İran rejimi ve Batı'dan sert mesajlar

Şimdiye kadar İran rejimi, Ukrayna'daki dış ihlaller ve protestoculara karşı yaptığı iç ihlallerle bağlantılı olarak Batı'nın kendisine karşı gerilimi artırma belirtilerini fark etmedi

Fotoğraf: Reuters

İran'da 13 haftadır devam eden protesto hareketi, iç ve dış dosyalarda İran rejimiyle nasıl başa çıkılacağına dair yeni bir uluslararası gerçeklik dayatmayı başardı.

Görünen o ki ilgili başlıca Batılı ülkeler, İran rejimiyle ilişkilerinde 'siyasi gevşeklik' noktasına ulaşan onlarca yıllık bilindik esnekliklerinden vazgeçtiler.

Şu an nükleer ve nükleer dışı meselelerdeki önceki yaklaşımlarını gözden geçirme yolunda ilerliyorlar.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bu değişim iki şeyden sonra meydana geldi. Birincisi, silahlı insansız hava araçlarının (SİHA) Avrupa'nın güvenliğini tehdit etmesi.

İkincisi de Batılı liderlerin İran şehirlerinin meydanlarında ve sokaklarında genç kadın ve erkeklerin özgürlük ve toplumsal adalet haykırışlarına kulaklarını daha fazla kapatamamaları.

Uluslararası kamuoyunun benimsediği ve desteklediği bu haykırışların kendi ülkelerinde iç kamuoyuna dönüşmesiyle, Batılı liderler özellikle de Washington ve Avrupa'daki bazı karar verici başkentler artık bunları göz ardı edemez hale geldi.

ABD Başkanı Joe Biden'ın 4 Kasım'da ABD ara seçimlerinin öncesinde Demokrat Parti taraftarlarının bir seçim mitinginde destekçilerine İran'la yapılan nükleer anlaşmanın öldüğünü söylediği bir video kaydının sızdırılması, İran meselesinin ABD'de bir iç kamuoyu meselesi haline geldiğinin neredeyse bir kanıtı olarak kabul edilebilir.

ABD'nin nükleer anlaşmanın öldüğünü itiraf etmesinden, bir çözüme ulaşmak için diplomasinin tamamen terk edildiği anlamı çıkarılmak zorunda olmadığı gibi bu, Batı ülkelerinin askeri bir seçeneğe sahip olmaktan başka çaresi bulunmadığı anlamına da gelmez.

Zira Başkan Biden aynı açıklamasında, ülkesinin İran'la olan anlaşmanın öldüğünü resmi olarak ilan etmeyeceğini vurguladı.

Bu, kapıların Tahran'a halen açık olduğunun bir göstergesidir. Ancak bu sefer SİHA'larından başlayarak rejimin vatandaşlarına yönelik ihlalleri veya dış müdahaleleri ile bitmeyen farklı koşullarla…

Başkan Biden'ın sözlerinin altında yatan şey, İran rejiminin nükleer anlaşmanın siyasi ya da ekonomik ayrıcalıklarını elde edemeyeceğidir.

Sanki Beyaz Saray'ın lisan-ı halinden böyle bir rejimle anlaşma yapmanın hiçbir yolu olmadığı anlamı çıkıyordu.

Bu, Washington ile Tahran arasındaki çetrefilli ilişkiler tarihinde ABD'nin verdiği en sert mesajdır.

Bu mesaj, Washington'ın protestocuları desteklemek için gerçek önlemler almaya başvuracağı ve Viyana nükleer müzakerelerinde daha fazla koşul öne süreceği şeklinde tercüme edilebilir.

Bu, İran'ın içindeki ve dışındaki durumun, yani bölgesel komşuluğunun ve uluslararası ilişkilerle ilgili durumunun eskisinden farklı bir gerginlik aşamasına gireceği anlamına geliyor.

Zira rejimin protestoları kontrol altına alması veya bastırması artık mümkün değil ve uluslararası toplum İran'ın eylemlerini ve tepkilerini kestiremiyor.
 


Şimdiye kadar İran rejimi, Ukrayna'daki dış ihlaller ve protestoculara karşı yaptığı iç ihlallerle bağlantılı olarak Batı'nın kendisine karşı gerilimi artırma belirtilerini fark etmedi.

İran Dışişleri Bakanı Emir Abdullahiyan ülkesinde olup bitenleri ve bunlara ilişkin yeni Batı yaklaşımını tamamen inkar ediyormuşçasına, rejimin kibirli üslubunu takınıp Tahran'ın müzakere şartlarına bağlılığını göstermeye çalışarak nükleer anlaşmanın, büyük ülkelerin İran'ın ‘kırmızı çizgilerine' uyması halinde canlandırılabileceğini söyledi.

Bu tutum, Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell'i kızdırmış gibi görünüyor.

Zira Bloomberg Haber Ajansı'nın aktardığına göre Borrell, İran'ı Ukrayna ve protestolar yüzünden kınadı ve nükleer anlaşmanın ancak İran'ın dünya güçlerinin şartlarını kabul etmesi halinde yeniden canlandırılabileceğini vurguladı.


Josep Borrell'den tutun Tahran'ın Beyaz Saray'daki sözde dostu Robert Malley'e ve diğerlerine kadar rejim, kendisini Ukrayna'da işlediği suçlar ve protestoculara karşı yaptığı ihlaller konusunda uyaran üst düzey yetkililerin sözlerine kulaklarını tıkadı.

Tahran'ın Ukrayna ve kendi halkına karşı yaptığı ihlaller Robert Malley'i, diplomasisini ve İran ile iletişim kanallarını sürdürme konusundaki her zamanki istekliliğinden vazgeçmeye itti.

Malley, affedilmez iki günahmış gibi, halka yaptığı baskı ve Rusya'ya verdiği silah desteği yüzünden İran rejimi liderlerinin kendilerini bir kısır döngünün içine hapsettiklerini söyledi.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Independent Türkçe için çeviren: Asasmedia

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU