Sırrı Süreyya Önder son yolculuğuna uğurlandı

Önder için Atatürk Kültür Merkezi'nde tören düzenlendi

Tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden TBMM Başkanvekili ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder için Atatürk Kültür Merkezi'nde (AKM) düzenlenen anma töreni başladı.

Kalp rahatsızlığı nedeniyle 18 gündür tedavi gördüğü hastanede dün vefat eden Önder'in tabutu AKM'deki sahneye alkışlarla getirildi.

Türk bayrağına sarılı tabutun önüne Önder'in fotoğrafı ve çiçekler yerleştirildi.

Yoğun katılımın olduğu cenaze töreni saygı duruşuyla başladı.

Kapasite nedeniyle salona alınamayan bazı katılımcıların AKM çevresinde beklediği törende, Önder'in konuşmalarının yer aldığı video gösterildi.

Törene, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TBMM Başkanvekili ve MHP İstanbul Milletvekili Celal Adan, İstanbul Valisi Davut Gül, DEM Parti Van Milletvekili Pervin Buldan, DEM Parti'li Ahmet Türk, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Nuri Aslan, çeşitli partilerden çok sayıda milletvekili, bazı sanatçılar ve vatandaşlar katıldı.

Törene Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ve bazı belediye başkanlarının ve sendikaların arasında bulunduğu pek çok isim ve kurum da çelenk gönderdi.

Özgür Özel, Sırrı Süreyya Önder'in cenaze töreni için AKM'de: Hepimizin ona çok ihtiyacı olduğu bir zamanda kaybettik

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, tören öncesinde basın mensuplarına yaptığı açıklamada, şunları söyledi:

Acılı bir gün bugün. Hem ailesine hem DEM Parti ailesine başsağlığı diliyoruz. Çok önemli bir ismi çok da lazım olduğu bir zamanda, hepimizin ona çok ihtiyacı olduğu bir zamanda kaybettik. Yıllarca birlikte görev yaptık Mecliste. Hiçbir kötü anı biriktirmemişiz bugüne. Her birimizde ayrı ayrı yüzümüzde bir gülümseme, tebessüm ve içimizde çok iyi duygular uyandıran anılar biriktirdi. Toprağı bol olsun, ışıklar için uyusun. Onu çok özleyeceğiz. Bundan sonraki süreçte artık onu hem geçmişte bıraktığı iyi anılarla anmak hem de Türkiye'de içtenlikle savunduğu barışı hep birlikte savunmak ve bundan sonra Türkiye'de kimsenin ağlamadığı, herkesin güldüğü yarınları hep birlikte inşa etmek durumundayız.

"Kalp kırmaktan bile daha çok korkman birinin onurunu kırmaktan…"

Törende ilk olarak Sırrı Süreyya Önder’in kızı Ceren Önder Kandemir konuştu. “Çok teşekkür ederim gelen herkese. Ben ne zaman bir şey yazsam babamı arayıp telefonda sesli okurdum. Onunla biz tek bir kişi gibiydik çünkü sanki kendime okur gibi okurdum. Ona okurken hatalarımı görürdüm. Ona geçen hafta bir mektup yazdım onu size okumak istiyorum. Şimdi ona sesli okuyorum, beni duyduğunu biliyorum baba” diyerek sözlerine başlayan Kandemir, babasına yazdığı mektubu okudu.

Kandemir’in okuduğu mektup şöyle:

