Yeni bir dünya savaşı nasıl önlenir?

29 Mart'ta Ukrayna'nın kuzeyindeki Trostyanets kentinde Ukraynalı bir asker tahrip edilmiş Rus tankını inceliyor (AFP)

I. Dünya Savaşı, Avrupa'nın üstünlüğünü yok eden bir tür kültürel intihardı. Avrupalı liderler, tarihçi Christopher Clark'ın ifadesiyle, 1918'de savaşın sonunda dünyanın ne hale geleceğini öngörmüş olsalardı hiçbirinin girmeyeceği bir çatışmaya uyurgezer gibi girdiler. Önceki onlarca yılda rekabetlerini, stratejileri kendi seferberlik programlarıyla bağlantılı hale gelen iki ittifak grubu oluşturarak ifade etmişlerdi. Sonuç olarak, 1914'te Bosna'nın Saraybosna kentinde Avusturya Veliaht Prensi'nin bir Sırp milliyetçisi tarafından öldürülmesinin, Almanya'nın Fransa'yı yenmek için Avrupa'nın diğer ucundaki tarafsız Belçika'ya saldırarak çok amaçlı planını uygulamaya koymasıyla başlayan genel bir savaşa dönüşmesine izin verildi.

Teknolojinin kendi askeri güçlerini nasıl geliştirdiğini yeterince bilmeyen Avrupa ulusları, birbirlerine eşi benzeri görülmemiş bir yıkım yaşatmaya başladı. Ağustos 1916'da, iki yıl süren savaş ve milyonlarca kayıptan sonra, Batı'daki başlıca savaşçılar (Britanya, Fransa ve Almanya) katliamı sona erdirme olasılıklarını araştırmaya koyuldu. Doğu'da ise rakipleri Avusturya ve Rusya benzer girişimlerde bulundu. Akla gelebilecek hiçbir uzlaşma halihazırda katlanılan fedakarlıkları haklı çıkaramayacağından ve kimse zayıflık izlenimi vermek istemediğinden, çeşitli liderler resmi bir barış süreci başlatmakta tereddüt etti. Bu nedenle Amerikan arabuluculuğuna başvurdular. Başkan Woodrow Wilson'ın özel temsilcisi Albay Edward House'un araştırmaları, değiştirilmiş mevcut duruma dayalı bir barışın mümkün olduğunu ortaya koydu. Bununla birlikte, Wilson arabuluculuk yapmaya istekli ve nihayetinde hevesli olsa da bunu kasımdaki başkanlık seçimlerinin sonrasına kadar erteledi. O zamana kadar Britanya'nın Somme taarruzu ve Almanların Verdun taarruzu, iki milyon kayıp daha verdirmişti.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Philip Zelikow'un konuyla ilgili kitabının ifadesiyle, diplomasi daha az gidilen bir yol haline geldi. I. Dünya Savaşı iki yıl daha devam etti ve milyonlarca kurban daha vererek Avrupa'nın kurulu dengesine geri dönülemez bir şekilde zarar verdi. Almanya ve Rusya devrimle sarsıldı; Avusturya-Macaristan devleti haritadan silindi. Fransa, soyulup soğana çevrilmişti. Britanya, genç neslinin önemli bir bölümünü ve ekonomik kapasitesini zaferin gerekliliklerine kurban etmişti. Savaşı sona erdiren cezalandırıcı Versay Barış Antlaşması, yerini aldığı yapıdan çok daha kırılgan olduğunu kanıtladı.

Bugün dünya, Ukrayna'da kış mevsiminin büyük ölçekli askeri operasyonlara ara verdirmesiyle benzer bir dönüm noktasında mı bulunuyor? Müttefiklerin Rusya'nın Ukrayna'daki saldırganlığını engellemeye yönelik askeri çabalarını desteklediğimi defalarca ifade ettim. Ancak halihazırda gerçekleştirilmiş olan stratejik değişikliklerin üzerine bir şeyler koyma ve bunları müzakere yoluyla barışa ulaşmaya yönelik yeni bir yapıyla bütünleştirme zamanı yaklaşıyor.

Ukrayna, modern tarihte ilk kez Orta Avrupa'da büyük bir devlet haline geldi. Müttefiklerinin desteği ve Devlet Başkanı Volodimir Zelenski'nin verdiği ilhamla Ukrayna, II. Dünya Savaşı'ndan bu yana Avrupa'yı tehdit eden Rus konvansiyonel kuvvetlerini engelledi. Çin de dahil uluslararası sistem, Rusya'nın nükleer silah tehdidine ya da kullanımına karşı çıkıyor.

Bu süreç, Ukrayna'nın NATO üyeliğiyle ilgili asıl meseleleri tartışmaya açtı. Ukrayna, Amerika ve müttefikleri tarafından donatılan Avrupa'nın en büyük ve en etkili kara ordularından birine sahip oldu. Her ne şekilde ifade edilirse edilsin, bir barış sürecinin Ukrayna'yı NATO'ya bağlaması gerekiyor. Tarafsızlık alternatifi, özellikle Finlandiya ve İsveç'in NATO'ya katılmasından sonra artık anlamlı değil. Bu nedenle geçen mayısta, 24 Şubat'ta savaşın başladığı sınırlar boyunca bir ateşkes hattı kurulmasını tavsiye ettim. Rusya, Kırım da dahil yaklaşık 10 yıl önce işgal ettiği topraklardan değil ama fethettiği topraklardan vazgeçecekti. Bu bölge, ateşkes sonrasında bir müzakere konusu olabilir.

Ukrayna ve Rusya arasındaki savaş öncesi ayrım çizgisine savaş ya da müzakere yoluyla ulaşılamazsa, kendi kaderini belirleme ilkesine başvurulabilir. Kendi kaderini belirleme konusunda uluslararası denetimli referandumlar, özellikle yüzyıllar boyunca defalarca el değiştirmiş bölücü topraklara uygulanabilir.

Bir barış sürecinin hedefi iki yönlü olacaktır: Ukrayna'nın özgürlüğünü teyit etmek ve özellikle Orta ve Doğu Avrupa için yeni bir uluslararası yapı tanımlamak. Nihayetinde Rusya'nın da böyle bir düzende kendine yer bulması gerekiyor.

Bazıları için tercih edilen sonuç, savaşın etkisiz hale getirdiği bir Rusya'dır. Ben buna katılmıyorum. Şiddete olan tüm eğilimine rağmen Rusya, 500 yılı aşkın süredir küresel dengeye ve güç dengesine belirleyici katkılarda bulundu. Rusya'nın tarihsel rolü küçümsenmemeli. Rusya'nın askeri gerilemeleri, Ukrayna'da tırmanma tehdidinde bulunmasını sağlayan küresel nükleer erişimini ortadan kaldırmadı. Bu kabiliyet azalsa bile, Rusya'nın dağılması ya da stratejik politika yeteneğinin yok edilmesi, 11 zaman dilimini kapsayan topraklarını tartışmalı bir boşluğa dönüştürebilir. Rakip toplumlar, anlaşmazlıklarını şiddet yoluyla çözmeye karar verebilir. Diğer ülkeler, hak iddialarını güç kullanarak genişletmeye çalışabilir. Tüm bu tehlikeler, Rusya'yı dünyanın en büyük iki nükleer gücünden biri haline getiren binlerce nükleer silahın varlığıyla daha da artacaktır.

Dünya liderleri, iki nükleer gücün konvansiyonel silahlara sahip bir ülkeyle mücadele ettiği bu savaşı sona erdirmeye çalışırken, yeni gelişen yüksek teknoloji ve yapay zekanın bu çatışma ve uzun vadeli strateji üzerindeki etkileri üzerinde de düşünmeli. Kendi algıladıkları tehditleri tanımlama, değerlendirme ve hedefleme yeteneğine sahip olan ve dolayısıyla kendi savaşlarını başlatabilecek konumda bulunan otonom silahlar halihazırda mevcut.

Bu alandaki çizgi aşıldığında, yüksek teknoloji standart silahlar haline geldiğinde ve bilgisayarlar stratejinin başlıca uygulayıcıları olduğunda, dünya kendini henüz kavramını oluşturamadığı bir durumun içinde bulacak. Bilgisayarlar stratejik talimatları insan girdisini doğal olarak sınırlayan ve tehdit eden bir ölçekte ve şekilde belirlerken liderler nasıl kontrol uygulayabilir? Böylesine çelişkili bilgi, algı ve yıkıcı kabiliyetler girdabının ortasında uygarlık nasıl korunabilir?

Yaklaşmakta olan bu dünya için henüz bir teori mevcut değil ve belki de anlamlı müzakereler yeni keşifleri ortaya çıkarabileceği ve bu keşiflerin kendisi de gelecek için bir risk teşkil ettiği için bu konudaki istişari çabalar henüz gelişmedi. İleri teknolojiyle onu kontrol etmeye yönelik stratejiler kavramı arasındaki kopukluğun üstesinden gelmek, hatta tam sonuçlarını anlamak, bugün iklim değişikliği kadar önemli bir konu ve hem teknolojiye hem de tarihe hakim liderler gerektirir.

Barış ve düzen arayışının, bazen çelişkili olarak değerlendirilen iki bileşeni var: Güvenlik unsurlarının arayışı ve uzlaşma eylemlerinin gerekliliği. Eğer her ikisini de başaramazsak, ikisine de ulaşmamız mümkün olmayacak. Diplomasi yolu karmaşık ve sinir bozucu görünebilir. Ancak bu yolda ilerlemek hem vizyon hem de bu yolculuğu üstlenecek cesareti gerektirir.



https://www.spectator.co.uk/article

Independent Türkçe için çeviren: İpek Uyar

DAHA FAZLA HABER OKU