İdam cezaları, İran muhalefetini gizli eyleme itti

Tahran, baskıcı uygulamalarını tırmandırıyor ve gözlemciler, sindirmenin kısa vadede başarılı olabileceğine inanıyor

Gözlemcilere göre İran'da devletin kanlı şiddete başvurması, İranlıların kendilerini 40 yıldır yöneten din adamlarına karşı duydukları öfkeyi derinleştiriyor / Fotoğraf: Reuters

İran'da protestocuların idam edilmesi ve cesetlerin vinçlere asılması, o kadar çok korku uyandırdı ki, aylarca süren hükümet karşıtı ayaklanmadan sonra insanları sokaklardan uzak tutmuş gibi görünüyor.

Son yılların en kötü siyasi çalkantısına yönelik uygulanan baskının başarısı, muhtemelen İran'ın muhafazakar yöneticilerinin, 'iktidarı korumanın yolunun muhalefeti bastırmak olduğu' görüşünü güçlendirecek.

Ancak Reuters'a konuşan gözlemciler, bu durumun uzun sürmeyeceğini söyledi.

Gözlemciler, devletin kanlı şiddete başvurmasının, muhalefeti gizli eylemlere iterken, sıradan İranlıların kendilerini 40 yıldır yöneten din adamlarına karşı duydukları öfkeyi derinleştireceğini vurguladı. 


Küllerin altındaki ateş

Baskı ve idam uygulamalarıyla ilgili olarak ABD'nin Chattanooga şehrindeki Tennessee Üniversitesi'nden araştırmacı Said Golkar, "Sokaklardaki insan sayısı azaldığı için nispeten iyi bir başarı" dedi.

Golkar, "Ancak İranlılar arasında büyük bir öfkeye yol açtı" ifadelerini kullandı. 

İran'daki İnsan Hakları Kampanyası'nın yönetici direktörü Hadi Kaimi, dini müessesenin esas olarak insanları sindirmeye ve onları herhangi bir şekilde boyun eğdirmeye odaklandığını söyledi.

Kaimi, "Protestolar farklı bir biçim aldı, ama sonlanmadı. İnsanlar ya cezaevinde ya da mücadeleyi sürdürmenin bir yolunu bulmaya kararlı oldukları için gizli eylemlere yöneldiler" dedi.

Tahran, halkın öfkesine ve uluslararası eleştirilere meydan okuyarak, Kürt asıllı Mahsa Amini'nin (22 yaşında) öldürülmesine öfkelenen vatandaşları sindirmek için onlarca idam cezası yayınladı. 


Asma darağacı

Mahsa Amini'nin Eylül 2022'de "ahlak polisi" tarafından gözaltındayken ölmesi, ekonomik gerileme ve etnik azınlıklara yönelik ayrımcılıktan daha sıkı sosyal ve siyasi kontrollere kadar çeşitli konularda yıllarca bastırılmış toplumsal öfkeyi açığa çıkardı. 

Adli makamlar, gösterilerin başlamasından bu yana en az dört kişinin idam edildiğini açıkladı.

Bunlar arasında, gönüllülerden oluşan 'Besic' milislerinin bir üyesini öldürmekle suçlanarak 7 Ocak Cumartesi günü idam edilen iki eylemci de var. 

Uluslararası Af Örgütü, geçen ay İranlı yetkililerin 'protestocuları sindirmeyi amaçlayan muhakemeler' çerçevesinde en az 26 kişi için idam cezası kararı almaya çalıştığını belirtti. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Gözlemcilere göre bu hamleler, dini liderliğinin onu iktidara getiren 1979 İslam Devrimi'nden bu yana, yönetime yönelik tutarlı bir yaklaşımını yansıtıyor ve muhalefeti bastırmak için gereken her türlü gücü kullanmaya istekli olduğunu gösteriyor. 

Bu çerçevede Golkar, "Rejimin temel stratejisi her zaman sindirme yoluyla kazanmak olmuştur. Rejim için tek çözüm baskıdır, çünkü rejim yetersizdir ve değişim ya da iyi yönetmekten acizdir" dedi. 


Göz dağı

Birleşmiş Milletler (BM), İran'ın idam cezasını İran vatandaşlarını sindirmek ve muhalefeti ortadan kaldırmak için bir silah olarak kullandığı konusunda uyardı.

BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, "İran hükümeti, uluslararası insan hakları hukukunu ihlal ederek, protestolara katılan kişileri cezalandırmak ve herhangi bir muhalefeti ortadan kaldırmak için vatandaşlar arasında korku salmak üzere cezai prosedürleri ve idam cezasını bir silah olarak kullanıyor" dedi. 

Türk, "Gösterilere katılmak veya gösteri düzenlemek gibi temel haklarını kullandıkları için insanları cezalandırmak amacıyla cezai prosedürler kullanmak, devlet yaptırımıyla öldürme anlamına gelir" şeklinde konuştu. 

İdamlar, BM, ülkeler ve insan hakları örgütlerinden yaygın eleştirilere ve İran'a Batı yaptırımlarının uygulanmasına yol açtı.

İnsan hakları grupları, ayrıca İran'ı vatandaşları itiraflarda bulunmaya zorlamakla ve binlerce tutukluyu yargı sürecinden mahrum bırakmakla suçladı.


Ekonomik gerileme ve yanan kor

İdamların başlamasıyla birlikte önemli ölçüde yavaşlayan protestolar, Sünni nüfusun yoğun olduğu bölgelerde hâlâ zirvede ve şu anda çoğunlukla buralarla sınırlı.

Ancak uzmanlar, aylarca süren protestolar sırasında ülke genelinde kök salmayı başaran devrimci ruhun, özellikle protestocuların mağduriyetlerinin giderilmemesi nedeniyle, güvenlik baskısına rağmen hala alevlenebileceğini söylüyor.

Büyük ölçüde Tahran'ın nükleer faaliyetlerinden kaynaklanan ABD yaptırımları sonrasında ekonomik durumun kötüleşmesiyle birlikte birçok İranlı, hızlanan enflasyonun ve artan işsizliğin ağırlığı altında eziliyor.

İran İstatistik Merkezi'nin raporlarına göre enflasyon, yüzde 50'nin üzerine çıktı, on yılların en yüksek seviyesini gördü.

Gençlerin işsizlik oranı, yüksek ve İranlıların yüzde 50'den fazlası yoksulluk sınırının altında.


Artık rejim için bir geri dönüş noktası yok

Kaimi, "Mevcut durumdan bir geri dönüş noktası yok. Rejim, Mahsa'nın ölümünden önceki döneme geri dönemez" dedi.

Washington'daki Orta Doğu Enstitüsü İran Programı Direktörü Alex Vatanka, Tahran'ın bu krizden çıkış yolu olarak baskı ve şiddete bel bağladığını söyledi.

"Bu, kısa vadede işe yarayabilir, ancak uzun vadede işe yaramaz" diyen Vatanka, ülkenin kötüye giden ekonomisi ve büyük bir siyasi değişiklik isteyen ve bunun için mücadele eden gençlerin cüretkarlığı gibi nedenlere dikkati çekti.


Tahran sadece güvenlik kriterlerine odaklandı

Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi veya diğer liderlerin halkı memnun etmek için yeni politikalar uygulamaya çalıştıklarına dair hiçbir belirti yok. Bunun yerine güvenlikle ilgileniyor gibi görünüyorlar.

Analistlere göre dini liderlik, protestoculara karşı kendini dizginlemenin kendisini siyasi ve paramiliter destekçileri arasında zayıf gösterebileceğinden endişe duyuyor. 

Reuters, konuya dair Reisi'nin ofisine ulaşmaya çalışsa da yanıt alamadı.

Bu çerçevede Said Golkar, infazların ardındaki diğer bir nedenin de liderliğin Besic gibi örgütlerdeki destekçi tabanını yatıştırma ihtiyacı olduğunu belirtti. Bir liderden yoksun olan Besic, kendiliğinden ortaya çıkan huzursuzlukla mücadelede etkili olan gönüllü bir milis gruptur. 


"Dini Lider" gözüyle yaşananlar

Golkar, "Rejim, destekçilerine, onları her şekilde destekleyeceği mesajını vermek istiyor" diye konuştu.

Yetkililer, sporculardan sanatçılara ve rapçilere kadar birçok tanınmış isme seyahat yasağı ve hapis cezası verdi. İdam edilenler arasında bir karate şampiyonu da bulunuyor.

Bu çerçevede İran Dini Lideri Ali Hamaney, geçen pazartesi günü devletin baskıyı hafifletme niyetinde olmadığını dile getirdi.

Bir televizyon kanalına konuşan Hamaney, 'halka açık yerleri ateşe verenlerin şüphesiz hain olduğunu' vurguladı. 

Devlet gücünün tavizsiz kullanımı, İran cumhurbaşkanının temel ilkesi olarak sayılıyor.

Reisi, ABD ve aktivistlerin belirttiğine göre 1980'lerin sonlarında binlerce siyasi mahkumun idam edilmesindeki rolü nedeniyle ABD yaptırımlarına tabi. 

Kendisine bu cinayetler sorulduğunda Reisi, 2021 seçimlerinden kısa bir süre sonra gazetecilere, 'insanların güvenliğini savunduğu için takdir edilmesi gerektiğini' söyledi.

Ayrıca Hadi Kaimi, bugün idam cezaları için baskı yapan başlıca yetkililerin 1980'lerde mahkumların öldürülmesi uygulamalarına bir şekilde karıştığını belirtti.

Kaimi ayrıca, "Ancak bu dönem, karanlıkta tüm bu suçları işledikleri 80'ler değil. Yaptıkları her şey sosyal medyayı sallıyor ve uluslararası açıdan büyük bir ilgi çekiyor" dedi. 

 

 

Independent Türkçe, Reuters

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU