Bu yıl 13'üncüsü düzenlenen Boğaziçi Zirvesi'ne Arap ülkelerinden de üst düzey katılım sağlandı.
Bugün (11 Kasım) 2. gün oturumları yapılan zirveye Suudi Arabistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Velid el-Hıreyci'nin yanı sıra Ürdün Prensi El Hassan bin Talal ve eski Mısır Dışişleri Bakanı Amr Musa da açılış konuşmaları yaptı.
Türkiye'de yaşayan "90 milyon kişiyi de eklersek aslında Levant bölgesinde (Asya'da bir bölge) 117 milyon kişi yaşıyor" diyen Ürdün Prensi bin Talal, "Bizim için dünyanın merkezi Levant bölgesidir" dedi.
"Akdeniz'i 1994'te 'Birleşme denizi' olarak tahayyül ettik, şimdi orada insanlar ölüyor"
"İnsanlık açısından karamsar olmamıza gerek yok, çoğunlukla iyimserim ama karamsarlığa düşündüğüm konular da var" diyen Talal, "Karamsar olduğum konulardan biri de nükleer silahlar sorunu" ifadelerini kullandı.
Küresel bir dönüşüm gerektiğini ama bunun kolay olmayacağını belirten Talal, "1994'te Casablanca'da yaptığımız Kuzey Afrika ve Ortadoğu Konferansı'nda Akdeniz'i bölünme değil birleşme denizi olarak tahayyül ettik ama şimdi Akdeniz'in insanların öldüğü bir deniz oldu" şeklinde konuştu.
"En çok periferideki ülkeler mağdur oldu"
Sorunlarla "ortaklık ruhuyla" başa çıkılabileceğini belirten Ürdün Prensi Talal, "Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tabiriyle uluslararası sistemin periferisine ve çeperinde yer alan ülkeler, küresel dönüşümün ve insani krizin en çok mağdur ettiği ülkeler oldu" dedi.
"Ya çoğulculuğu seçeceğiz ya da nefret içinde yok olacağız. Üzülerek görüyorum ki ikincisi çok daha yaygın" diyen Talal, şunları söyledi:
"Güç ve sorumluluk bizde. Dünyayı bizler şekillendireceğiz. Değer, adalet, şura gibi konseptlere inananlar daha adil bir dünya inşa edebilirler. Herkesin savunacağı hakikatleri savunmalıyız. Bütün krizleri çözecek olan budur. Ulus devletler krizleri tek başına çözemez."
Pentagon yetkilileri, Irak işgalinden 4 gün önce British Museum direktörüne ne sordu?
"Bölgemiz medeniyetlerin beşiğidir. Şu anda maalesef elimizde kalan çok fazla bir şey yok" ifadelerini kullanan Talal, "ABD'liler Irak'a girdiğinde British Museum direktörüyle birlikteydim. 'Bana Pentagon'un askeri harekattan 4 gün önce Mezopotamya'nın arkeolojik önemi nedir diye sordular demişti. Buranın önemi hakkında hiçbir bilgileri yoktu. Daha sonra Bağdat'taki bütün eseler yok oldu" diyerek sözlerini şöyle tamamladı:
"Belki ayrıştık ama bunu aşabilecek gücümüz var. Bir trajediyi bekleme lüksümüz yok. Yeni bir küresel düzen ve insan haysiyetine dayalı yeni inisiyatifler kurulmalı. Yasalar herkes için işlemeli."
© The Independentturkish