Baba hayatın bütün rengi gitti. Benim bildiğim hayat bitti. Yeni bir hayat başlıyor şimdi. Ürkütücü bilinmezliklerle dolu. Daha önce hiç duymadığım birşeyi senden duyma ihtimalimin kaybolduğu, mavarasız. Kendimi bildim bileli seni kaybetmekten korktum. Bu benim tek kabusum, zaafım, burnumdaki sızı, yutağımdaki yumdur, karın ağrımdı. Öyle iyi, öyle benzersizdin ki bu adam bana sadece ölerek acı çektirebilir derdim. Gece gece çaldığın kemanın, cümbüşün, udun ses, bir çırpıda ezberde okuduğun şiirler, günde beş kere ve her birinde sanki yeni buluşmuşuz gibi heyecanla çıktığımız kahveler. Evlere sığamayışın, kimseye kıyamaman, iyiliğe üşenmeyen, kimseye gücenmemen, kalp kırmaktan bile daha çok korkman birinin onurunu kırmaktan… Baba kalbim kırık diye arardım. Baba grip oldum, öksürüğüm geçmiyor, kedim öldü, aşık oldum, baba uyku tutmadı… Ben babalığına çok doydum şimdiye kadar verdiğin tek bana değil oğluma ve onun çocuğuna bile yeter. Bir babaya ihtiyacım kalmayıncaya kadar doyurdun beni ama dostluğuna doyamadım. O dostluğa doyulur mu? Şimdi öfkelenmek istiyorum. İki hafta sonra barış protokolü imzalanacak sonra rahatız, ameliyatta olacağım. İki haftada ne olacak demene kızmak istiyorum. Açlık grevlerine, cezaevlerine, işkencelere… Bir tek kendinle ilgilenmeyişine kızmak istiyorum, yapamıyorum. Bana Kandıra Cezaevi’nden gönderdiğin bir mektup yüzünden kızamıyorum.

'Gidecek yolu olmayan, bir amacı olmayan ama hep yanında olmayan bir babayı sen istemezdin' demiştin. Şimdi gitmek zorunda olmamanı istemez miydim. Sana öfke duyanlar için 'yoksulluğun ve yoksunluğun öfkesi bu sakın içinde nefret biriktirme' diyordun. Doğduğundan beri yoksulluk, yoksunluk ve yetimlikle geçen ömründe sen öfkeni nereye sakladın ben hiç görmedim. Herhalde kalbine. Bir tek mülk edinmeden, ikinci bir kaza almadan, kimseden bir şey istemeden borçsuz ve harçsız, boğazını değil onurunu besleyerek yaşadığın bu dünyadan gidiyorsun baba. Giderken neşemin birazını Can ve Yasinê bırakarak ama rengin tamamını alarak, sana doyuncana kadar sevgi verebildim. Her gün söyledim sevdiğimi, doyuncana öptüm kokladım. Şimdi tüm renklerim de senin olsun. Gerçi sen oradada dostlarını bulursun.

Artık dinlen turna kuşum biz iyi olacağız. Çocuklara hep seni anlatacağız. Şakaların ağzımızda eğreti dursa bile taklit etmeye çalışacağız. İçimde tam tarif edemediğim bir huzur var şimdi. Artık mücadele etmek zorunda olmamanın verdiği huzuru. Seni ayakta son gördüğümüz gün bize bir poşet portakal ve bir kutu yumurta vermiştin. Can için daima bir tane mandalin ve bir cebinde fıstık ezmesi taşımanı. Teneke kutulardaki ballara ve dinlenme tesislerine olan özel ilgini hiç unutmayacağım. Seni ayakta gördüğümüz son gün arabaya binmeden önce bize söylediğin son cümle kulağımı tırmalıyor şimdi. ‘Cano’nun düğünün görmeden gitmeyeceğim’ demiştin. Tutmadığın sözün yoktu. Gittin mi? Barışı görmek istiyordun. Çocukların yetim kalması kalbini parçalıyordu. Sütten de ağzın hiç yanmıyordu. Bir tür barış mıydı bilmiyorum ama hastane koridorundaki sınıfsız, bayraksız, umutlu kalabalıkta barışa benzer birşey gördüm ben. Gözün arkada, aklın bizde kalmasın. Bana güzel sesinle okuduğun dizelerle…

‘Biliyorum yağmur yağmaz yukarı doğru yeniden. Biliyorum yağmur yağmaz yukarı doğru yeniden. Acımaz olur, silinir gider izi bıçağın. Ama hiçbir rüzgar doldururamaz boş kalan yerini, bir yaşamdan ötekine birlikte uçan turnaların yerini gökyüzünde.’ Seninle gurur duyuyorum."

