"Dijital izolasyonuna" ulaşan Rusya başkalarına ilham verebilir

Söz konusu ülkeler siyasi sınır ve otoriter denetim tanımayan açık ağı, devletin iletişim alanındaki kontrolünün sıkı olduğu, onun üzerinden ulusal egemenliğini etkinleştirdiği geçmiş bir döneme döndürebilirler

Fotoğraf: Thomas Nilsen

Rusya-Ukrayna krizi dünyaya sorun ihraç etmeyi bırakmıyor.

Düşünce kuruluşları ve araştırma merkezleri siyaset, güvenlik, ekonomi, gıda ve enerji düzeylerinde bu sorunun boyutlarını gereğinden fazla analiz ederken, birçoğu, ise daha az yıkıcı görünmeyen medya ve iletişim düzeyindeki etkilerinin farkında değil.

Medya alanında net bir çözüm ufku olmaksızın etkileşim halinde olan bu krizin etkilerini gözlemleyenlerin olduğu doğru.

Bu kapsamda, "önyargı" ve "dışlama" konusunda Batı medyasında uzun süredir saklanan ve gizlenen kusurların açığa çıktığı, Rus medyasının "totalitarizmi" ve "tek taraflılığı" ile ilgili onlarca yıldır derinleştirilen fikirlerin kökleştiği konusunda bir uzlaşma netlik kazanmış gibi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bununla birlikte pek çok kişinin fark etmediği şey, bu krizin küresel iletişim ve medya alanına en zararlı yansımalarından birinin, "egemen internet" söylemini yerleştirmesi ve "dijital izolasyon" politikalarını desteklemesiyle bağlantılı olduğudur.

Bu, benzeri görülmemiş bu yolda emsal teşkil eden Çin ile sınırlı kalmayacak ve sadece krizin iletişim alanındaki egemenlik eğilimini hızlandırdığı Rusya ile ilgili olmayacak bir şey gibi görünüyor.

Aksine ihraç edilebilecek, genelleştirilebilecek ve daha sonra birçok ülkeyi onu benimsemeye teşvik edebilecek bir model sunuyor.


Esasen bir Çin gerçeği olan "egemen internet" ifadesi, Pekin'in çevrimiçi faaliyetleri millileştirip ulusal egemenliğe tabi tutmasıyla ortaya çıktı.

Pekin, bu deneyimde iletişim dünyasını yetkililerin ulusal çıkar değerlendirmelerine ve açık bir iletişim sisteminin ulusal güvenliğine getirebileceği tehditlere ilişkin kendi teşhislerine göre geliştirdi.

Çin, doksanlı yılların ortalarından bu yana internet ideolojisinin dışında kaldı. Onu merkezi olmayan ve yatay iletişime dayalı bir ağ kavramından, otoriter bir irade tarafından yönetilen, içerdiği alanlar, siteler, bilgiler ve fikirler üzerinde tam yetkiye sahip olduğu merkezi bir ağa dönüştürdü.

Yani siyasi sınırları ve hükümeti olmayan bir ağdan, siyasi sınırları olan ve hükümete tabi bir ağa dönüştürdü.


Ukrayna krizi, Rusya'nın "egemen internet" çabalarının birincil kaynağı değil.

Bu eğilim, yetkililerin eski Sovyetler Birliği'nin parçalanması, ağ genelinde bireysel girişimlerin başlangıcı ile aynı zamana denk gelen Rus internetinin açık ve kaotik başlangıcının, iletişim ve medya ortamı üzerinde kontrol kaybına yol açtığını anladıklarında ortaya çıktı.

Vladimir Putin'in 2011'de Rusya'da yeniden iktidara gelmesine karşı yapılan gösterilerde alarm zilleri çaldığında, ağın "kaos yaratmak", "rejimleri devirmek" ve "Batı değerlerinin propagandasını yapmak" için temel bir iletişim yapısına dönüştüğü "Arap Baharı" olarak bilinen ders meydana çıktığında, ülkede "egemen internet" kavramı doğdu ve 2013 yılı itibari ile etkileri görülmeye başlandı.

Rus hükümeti yaklaşık on yıldır, ülkenin iletişim alanını kontrol etme eğilimini geliştirmek için büyük çaba sarf etti.

Bu hedefe ulaşmak için 2019 yılında "egemen internet" yasasının çıkarılmasına kadar ardı ardına yasalar çıkarmaya başladı.

Bu yasa iki özel hedefe ulaşmayı amaçlıyordu:

Birincisi, yetkililere ülke içinde ve dışında bilgi akışını tam olarak kontrol etmelerini sağlamak için gerekli araçları temin etmek.

İkincisi, devlete ulusal güvenliğini tehdit etmesi durumunda iç internet ağını dış internet ağından ayırma gücü kazandırmak.

Nitekim Rusya Dijital Kalkınma Bakanı Maksut Shadayev geçtiğimiz cuma günü, bu alanda faaliyet gösteren yabancı şirketlerin yerel pazardan çekilmesiyle ülkesinin "dijital egemenliğe ulaştığını" duyurdu.

Bakan, "Rus internet bağlantı sistemi artık kendi imkanlarımızla çalışmaktadır" vurgusunda bulundu.
 


İnternet alanı 1990'lı yıllarda "hackerlar cenneti" olarak tanımlanan Rusya'nın interneti tamamen millileştirmeyi başardığı söylenemez.

İletişim güvenliğini yalnızca hükümetinin elinde tutan bir "dijital izolasyona" ulaşıp ulaşmadığını görmek için belki de iletişim koşullarını izlememiz gerekecek. Ancak kesin olan, bunu gerçeğe dönüştürmek için çabaladığıdır.

Çin ve Kuzey Kore'den sonra Rusya da açık internet ideolojisi ve onun "merkeziyetsizliğine" ve yatay iletişime olan inancı sarsan üçüncü zorlu ülke olacak.

Rusya, başlangıçta internet ağına dikkate değer bir açıklık ve aktif iletişim ile katıldığı için, dijital izolasyona ulaşmasıyla, internet ağını çatışmalar ve iradeler çatışmasıyla takviye edilmiş siyasi gelişmelere göre uyarlamak konusunda dünyaya bir model sunacak.

Dolayısıyla Rusya, "dijital egemenliğini" gerçekleştirdiğini vurgulayarak ulaştığını duyurduğu çabalarında başarılı olursa, benzer baskılar altındaki diğerlerine de aynı yolu izlemeleri için ilham verebilir.

Bu, Batı ile çatışan veya onun "değer istilasından" korkan, internet ağının açıklığını "ulusal güvenliğine yönelik bir tehdit" olarak teşhis eden bazı ülkelerin, benimseyecekleri net bir iş modeli, uygun bir yasal ve teknik yapı bulabileceği anlamına geliyor.

Böylece söz konusu ülkeler siyasi sınır ve otoriter denetim tanımayan açık ağı, devletin iletişim alanındaki kontrolünün sıkı olduğu, onun üzerinden ulusal egemenliğini etkinleştirdiği geçmiş bir döneme döndürebilirler.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Independent Türkçe için çeviren: Asasmedia

Şarku'l Avsat 

DAHA FAZLA HABER OKU