Türkiye tarihinin en kritik seçimlerine sadece 15 gün kaldı.
Anketler Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nu ya önde ya Erdoğan ile kafa kafaya gösteriyor.
Seçimin ikinci tura kalması olasılık dahilinde.
Altılı Masa "Yarının Türkiye'sini kurma" hedefiyle çıktığı yolda güçlendirilmiş parlamenter sistemini vadediyor.
28 Şubat postmodern darbesinin 25. yıldönümünde duyurdukları ortak mutabakat metni de böyle diyor.
Amaç cumhurbaşkanlığı makamını yeniden sembolik hale getirmek ve bunun yanında parlamenter sistemi baz alan yetkili ve güçlü bir başbakanlık makamını geri getirmek.
Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metnini hazırlayan partiler olarak bizler, etkin ve katılımcı bir yasama, istikrarlı, şeffaf ve hesap verebilir bir yürütme, bağımsız ve tarafsız bir yargı ile kuvvetler ayrılığının tesis edildiği güçlü, özgürlükçü, demokratik, adil bir sistem inşa etme kararlılığı içindeyiz."
Peki bu ne kadar mümkün?
Bir başka deyişle CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin 13. Cumhurbaşkanı seçilirse parlamenter sisteme nasıl ve ne kadar sürede geri dönülecek?
Mart 2011'de dönemin cumhurbaşkanı kontenjanından Danıştay üyeliğine seçilen ilk hukuk profesörü Ali Dursun Ulusoy, Independent Türkçe'ye konuştu.
Ulusoy'a göre böylesi bir senaryoda mevcut sistemden parlamenter sisteme geçiş o kadar kolay değil.
Üstelik Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan seçimi kaybederse yeniden iktidar olabilmek için en çok kendisi parlamenter sistemi isteyecek.
"Mevzu Nedir?" seçime giderken hem bu konuyu hem kampanya sürecinde tartışma yaratan konu başlıklarını mevzu ediyor.
"Parlamenter sisteme dönüş kolay olmayacak"
Önümüzdeki seçimler sonrası parlamentoda hiçbir ittifak tek başına mutlak çoğunluğa sahip olamayacak gibi görünüyor. Dolayısıyla cumhurbaşkanlığı seçimini Kılıçdaroğlu kazanırsa sistem hemen değişmeyecek mi? Parlamenter sistem hemen geri dönmeyecek mi?
Öyle anlaşılıyor. Çünkü hiçbir ittifak salt çoğunluğu parlamentoda sağlayacak gibi görünmüyor. En azından iki ittifakın iş birliği yapması gerekecek. Parlamentoda bir kanun çıkarabilmek için. Zaten anayasayı değiştirecek bir çoğunluğu hiçbir ittifakın alması beklenmiyor.
Beşte üç çoğunluk kolay bir şey değil çünkü parlamentoda. Dolayısıyla önemli konularda ittifakların; üç ittifak olarak düşünelim. Millet-Cumhur ve Emek ve Özgürlük İttifakları olarak düşünelim. Böyle olacağını varsayarsak hiçbir ittifak salt çoğunluğu alamazsa parlamentonun kanun çıkarması da çok muhtemel ki; oldukça zor olacak gibi görünüyor.
"Hiçbir ittifak mecliste tek başına çoğunluğu sağlayamayacak"
Tıkanma mı bekliyorsunuz?
Aslında bir tıkanma olmayabilir. O biraz da cumhurbaşkanının kişiliğiyle alakalı. Aslında bütün yetkileri cumhurbaşkanı neredeyse tek başına kullanacak gibi bir durum ortaya çıkacak. Parlamentonun kanun çıkaramamasının ortaya çıkardığı büyük bir eksiklik olmayabilir bu sistemde. Cumhurbaşkanı eğer iyi bir uzlaşma ortamı sağlayabilirse; en azından kendi ittifakı içinde birçok önemli konuda diğer ittifaklardan biriyle pazarlık nasıl yapılır yapılabilir mi onu bekleyerek göreceğiz.
Tabii cumhurbaşkanının Millet İttifakı'nın adayı Sayın Kılıçdaroğlu olduğu -hiçbir ittifakın tek başına mecliste çoğunluğu olamayacağını varsayarsak- bu durumda sistemde bir tıkanma olacağını çok düşünmüyorum. Dediğim gibi bu sistem biraz cumhurbaşkanına ağırlık veren bir sistem olarak kurgulandığı için çok bir tıkanma olmayabilir.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Ama parlamenter sisteme dönüşün çok gerçekçi veyahut da kısa sürede mümkün gözükmediğini söylüyorsunuz sanırım değil mi?
Gerçekçi olmak gerekirse mümkün görünmüyor. Ha, şu olabilir. Eğer Sayın Kılıçdaroğlu seçilirse parlamenter sisteme dönüş talebi Cumhur İttifakı'ndan gelir büyük ihtimalle. Bütün yetkiler muhalefetin cumhurbaşkanına geçmesin diye bu sefer onlar büyük ihtimalle diyecekler ki; "Haydi bir an önce geçelim, biz de destek verelim. Madem parlamenter sisteme geçelim dediniz" diyecekler. Hemen geçmek isteyecekler.
5 yılı beklemeden "Hemen parlamenter sisteme geçelim" diyecekler. Bu da tabii halkın oyuyla bu sistemde cumhurbaşkanı olmuş birinin cumhurbaşkanlığı yetkilerini bırakıp bu çağrıya hemen yanıt verip, "Haydi parlamenter sisteme geçelim demesi" çok mantıklı görünmüyor. Kılıçdaroğlu da muhtemelen "Tamam geçelim ama bir dönemin sonunda geçelim" diyecektir. 5 yılın sonunda veya en azından bir 4 yıl bu sistemde yönetmek isteyecektir halktan aldığı oy ile seçilmiş biri olarak.
"Erdoğan seçimi kaybederse yoluna devam edebilmesi için tek çıkar yol parlamenter sistem"
Yani Recep Tayyip Erdoğan eğer kaybederse siyasal geleceğini devam ettirebilmek için tek çıkar yolu parlamenter sistem denilebilir mi?
Evet, öyle görünüyor. Bu konuda aslında anayasa çok açık. Objektif bir hukukçu olarak söylüyorum. Anayasa "İkiden fazla seçilemez" diyor cumhurbaşkanı için. Burada geniş zaman kipi kullanıyor. Yani öncesi, sonrası arasında bir ayrım yapmıyor. Dolayısıyla ikiden fazla seçilemez. Bunun hukukta kuralı bellidir. Eğer mevcut cumhurbaşkanının üçüncü defa seçilmesi öngörülseydi bir geçici madde yapmak gerekirdi.
Yani hukukta bunun kuralı budur. "Bir geçici maddeyle mevcut cumhurbaşkanı için üçüncü defa seçilebilir" denilirdi. Bu yapılmadığına göre aslında bu çok açıktır. Bundan sonra eğer bir iktidar değişimi olursa objektif bir YSK'nın ben üçüncü defa seçilebilmesine yeşil ışık yakacağını, bundan sonraki cumhurbaşkanlığı seçiminde mümkün görmüyorum açıkçası. Çünkü hukuken mümkün değil böyle bir şey. Bu durumda tabii parlamenter sisteme geçip başbakan olarak ülkeyi yönetmek Sayın Erdoğan için artık bundan sonra tek seçenek gibi görünüyor. Bu seçimleri, önümüzdeki seçimleri kaybettiği varsayımından hareket edecek olursak.
"Kılıçdaroğlu'nun Alevi videosu sağ seçmen için bir artı değil"
Kılıçdaroğlu'nun, Alevi açıklaması... Çok ilgi gördü. Video çok izlendi. Kendisi için dezavantaj olarak kabul edilen bir konuyu avantaja çevirdiği yönünde bazı yorumlar yapıldı. Ama siyaseten iyi bir fikir olmadığını düşünenler de var. Siz nerede duruyorsunuz?
Bu zaten bilinmeyen bir şey değildi, kamuoyunda herkesin bildiği bir konuydu. Kılıçdaroğlu siyaseten bir avantaj olabileceğini düşündü belki. Bunu bilemiyorum. Ama sağ muhafazakâr seçmende, kararsız sağ muhafazakâr seçmende bunun bir artı olarak görüneceğini çok zannetmiyorum.
Yani ters tepebileceği gibi bir durum söz konusu olabilir mi sağ seçmen özelinde?
Şimdi sağ muhafazakâr seçmen içinde artık mevcut iktidara oy vermeyi düşünmeyen veya mevcut iktidardan memnun olmayanlarda sırf bu Alevi açıklaması nedeniyle Kılıçdaroğlu'na oy vermeme durumu olmayabilir. Bu tek başına olumsuz bir etki belki yaratmayabilir.
Alevi. pic.twitter.com/C9Pd1ZaKoN
— Kemal Kılıçdaroğlu (@kilicdarogluk) April 19, 2023
Ama en azından olumlu bir etki yaratacağını ben çok düşünmüyorum. Sol, sosyal demokrat seçmen zaten Kılıçdaroğlu'na oy verecek. Onlar için zaten bir artısı olmayacak bu durumun. Diğer sağ seçmen açısından en azından bir artı durum olmayacağını düşünüyorum.
"Aleviler kayırılacak" algısına yol açabileceğinden söz etmiştiniz. Böyle bir algının oluşması nasıl mümkün olabilir?
Öyle bir endişe de oluşabilir. Ama bakın geçtiğimiz dönemlerde çok haksızlıklar yapıldı Alevilere. Eşit muamele yapılmadı. Kamu görevlerine atanmada, mülakatlarda... Bunları hep biliyoruz. Hani bizzat bildiğimiz çok örnek var. Çok haksızlıklar yapıldı. Bu konularda mutlaka objektif bir uygulama yapılması lazım. Gerçi zaten o konuda ana muhalefet kendini "Kamu görevleri için mülakat-sözlü sınav kaldırılacak" diyerek çok isabetli bir taahhütte bulundu. Bu Alevi meselesindeki mesajdan ziyade bence esas sağ seçmen dahil bütün seçmenlerde en çok pozitif etki yaratacak, en çok oy getirecek vaat bence oydu. Adil olunması, sözlü sınavın, mülakatın kaldırılması bence çok daha olumlu bir etki yarattı vaat olarak.
Nitekim AK Parti de seçim beyannamesinde buna yer verdi...
Onlar bile söylemek zorunda kaldılar. Ki; o zaman şimdi hemen niye yapmıyorsunuz? Değil mi? Engelleyen bir durum da yok zaten değil mi? İktidardasın. Bunun iyi bir şey olduğunu düşünüyorsanız niye şimdi hemen yapmıyorsunuz? Şu anda hala mülakat yapılacağı açıklanan sınavlar var. O zaman bunu niye şimdi uygulamıyorsunuz? Bu durum bile aslında iktidarın bu konuda çok samimi olmadığını gösteriyor. Bakın mevcut hakimlik sınavı var. Şu anda oluyor ve mülakatlar yapılıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın o açıklama yapıldıktan sonra mülakat yapılan sınavlar oldu. Hakimlik sınavları oldu. Niye onlara o mülakatı hemen kaldırmadınız o zaman?
Samimi olmadıklarının bir göstergesi olarak yorumluyorsunuz...
Öyle görüyorum ben.
"Seçim ikinci tura da kalırsa Kılıçdaroğlu kazanabilir"
Kılıçdaroğlu ilk turda bitiremezse kaybedecek gibi bir hava esiyor. Bununla ilgili düşünceniz nedir?
Bence biraz gereksiz. İşte "İlk turda seçilemezse bir kaos ortamı mı olur? Bombalar mı patlar?" diye bir endişe var. Ama böylesi bir durumun yani böylesi bir kaotik bir ortamın ikinci turda mevcut iktidar açısından lehe olacağını düşünmüyorum. İlk turda birinci çıkmanın bile büyük bir psikolojik üstünlük olacağını düşünüyorum. İlk turda birinci olmakla birlikte ilk turda bitmezse bile Kılıçdaroğlu'nun ikinci turda yine şansının büyük olacağını düşünüyorum.
"Sandığa hakim olunursa sorun yok"
Seçim güvenliğiyle ilgili kaygılar barındırıyor musunuz? Cumhurbaşkanlığı seçiminin 2019 İstanbul seçimlerindeki gibi tekrarlanma ihtimalini dile getirenler var...
Çok net bilemiyorum. Akademisyen olarak bu konuların içinde değilim. Onu sahada siyaset yapanlar belki daha iyi takdir edebilir. "Bu işlerde hile olur mu olmaz mı?" sorusu sahadaki siyasetçilerin daha çok takdir edebileceği bir konu. Normal şartlarda bizim sistemimiz o anlamda iyi bir sistemdir. Seçimlerde her parti sandıklarda değil mi? Temsilcisi olabiliyor. Orada özellikle ana muhalefet partisi düzgün bir sistem kurup iyi bir denetim yapabiliyor. Bu tür seçimlerde, bu tür şaibeleri engellemeye yönelik elde çok fazla imkan var. İstanbul seçimlerinde de bu yaşandı zaten biliyorsunuz. O tarz endişeler vardı ama sonuçta sandıklara iyi sahip olunursa, iyi organize olunursa bunun olma ihtimalini ben biraz düşük görüyorum.
"Sadullah Ergin AK Parti'de kalıp risk almayabilirdi"
Bugün DEVA'da siyaset yapan eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in CHP listelerinden adaylığı çok tartışıldı. Sadullah Ergin'in Adalet Bakanlığı dönemini siz nasıl yorumluyorsunuz? Avukat Turgut Kazan, "Ergin'i tanımak için Osman Şanal'ın (Ergenekon soruşturmasının Erzincan ayağını yürüten ve dönemin Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'i makamında gözaltına aldıran eski savcı) neler yaptığına bakmak gerekir. Cumhuriyet tarihimizde ilk kez adliyenin basılması Ergin zamanında yaşandı" diyor. Siz buradan hareketle kendisini nasıl değerlendirirsiniz?
Ergin'i şahsen tanımıyorum ama iyi tanıyan dostlarım var. Onlardan edindiğim izlenim insan olarak, kişi olarak çok düzgün, çok nitelikli bir insan olduğu... Sayın Ergin 2009-2014 arası bakanlık yaptı. AK Parti üst yönetiminde yıllarca bulundu. Bir köşeye oturup hiç sesini çıkarmasa bugün bir eli yağda bir eli balda olurdu değil mi? Çok iyi koşullarda tekrar milletvekili de olurdu herhalde değil mi? Sonuçta çok daha rahat bir konumda olabilirdi. İktidardan ayrılmak, iktidara sırt çevirmek aslında bayağı risk alınması gerektiren, cesaret isteyen bir şey. Ergin sonuçta bunu yaptı.
Sayın Babacan da Sayın Davutoğlu da aynı şekilde... Seslerini kesip, hiç seslerini çıkarmayıp bir köşeye otursalar, destek olmasalar bile herhalde çok daha iyi koşullarda olabilirlerdi. O cesareti almaları bile aslında önemli bir şey. Fakat objektif olarak bakıldığında bilinçlidir, engel olamamıştır. Çünkü bildiğim kadarıyla kendi iddiası cemaatin Gülencilerin yargıda en çok etkili olduğu dönemde Adalet Bakanlığı yaptı. Şimdi bu da bir veri. Hani burada benim bildiğim kadarıyla kendi savunması "Daha kötüye gitmesine engel oldum, engel olabildiğim kadar engel oldum ama birtakım şeylere de engel olamadım" diyor. Bunlar tartışılır. Siyasi olarak şu anda o konumda değiliz. Hani elimizde yeteri kadar veri yok. Hani Sayın Ergin'i şu anda siyasi performansını veya hukuki sorumluluğunu yargılayacak bir noktada da olamayız diye düşünüyorum. Çünkü elimizde dediğim gibi yeteri kadar tam da veri yok. Ama siyasi anlamda en azından şunu düşünüyorum. Ankara 1. bölge taktik olarak çok iyi olmadı. Çünkü Ankara 1. bölgede bir kere asker emeklisi çok fazladır, bürokrat çok fazladır. Hani klasik Atatürkçü, Kemalist dediğimiz kesim var. Ankara 1. bölge demek Çankaya demek. Buradan milletvekili adayı göstermek siyaseten iyi bir taktik miydi? Açıkçası çok emin değilim. Birçok insan sırf bu nedenle muhtemelen birinci bölgede CHP'ye oy vermeyecek gibi görünüyor. İYİ Parti veya TİP gibi alternatif partilere yönelecekler gibi görünüyor. Buna değer miydi? CHP normalde çıkarılması gerekenden belki de 1-2 milletvekili eksik çıkaracak.