Yeni İsrail hükümeti, İstanbul Sözleşmesi'ni neden onaylamadı?

İsrail'de tarihin en sağcı hükümeti görev başında

İsrail'de son dönemde kadına şiddet ve tecavüz olaylarına karşı protestolar düzenlenmişti (AFP)

İsrail'de Binyamin Netanyahu liderliğindeki sağcı hükümetin, İstanbul Sözleşmesi'ni imzalamama kararı aldığı bildirildi.

Ülkenin önde gelen gazetelerinden Haaretz, radikal sağcı Bezalel Smotriç liderliğindeki Dini Siyonizm Partisi'nin, Netanyahu'nun önderliğindeki Likud Partisi'yle koalisyon görüşmelerinde, İstanbul Sözleşmesi'ne katılmama şartını koyduğunu aktardı.

Haaretz, iki partinin de anlaşmaya taraf olmamaya dair uzlaşma sağladığını bildirdi.

Haberde, "İsrail'in toplumsal cinsiyete dayalı şiddetle mücadelede, tüm uluslararası anlaşmaların en gelişmişi kabul edilen sözleşmeye katılacağına dair umutların boşa çıktığı" değerlendirmesine yer verildi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

1 Kasım'da yapılan erken genel seçimde, eski başbakan ve muhalefet lideri Netanyahu'nun başını çektiği sağ bloktaki partiler, 120 sandalyeli Meclis'e 64 milletvekili göndererek açık bir zafer kazanmıştı.

Söz konusu blok, Ultra Ortodoks Yahudi partilerden Şas ve Birleşik Tevrat Yahudiliği'yle radikal sağcı ve ırkçı politikalarıyla tanınan Dini Siyonizm Partisi ve Yahudi Gücü'nden oluşuyor.

Sözleşmeye taraf olmak için nisanda başvuru yapan ve Avrupa Konseyi'nden onay alan İsrail'de, koltuğu Netanyahu'ya devretmeye hazırlanan Başbakan Yair Lapid önderliğindeki hükümet de anlaşmaya katılmamıştı.

Sözleşmenin onaylanmasına yönelik kabine oylaması, radikal sağcı örgütlerin ve siyasilerin, özellikle toplumsal cinsiyet eşitliği ve göçmenlikle ilgili maddelere itirazı nedeniye defalarca ertelenmişti.

Peki, İsrail tarihinin en sağcı hükümeti olarak değerlendirilen yeni kabine sözleşmeye neden karşı çıkıyor?

Taraflar resmi itiraz gerekçelerini henüz paylaşmadı. Ancak İsrail medyasındaki haberlerde, gerekçelerin nisanda yapılan şikayetlerle aynı olduğu aktarıldı.

Radikal sağcı İçişleri Bakanı Ayalet Şaked, nisanda İsrail Adalet Bakanı Gideon Sa'ar'a gönderdiği mektupta, çekincelerini dile getirmişti.

Bunlarda, sözleşmenin özellikle 59, 60 ve 61. maddelerine itiraz edildiği görülüyor.

 


59. maddede bir ülkede eşi ya da partnerine bağlı oturma iznine sahip kadınlara, şiddet görmeleri halinde eş ya da partnerlerinden bağımsız şekilde ikamet verilmesi öngörülüyor.

60. maddedeyse toplumsal cinsiyete dayalı şiddet gören kişilere kalıcı oturma hakkı tanınması talep ediliyor.

Sözleşmenin 61. maddesinde de şiddet gören kadınların, insanlık dışı muameleye ya da cezalandırmaya maruz kalabilecekleri hiçbir ülkeye hiçbir şart altında gönderilmemesi isteniyor.

Şaked, bu maddelerin İsrail'in daha önce görmediği bir göçmen akınıyla karşı karşıya kalmasına neden olacağını savunmuştu. Radikal sağcılar, kalıcı oturum izni verilen kişilerin geri gönderilmesinin zorlaştırılmasını da eleştirmişti.

Toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik maddelerin de LGBT karşıtı radikal siyonist ve sağcı kesimleri rahatsız ettiği de bildirildi.

11 Mayıs 2011'de İstanbul'da imzaya açıldığı için İstanbul Sözleşmesi ismiyle anılan "Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi"ni imzalayan ilk ülke Türkiye'ydi.

Ancak Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan ve Avrupa Birliği'yle 45 ülkenin imzaladığı anlaşmadan 1 Temmuz 2021 itibarıyla çekilen ilk ülke de Türkiye olmuştu.



Independent Türkçe, Haaretz, Jerusalem Post, Middle East Eye, i24 News

DAHA FAZLA HABER OKU