Zor zamanlar yaşayan Netanyahu henüz Beyaz Saray'a davet edilmedi

Sağcı İsrail hükümetinin politikaları, ABD ve İsrail arasındaki ittifakın gücüne yapılan vurguya rağmen Biden yönetimi tarafından reddedildi

Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Netanyahu'yu 16 Mart Perşembe günü Berlin'de kabul etti / Fotoğraf: Reuters

Binyamin Netanyahu'nun İsrail Başbakanı olarak göreve gelmesinden 11 hafta sonra Beyaz Saray'da ilk kez ağırlanması, ABD'nin sağcı hükümetin politikalarından açıkça memnun olmadığını gösteriyor.

Reuters'in 1970'lerin sonlarına kadar yapılan resmi ziyaretlere ilişkin incelemesine göre yeni İsrailli liderlerin çoğu, dönemlerinin başında ABD'yi ziyaret etti ve ABD başkanıyla görüştü.

İktidara gelen 13 eski başbakandan yalnızca ikisi Beyaz Saray'ı ziyaret etme fırsatını daha uzun süre bekledi.

Beyaz Saray, Netanyahu'yu Washington'a davet edip etmeyeceğini açıklamayı reddetti.

ABD'nin İsrail-Filistin müzakerelerinden sorumlu eski özel temsilcisi David Makovsky, durumu şu şekilde değerlendirdi:

Açıkça vermek istedikleri mesaj, kabul edilemez politikalar izlerseniz, Beyaz Saray'a gelme hakkınız olmadığıdır.


Reddedilen politikalar

İsrail’de yılın başından bu yana göstericiler, hükümetin Yüksek Mahkeme'nin yetkilerini sınırlandırma planına karşı ülke sokaklarını doldurdu.

Eleştirmenler bunun, mahkemenin hükümet üzerindeki denetim yetkisini ortadan kaldırdığını düşünüyor.

Batı Şeria'da tırmanan şiddetin ortasında, sağcı hükümetin ileri karakolların inşasına izin verme kararı ve Netanyahu'nun Yahudi yerleşimlerinden sorumlu kabinesinin bir üyesinin kışkırtıcı açıklamaları, İsrail ziyareti sırasında Savunma Bakanı Lloyd Austin de dahil olmak üzere ABD'li yetkililerin eleştirilerine yol açtı. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Yakın ilişkiler

ABD-İsrail ilişkileri yakın olmaya devam ediyor ve ABD, uzun süredir İsrail'in ana destekçisi olarak ona yılda 3 milyar dolardan fazla askeri yardım gönderiyor.

Başkan Joe Biden, İsrail Başbakanı'nı onlarca yıldır tanıyor. İkili, telefonda görüştü. İsrail'de tırmanan siyasi krize rağmen geçen aralık ayında Netanyahu hükümetinin kurulmasından bu yana her iki taraftan üst düzey yetkililer karşılıklı ziyaretlerde bulundu.

Ancak Netanyahu'nun Beyaz Saray'ı ziyaret etmemesi, Biden yönetiminin İsrail'de farklı politikalar görmek istediğini gösteriyor.


"Sinir bozucu" dil

Bununla birlikte, Carnegie Endowment for International Peace'in (Carnegie Uluslararası Barış Vakfı) kıdemli üyelerinden ve daha önce ABD Dışişleri Bakanlığı'nda İsrail ve Filistinlilere yönelik politikalar üzerine çalışmış olan Sara Yerkes, şu değerlendirmede bulundu:

İsrail'deki olaylarla ilgili Amerikan açıklamaları genellikle sinir bozucu derecede basmakalıp bir dil içeriyordu. Amerikan tepkilerinde bu eksikliği görmek hayal kırıklığı yarattı. İsrail'e her zaman davranıldığı gibi davranılamaz, çünkü onlar demokratik olmayan bir ülke olma yolundalar.


Üst düzey bir ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi, konuya ilişkin şu açıklamayı yaptı:

Biden yönetimi, özellikle İsrail'in yargı yasalarında önerilen değişikliklerdeki krizle ilgili olarak, kamuoyu eleştirisi yerine sessiz müzakerelerden yanadır. Söz konusu müzakereler hakkında söyleyebileceğimiz herhangi bir şey muhtemelen son derece ters tepebilir. Amaç, İsrail liderlerine sonucun ne olması gerektiği konusunda yön vermek yerine değişiklikler üzerinde fikir birliği oluşturmaya teşvik etmektir.


İki devletli çözüm

ABD Senato Dış İlişkiler Komitesi'nin Demokrat üyesi Chris Murphy, İsrail-ABD ilişkilerine dair şunları kaydetti:

ABD’nin İsrail'e açık bir mesaj göndermeye devam edeceğini umuyorum. Yönetimin, gelecekteki bir Filistin devletine desteğimizi sürdürmemiz gerektiğine ve Netanyahu hükümetinin şu anda aldığı kararların bu geleceği büyük ölçüde tehlikeye attığına dair güçlü bir sinyal göndermesini kesinlikle isterim.


92 milletvekilinden oluşan ayrı bir grup, Biden'a yazdığı bir mektupta şu uyarıda bulundu:

Hukuk sistemindeki yasal değişiklikler, Batı Şeria'nın İsrail'e ilhak edilmesinden yana olanları güçlendirerek, iki devletli çözüm umutlarını baltalayabilir ve İsrail'in bir Yahudi devleti ve demokratik devlet olarak varlığını tehdit edebilir.


Eski ABD Dışişleri Bakanı James Baker'ın 1989'da İsrail'e Filistin topraklarını ilhak etme ve yerleşimleri genişletme yönünde adım atmamasını tavsiye etmesinden bu yana ABD liderleri İsrail politikalarını nadiren eleştirdiler.

Baker daha sonra, ABD'nin İsrail'e yönelik politikasını eleştirdiği için dönemin dışişleri bakan yardımcısı olan Netanyahu'nun ABD Dışişleri Bakanlığı'nı ziyaret etmesini yasakladı.


Kişisel tercihler

Demokrat Parti mensubu olan ve kendisini "Siyonist" olarak tanımlayan Biden, ABD'nin İsrail'e verdiği desteğin "sarsılmaz" olduğunu dile getirmişti.

Şu anda Washington Yakın Doğu Politikası Enstitüsü'nde çalışan ve Ortadoğu barışı konusunda kıdemli bir ABD müzakerecisi olan Dennis Ross, Biden'ın Ortadoğu politikasını şöyle eleştirdi:

Biden'ın kişisel eğilimleri, İsrail'e karşı çok sert bir tutum benimsemesini çok zorlaştırıyor. Biden, Ortadoğu'yu bir kenara bırakıp sadece Rusya, Ukrayna ve Çin'e odaklanmayı tercih ediyor, ne yazık ki durumu kontrol edecek kadar inisiyatif almazsak Ortadoğu kendini dayatma yoluna gidecektir.

 

 

Independent Arabia, Ajanslar

DAHA FAZLA HABER OKU