Kardeşi Ali Önder: "Bir muradı vardı o da barış"

Törende, Sırrı Süreyya Önder’in kızı Ceren Önder Kandemir'den sonra kardeşi Ali Önder de bir konuşma yaptı. Önder, şöyle konuştu:

Değerli dostlar, abimin deyişiyle merhaba yoldaşlar, 2011 yılında gazete, radyo, televizyon ve Sinemayla yoğun bir şekilde meşgulken bir gün bir süpriz yaparak, siyasete girebileceğini bize söyledi. Ben şaşırmıştım. Nedenini sordum ki benim o 59 yıllık abimdir. Ruhunu, iliğini, kemiğini, samimiyetini, ciddiyetini herkesten çok iyi bilirim. Şunu yapmak istiyorum de: ‘Bu ülkede bu kanın, bu acının durması gerekiyor. Hiçbir malım mülküm yok, Ceren’e yaşanılabilir bir ülke bırakmak istiyorum. 2Siyasete giriş gerekçesi bu oldu. Malı ve mülkü yok ama arkada dağlar gibi sizleri bize bıraktı.

Bir muradı vardı o da barış. Gözünde kalacağını düşünmüyorum, sizleri gördükten sonra bunun bir şekilde vücut bulacağına, hayata geçeceğine inancım sonsuz. Son olarak bir şey söylemek istiyorum. Kendisi şu an burada olsaydı. Size şöyle bir veda ederdi: ‘Sevene de sövene de selam olsun derdi.

Tülay Hatimoğulları: Sana söz yürekten inandığın halkların kardeşliği, bu topraklarda mutlaka yaşam bulacak

Törende konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, bugün çok zor bir görevle karşı karşıya olunduğunu söyleyerek “Barışın elçisi, her düşünceden, her milletten, her dilden, her cinsiyetten insanın barış elçisi olan sevgili Sırrı Süreyya Önder'i bugün hep birlikte sonsuzluğa uğurlayacağız” dedi. Hatimoğulları’nın konuşmasında şunlar kaydedildi:

Sevgili Ceren, sevgili Ali Abi, tekerlekli sandalyesi ile günlerce hastanede nöbet bekleyen sevgili Sırrı hocamızın annesi, içine için ağlayan kız kardeşleri, Türkiye'de bütün halklar, siyasi parti temsilcileri, demokratik kitle örgütü temsilcileri, her kesimden insan bir şifa nöbetindeydi. Kimi hastanedeydi, kimi hastanenin önündeydi, kimi ise evindeydi, mahallesindeydi ama herkesin duası sevgili Sırrı Süreyya Önder'in bu hastalığı atlatması ve aramızda olmasıydı. Fakat ne yazık ki olmadı. Hastalandığı ilk andan itibaren desteğini esirgemeyen, duasını esirgemeyen her kesime partimiz adına sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz. Bir teşekkürümüzü de gece gündüz çalışan sağlık emekçilerine, büyük bir inançla, umutla ‘Bunu da aşabiliriz, her ne kadar zor bir rahatsızlık olsa da biz elbette bunu aşmak için bilimin bütün olanaklarını seferber edeceğiz’ diye seferber olan sağlık emekçilerine ve gece gündüz orada haber nöbetinde olan, Türkiye'nin ve dünyanın değerli halklarına haberi ulaştıran değerli basın emekçilerine sizlerin huzurunda partimiz adına sonsuz teşekkürlerimizi sunuyorum.

''Bu sefer barış mutlaka olacak''

Barışın, adaletin, demokrasinin yolu incedir, uzundur, taşlıdır, dikenlidir. Her biri tenine ve yüreğine değdi. Güldün, ‘Hepsi memlekettendir’ dedin. Memleketten gelen acı da olsa, acıyı bal eyledin. ‘Başaracağız, barışacağız’ dedin ve bundan hiç vazgeçmedin. Çünkü sen bu ülkeyi bekleyen tehlikelerin farkındaydın. Çünkü sen, ateşe körükle giden güzelim Orta Doğu’yu sürüklemek istedikleri savaş, sürüklemek istedikleri çatışma zemininin ve bunu yapanların hepsinin farkındaydın ve bu yaşanan acıları çok iyi idrak ediyordun. Farkındaydın, Türk’ün, Kürt’ün, Sünni’nin, Alevi’nin yani her kesimin barışa ihtiyacı olduğunu ve barışın herkes için bir nefes olacağını. Ondandır yaralandı kalbin, ondandır yoruldu kalbin. Çalıştın, çabaladın ama bize hep şunu söyledin, ‘Aha bu sefer olacak, aha bu sefer başaracağız. Vallahi de billahi de başaracağız’ dedin. Biz de buna inanıyoruz sevgili Sırrı Süreyya Önder. Vallahi de billahi de hep beraber başaracağız. Sana söz, sözün asla havada kalmayacak Sırrı hocam. Sana söz, bu sefer mutlaka başaracağız ve sana söz Sırrı hocam, bu mücadelede yitirdiğimiz bütün yoldaşlarımıza ve canlarımıza söz olsun, bu topraklarda bedel ödeyen, kanını akıtan herkese sözümüz olsun: Bu sefer barış mutlaka olacak. Bu topraklarda kanı canı birbirine karışan bütün halklara söz, Sırrı hocanın ve ismini burada zikredemediğim sayısız barış elçisinin, emektarının bu topraklarda ekmiş olduğu barış tohumları mutlaka yeşerecek ve bizler barışın tohumlarını fidelere dönüştüreceğiz, rengarenk çiçek bahçesine dönüştüreceğiz. Sana söz Sırrı hocam, sana söz, Anadolu ve Mezopotamya toprakları hak ettikleri barışla yoğrulacak, hak ettikleri barışa hep birlikte kavuşacak. Burada yürekten inandığın halkların kardeşliği, bu topraklarda mutlaka ve mutlaka yaşam bulacak. Sana sözümüz olsun. Güle güle Sırrı hocam, güle güle değerli yoldaşımız, seni asla unutmayacağız.

''Bedenin biyolojik olarak bu kadar dayanabildi ama barışa inancın gerçekleşmek üzere dipdiri''

Sevgili Sırrı Süreyya Önder'in hastalığı ve oradaki her kesimin sahiplenişi aslında Sırrı Süreyya Önder'in, büyük bir inançla icra etmeye çalıştığı demokratik toplum ve barış mesajının bir aradalığıydı. İşte o hastane önündeki bir araya geliş, o toplumdaki birleştirici duygu, barışa, demokrasiye, bu topraklarda duyulan özlemin sembolüydü, göstergesiydi. Evet sevgili Sırrı Süreyya Önder, sen sadece bir yazar, bir sanatçı ve siyasetçi değilsin. Milyonlar seni kendi hikayesi olarak gördü ve senin hayat hikayen aynı zamanda onların da hayat hikayesiydi. Senin hayat hikayen, bu coğrafyada yaşayan işçi, emekçi, kadınların, yoksulların, bu coğrafyada yaşayan ötekileştirilmiş halkların ve inançların hikâyesiydi. İşte ondandır bu yürek acısı, ondandır bu kadar derindir hepimizin yürek acısı. Her ağrıyı, her sızıyı atlatmayı başardın, bunu da atlatacağına yürekten inanıyorduk ama olmadı. Pankartlar yazıldı, sosyal medyada mesajlar yazıldı senin için: ‘Diren Sırrı Abi’, ‘Diren Sırrı Baba’, ‘Diren Sırrı Baboş’, ‘Diren Barış Elçisi’ dendi. Çok direndin, biliyoruz ama olmadı. Sevgili Sırrı Süreyya Önder, senin hastalığın toplumda büyük bir birleştirici rol üstlendi. Hastayken de birleştirdin toplumu, çünkü sen ne olursa olsun bu topraklarda barışı zorladın. Türk için, Kürt için, Arap için, tanımadığın insanlar için, hapishanedeki insanlar için, sürgündeki arkadaşın, yoldaşın için ve gözyaşı dinmeyen Kürt anneleriyle Türk annelerinin gözyaşı dinsin diye çaba harcadın. Bir nebze de olsa yüzleri gülsün diye çaba harcadın. Evet Sırrı hocam, barış ve demokratik toplum çağrısına sımsıkı sarıldın, gerçek olsun diye çok çabaladın. Bedenin biyolojik olarak bu kadar dayanabildi ama barışa inancın gerçekleşmek üzere dipdiri, capcanlı duruyor. Senin bu mücadelede ödediğin bedel çok. Sen ve senin gibi bu mücadelede bedel ödeyen bütün canlarımıza, bütün yoldaşlarımıza burada saygıyla anıyorum. Sen başta olmak üzere hepsinin önünde saygıyla eğiliyorum.”

Bakırhan: Hem ağacı hem ormanı hem onların dildeki karşılığını bilirdin'

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan da hastaneye süreci boyunca destek olan parti başkanları, Önder’in sanatçı arkadaşları, birlikte barış mücadelesi yürüten herkese teşekkür ederek konuşmasına başladı. Bakırhan, 18 gündür Türkiye'nin dört bir yanından aslında Sırrı Süreyya Önder’in sağlığına kavuşması için yapılan dualara bizzat şahit olduğunu belirten Bakırhan, şöyle konuştu:

Siirt'ten Kars'a, Tekirdağ'dan Çorum'a kadar Sırrı aslında barış mücadelesi yürütüyordu ama artık barışın bir simgesidir. Umuyorum, artık hep birlikte onun yarım bıraktığı ama bizim başarıya ulaştıracağımız ve Sırrı şahsında bütün barış mücadelesinde yaşamını yitirenlere adayacağımız barışı bir gün mutlaka bu topraklara, bu coğrafyaya getireceğimize inanıyorum. Sevgili yol arkadaşım, senin gibi bir söz ustasının huzurunda konuşmak emin ol oldukça zor. Dünya zarafetini günden güne yitirirken, tepeden tırnağa adanmışlıktın sen. Hepimizi iyileştiren bir yaşama sevinciydin. Yetiştiğin toprak ve anlattığın hikayeler kadar köklüydü mücadelen. Badireleri çok olanın hikayesi de çok olur, senin gibi Sırrı yoldaşım. Bir dengbêj, çirokbêj gibiydin, bayılırdın anlatmaya Türkiye'nin bütün renklerini, öykülerini. Bir anlatı ustasıydın. Kullandığın her kelimede, yüzündeki her ifadede, yaşadığın bütün coğrafyanın izleri vardı. Sevgili dostum Murathan Mungan'ın dediği gibi, hem ağacı hem ormanı hem onların dildeki karşılığını bilirdin. Senin suretinde hiç geçmeyen bir çocukluk ama en çok da barış gizliydi.

''Barışa ulaşmak için adaları, dağları, kentleri aştın''

On sene öncesiydi, sen yine barış için yollara düşmüştün. Dolmabahçe’de, bu ülkenin en kadim yarasına merhem olacak sözü umutla, onurla dile getirmiştin. Dedim ki, ‘Bu sefer olacak. Dağlar, insanlar, hatta ölüm bile yorulmuş artık, barış kazanacak.’ Tam o gün, 28 Şubat 2015’te barışa ramak kalmışken Yaşar Kemal’i kaybettik. Biliyorsun, ‘Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana’ adlı bir romanı vardı Yaşar Abi’nin. Seni o kitapta geçen cümlelerle uğurlamak istiyorum sevgili yoldaşım, yol arkadaşım. Çünkü senin anlatmaya benim kelimelerim yetmez. Yaşar Kemal’in dediği gibi, ‘Bir tek insan ne kadar acı çekerse, bütün insanlar o kadar acı çekiyor demektir. Bir insanla birlikte bütün insanlık öldürülmüyor mu? Savaşa karşı savaşmak, öldürmeye karşı öldürmeden savaşmak bu toprakların yarattığı en güzel düşünce olmuştur.’ Sen bir tek insan bile acı çekmesin diye, Ceren kardeşimizin dediği gibi, kendini barışa ve halklara adadın. Barışa ulaşmak için adaları, dağları, kentleri aştın. Sana söz, Fırat suyu Marmaray’a karışacak. Sana söz Sırrı, barış kazanacak bir gün. Neşeni, barış için çarpan o güzel yüreğini hep birlikte çok özleyeceğiz. Sen şimdi gözlerini kapattın ama biz senin gözlerinden bakmaya devam edeceğiz bu ülkeye, insanlarına. Uğurlar olsun yoldaşım. Sana söz, biz bu ülkeyi yarım bırakmayacağız.

Pervin Buldan: Sırrı, sana veda etmek gerçekten çok zor

Törende konuşan DEM Parti Milletvekili Pervin Buldan da şunları söyledi:

Sana ‘güle güle’ demek o kadar zor ki Sırrı... Sana ‘güle güle’ diyemeceğim Sırrı. Sen benim yoldaşım, yol arkadaşım, sırdaşım, kardeşim, sen benim her şeyimdin Sırrı. Birlikte başkoyduğumuz bu yolda beni, bizi yalnız bıraktın Kürt’lerin kadim dostu Sırrı. Kürt halkının kadim dostu Sırrı, sana veda etmek çok zor. Sen sadece bir Sırrı Süreyya Önder değildin. Sen, Türk’tün, Kürt’tün, Alevi idin. Sen, yanıbaşımızda Gezi Parkı’ndaki ağaçtın, güldün, çiçektin. Sen böceklere, çiçeklere, kalbi atan, hava soluyan herkese candın, yoldaştın. 18 gün boyunca hastanede yoğun bakım katında yaralı yüreğinle yattın. Ama ne oldu biliyor musun Sırrı? Sen toplumsal barışı sağladın. Her inancı, her kimliği, her kültürü bir araya getirdin. Gözün arkada kalmasın. Toplumsal barış sağlandı Sırrı. Ama şimdi sıra büyük barışta. Ne dediler yoldaşların biliyor musun? ‘Can lazımsa can, kan lazımsa kan vermeye razıyız’ dediler. Ama hiçbirini kabul etmedin. Ne can istedin ne kan istedin. Sen bizi bırakıp gittin. Şimdi cennetin en güzel köşesinde sana bir yer ayrıldı. Biliyorum, en güzel köşesinde uyuyacaksın. Rahat uyu Sırrı. Oradan bize bakarken güzel kahkahalar at. Oradan bize el salla. Ben biliyorum ki bizi hep güzel göreceksin. Çünkü senin hayallerini gerçekleştireceğiz biz. Bize bıraktığın emaneti gerçekleştireceğiz. Hayallerini, bu ülkede yapmak istediklerini, Türk annesiyle Kürt annesini el ele vermeyi gerçekleştireceğiz. Polis annesiyle gerilla annesinin ellerini birbirine kenetleyeceğiz. Sana söz Sırrı yoldaş; büyük barış bu ülkeye gelecek. Çünkü sen hep bunun hayallerini kurdun. Senin hayallerini gerçekleştirmek bu ülkenin boynunun borcu olsun, Türkiye halkarının boynunun borcu olsun. Benim omuzlarıma o kadar büyük bir yük yükledin ki, bu yükü bütün halklarla birlikte götüreceğiz, bu ülkeye barışı mutlaka getireceğiz. Senin güzel gözlerinden, yaralı yüreğinden öpüyorum.

Törenden notlar 

Törende, Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) Lideri Bafel Talabani’nin Sırrı Süreyya Önder için gönderdiği mesaj da okundu. Mesaj şu şekilde: 

İmralı heyeti üyesi Sayın Sırrı Süreyya Önder’in vefat haberini büyük bir üzüntüyle karşıladık. Bu derin acı vesilesiyle başta değerli ailesi olmak üzere DEM Parti barış ve diyalog yoluyla Kürt sorununun çözümüne inanan tüm kesimlere baş sağlığı ve sabır diliyorum. Sırrı Süreyya Önder, Kürt halkının yürekten bağlı bir dostuydu. Farklı dönemlerde, güçlü duruşuyla dikkat çekmiş; Türkiye’de barış sürecinin inşası ve ve sorunların diyalogla çözümü için inanılmaz bir çaba göstermiştir. Onun vefatı büyük bir kayıptır. Kürt halkı, gerçek bir dostunu ve fedakar bir yoldaşını; Türkiye halklarıysa en büyük barış elçisini kaybetmiştir. Yüce Allah’tan sayın Sırrı Süreyya Önder’e rahmet, ailesine ve sevenlerine baş sağlığı ve sabır diliyorum.

Törende, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın, Önder için dün yayınladığı mesajı da okundu. 

Salonda gözyaşları tutulamadı 

Törenin başında, Sırrı Süreyya Önder'in, barış ve kardeşlik mesajlarının yer aldığı konuşmalarını içeren video izletildi. Törene, siyasilerin yanı sıra çok sayıda sanatçı da katıldı. Konuşma yapmak için kürsüye çıkan Yönetmen Berkun Oya’nın da duygulu anlar yaşayarak konuşmakta zorlandığı törende, konuşmalar sırasında Önder’in annesi ve yakınlarının yanı sıra Pervin Buldan ve Başak Demirtaş ile bazı katılımcılar da gözyaşlarını tutamadı.

Konuşmaların ardından, salonda Neşet Ertaş’ın seslendirdiği Allı Turnam türküsü çalındı. Türkünün tamamlanmasının ardından CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in de arasında bulunduğu konuklar, Sırrı Süreyya Önder’in Türk bayrağına sarılı ve karanfillerle kaplanmış tabutunun başında dua etti. Duanın ardından Önder’in tabutu, alkışlarla cenaze aracına taşındı. 

Tören için AKM çevresinde geniş güvenlik önlemleri alındı. Sırrı Süreyya Önder'in AKM'deki anma töreni öncesi, yıllar önce mücadele verdiği Gezi Parkı çevresi de polis bariyerleri ile kapatıldı. 

Önder için cenaze namazı kılındı

AKM’deki törenin ardından, Sırrı Süreyya Önder’in Türk bayrağına sarılı tabutu, Barbaros Hayrettin Paşa Camisi'ne getirildi. AKM'deki törenden çıkan vatandaşlar da Taksim'den Levent'teki camiye, Cumartesi Anneleri'nin de katılımıyla kortej oluşturarak geldi.  

Burada musalla taşına konulan tabutun başında ailesi ve yakınları gözyaşlarını tutamadı. Sırrı Süreyya Önder’in annesi Zeliha Önder, tabutun başında gözyaşlarına boğuldu. 

Siyasilerin yanı sıra sanat camiasından da çok kişinin katıldığı cenaze namazı için camiye gelen sanatçı Yılmaz Erdoğan, tabutun başında duygusal anlar yaşadığı görüldü. İbrahim Tatlıses de camiye tekerlekli sandalye ile getirildi. 

Cami avlusunu dolduran vatandaşların, eski Başbakanlardan Tansu Çiller'in çelenginin getirilişi sırasında tepki gösterdikleri duyuldu.

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TBMM Başkanvekili Celal Adan, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti, CHP ve DEM, Yeni Yol Partisi Grup Başkanvekilleri, milletvekilleri, eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Valisi Davut Gül namaz için saf tuttu.     

Sırrı Süreyya Önder'in annesi oğlunun tabutuna sarılarak ağıt yaktı: Beni de götür, Hiç derdini söylemedin bana

TBMM Başkanvekili ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen anma töreninin ardından Barbaros Hayrettin Paşa Camii'nde son yolculuğuna uğurlandı. Önder’in cenazesi musalla taşına konulurken, annesi Zeliha Önder göz yaşı içinde ağıt yaktı.

Acılı anne Zeliha Önder, oğlunun tabutuna sarılarak gözyaşları içinde, “Beni de götür, beraber gidelim. Duydun mu beni, neden küstün bana? Hiç derdini söylemedin bana…” diye feryat etti.

Önder'in cenazesi ikindi namazı sonrası kılınan cenaze namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verildi.

Sırrı Süreyya Önder için Şişli’deki Cemal Reşit Rey Gösteri Merkezi’nde taziye kurulacak

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) ve Sırrı Süreyya Önder'in ailesi, hayatını kaybeden İmralı Heyeti üyesi ve TBMM Başkanvekili için taziye düzenleyecek. Taziye, 5 Mayıs Pazartesi günü saat 11.00’den itibaren Şişli’deki Cemal Reşit Rey Gösteri Merkezi’nde başlayacak.

Taziyeleri, Önder’in kızı Ceren Önder Kandemir ile birlikte DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları, Tuncer Bakırhan, İmralı Heyeti üyesi Pervin Buldan ve DEM Parti yöneticileri kabul edecek.

Taziye, üç gün boyunca saat 17.00’ye kadar sürecek ve 7 Mayıs Çarşamba günü sona erecek.

Ayrıca, DEM Parti tarafından İstanbul başta olmak üzere tüm il ve ilçe örgütlerinde de Sırrı Süreyya Önder için taziyeler kabul edilecek.

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU