Göreve iade edilen KHK'lı akademisyenler, büyükşehirlere dönemiyor... "Kardeşlerim bile benden uzak durdu"

KHK ile ihraç olan Ohal Komisyonu tarafından göreve iade edilen akademisyenler, 3 büyük şehirdeki çalıştıkları üniversitelere dönemiyor. Uygulamayı "sürgün" olarak değerlendiren akademisyenler, hukuk mücadelesi veriyor

Fotoğraf: DPA

Türkiye'de binlerce kişi, 15 Temmuz 2016'da yaşanan darbe girişimi sonrasında Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında yayımlanan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile 'terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulu'nca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu' gerekçesi ile kamu görevinden çıkarıldı.

İhraç edilenler arasında köklü üniversitelerde görev yapan akademisyenler de yer alıyordu.

Yaşanan süreç ardından kamu görevinden çıkarılanların itiraz mercii olarak kurulan OHAL Komisyonu'na binlerce başvuru yapıldı.

Komisyona yapılan başvurular sonucu göreve iade kararları da çıktı. Bunlar arasında Türkiye'nin önde gelen üniversiteleri olarak bilinen İstanbul ve Gazi'den ihraç dilen akademisyenler de vardı. 

OHAL Komisyonu tarafından göreve iade edilen akademisyenlere yönelik düzenlemenin de yer aldığı 31 Temmuz 2018'de yayımlanan Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'nun maddeleri arasında, şu ifade yer alıyordu:

Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı'na bildirilenlerin atama teklifleri; Ankara, İstanbul, İzmir illeri dışında ve 2006 yılından sonra kurulan yükseköğretim kurumlarına öncelik verilmek kaydıyla, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından kamu görevinden çıkarıldığı yükseköğretim kurumu haricinde tespit edilecek yükseköğretim kurumlarından birine önceki kadro unvanlarına uygun olarak on beş gün içinde yapılır.


Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) kanunun iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvururken, uygulamaya karşı akademisyenlerin itirazları da devam ediyor. 
 

Ekipman eksikliği nedeniyle zorlanıyor 

İstanbul Üniversitesi'nden (İÜ) KHK ile ihraç edilen akademisyenlerden arasında Yrd. Doç. Dr. Savaş Karabulut, Dr. Mehmet Cemil Ozansü, Dr. Levent Dölek ve Dr. Barkın Asal da yer alıyor. 

Yrd. Doç. Dr. Savaş Karabulut, İstanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi'nden 2016 yılında çıkan KHK ile ihraç edildi.
 

Yrd. Doç. Dr. Savaş Karabulut.jpg
Yrd. Doç. Dr. Savaş Karabulut

 

Zor bir dönem geçiren Karabulut, yaşamını sürdürmek için baklagil sattı. Yaşadığı süreç sonunda Aralık 2021'de Ohal Komisyonu kararı ile göreve iade edildi.

YÖK tarafından kendisine mail gönderildiğini ve üç tercih yapılmasının istediğini söyleyen Karabulut, "Tercih yaptım ve ilk sıraya ihraç edildiğim İstanbul Üniversitesi'ni yazdım. 3 yerine 5 tercihte bulundum. Üçüncü tercihim olan Gebze Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü'ne yerleştim" dedi.

İhraç olduğu üniversiteye geri dönmek için itirazda bulunan Karabulut, YÖK'e dava açtı; ancak İstinaf Mahkemesi'nde reddedildi.

Uygulamanın Anayasa Mahkemesi'ne taşındığını anlatan Karabulut, yaklaşık bir yıldır Gebze'ye gidiyor.

Gelişmekte olan bir üniversiteye gittiği için proje yaparken ekipman eksikliği nedeniyle zorlandığını belirten akademisyen, eğitim dili kriterleri nedeniyle zorlandığını ve ders veremediğini dile getirdi.


"Bilimsel proje üretemiyorsam, ders veremiyorsan ne yapabilirim?"

İş güvenliği ve sağlığı dersi için üniversite yönetimine başvuruda bulunduğunu; ancak olumlu dönüş alamadığını ifade eden Karabulut, şunları anlattı:

Günde 4 saat trafikte zaman harcıyor ve stres de yaşıyorum. Beni sürgüne yolladılar. Talebimiz dışında bir süreçti. Kendi alanıma özgü materyallerin olmaması, gerekli dil şartını taşıyamadığım için ders veremiyorum. Aldığım maaş nedeniyle Gebze'de de ev tutamıyorum. İş üretmem engelleniyor. Bilimsel proje üretemiyorsam, ders veremiyorsan ne yapabilirim? Kendimi kuruma ait hissetmiyorum.

İsteğinin tekrar İstanbul Üniversitesi'ne dönmek olduğunu dile getiren Yrd. Doç. Dr. Savaş Karabulut, iade-i itibar talebinin olduğunu da sözlerine ekledi. 


"Komisyon karar verdi sürülüyorsunuz"

İstanbul Üniversitesi'nden ihraç edilen akademisyenlerden biri de Dr. Mehmet Cemil Ozansü.

Hukuk Fakültesi'nde görevli olan Ozansü da 2016 yılında yayımlanan 675 sayılı KHK ile üniversiteden ihraç edildi.
 

İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Cemil Ozansü.jpg
İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Cemil Ozansü

 

6 yıl sonra göreve iade edilen akademisyen, YÖK tarafından arandığını ve bilgi verildiğini anlattı:

Yakın olduğu için Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi'ne tayin edildim. OHAL Komisyonu karar veriyor; ama sürülüyorsunuz. 2 defa yaptırım uygulanıyor ve bu hukuka aykırı. Bu uygulamanın iptal edilmesi için dava açacağım.


İhraç edildiği üniversiteye geri dönmesi gerektiğini belirten Ozansü, ihraç gerekçesinin ise, Eğitim-Sen üyesi olarak 2008 yılında 50d uygulamasına karşı çıkarak, asistanları örgütledikleri için, bu konuda yapılan mücadele nedeniyle olduğunu iddia etti.

Ozansü, "Görev yerim değiştiği için hayat planım da değişti. İstanbul Üniversitesi'nde okudum. Doktora yaptım, çalıştım. Ancak alakam olmayan bir yere tayin ettiler. İki defa yaptırım uygulandı. Talebimiz üniversiteye geri dönmek" şeklinde konuştu. 


"Bu bir sürgün, cezalandırma; AHİM'e kadar gideceğim"

İstanbul Üniversitesi'nde görevine son verilen ve kendi üniversitesine dönmeyen akademisyenlerden biri de İktisat Fakültesi'nden 2016 yılında ihraç edilen Araştırma Görevlisi Dr. Levent Dölek.

Aralık 2021'de göreve iade edilen akademisyen, ilk tercihine İstanbul Üniversitesi'ni yazdı.

YÖK'e itirazda bulunan, dilekçe yazan Dölek, uygulamayı mahkemeye taşıdı.

Davanın devam ettiğini dile getiren Dölek, "Uygulamayı Anayasa Mahkemesi'ne taşıyacağım. Gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) gideceğim" dedi.
 

İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Levent Dölek.jpg
İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Levent Dölek

 

Yalova Üniversitesi'nde göreve başlayan Dölek, yeni bir eve yerleşmeye maddi imkanının olmadığını anlattı:

Kadrolar eksik, üniversitede gerekli sosyal ortam sağlanmış değil. Meslek yüksek okulu havası var. Bu koşullar altında faydalı olmaya çalışan bir kadro var. Gidiş-dönüş 6 saati buluyor. Bu bir sürgün, cezalandırma.


Dr. Levent Dölek'e göre üniversiteden ihraç edilmesinin nedeni, olarak 50/d konusunda yaptıkları mücadele.

Maruz kaldığı durumun haksızlık olduğunu söyleyen Dölek, hukuk mücadelesinin devam edeceğini de sözlerine ekledi. 


İstanbul'dan Kırklareli'ne gitti

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden ihraç edilen ve göreve dönen diğer bir akademisyen Araştırma Görevlisi Dr. Barkın Asal.

2016'da ihraç olan 2022'de göreve iade edilen Asal, Kırklareli Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde göreve başladı.

Dr. Asal, İdare Mahkemesi'de dosyanın Anayasa Mahkemesi'ne gitmesi talebiyle dava açtı.

Uygulamayı "bir tür damgalama şekli" olarak niteleyen Dr. Barkın Asal, hukuk mücadelesini sürdüreceğini dile getirdi. 


Gazi'den taşra üniversitesine

2016 yılında yayımlanan KHK ile kamu görevinden ihraç edilen, 2021 yılında ise OHAL Komisyonu tarafından göreve iade edilenlerden biri Gazi Üniversitesi'nden bir profesör.

Yaşadığı zor süreç sonrası tekrar aynı soruşturmaları yaşamamak için adının yayımlanmasını istemeyen akademisyen, Haziran 2022'de taşra üniversitesinde göreve başlamak zorunda kaldı.

"Her şey, düzenin değişiyor. Kolay değil. Yaşadığımız travmanın olumsuz etkileri oldu. Yeni yeni toparlanıyoruz. 'Akademiye dönüş sonrası bire bir karşılığını aldın mı?' diye sorulursa buna da 'şükür' diyoruz. Gazi'de laboratuvar düzenim vardı. Burada da laboratuvar kurmam gerekiyor. Ama yeni laboratuvar kuramayacak kadar hevesim kırıldı. Heyecanımız soğudu" diyen akademisyen , 5 yıl boyunca bilimsel faaliyetten uzak kaldığını belirtti.

Kamudan ihracı ardından zor süreç geçirdiğini, maddi sorunlar yaşadığını, akrabalarının bile kendisinden uzak durduğunu anlattı.

Yükseköğretim Kurulu'na (YÖK) gittiğini, Gazi Üniversitesi eski rektörüyle konuştuğunu ve kendisine, "Yüzüne kırgın olduğumu söyledim. Elinde somut bir delil olmadan beni listeye yazdığını belirttim. Kendisi de üzgün olduğunu ifade etti" diyerek yaşanan diyaloğu aktardı.

Haksızlığa uğrayan binlerce kişi olduğunu ve burukluğunun devam ettiğini anlatan profesör, "Bir anda terörist oluyorsunuz. Başınıza ne gelecek bilmiyorsunuz. Kapınız çaldığında korkuyorsunuz. Hepsi çocuklarınızın gözünün önünde oluyor. Çocuklarım benim durumun nedeniyle arkadaş edinmekte zorlandı. Kardeşlerim bile benden uzak durdu" dedi.

Herkesin ortak değerlerde buluşması gerektiğini dile getiren akademisyen, evrensel hukuk ilkelerinin uygulanmasının önemini vurguladı. 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU