Solaryum, kalıcı oje, kalıcı makyaj ve daha fazlası… Daha güzel görünme isteğiyle uygulanan işlemler kanser riskini artırıyor mu?

Son yıllarda rağbet gören bazı işlemlerin ileride kanserojen etkilerinin olabileceğine dikkati çeken hekimler, güzellik uğruna sağlıktan olunmaması konusunda uyarılarda bulunuyor

Sosyal medya kullanımıyla fotoğraf paylaşımına olan ilgi artıyor, "kusursuz görünme" isteğiyle çeşitli güzellik işlemlerine talep katlanıyor. Bu işlemlerin başında ise kalıcı ojeler geliyor. Özellikle 18-50 yaş aralığındaki pek çok kadın, tırnaklarda 20-25 gün kadar bozulmadan kalabilen ve üzerinde değişik tasarımlar uygulanabilen işlemleri tercih ediyor. Uygulamanın birkaç yüz lirayı bulması nedeniyle bazı kişiler, internet üzerinden ya da çeşitli satıcılardan kolaylıkla tedarik ettikleri tırnak kurutucu aletlerle bir güzellik salonuna gitmeksizin bu işlemi evlerinde kendileri de yapabiliyor. Ancak tırnak kurutucu aletlerin yaydığı UV radyasyonunun insan derisi üzerindeki etkilerini inceleyen bilim insanları uyarılarda bulunuyor / Fotoğraf: Pixabay

Birbirinden güzel fotoğraflar, kusursuz hatlar ve yüzler… Mükemmel görünmek isteyen kişi sayısı her geçen artıyor. Sosyal medya paylaşılan karelerle dolup taşıyor.

Kimi zaman güzel görünme uğruna sağlık ikinci plana atılıyor. Örneğin deri. Kıl kökleri, ter ve yağ bezleri, lenf dolaşımı, saç, tırnak ve sinirler derken bütünsel bir sistemin parçası olan deri, vücudu sararken hayati bir rol oynuyor ancak kimi zaman insanoğlu bunu hor kullanıyor.

Vücudun en büyük organı olarak nitelenen deriyle temas eden çeşitli işlemler kritik önemde.

Pek çok çalışmada solaryumun risklerine değinen bilim insanları, son yılların popüler uygulaması olan kalıcı ojelere de dikkati çekiyor. Bu ojeleri kurutmak için kullanılan cihazların ultraviyole ışınlarının zararlı olabileceği, uzmanlar tarafından gündeme getiriliyor.

Nature Communications dergisinde 17 Ocak'ta yayımlanan bir makalede de laboratuvar ortamında, insan ve fare hücre kültürü ultraviyole ışınlara maruz bırakıldı. Hücrelerin etkilendiği, mutasyon oluştuğu ve yapılarının bozulduğuna ilişkin çalışma sonuçlarına yer verildi.

Avrupa'da bu kadar çok fazla olmasa da ABD, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Türkiye gibi ülkelerde işlemlere ilgi büyük.

Hatta Türkiye'de hemen her köşe başında kalıcı oje yaptırılan "nail art" stüdyoları, kalıcı kaş ya da dudak renklendirme işlemleri yapan ya da solaryum cihazları barındıran güzellik merkezi veya çeşitli salonlar görmek mümkün. Bazı semtlerde sayı katlanıyor.

oje kurutucu kalıcı oje Pixabay.jpg
Nature'daki çalışmada araştırmacılar, mutasyonların yanı sıra mitokondriyal hasar ve DNA hasarına dair kanıtlar buldu / Fotoğraf: Pixabay

 

Solaryum, kalıcı oje ya da kalıcı eyeliner, kaş veya dudak renklendirme gibi güzel görünme uğruna yaptırılan bu işlemlerin olası risklerini ve ileride bireylerin karşılaşabileceği tehlikeleri, Prof. Dr. Zekayi Kutlubay ve Prof. Dr. Güner Sönmez'le ele aldık.

Solaryumun risklerine dikkati çeken Kutlubay ve Sönmez, kalıcı ojelerin kurutulması sırasında yayılan ultraviyole ışınların kanser riskini artırabileceği uyarısında bulundu.

Doğal yöntemlerin kullanılmasını tavsiye eden uzmanlar, toksik maddelere maruziyetin azaltılması gerektiğini kaydetti.

"Kalıcı işlemleri tavsiye etmiyorum"

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zekayi Kutlubay, kalıcı işlemleri tavsiye etmediğini söyledi.

Nature'daki çalışmada hücre yapısının bozulması ve DNA'da mutasyon meydana gelmesi risklerine değinen Prof. Dr. Kutlubay, kalıcı ojelerin kurutulmasında kullanılan cihazların yaydığı ışınların risk teşkil edebileceği gerekçesiyle uyarıda bulundu. 

Bu aletlerde ultraviyole yani güneş ışığının değişik bir dalga boyunun kullanıldığını belirten Kutlubay, ayrıca tırnakların hava almadığını, yapılarında bozulma, uçtan kopma ya da çabuk kırılma, renk değişklikleri ve mantarlaşma, un gibi ufalma şeklinde sorunların yaşanabildiğini dile getirdi.

Tırnak protezi kullanan hastaların da bunları çıkardıktan sonra kendi tırnak yapılarının bozulduğunu aktaran Kutlubay, benzer şikayetlerdeki hasta sayısının arttığını da sözlerine ekledi.

 

Prof. Dr. Zekayi Kutlubay Dermatoloji Cerrahpaşa.jpg
Prof. Dr. Zekayi Kutlubay / Fotoğraf: Cerrahpaşa

 

"Senede 10 defadan fazla solaryuma girenlerde 10-20 sene sonra cilt kanseri görülme riski artıyor"

Özellikle genç ve orta yaş kesimin güzel görünme uğruna tercih ettiği bir diğer uygulama ise solaryuma girmek.

Türkiye'nin her ilinde, hemen her semtinde solaryum merkezlerini ya da farklı salonlar içerisinde solaryum cihazlarını görmek mümkün.

Solaryumun da bir ultraviyole kaynağı olduğunun altını çizen Kutlubay, çeşitli çalışmalara göre senede 10 defadan fazla solaryuma girenlerin deri kanserine yakalanma oranının yükseldiğini vurgulayarak, "Bu kişilerde 10-20 sene sonra deri kanseri görülme riski artıyor" dedi. 

 

solaryum Pixabay.jpg
Uzmanlar solaryum konusunda uyarılarda bulunuyor / Fotoğraf: Pixabay

 

"Dışarıdan suni şeylerin deri içerisine verilmesini doğru bulmuyoruz"

Kalıcı renklendirme işlemleri olarak tanımlanan uygulamaların sağlık açısından ne gibi riskler barındırdığını ve özellikle kansere neden olup olmayacağını da değinen Prof. Dr. Kutlubay, şunları söyledi: 

Deri altına pigment verilmesiyle göz üstüne eyeliner, kaşta ve dudakta renklendirme gibi uygulamaların uzun vadede kanser yapacağına dair bir bilgi yok. Dolayısıyla direkt olarak 'kanser yapar' demiyoruz ama dışarıdan suni şeylerin deri içine enjekte edilmesini, verilmesini doğru bulmuyoruz. İyi bir yerde yaptırmak bile risk barındırabilir. Hele hele bu işlemler steril olmayan, düzgün bir yerde yapılmaz ve ehil olmayan kişi tarafından doğru şekilde uygulanmazsa, kişilerde viral enfeksiyona neden olabilir. Gözde enfeksiyon, iltihaplanma görülebilir. Deride kızarıklık, kaşıntı gibi çeşitli alerjik reaksiyonlar görülebilir."

kalıcı makyaj dudak renklendirme Pixabay.jpg
Dudak renklendirme, kaş renklendirme, eyeliner gibi kalıcı makyaj işlemlerine ilgi büyüyor, deri altı enjeksiyonları artıyor. Ancak uzmanlar, kalıcı renklendirme yerine geçici olanların kullanılmasını tavsiye ediyor / Fotoğraf: Pixabay

 

"Deri kanserinin yüzde 90'ının sebebi güneş ışığı"

Deri kanserinin yüzde 90'ınının sebebi olarak güneş ışığını işaret eden Kutlubay, bu nedenle güneş koruyucu kullanılması gerektiğini ifade etti.

Özellikle kendisinde ya da ailesinde kanser öyküsü olan, renkli gözlü, açık tenli, kızıl saçlı, atipik benleri olan kişilerin daha büyük risk grubunda olduğunu aktaran Prof. Dr. Kutlubay, cilt sağlığı için genel olarak yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı:

Dengeli beslenme ve uyku, yeterli su tüketimi, stresten uzak kalmak, sigara kullanmamak, alkol tüketiminden uzak durmak, pek çok hastalıkta olduğu gibi cilt sağlığı için de kilit önemde. Ayrıca çok makyajdan kaçınmak, makyajı uygun şekilde temizlemek de çok önemli. Güneş koruyucu kullanılmalı. Ama onun dışında sürekli kremlere, serumlara, bu kadar çok kozmetik ürünlere veya makyaj malzemesine gerek yok." 

"Kırışıksız olma, mükemmel görünme ve genç kalma isteği arttı"

Mükemmel görünme talebi, son yıllarda özellikle sosyal medyanın da etkisiyle tavan yapmış durumda. Güzellik algısı da değişti. Eskiden "ufak dokunuşlar" yapılmış doğal güzeller beğenilirken, Zekayi Kutlubay'ın aktardığına göre özellikle genç nesil daha yapılı yüzleri tercih ediyor. Yani geçmişte daha doğal işlemler tercih edilirken, günümüzde kırışıksız olma ve genç görünme isteği revaçta. Mimiksiz, beton yüz isteyen hastalarla karşılaştığını dile getiren Kutlubay, dolgun dudaklar, badem (tilki) göz, jawline (çene hattı belirginliği) gibi taleplerle gelenlerin sayısının da katlandığını ifade etti.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

"Tırnak kurutucularda ultraviyole ışınlar kullanılıyor, radyasyon görülüyor"

Kalıcı ojenin kurutulma yönteminin barındırdığı sağlık risklerine ilişkin Nature'daki makaleyi sosyal medya hesabından paylaşarak tehlikeye dikkati çeken Radyoloji Uzmanı Prof. Dr. Güner Sönmez de jel şeklindeki kalıcı ojelerin kurutulması sırasında ultraviyole ışınların kullanıldığını ve radyasyonun görüldüğünü aktardı.

Nature'daki çalışmaya göre petri kabına hücreler koyulduktan 20 dakika sonra mikroskopta bu işlemin 3 kez tekrar edildiğini vurgulayan Prof. Dr. Sönmez, bu hücrelerin yüzde 70'inin öldüğünü, kalan yüzde 30'da ise hem DNA hem de enerji üreten mitokondride hasar görüldüğünü aktardı. Sönmez, "İnsan vücudunda da DNA hasarı yapacaktır, onarılmazsa mutasyon olarak nesilden nesile aktarılıyor. DNA hasarı hücrelerin onarım mekanizmaları tarafından onarılmazsa, oluşan mutasyon yeni hücrelere aktarılır ve kanser dahil birtakım hastalıklara neden olabilir" yorumunu yaptı.

 

Prof. Dr. Güner Sönmez gunersonmez.com.jpg
Prof. Dr. Güner Sönmez / Fotoğraf: gunersonmez.com

 

"Uzun süre ultraviyole ışınlara maruz kalmak cilt kanseri riskini artırabilir"

Uzun süre ultraviyole ışınlara maruz kalmanın cilt kanseri riskini artırabileceği uyarısı yapan Güner Sönmez, oje kurutucu aletlerin internetten bile kolayca satışının yapılmasını eleştirdi. Kalıcı oje işlemlerini tercih edenlerin yaklaşık üç haftada bir yenilettiği göz önünde bulundurulduğunda böylesi sık kullanımın sağlık açısından tehlikelerine dikkati çeken Prof. Dr. Sönmez, buna rağmen kişiler yaptırmakta çok ısrarcıysa bunun yılda iki seferi aşmaması ve uygulama süresinin sınırlı tutulması tavsiyesinde bulundu. 

"Parmaklara güneş koruyucu kremi kullanılabilir. Deriyi kapatan ama tırnakları dışarı çıkartan antimikroviyole koruyucu eldiven kullanılabilir. Kalıcı bir uygulamanın içinde kimyasallar var ve vücutta yıllarca kalıyor. İçinde kimyasallar olan ürünleri vücuda sürekli uygulamak, zararlarını göz ardı etmek yanlış ve riskli" diyen Sönmez, illa dergilerde araştırma yayınlanmasına gerekmediğini vurgulayarak, kişilerin hali hazırda bilinçli olması ve mümkün olduğunca doğal yaşamasının gerekliliğini kaydetti. 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU