Erdoğan: Meydanların dilini mevcutların içinde herhalde bu fakir anlar

CNN TÜRK-Kanal D ortak yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan; meydanların kendilerine 'yürüyün' dediğini söyledi

Fotoğraf: AA

CNN TÜRK-Kanal D ortak yayınında soruları yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan; depremden seçimlere, AK Parti'de elenen isimlere kadar pek çok soruya dair değerlendirmelerde bulundu.

"Her birini sağlam konutlara yerleştireceğiz"

Deprem bölgesinde evi yıkılan vatandaşlarım bize güvensinler. Her birini en kısa zamanda sağlam, dayanıklı konutlara yerleştireceğiz. İlk toplantımızı İstanbul'da hocalarımızla 120 kişiyle yaptık. İkinci ve üçüncüyü de Çevre-Şehircilik Bakanım yaptı. Bunu devam ettireceğiz. Zemin +3, bilemedin 4. Bunlar en ideal yapı çeşitleri. Bu konutlar bizi daha güvenli hale getirecektir. Bilhassa 1999 öncesi yapılan binaların risk analizini yapmaya başladık. Bunları yoğun şekilde çalışarak bitireceğiz. Hakkaniyete dayalı dönüşümle sağlıksız yapı stoku ortadan kaldırılacak. Yeni yerleşim alanları tespit edilecek. Bütün bu konularda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İstanbul burada ayrı önem taşıyor. 39 ilçesinde tüm risk unsurlarını ele alacak şekilde harita çıkardık. 1.2 milyon bina ve 5.9 milyon konut bulunuyor. Gördük ki, toplam 220 bin bina yaklaşık 1,5 milyon bağımsız bölüm risk altında. 300 bininin acil dönüşmesi gerekiyor. Bir de bugüne kadar yaptığımız var. Hepsinden öte vatandaşımın devletine inanması lazım. Muhalefetin bu kentsel dönüşüm değil rantsal dönüşüm propagandalarına kesinlikle aldanmaması lazım.

"Kanal İstanbul'la inşaatlar başlayacak"

Kanal İstanbul'la birlikte oralarda rezerv şehirler ortaya çıkacak. Orada yoğun inşaatlar başlayacak. Aynı şekilde İmar affı diyorsunuz. Bu konuyla ilgili parlamentoyla ilgili, Anayasa'nın aklımda kaldığı kadarıyla 50. maddesi olsa gerek, bunların içerisinde katalog suçlar var. O da yerini alacak. Biz onunla daha da köşeye sıkıştıracağız. Bu için affı maffı olmaz. Benim belediye başkanlığımda İstanbul'a girişte vize demiştik. Dediler ki, 'siz şehirden şehire gidişi vizeye mi bağlayacaksınız'. Bunlar dünyayı tanımıyorlar. Londra'da merkeze giremezsiniz. Belli ücrete, vizeye tabi. İstanbul o zaman benim belediye başkanlığımda 8 milyondu. Şimdi yaklaşık 16 milyon oldu. O gün bunu söyleyenler şehircilik, göç nedir haberleri yoktu. O gün bizim iddialarımız şimdi haklılığı getirdi. O zamanki dediklerimize saygı duyulmuş olsaydı, o günkü planlamalarımız çok daha güçlü olacaktı. O planlamalar neticesinde İstanbul'a gelenler önce iş buldu mu, belli imkana sahip misin, akraban vesairen var mı? Bu şekilde sorarak gelecekti. Vizeye tabi oldukları için herkes gelemeyecekti.

"Yenilenmeyi Meclis'e yansıtmak istedik"

Rezerv şehir şudur. Mevcudu bir yerden bir yere naklederek, mevcudun da zemin tahlillerini yapıp oralara müdahale. İstanbul'u bilirsiniz. Avcılar aslında sağlam zemin değildir, tehdit eden zemindir. Beylikdüzü'ne doğru sıkıntılı yerlerdir. Denize yakın bölgeler her zaman için sıkıntılı bölgelerdir. Siz orada hakikaten bütün zemin etüdlerini yapmak suretiyle sağlam zeminde yapılanmaya gider, orada kentsel dönüşümü yaparsınız. Seyreltme şart. Onu yaparsak kendimizi sağlama alırız. AK Parti'yi kurduğumuzdan bu yana hep yenilikten ve gelişmeden yana olduk. Biz sıradan bir parti değiliz. Kongrelerimizde hep hücre yenilenmesi adı altında değişimlere gittik. Bu yenilenmeyi Meclis'e de yansıtmak istedik. En az 3 dönem görev yapmış olan arkadaşlarımızdan böyle bir dönüşüm yapalım dedik.

"Devlet nasıl yönetilir biliriz"

Her seçim dönemine özgü çalışmalarımız oldu. Kadın ve genç temsiline kadar bütün demografik yapıyı masaya yatırmak suretiyle tespitleri yaptık. Alt komisyon çalışmalarını üst komisyonda değerlendirdik. Burada yaptığımız toplantılarımızda elemine edilerek önümüze gelen tabloyu orada da gözden geçirdik. Demografik yapı, nüfus, seçmen sayısını masaya yatırdık. Bir atlama olmuşsa gerekirse yine geri döndük. Hassasiyetle buna dikkat ettik. Tespitlerimizi de buna göre yapmış olduk. Bütün bunlara rağmen çok da az olsa bazı hatalarımız, bazı illerimizde olmadı değil, oldu. Sistem böyle bir şeye gerek duyulursa zaten adım atmaya müsait.

Kalkıp da tabii şu anda CHP zihniyetinin yaptığı uygulamayı asla yapamayız. Temel ilkelerimizle de ters. Şu anda diyor ya, 'hepsine, bir tane sana, bir tane sana' derken her birine Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı sözü verdi. Biz devlet nasıl yönetilir bilen hareketiz. Bunu da başarıyla zaten yaptık. Bir Cumhurbaşkanı yardımcısıyla bu iş yürütülüyor. Başbakanlığım döneminde 36 bakanla devraldım. 15'e kadar düşürdük. Cumhurbaşkanlığımız döneminde de en son 17 bakanla işleri tıkır tıkır yürütüyoruz. Bol bol devlet bakanlığı ihdas ettiler. Bir işe yaradığı yok. Bize teklifler yapıyorlar. Şu kurumu bakanlık yapsak. O kurum şu anda kurumsal olarak personeliyle yürüyor mu? Yürüyor. Niye kalkıp bakanlık haline getireceksin. Mesele işin yürütülmesi değil mi?

"IMF'ye uçkuru kaptırırsanız"

Bu ülkeye o karanlık koalisyon dönemlerini, kirli bakanlık modellerini, Güneş Motel sendromlarını yaşatmak istemiyoruz. Bunlar Güneş Motel yerine Ahlatlıbel'de yeni yerler ihdas ettiler. Oralarda pazarlık yaptılar. İsraf diyorlar, asla! Bizim kitabımızda israf yok. Tam anlamıyla finansın en ideal şekilde yönetilmesinin örneklerini biz verdik. Eğer bunun başarılı şeklinde örneklerini veremeseydik, deprem felaketinin altından kalkamazdık. Finans yönetimini başarıyla yürüttüğümüz için kalkıyoruz. Birilerinin öyle veya böyle konuşması değil. Atılan adımlara bakalım. Göreve geldiğimizde 23,5 milyar dolar IMF'ye borcumuz vardı. IMF temsilcileriyle otellerde konuşan CHP'nin yöneticileriydi. Biz 23,5 milyar dolar devraldığımız IMF'Yİ 2013 yılında sıfırladık ve IMF'yi gönderdik. Şu anda o masanın etrafında olanlardan bir tanesi de, mâlum her yıl Davos'ta bir araya gelir. O zaman benim yanımda Davos'a gelmişti. IMF'nin başındaki zatla görüşme yaptık, 'memurlarınız siyaseten akıl vermeye değil, gelir bütçe tahlillerini yapar alacağı parayı, taksidini alır gider, ama bize yön veremez, Türkiye'yi yöneten benim siz değilsiniz' dedim. 2013 bunlarla işi bitirdik. Ondan sonra CHP meydanlarda IMF ile ilişkiler tekrar kurulmalı diye propaganda yaptı. Biz kurduk mu, kurmadık. Çünkü IMF'ye uçkuru kaptırırsanız yandı gülüm keten helva.

"Merkez Bankamız muhtaç değil"

Şu anda Merkez Bankamız hamdolsun muhtaç değil, finansı yönetebilir durumda. Bundan sonraki süreçte çok daha güçlü şekilde yolumuza devam edeceğiz. İsrafın değil verim ekonomisinin hayatta olduğu kabinenin, yönetimin icraatıdır. Bizim tezimiz de verim ekonomisi. Her bakan şu anda çok çok verimli çalışmaların içerisinde. Ticaret Bakanlığı'nda ihracatı aldığımızda, ihracatta hamdolsun patlamamız var. Şu anda 240 milyar doların üzerine çıktık. Daha da tırmanıyor. Bütün bu zor şartlara rağmen. Kamu mali disiplininden taviz vermedik. Türkiye bu şekilde büyüdü, zenginleşti. Bizim tezimiz yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyüme. Şu depremde arkadaşlarımızı gönderdiğim bölgelerde bütün bakan arkadaşlarım yoğun çalışma içerisinde oldular. Evlerini falan unuttuklar. Şimdi de kendilerine ikinci bir talimat. Her bir arkadaşıma seçim bölgelerinde görevler verdim. Onlar da inanıyorum ki o bölgeleri hallaç pamuğu gibi atıp, oralardan gümbür gümbür gelecekler.

"Ahlak dersi vereceğiz"

Düşünün, bir ana muhalefet partisi, yavrucuklarla bir araya geliyor. Oturup pazarlık yapıyor. Sen ne kadar istersin 5 tane, sen 10, sen daha fazla. Bunların hepsine yer bulacaksın, kolay değil, yer beğendireceksin. Şimdi bu çalışmalarla seçime gidiliyor. 14 Mayıs'ta bütün tabloyu göreceğiz. Bu bir defa siyasi ahlakın iflasıdır. Bırakın herkes rüştünü ispat etsin. Bu tür yolla siyasi mücadele verilemez. Şu andaki durumlarda kavgalar, gürültüler herşey ortaya çıkıyor. Temenni ederiz ki, inşallah 14 Mayıs'ta da herkes buradan öyle veya böyle nasibini alacaktır. Cumhur İttifakı bunlara en güzel siyasi ahlak dersini verecektir.

"Meydanların dili"

Seçimi yaparsın, hakikaten kabinede öyle ya da böyle birilerine diğerlerinden yer vermek, bu alibilir. Ama bir şeye dikkat etmek lazım. Parlamentoya girebilmişse, parlamentodan seçeceğiniz bir kişi milletvekili olamıyor. Bakanlıktan öte, Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı diyorlar, bu daha da öte. Şimdi bunlar parlamentoya da giremeyecekler. Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı veriyor ya. Partilerin genel başkanları parlamentoya girme şansları olmuyor. Şu anda bizim bütün yaptığımız ki bu dönemlerde anketlere şu deprem sebebiyle güven de olmaz ama bizim bütün anketlerimizin dışında, yaptığımız açılış törenleri vesaire. Meydanların dilini herhalde mevcutların içinde herhalde bu fakir anlar. Açılışlar bizim doğal mitinglerimizdir. Meydanların dili bize yürüyün diyor, yürüyeceksin, millet yürüyecek arkandan diyor.

Milletimizin işi zora sokmadan bitireceğini düşünüyorum. Deprem bölgesinde Bağcılar'da gördük. İnşallah milletim hiç işi zora sokmayacaktır diye inanıyorum. Bir taraftan mitingleri yapacağız, bir taraftan ben açılışları yapacağım. Süreci son ana kadar devam ettireceğiz.

"Ben adaylığımı genel af üzerine bina etmedim"

Terörist başını bırakacaklarmış. Selo'yu bırakacaklarmış. Bu ülke bir hukuk devleti. FETÖ'nün içerideki uzantılarına bırakılacakmış. Bunu nasıl diyebilirsin? O zaman her gücü eline alan, cezaevlerinin kapılarını açtım açıyorum... Bunlar oy için yapılan şeylerdir. Biz gelirsek bunlar serbest bırakacağız, o yüzden oylar bize. Karşımızdaki zat bunu Meclis kürsüsünden defalarca söyledi. Bu bir hukuk devletinin ahlaki yapısına uygun değil. Ben cumhurbaşkanlığı adaylığımı genel af üzerine kurmadım. Bay bay Kemal buradan ne elde ederim bunun peşinde. Diyarbakır'da 51 yavrumuzun ölümüne neden olan Selo değil mi? Selo'nun kendisi Kürt değil Zaza'dır. Kürt kardeşlerimizin ölümü üstünden kendine rant devşirmeye çalışıyor. Maalesef şu anda bakıyorsunuz Bay Bay Kemal de Meral Hanım da bunları dışarı çıkarmak için vaatlerde bulunuyorlar. Listelerine bu isimleri koyuyorlar, koydular.

Daha önce bunların söylediği sözler, bırak bakan olmayı milletvekili dahi olamaz dedikleri kişileri listelerindeki en uygun yerlere koydular. Bize ihanet edenler onlara da eder. Bizim onlardan beklediğimiz bir şey olmadığı gibi, gitmek isteyene zor diyene dur demeyiz. Biz kapıyı açtık. Bunlar dış mihrakların siparişleri ile bir araya gelen kuklalar.

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU