Cidde Zirvesi ve köprülerin dili

Ülkelerimizde ve dünya ile ilişkilerinde köprü dilini benimseme ihtiyacı kaçınılmaz. Tehlikeli bir dünyada yaşıyoruz ve erteleme, bekleme lüksümüz yok

Fotoğraf: AFP

Arapların 10 yıldan fazla bir ömrü, bölünmeler ve müdahalelerle heba oldu. Dönem acımasız, maliyetli ve korkutucuydu.

Haritaları paramparça etti ve ülkeleri erozyona sürükledi. Çatışma, ayrılık ve zorbalık duygularını serbest bıraktı. Bir kan nehri akıttı ve ekonomileri mahvetti.

Bir arada yaşama birikimini tüketti, parçalanmayı adeta doğal bir yola dönüştürdü.

Mülteci dalgalarını serbest bıraktı ve etkilenen ülkeleri, ne bitirilebilen ne de geri adım atılabilen kendilerinden daha büyük savaşların arenasına dönüştürdü.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bu yüzyılın ikinci on yılında Arap dünyasının "hasta adam" olduğuna inanılıyordu. Görevinin uzun, kanlı düellolar için "Arap sahaları" sağlamakla sınırlı olduğuna, devlet ve kurumlar zamanının, milis bayrakları altında yaşayan ve sürdürülen savaşlarla beslenen bağlılıklar lehine sona erdiğine inanılıyordu.

Pek çok kişi olanların geri döndürülemeyecek bir kader olduğu izlenimine kapıldı. Çözüm anahtarlarının Araplara komşu ülkelerin başkentlerinde olduğu, Arapların geleceğinin, bu bölge ülkeleri ile çizilen politikaları etkileyen ve özelliklerini dikte eden büyük güçler arasında ertelenen büyük uzlaşmalarla düzene sokulacağı izlenimi oluştu.

Bu kadar yaygın yangınlar içindeki bir ulusun barışını, sesini, konumunu ve çıkarlarını savunamayacağı bir sır değildi.


Arap zirvelerinin hikayesi eskidir ve Araplar onlardan pek bir şey beklemezlerdi. Sevgi gösterilerinin anlaşmazlıkları ortadan kaldırmadığı ve kararların krizleri iyileştirmediği açıktı.

Mart 2009'da Doha'da yapılması planlanan zirveden üç gün önce, merhum Yemen devlet başkanı Ali Abdullah Salih ile görüşmemi hatırlıyorum.

Zirveden beklentilerini sorduğumda, "Öncekiler gibi olacak" demişti. Sorumu tekrarlamış ve o da cevabını tekrarlamıştı.

Ona veda etmek üzereyken şaka yollu "Zirveye gidiyorum. En azından bir çatı altında çay içebileceğimizi gösterelim" demişti.

Bu sözleriyle zirvelerin en önemli maddesinin genellikle Arap liderlerin bir çatı altında saatlerce birlikte oturabilme becerisini göstermek ve ardından sanki zirve gerçekleşmemiş gibi anlaşmazlıklara kaldıkları yerden devam etmek olduğunu kastediyordu.

Cidde'deki Arap zirvesi, bu birbirini izleyen zirveler tablosuna dikkat etmeliydi. Toplanmadan önce bölünmeler ve müdahalelerle geçen 10 yılı, bu nedenle kaçırılan kalkınma fırsatlarını, geride bıraktığı ve onarımı olağanüstü bir çaba gerektiren zararların bedelini okumalıydı.

Duvarlar ve açık çatışmalar politikasının yalnızca daha fazla duvar, çatışma ve barikatla sonuçlandığı sonucuna varılmalıydı.


Coğrafyanın, bölge ülkelerinin aynı gemide yol alması gerektiğine ve diğerlerini boğarak hayatta kalmalarının imkânsız olduğuna hükmeden katı kuralı dikkate alınmalıydı.

Bölgedeki çöküşün ve Ukrayna'daki Rus savaşı sonucunda ortaya çıkan muazzam tehlikelerin boyutuna ilişkin yeni bir okuma gerekliydi.

Arapların kendi aralarında ve onlarla sınır komşuları, bölge ve dünya arasındaki ortak kader üzerinde durulmalıydı.

Bütün bu meselelere Arap, bölgesel ve uluslararası gerçekçiliğin karışımıyla ve bu düzeylerde tam bir sorumlulukla yaklaşmak gerekiyordu.


Haritaları kendi içlerinde idare etme ve diğer haritalarla ilişkilerini yönetmedeki rol ve yöntemlerin zihniyetleri, korkuları, hezeyanları sonucu oluşan ve biriken hastalıkların sihirli tedavilerinin olmadığı açık ve net.

Ancak sihirli tedavilerin olmaması, hastalıkların kaçınılmaz olduğu anlamına gelmez. Kapılar sonsuza kadar kapanmaz. Herhangi bir yerden başlanabilir.

Gözden geçirme ve nefes alma fırsatı sağlanabilir. Haritalar çocuklarına iade edilebilir. Meseleleriyle başa çıkmada yeni yöntemleri benimsemeleri teşvik edilebilir.

Devletlerin egemenliğine saygı gösterilmesine ve işlerine karışılmamasına dayalı olması gereken bölgesel bir iklim ışığında, sorunlarına diyalog yoluyla çözüm aranabilir.


Cidde Zirvesi'nin atmosferini ve karar dilini etkileyen iki gelişme oldu. İlk gelişme, Pekin’de açıklanan üçlü bildiriye dayalı olarak Suudi Arabistan ile İran arasındaki ilişkilerin ve diyaloğun yeniden tesis edilmesi.

Bildiri, bölgenin iki önde gelen ülkesi arasındaki bu sürece Çin’in verdiği garantörlüğü ifade ediyordu. Söz konusu bildiri, devletlerin egemenliğine saygıyı ve işlerine karışmamayı vurguluyordu.

Böylece Arap zirvesi, parçalanan haritaların kararını çocuklarının eline geri verme fırsatı buldu ki diyalog yoluyla zararlarla başa çıksınlar, istikrarı geri getirsinler, refah için çabalamayı garanti eden barışçıl çözümler arasınlar.

İkinci gelişme ise Suriye'nin Arap Birliği’ndeki koltuğuna geri dönmesi kararı ve buna bağlı olarak Devlet Başkanı Beşşar Esed'in zirveye katılmasıydı.

Her iki gelişme de gölgesi altında eski sorunların kontrol altına alınmasına, yangını körükleyip genişletmek yerine kontrol altına alıp söndürmek temelinde yeni sorunlarla başa çıkılmasına yardımda bulunabilecek kapsayıcı bir Arap şemsiyesinin yeniden kurulmasını kolaylaştırdı.


Zirve salonundaki bir başka sahne de duvar değil köprü politikasının faydalarını hatırlattı. Son yıllarda Suudi Arabistan, değişen uluslararası durumu ve bunun çok kutupluluk temelinde şekillenmekte olan yeni bir dünyaya hazırlanmayı gerektirdiğini okudu.

Riyad, ABD ile köprüler politikasını benimsedi, keza Moskova ve Pekin ile de. Köprü politikası mutabık olmak değil, çıkarlara saygı temelinde sorunları çözmek için bir iş birliği ortamı sağlamak demek.

Üç ülke ile kurulan bu ilişkiler cephaneliğini Cidde Zirvesi'nin mimarı Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman tesis etti.

Rusya ile Ukrayna arasındaki anlaşmazlığa barışçıl bir çözüm çağrısı temelinde, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'yi zirveye davet etmeyi mümkün kılan da bu oldu.

Zirvede atılan bu adımla, uluslararası barış konusunda en yüksek sorumluluk derecesi gösterildi.
 


Bugünü ve geleceği okumada yeni bir dille karşı karşıya olduğumuz aşikâr. Artık anlaşmazlıkları gizlemek için konjonktürel bir dil kullanma takıntısı yok.

İstikrar, refah, kalkınma, bir arada yaşama, hoşgörü, iş birliği, devlet egemenliği, kurumlara saygı ve yolsuzlukla mücadele, eğitim fırsatlarının sağlanması, sağlık hizmetlerinin ve eğitim düzeylerinin iyileştirilmesi terimlerine dayalı yeni bir dil var.

İllüzyonlara değil rakamlara dayalı bir politika var. Ekonomik ilerleme umudu olmadan, birçok haritanın kapısı iç öfkelere ve dışarıdan destek almalara açık kalacak.

Ülkelerimizde ve dünya ile ilişkilerinde köprü dilini benimseme ihtiyacı kaçınılmaz. Tehlikeli bir dünyada yaşıyoruz ve erteleme, bekleme lüksümüz yok.

Arap iklimi gibi iyi bir bölgesel iklim de bir gereklilik.  Ancak çocukları, parçalanmalarına neden olanlara benzemeyen seçimler yapma zorunluluğunu kabul etmedikçe, parçalanan haritalar kurtarılamaz.

Bundan sonraki aşama bölgesel yumuşama ikliminin derinleşmesine, Arap iş birliğini karşılıklı çıkarlar temelinde tesis etmeye, gelişmeleri ve olayları gerçekçilik ve sorumluluk anahtarlarıyla ele almaya bağlı. Bu iki anahtar köprü dilinin özüdür.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU