Cumhurbaşkanı Erdoğan: Ülkenin ikinci büyük partisi kendi içinde saç saça, baş başa kavga ediyor

Erdoğan, “Öyle bir haldeler ki dünya yansa, ülke batsa, kıyamet kopsa, millet feveran etse umurlarında değil” dedi

Fotoğraf: AA

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisince Sakarya'da düzenlenen mitingde konuştu.

Sözlerine vatandaşlarınberat kandilini kutlayarak başlayan Erdoğan, “Rabbim bizleri sağlık, huzur ve afiyet içerisinde sevdiklerimizle birlikte Ramazan-ı Şerif'e kavuştursun diyorum. Başta Gazze'deki kardeşlerimiz olmak üzere gönül coğrafyamızın dört bir köşesindeki mazlumların Allah yardımcısı olsun diye dua ediyorum” dedi.

"İşte sizler de takip ediyorsunuz, ülkenin ikinci büyük partisi işi gücü bırakmış kendi içinde saç saça, baş başa kavga ediyor. Dün Türkiye'yi yönetecek cumhurbaşkanı adayı diye karşımıza çıkardığı genel başkanlarını çiğneyip geçtiler. Onun yanında cumhurbaşkanı yardımcısı diye şehir şehir dolaştırdıkları isimlerin ise yarın ne olacakları belli değil" diyen Erdoğan özetle şöyle konuştu: 

Yaptıkları kongrenin üzerindeki şaibeleri, aday belirleme sürecindeki kirli pazarlıklar ve vahim iddialar izledi. Öyle bir haldeler ki dünya yansa, ülke batsa, kıyamet kopsa, millet feveran etse umurlarında değil. Kendi çıkarlarından, kendi şahsi kariyerlerinden başka hiçbir şeyi gözleri görmüyor. Aslında bunlar tek parti devrinden beri hep böyleydiler. Bunun için milletimiz rahmetli Menderes'ten merhum Özal'a kendi hayallerini paylaşan herkese sahip çıkmıştır. Biz de 21 yıldır ülkenin kalkınması ve gelişmesi için verdiğimiz mücadele ile farkımızı gösterdik. Şimdi de ülkemizi Türkiye Yüzyılı belediyeciliği ile mahalli idarelerde de dünyanın en üst ligine çıkarmak istiyoruz. Milletimizden 31 Mart'ta sandıkta desteği muhalefetin yaptığı gibi siyasi rant paylaşımı değil işte bu vizyonu hayata geçirme iradesi ile talep ediyoruz. Bugün sizlerin karşısına da aynı hissiyatla çıktık.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

“En son olarak KAAN’ı çıkardık”

Son 40 yıldır da birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize kasteden bölücü terör örgütüne karşı mücadele yürütüyoruz. Terör örgütü askeriyle, polisiyle, kamu görevlisiyle, korucusuyla, kadını, yaşlısı, genci ve hatta bebeğiyle on binlerce insanımızı katlederek bizden kopardı. Çektiğimiz acıların, maruz kaldığımız ihanetlerin, ödediğimiz bedellerin haddi hesabı yok. Ama hamdolsun her karışı şehit kanlarıyla sulanmış bu cennet vatanı işgalcilere, hainlere, emperyalistlerin tetikçiliğini yapan teröristlere teslim etmedik. Bunları Cudi'de gömdük, bunları Tendürek'te gömdük, bunları Gabar'da gömdük bildiğiniz gibi artık içeride terör örgütleri kalmadı. Hepsi de terk ettiler. Son olarak güney sınırımız boyunca bir teröristan kurmaya teşebbüs ettiler. Gerçekleştirdiğimiz sınır ötesi harekatlarla bu senaryoyu da yırtıp attık. İnsansız hava araçlarımızla, SİHA'larımızla, AKINCI'larımızla bunları yok ettik. Bunları o mağaralarda yok ettik. Şimdi en son olarak ortaya hangi uçağımızı çıkardık? Şimdi de KAAN'ımızı çıkardık. KAAN'la beraber yine gökyüzü ile buluştuk.

“Bizi düşmanlarımıza karşı koruyacak olan tek şey bileğimizdir”

Nerede bir terörist varsa buluyoruz başını eziyoruz. Arkalarında kimlerin olduğuna bakmadan son teröristi etkisiz hale getirene kadar bu mücadeleyi devam ettireceğiz. Tüm bu sürecin bize öğrettiği en önemli hakikat hazır ol cenge eğer ister isen sulhu salah yani barış ve huzur istiyorsan savaşa hazır olmalısın. Türkiye ve Türk milleti olarak şayet bu topraklarda huzur ve güven içinde yaşamak istiyorsak yapacağımız iş bellidir. Güçlü bir savunma sanayiine güçlü bir orduya sahip olmalıyız. Karada, denizde, havada sahip olacağız. Başka ülkeler için bunlar bir tercih olabilir ama Türkiye için her alanda güçlü olmak bir mecburiyettir. Aksi takdirde bizi düşmanlarımıza karşı ne uluslararası hukuk koruyabilir, ne mensubu olduğumuz ittifaklar koruyabilir, ne de acizliğin artık herkesin kabullendiği Birleşmiş Milletler koruyabilir. Bizi düşmanlarımıza karşı koruyacak olan tek şey bileğimizdir, kendi gücümüzdür, kendi imkan ve kabiliyetlerimizdir.

“140 gündür İsrail'in işlediği insanlık suçlarını seyrediyorlar”

Diğer türlü bize bu coğrafyada nefes bile aldırmazlar. Bu gerçeği yakın çevremizdeki örnekleriyle acı bir şekilde görüyoruz. Bosna'da 30 yıl önce yaşanan katliamları hepimiz hatırlıyoruz. Avrupa'nın ortasında Boşnak kardeşlerimiz açıkça soykırıma uğradı. Batılı devletlerin ve kurumların kılı dahi kıpırdamadı. Irak'ta 2 milyon kişi resmen katledildi. Kimse dönüp bakmadı. Azerbaycan toprakları ve onun bir parçası olan Karabağ yıllarca işgal altında kaldı. Hocalı başta olmak üzere pek çok katliam yapıldı. Kimse harekete geçmedi. Suriye'de 1 milyon insan vahşice öldürüldü. 12 milyon insan göçe zorlandı. Zulmü durdurmak için kimse adım atmadı. Gazze'de 7 Ekim'den bu yana çoğu çocuk, kadın ve sivil 30 bin masum Filistinli şehit edildi. 70 binden fazla sivil yaralandı. Ne batılı güçle ne de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi İsrail vahşetini engelleyecek işe yarar bir çaba göstermedi. Tam 140 gündür İsrail'in işlediği insanlık suçlarını sadece seyrediyorlar. Öyle ki Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi İsrail'e acil ateşkes çağrısı bile yapmıyor, yapamıyor. Kameralar önünde yasak savma kabilinden İsrail'i eleştiren batılı güçler işgalci İsrail ordusuna her türlü silah desteğini vermeyi sürdürüyor.

Allah korusun yarın bizim başımıza da bir felaket gelse karşılaşacağımız manzara bundan farklı olmayacaktır. Aslında biz bunu da yaşadık. Suriye topraklarından ülkemize yönelik DEAŞ ve PKK tehditleri yoğunlaştığında müttefik dediğimiz ülkeler topraklarımızda konuşlu hava savunma sistemlerini söküp götürdüler. Terörle mücadelede ihtiyacımız olan silahları araç-gereci, mühimmatı vermediler. Hatta bugün dünyanın en büyük üretici ve ihracatçıları arasında olduğumuz tabanca almamıza dahi engel oldular. Sonra ne oldu? Biz tabancamızı yapmaya başladık. Onlar bizden şimdi tabanca istiyorlar. Dolayısıyla KAAN savaş uçağına, Anadolu Gemisi'ne, AKINCI'ya, KIZILELMA'ya, ANKA'ya, Fırtına Obüsleri'ne, Altay Tankı'na burada Sakarya'da çeşit çeşit füze sistemlerine sahip olmak bizim için bir beka meselesidir. Biz bunları yaptık. Şimdi onlar bizden istiyor. Dünyada 5'inci nesil savaş uçağı yapabilen 4 ülke arasına girmemizin gururunu yaşayamayanlar dönüp kalplerindeki millet sevgisini bir sorgulasın. Şayet bu savunma sanayii projelerini hayata geçirmemiş olsaydık Allah göstermesin bugün nasıl bir durumda olurduk düşünmek bile istemiyorum.

Son 21 yılda savunma sektörüne yaptığımız yatırımların karşılığını hem güvenliğimizle hem ihracatımızla almaya başladık. Kendimizle beraber dost ve kardeş ülkelerin ihtiyaçlarını da karşılayan bir ülke haline geldik. Geçtiğimiz yıl 185 ülkeye 230 çeşit ürün ihraç ederek 5,5 milyar dolarlık rekor ihraç tutarı yakaladık. Sakarya diğer alanlarda olduğu gibi bu mücadelede de ülkemizin önde gelen şehirleri arasındaki yerini aldı. Savunma sanayiinde sürekli yükselttiğimiz hedeflerimiz doğrultusunda azim ve kararlılıkla çalışmayı sürdürüyoruz. Yeter ki şu dört ilkeye sıkı sıkıya sahip çıkmaya devam edelim. Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep beraber Türkiye olacağız. Bu irade 85 milyonuyla milletimizle yaşadıkça Allah'ın izniyle Türkiye Yüzyılı'nın doğuşunun önünü kimse kesemeyecektir.

“Sakarya'da son 21 yılda 183 milyar liranın üzerinde yatırım yaptık”

Türkiye bugün bölgesel ve küresel bir güç hedefine sahipse gerisinde son 21 yılda ülkemize kazandırdığımız eser ve hizmet alt yapısı var. Ülkemizin her şehri her karış toprağı bu yatırımlardan istifade etmiştir. Sakarya'da son 21 yılda 183 milyar liranın üzerinde yatırım yaptık. Eğitimde şehrimize 3 bin 642 adet yeni derslik kazandırdık. İkinci devlet üniversitesi Sakarya Uygulamalı Birimler Üniversitesi'ni kurduk. Gençlik ve sporda 14 bin 500 kişi kapasiteli yükseköğrenim yurt binaları açtık. 28 bin kişi kapasiteli şehir stadyumu başta olmak üzere 88 spor tesisi inşa ettik. Sakaryalı ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza 4,5 milyar lira tutarında kaynak aktardık. Adalette, 20 bin metrekare açık ve 103 bin metrekare kapalı alana sahip yeni bir adliye sarayı yapıyoruz. Sağlıkta, bin 300 yataklı eğitim ve araştırma hastanesi başta olmak üzere toplamda bin 946 yataklı 23 hastanenin de aralarında olduğu 59 adet sağlık tesisini hizmete açtık. Yapımı süren bin yataklı Sakarya Şehir Hastanemizi inşallah en kısa sürede tamamlayıp hizmete açacağız.

 

Independeht Türkçe 

DAHA FAZLA HABER OKU