani algılama sistemi dediğimiz şey sadece otomatik algılama yapan duman sensörleri veya detektörlerden bahsetmiyoruz. Aynı zamanda “yangın var” diye bağırmak da bir ihbar sisteminin bir parçasıdır. Ama bu konuda eğitim almış olmak gerekir. Nasıl gerçekleştireceğini bilmek gerekir ki o anda panik yapmadan yapmanız gereken şeyleri yapabilin oranın personeli olarak. Basit bir müdahale eğitimi orada doğru müdahaleyi sağlayabilir ve yangının çıkışını engelleyebilirdi.

Bakın kaç tane hata saydım. Algılama, müdahale, eğitim, prosedür eksikliğinden bahsettim. Bunlar gerçekleşmiş, yangın çıkmış ve artık büyümüş dahi olsa can kayıplarını engelleyebilirdiniz. İnsanlar doğru bir şekilde bilgilendirilse, kaçış güzergahları doğru olarak çalışsa, görevini yerine getirmiş olsa bunları engelleyebilirdiniz. İşin o noktaya gitmesi, işte dördüncü adımdaki hatanın gerçekleşmesiyle birlikte artık büyük bir felaketle sonuçlanmasına sebep oldu. Ama yangınlar zaten felaketler hep böyle gerçekleşir. Her şey küçük küçük başlar ve arka arkaya hataların yapılmasıyla devam eder.

"Depremleri engellemek mümkün değil ama yangının etkilerini sınırlamak mümkün"

Son yaşanan Kartalkaya ve Beşiktaş gece kulübü yangınları gösterdi ki Türkiye yangın öncesi tedbirler ve bunun eğitimi konusunda hala ileri seviyede değil.

Her yangından sonra ihmaller ve denetim eksiklikleri çokça tartışılıyor ama bu durum kaybedilen hayatları geri getirmiyor.

İşletmelerin yangın yönetmeliklerine uymaması, kamunun da bu alanda yeterli denetimlerde bulunmaması sonuç olarak felaketleri getirebiliyor.

Yamaner de bu konudaki yetersizliğe vurgu yaparak, şunları söyledi:

Türkiye'de yangın öncesi tedbirleri ciddiye hiç almıyoruz aşağı yukarı. Bu bir gerçek yani bunda birilerinin telaffuz etmesi önemli. Evet bizim bir yönetmeliğimiz var bu konuda. Yönetmeliğimiz elbette geliştirilebilir ama şu anki hali birçok felaketi önlemeye yeterlidir. Örnek veriyorum Kartalkaya'daki felaket, bu yönetmeliğin her adımına uyulmuş olsaydı hiç gerçekleşmezdi.

Her ne kadar bir işletmenin çalışabilmesi için bu yönetmeliğe uyulması zorunlu da olsa işletmeler çoğu zaman uzaklaşıyorlar gerekliliklerden. Ya başlangıçta kurulduğu zaman uzaklaşıyor ya sonradan. Tesisler, yaşayan yerler, yavaş yavaş kopuşlar gerçekleşiyor. Çalışması gereken sistemler arızalanıyor. Bunların tamiratı, bakımları maliyetli gelmeye başlıyor. Belki insanların hiç haberi dahi olmuyor çünkü odaklarında yok. "Ben bunlardan nasıl kaçarım, nasıl yapmadan da bu işi yürütebilirim" diye bir düşünce şekli olamaz. Bizim en büyük eksiklerimizden bir tanesi bu. Yani bu kültürün daha fazla daha fazla olmazsa olmaza doğru evrilmesi gerekiyor.

Depremleri engellemek mümkün değil. Yangınların da birçoğunu engelleyemeyebilirsiniz. Ama bunların etkilerini sınırlandırmak mümkün. Yangınlar her zaman hatadır, bir kaza değildir aslında. Bir hatanın sonucu gerçekleşir. Bu hatanın büyümesi de başka hatalarla gerçekleşir. Dolayısıyla zararlarını, etkilerini sınırlandırmak son derece mümkündür yangınların. Ama bunu doğru bir şekilde yapmayı bilmek önemli.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU