Türkiye partisi

Zeki Sarıhan Independent Türkçe için yazdı

TBMM 28. dönem 3. yasama yılı açılış töreninde en dikkat çeken konulardan biri MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin DEM Parti milletvekilleriyle tokalaşması olmuştu / Fotoğraf: AA

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin mecliste DEM Partililere el uzatmasıyla "Türkiye partisi" kavramı bir kez daha gündeme geldi. 

Milliyetçi çevrelerin anlayışına göre Kürtlerin kurduğu partilerin hiçbiri Türkiye partisi değildi.

Bu nedenle kapatıldılar. DEM de bir Türkiye partisi olamamıştı. Bu nedenle kapatılmalıydı.

Yani Türkiye partisi sayılmadığından bu parti bıçak sırtında politika yapıyor.
 

 

Türkiye partisi ne demektir? 

Türkiye partisi ne demektir? Türkiye partisi olabilmek için ne yapmak gerekir?

Hangi Partiler Türkiye Partisidir de DEM değildir. Bu konuları sorgulamamız gerekmez mi?

İlginçtir: İster çok ister az oy alsın, ister liberal, milliyetçi, sağcı, sosyal demokrat olsun hiçbir parti Türkiye partisi olmamakla suçlanmıştır.

Bu anlayışa göre bir partinin örneğin Hüda-Par gibi çoğunlukla Kürtlerden oy almak için kurulan fakat İslamcı olan bir parti de Türkiye partisi olmamakla suçlanmıyor. Hatta hükümeti oluşturan partilerin yanı başında faaliyet gösteriyor. 

Siyasi partiler, çeşitli sınıfların ve kesimlerin haklarını kamuoyunun önüne getirmek, parlamentoda savunmak için kurulurlar. Temsil etmek istedikleri grupların dinî, etnik veya meslekî olarak çoğunluğu oluşturmaları şart değildir.

Etnik azınlık, hemen her ülkede vardır ve bunlar parlamentoda temsil edilmek için partiler kurarlar.

Liberalizm veya demokrasi ile yönetilen ülkelerde kimsenin aklına ülkenin partisi değil diye bunları yasaklamak gelmez.


Türklerle Kürtlerin kaderi ortaktır 

Etnik veya dinsel azınlığa ait bir partinin ülkeyi bölebileceği de bir varsayımdan ibarettir.

Siyasi tarih göstermiştir ki uzak zamanlarda ve yakın çağlarda ülkelerin bölünmesi herhangi bir kanun buna elveriyor diye olmamıştır.

Bazı imparatorların oğulları arasında veya komutanları arasında paylaştırdığı devletler vardır.

Ayrılmak isteyen bir grup eğer buna gücü varsa ve kararlıysa tabi olduğu devlete ve çoğunluk milliyete danışmaz.

Bazı devletler de emperyalizm tarafından kendi çıkarları için yapay olarak oluşturulmuştur.

Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı yıllarında İngiliz ve Fransızların Arapları ve Kürtleri Türkiye'den ayırmak için gösterdikleri çabanın sonuçları düşündürücüdür.

Araplar ayrılmayı, Kürtler ise Türkiye sınırları içinde kalmayı tercih etmişlerdir. Bunun nedeni Kürtlerin Türklerle olan bağlarının daha güçlü olması, nüfusun kısmen iç içe geçmesidir.

Aradan geçen bu zaman içinde bu bağ ekonomi, kültür, eğitim gibi araçlarla daha da güçlenmiştir. 


DEM bir Türkiye partisidir

Ağırlıklı olarak Kürt nüfustan oy alan ve bazı demokrat ve sosyalist Türklerin de desteklediği DEM Parti'nin hem ülkenin her tarafında örgütlü olması, hem yalnız Kürtlerle ilgili taleplerini dile getirmekle kalmayıp diğer bütün partiler gibi Türkiye'nin sorunlarıyla da ilgilenmesi açısından bir Türkiye partisi olduğunda kuşku yoktur. 

Öyleyse bu parti kimi siyasi çevrelerde neden Türkiye partisi olarak kabul edilmiyor?

Bunun nedeni bu çevrelerin bunca itiş kakışa ve gözlere sokulan gerçeklere rağmen ülkede azımsanamayacak sayıda bir Kürt kitlesinin bulunduğunu kabullenememesidir.

Hâlâ 1930'ların formülü olarak "Türkiye'de yaşayan herkes Türk'tür" veya "Türk Devletine Vatandaşlık bağıyla bağlı herkes Türk'tür" anlayışını değiştiremiyorlar.

Buna rağmen Rum ve Ermeni gibi Lozan Anlaşması'nın koruduğu Hıristiyan azınlıkların kimliğini kabul ediyorlar.  

Bu anlayışı taşıyanların "Türkiye partisi" kavramı "Türk partisi" kavramıyla eşittir.

DEM Parti'nin Türkiye Partisi olabilmek için Türk milliyetçilerinden icazet almaya ihtiyacı yoktur.

Tabanını gitgide kaybetmekte olan iktidar koalisyonunun gerici bir anayasa ihtiyacı veya seçimlerde desteğini sağlamak için DEM Partililere el uzatması, ibret verici bir siyasi atraksiyondur.

DEM'lilerin bu oyuna gelmesi beklenemez. 


Yeter artık! 

Bu gibi çağ dışı anlayışlarla oyalanmak ve ülkenin başına bitip tükenmeyen gaileler açarak hem maddi hem moral gücün tüketilmesine son vererek Kürtlerin meşru temsilcileriyle oturup konuşmaktan, ne istediklerini öğrenmekten başka mantıklı yol yoktur.

Aslına bakılacak olursa, ülkede bir Kürt partisinin bulunması, sakıncalı veya tehlikeli değil, sağlıklı bir siyasi hayat için şanstır. 

Türkiye artık Kürt sorununu gündemden çıkarmalıdır. 

Yeter artık!    

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU